Hızlı Erişim
Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümü tarafından ‘’Düzce ve çevresindeki Diri Fayların Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi’’ adlı proje TUBİTAK KAMAG 1007 ‘’Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi’’ kapsamında desteklenmeye başlandı. Proje yürütücülüğünü üstlenen Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Feyzi GÜRER projenin kapsamı ve detayları hakkında bilgi verdi. Olası deprem senaryolarına karşı projenin sağlayacağı faydalar üzerinde durdu.
Türkiye dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya dağ sırası içinde, Doğu Akdeniz bölgesinde bulunur. Türkiye ve yakın çevresinde büyük depremlere sık sık maruz kalmaktadır. Bu durum Doğu Akdeniz bölgesinin aktif tektoniğiyle doğrudan ilişkilidir. Doğu Akdeniz, Neotetis Okyanusu’nun kapanmasına neden olan levha tektoniği olaylarının gerçekleştiği ve etkilerinin günümüzde de devam ettiği bir bölgedir. Türkiye ve yakın çevresinde son yüzyılda büyüklüğü 6,0 ve üzeri olan 203 deprem kayıt edilmiştir. Bu depremler arasındaki 72 yıkıcı deprem, bu coğrafyada yaşayan 90 binden fazla kişinin ölümüne ve tahmini 50 milyar doların üzerinde ekonomik zarara yol açmıştır. Son olarak 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş depremleri bu doğa olayının ulaşabileceği katastrofik yıkım çapını bir kez daha gözler önüne sermiş ve 50 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Deprem zararlarının azaltılması çalışmalarının ilk ve temel aşaması depremi oluşturan diri fayların mekânsal dağılımları ve özelliklerinin ortaya konmasıdır. Diri fayların mekânsal dağılımları haritalama çalışmalarıyla belirlenir. Amaca yönelik olarak farklı ölçeklerde hazırlanabilen diri fay haritalarında fayların aktiviteleri, ayrıntılı geometrik, yapısal ve kırılma mekanizması özellikleri verilmelidir. Bu özelliklerin tanımlanabilmesi ise ancak jeoloji, jeofizik, sismoloji ve jeodezi gibi farklı disiplinlere dayanan yöntem ve bilgilere dayalı yapılabilmektedir. Buna dayalı olarak Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ömer Feyzi GÜRER yürütücülüğünde ‘’Düzce ve çevresindeki Diri Fayların Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi’’ adlı proje 1 Eylül’de yürürlüğe sunuldu. Türkiye Diri Fayları’nın paleosismolojik özelliklerini inceleyerek, bulundukları bölgeler için, yerleşim alanlarını etkileyebilecek nitelikte deprem senaryolarını ortaya koymayı hedefleyen proje TUBİTAK KAMAG 1007 ‘’Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi’’ kapsamında desteklenmesi uygun görülmüştür.
Olası depremlerde tahmini büyüklükleri belirlenebilecek
Bu amaçla, ülkemiz ihtiyaçları doğrultusunda Müşteri Kurumlar (AFAD ve MTA) tarafından önceliği belirlenmiş ve detaylı künyesi sunulan diri fay/fay segmentleri üzerinde paleosismoloji temelli çalışmalar yapılarak; diri fayların haritalanması, geometrilerinin ortaya konulması, deprem üretme karakteristiklerinin; son yüzey kırığının tarihi, tekrarlanma periyotları, kayma hızı verisi, oluşturabilecekleri deprem büyüklüğü belirlenmesi ve üretilecek bu veriler ile çok segmentli kırılma senaryolarına bağlı olarak oluşabilecek tahmini en büyük deprem büyüklüğü ve zamanının belirlenmesi hedeflenmektedir.
Faylar etrafında yapılaşmanın olması engellenecek
Hasar gören veya yıkılan binalar çoğunlukla ya fayın üzerinde ya da sıvılaşma kapasitesi yüksek alev yanar zeminler üzerinde bulunduğundan bahseden Prof. Dr. Ömer Feyzi GÜRER proje sayesinde son yüzey kırığının tarihi, tekrarlanma periyotları, kayma hızı verisi, oluşturabilecekleri deprem büyüklüğünün belirlenmesi ve üretilecek bu veriler ile çok segmentli kırılma senaryolarına bağlı olarak oluşabilecek tahmini en büyük deprem büyüklüğü, depremin nerede ne zaman olacağı anlaşılacağını böylelikle fay üzerindeki deformasyona maruz kalan binalar mümkün olduğunca önceden tedbirler alınarak boşaltılacağını dile getirdi. Bundan sonra faylar etrafında yapılaşmanın olmaması sağlanacağını belirtti. Herhangi bir ihlalde belediyelere ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bildirilecek olup bu faylar üzerindeki depremlere karşı sakın bantları oluşturulacağından bahseden Gürer, Fayların her iki tarafında fayın konumuna ve türüne göre 30 m, 50 m ya da 100 m gibi uzaklıklarda yapılaşmalara izin verileceğini söyledi. Amaç bundan sonra oluşacak depremlerdeki deformasyonları ve binaların zarar görmesini engellemek ve insan ölümlerinin önüne geçilmesi olduğunu ifade etti.
Hendek çalışmaları yapılacak
Düzce çevresindeki faylardan biri Adapazarı Düzce arasında uzanan Hendek Fayı olduğundan bahseden Prof. Dr. Ömer Feyzi Gürer bunun yaklaşık 63 km uzunluğunda bir fay olduğunu dile getirdi. Bunun dışında Çilimli Fayı, Düzce'nin Kuzeyi’ndeki Yığılca Fayı ve Düzce'den Bolu'ya kadar uzanan Devrek Fayı’nın; Düzce Zonguldak arasında yer alan daha önce MTA tarafından belirlenmiş aktif faylar olduğunu belirtti., Türkiye'de şu ana kadar 5’in üzerinde aktif fayın tanımlanmış olduğuna dikkat çeken Gürer, yeni çalışmalarla bu fay sayıları giderek artmakta olduğunu ifade etti. Bu faylar üzerinde MTA paleontolojik çalışmalara başlamış ancak henüz bu fayların sadece üçte biri tamamlanmış olduğunu dile getirdi. Bunun hakkında yapacakları çalışmalardan bahsetti. “Bizler biraz önce bahsettiğim 4 fay üzerinde ikişer hendek olmak üzere 8 tane hendek çukur açacağız. Bu çukurlar 3 m eninde, 3 m derinliğinde, 30 ya da 50 m uzunluğunda olacak. İş makineleriyle açılan bu çukurlardan sonra çukurların her 2 kenarına hendek diyoruz. Hendeklerin her iki kenarı güzelce tıraşlanarak daha temiz görüntü elde edilecek. Bu hendeklerde rastladığımız faylar ve onlarla ilişkili fay kökenleri ayrıntılı olarak kayıt altına alınacaktır. Ayrıca tarihlendirme için karbon 14 yöntemiyle örnekler alınacak. Böylece geçmişe dönük bu faylar üzerinde görebildiğimiz kadarıyla kaç deprem olmuş, yaklaşık bu depremler kaç büyüklüğünde, tekrarlanma aralıkları nedir? Bunları öğrenmeye çalışacağız.” Dedi.
Olası yıkıcı depremlerde zararlarının en aza indirilmesi sağlanacak
Projenin 2 yıl süreceğinden bahseden Gürer; Düzce ve çevresindeki 4 aktif fay üzerinde paleosismolojik araştırma yapılarak, nüfus yoğunluğuna sahip bölgelerde, olası yıkıcı depremlere karşı yerleşim alanlarının uğrayacağı deprem zararlarının en aza indirilmesine olanak sağlayacak veriler sunacaklarını ifade etti. “Çalışmalar AFAD ve MTA Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı ile koordineli yürütülecek ve ortaya konulacak paleosismolojik özellikler 2023 planlamasında MTA tarafından oluşturulan veri tabanında önemli bir eksikliği giderecektir.” Sözlerini kullandı. Böylece AFAD tarafından oluşturulan Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nın güncellenmesinde eşsiz nitelikte veri sağlayacağını belirtti. “Bu bilimsel veri bölgede yeni oluşturulacak yerleşim alanlarının belirlenmesinde ilgili kurumlara altlık oluşturacaktır. Özellikle imara esas etütlerde yüzey faylanma tehlikesinin değerlendirilmesi, sakınım bandları, tampon bölge oluşturulması ve planlamaya uyarlanması çalışmalarında önemli bir bilimsel ön veri ortaya çıkartılacağı düşünülen proje kapsamında ayriyetten yetiştirilecek lisansüstü öğrencilerimiz ülkemizdeki paleosismolog açığının kapatılmasına da katkı sağlayacaktır.” Sözlerini kullandı.
Muhabir: Zeynep Gümüş – (BHİ)
İLETİŞİM/ADRES
+90 (262) 303 10 43
+90 (262) 303 10 43
kouhalk@gmail.com, halk@kocaeli.edu.tr
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi
Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi
41001, İzmit/KOCAELi