Hızlı Erişim
Haberler
Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, Radyo K.İ.’de ilk 6 ayını değerlendirdi.
Hafta içi her sabah canlı olarak yayınlanan Güne Bakış programına konuk olan Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, Kocaeli Üniversitesi ile ilgili sorularımızı cevapladı. Üniversitemizin araştırma üniversitesi olma hedefiyle ilgili yapılan çalışmaları aktaran Rektör Prof. Dr. Cantürk, Kocaeli Üniversitesi’nin kent ile bütünleşmesi için çalıştıklarını ifade etti. Üniversitenin tüm imkanları ile sanayici ve kent halkının hizmetinde olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Cantürk, şehrin ve sanayinin de ortaya koydukları amaca ortak olmasını arzu ettiklerini belirtti. Rektör Prof. Dr. Cantürk, öğrenci ve personel ile güçlü iletişimin önemine dikkat çekerek kolay ulaşılabilir bir Rektör olmak istediğini ifade etti. Öğrencilerin tüm sorunlarının aslında Rektörün sorumluluğu olduğunu söyleyen Rektör Prof. Dr. Cantürk, geçtiğimiz eğitim döneminde uzaktan eğitim nedeniyle öğrenciler ile iletişimi istedikleri şekilde gerçekleştiremediklerini ancak okul açıldığında öğrenciler ile iç içe olacaklarını belirtti.
Hocam Aralık-2022’de göreve başladınız ve 6 ay geride kaldı. Nasıl geçti bu 6 Ay bize biraz bahsedebilir misiniz?
6 ay su gibi geldi geçti. Gerçekten insanın ömrü çok kısa. Çok hızlı geçti, bu süreç içerisinde hem üniversiteye bir şeyler yapmaya çalıştık hem de kendi vizyonumuzu arkadaşlarımıza anlatmaya çalıştık. Fakat biliyorsunuz bu arada deprem oldu, arkasından depremin getirdiği ekonomi ve hayat zorlukları oluştu. Ramazan geldi, sonra seçim sathı mailine girildi. Yeni yeni bu tür şeylerden çıktık. Bu üniversiteyi daha önceden de tanıdığımız için gerek 30 senedir burada çalışmam itibariyle gerekse 8 senedir başhekimlik yapmam, yönetimde yer almam itibariyle pek çok şeyini biliyorum. Dolayısıyla rektör olmanın getirdiği hayret dönemini yaşamadık. Biz bu dönemde üretmeye çalıştık. Arkadaşlarımıza bizim misyonumuz olan Kocaeli üniversitesini araştırma Üniversitesi yapmakla ilgili misyonumuzu, vizyonumuzu anlatmaya çalıştık. Bunun da kabul gördüğünü görüyorum. Şehirde sanayiyle, şehir eşrafıyla ve şehrin kurumlarıyla işbirliğini önemsediğimiz düşüncesini aktarmaya çalıştık. Bunun da ilgi gördüğünü görüyorum, ve mutlu oluyorum. 8 sene başhekimlik yaptım ve hekimim ama biz hastaneden çok bahsetmiyoruz bu dönemde daha çok teknolojiden, mühendislikten, sanayiden, uzay ve havacılıktan, denizcilik fakültesinden bahsediyoruz. Diğer sosyal bilimlerdeki arkadaşlarımızı harekete geçirmeye çalışıyoruz. Meslek yüksekokullarımızın hem ülkemiz için hem şehrimiz için önemli olduğunun farkındayız. Ara elemanların önemli olduğunun farkındayız. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Arkadaşlara adil olacağımızı anlatmaya çalışıyoruz ve bunlarla ilgili geri bildirimlerden çok mutluyum. Ama tabii bu 6 ay öğrencilerimizin olmaması da bizi üzdü. Öğrencilerimizle online eğitim yapıldı. Dolayısıyla öğrencilerimiz ile interaksiyonumuz çok yüksek olmadı ama yine de teknoloji kulüplerinden arkadaşlarımızın çalışmalarına eşlik ettik. Onları motive etmeye çalıştık. Gerçekten güzel işler yapıyorlar. Öğrencilerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyacağımı, zevk alacağımı bu kadar tahmin etmiyordum. Ama gerçekten zevk alarak arkadaşlarla beraber olduk. Önümüzdeki 3 buçuk yılımızın da aynı şekilde geçmesini istiyoruz. Adil bir şekilde ve insanları, şehri, sanayiyi kucaklayan bir tarzda götürmek istiyoruz.
Hocam göreve geldiğiniz günden itibaren üniversitemiz için Araştırma Üniversitesi hedefi koyduğunuzu açıkladınız ve her zaman bunu dile getiriyorsunuz. Öncelikle dinleyicilerimiz için Araştırma Üniversitesi kavramını açıklayabilir misiniz ve Üniversitemiz için öneminden bahsedebilir misiniz?
Şimdi üniversiteler ya da yüksek eğitim dediğimiz zaman eğitim kısmı en önemli komponent ama eğitim yapar iken geliştirmek zorundayız. Araştırma yaparak geliştirmek zorundayız. Hem yaratacağımız teknolojiler itibariyle ülkeye katma değer sağlamak açısından hem de eğiteceğimiz öğrencilerimize vizyon katmak açısından dolayısıyla araştırma da üniversitenin eğitim kadar önemli bir komponenti. Dünyada araştırma üniversitelerinin sayıları çok fazla değil, binler civarında. Ülkemizde de 20-25 tane araştırma Üniversitesi var. Bu üniversiteler belli kurallara göre seçiliyor; araştırma potansiyellerine, uluslararası işbirliklerine, uluslararası öğrenci kapasitelerine, mezunlarının özelliklerini, mezunların görevlerini yani pek çok faktör var toplumla işbirliği gibi. Dikkat ederseniz, üniversitede araştırma koordinatörlüğü, eğitim koordinatörlüğü ve toplumsal işbirliği ve katkı koordinatörleri kurduk. Bunların hepsi araştırma üniversitesi olma ile ilgili ana başlıklar. Bu başlıklarda ivme sağlamak istiyoruz. Araştırma Üniversitesi olunca alacağımız bütçe daha fazla oluyor alacağımız kadro daha fazla oluyor dolayısıyla daha fazla üretme imkanımız oluyor. Kocaeli bir sanayi şehri bir endüstri şehri olması itibariyle büyük bir laboratuvarın içerisinde araştırmaya uygun bir ortam içerisinde. Sanayici arkadaşlarımızın çoğu hedefleri olan, vizyonları olan yeni şeyler geliştirmeye ve ar-ge'ye açık sanayi kuruluşları. Türkiye'de ihracatın %2 kadarı yüksek teknoloji ürünlerden yapılıyor bunun miktarının arttırılması lazım. Buna da katkıyı sağlayacak şey kurumlar, üniversiteler. Eğer Kocaeli Üniversitesi sağlayamıyorsa bir eksiklik vardır diye düşündük. Onun için gerek sanayicilerle iş birliğimizde gerekse arkadaşlarımızla interaksiyonlarımızda biz bunu anlatmaya çalışıyoruz. Yani bu şehirde diğer üniversitelerde bu işler yapılabiliyorsa bizim şehrimizde hayli hayli yapılması lazım. Buna da biz başaracağımıza inanıyoruz. Daha fazla araştırma yapılabilecek ortamımız var, eksiklerimiz var biraz önce kimya mühendisliğindeki arkadaşlarımızla toplantı yaptık. Araştırma üniversitesi olan Türkiye’nin büyük şehirlerindeki araştırma üniversiteleriyle mesela kimya mühendisliği bölümünü karşılaştıran bir çalışma yapmışlardı. Arkadaşlar onları anlattılar, onlar gösterdiler bana. Evet bizim öğretim üyesi sayımız az, araştırma görevlisi sayımız az. Aldığımız öğrencilerin puanları Odtü'den İtü'den Hacettepe’den daha düşük. Oradaki öğretim üyesi sayısı fazla fakat son tahlilde bakıldığı zaman 8 tane araştırma üniversitesini alarak karşılaştırma yapmışlardı. Yaptıkları yayınlar, aldıkları atıflar itibariyle bu 8 araştırma üniversitesi içerisinde bile araştırma üniversitesi olmadan dördüncü sırada, beşinci sırada bizim kimya mühendisliği bölümü. Şimdi bizim böyle özelliklere sahip olan bölümlerimizin sayısını arttırmamız gerekiyor. Gerçekten de böyle bölümlerimiz de var. Biz onları aktive ettiğimiz zaman daha fazla araştıran daha fazla dünyada kabul gören bir üniversite olacak üniversitemiz. Yine 6 aylık bir periyot içerisinde uluslararası işbirlikleriyle de ilgili gayretlerimiz oldu, depreme rağmen oldu. Amerika'dan bir grup geldi daha öncede gelmişti Saadettin hocanın döneminde fakat bu pandemi dolayısıyla aksamıştı, tevafuk. Onlar biz bunları konuşurken tekrar geldiler, onlarla ilişkileri sürdürüyoruz. Detroit, Amerika'nın otomotiv sektörünün başı, oranın fahri Başkonsolosu geldi. Detroit’i Kocaeli ile kardeş şehir yapma noktasında bir girişimde bulunmak istiyorum dedi. Büyükşehir Belediye başkanımız Tahir beyle görüştük. Tahir Bey’in de desteğini onayını aldık. Buradaki amacımız Kocaeli’de otomotiv sektörü iyi, otomotiv sanayicilerini onlarla buluşturmak. Dolayısıyla biz de motor teknolojileri alanında uzmanlaşan bir üniversite olarak seçildiğimiz için bizim üniversitemizde oradaki üniversitelerle işbirliği sağlamak. Yine Katar’dan bir üniversite TÜBİTAK MAM’a bir yatırım yaptı. Çift teknolojileriyle ilgili. Orada tanıştık, onlarla iş birliği kurmak üzere. 900 tane öğrencileri var bizim 63.000 öğrencimiz var ama yatırım yapabilecek potansiyelleri var. Onlarla işbirliği yapalım diye uluslararası ilişkilerden Banu hocamıza göre verdik, temas halinde, onları buraya davet edip ilişki kurmaya çalışıyoruz. Yani bu 6 ayda hem araştırma Üniversitesi olma kriterlerini yerine getirmeye çalıştık hem de vizyonumuzu arkadaşlara anlatmaya gayret gösterdik.
Hocam hem kent hem de üniversitemiz ile uzun zamandır iç içesiniz. Sizce Üniversitemiz ile şehrimiz arasındaki ilişki nasıl? Üniversite kent işbirlikleri noktasında projeleriniz nelerdir?
Tabii Kocaeli butik bir şehir, sanayisi var. Türkiye'nin en büyük sanayi tesisleri burada, en yüksek verginin çıktığı şehir. Dolayısıyla buradaki üniversitenin sanayiyle, diğer STK’lerle, belediyelerle, devlet kurumlarıyla çok yakın işbirliği içerisinde olması lazım. Bu işbirliğini biz şöyle algılıyoruz, yani biz onlardan bir şey alalım diye değil, arkadaşlara zaman zaman bunu söylüyorum. Bunlarla işbirliği yapacaksınız. Nasıl iş birliği yapacağız, ne alacağız, ne yapacağız? diye soruyorlar. Bir şey almayacağız, önce bir selam verelim diyorum. Yani önce bir karşılıklı ilişki kurmak lazım. Selam vermek en önemli kriterlerden bir tanesi. Siz onlara selam verirsiniz oradan kurulan bir diyalog inanılmaz bir projeye zemin hazırlar. Sadece bu sanayi kuruluşları için geçerli değil. Bizim sosyal birimlerimizi de harekete geçirmemiz gerekiyor. Belediyelerimizin çeşitli STK’lerin, sendikaların çeşitli gündem konularıyla ilgili organizasyonları ve toplantıları oluyor. Toplantı yapmak istiyorlar, eğitim almak istiyorlar. Biz bu eğitimleri verebiliriz, toplantıları düzenleyebiliriz. Gerek şehrin gündemine, gerek ülkenin gündemine, hem fen bilimlerine hem sosyal bilimlere katkıda bulunabiliriz. Hastanemizden çok bahsetmiyoruz ama hastanemiz marka bir kurum, tıp fakültemiz marka, Türkiye’de de aynı kulvardaki fakülteler arasında itibarı olan bir tıp fakültemiz ve hastanemiz var. Orayı zaten şehirle kontak için kullanıyoruz ama benim arzu ettiğim şey, mühendislik fakültesi, teknoloji fakültesi gibi alanlarda, sosyal bilimlerde siyasal bilgilerde, çalışma ekonomisinde, ilahiyatta, güzel sanatlarda, iletişim fakültesinde daha çok halkın gündemine dokunan işler yapmamız, halkın ihtiyaçlarını beslememiz, halkın ihtiyaçlarına destek vermemiz. Bunu yaptığımız sürece aynen sosyal belediyecilik gibi elimizde çok güçlü maddi imkânlar olmasa da insanlara katkımız olur. Böyle bir arzu içerisindeyiz.
Göreve başladığınız günden itibaren yoğun bir şekilde bölgede faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarına ziyaretlerde bulundunuz ve birçok iş birliği anlaşması imzalandı bu dönemde. Üniversitemizin bu konudaki hedefleri hakkında dinleyicilerimizi bilgilendirebilir misiniz?
Az önce söylediğim gibi selam vermek önemli. Bu ziyaretlerimizin hepsi selam verme ve tanışma statüsünde yapılıyor. Ben onlara gittiğim zaman şöyle diyorum, üniversitemiz, sanayinin emrinde şehrin emrinde. Şöyle bir şey var, eğer siz ego yaparsanız, ben üniversiteyim ben hocayım bana gelip danışsınlar. Öyle bir şey yok, artık bilgiye ulaşmak eskisi kadar zor değil. Paranız varsa bir şeyi yaptırmak eskisi kadar zor değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin size harcadığı paraların karşılığında, emeklerinizin karşılığında elde ettiğiniz bilgileri ülkenin kullanımına açmıyorsanız, o zaman bu vatana hizmet etmiyorsunuz demektir. Bu nasıl sağlanabilir? Sanayi kuruluşlarıyla irtibatla, onlara bilgilerinizi aktarmanız, onların laboratuvarlarını kullanmanız onların sizin laboratuvarlarından hizmet almasını sağlamanız, öğrencilerinize iş ve staj imkânlarını sağlamalarını kapı açmanız. Bizim bu ziyaretlerimizi en önemli amaçları bunlar. En önemlisi de öğrencilerimize staj imkânlarının artırılması, iş yerinde mesleki eğitim dediğimiz İME kapsamında daha fazla öğrencimizin 3+1, 7+1 programlarla çalışmasını sağlamak. Bu sadece mühendislik alanında değil, sosyal bilimler alanında da bunu yapmamız gerekiyor. Burada bir sürü devlet kurumları var, STK’ler var. Onlarla öğrencilerimizin stajlarını teşvik etmemiz bunu yönlendirmemiz gerekiyor. Bu temaslarımızdan ve amaçlarımızdan aldığımız geri bildirimler inanılmaz iyi. Mesela bir fabrikayı ziyaret ettik, yabancı ortaklığı olan bir fabrika. O arkadaşlar iadeyi ziyarette bulundular ve dediler ki hocam biz sizden etkilendik, işbirliği yapalım. Bu depremden önceydi. Deprem sonrasında geldiler konuştuk. Bizim öğrencilerimiz çalışıyor onlara bir kapı açalım vesaire onları konuştuk ama bizle hemen bir proje yapma noktasına geldiler. Ben de dedim ki o projeyi yaparız, her şeyi yaparız. Bütün kurumlarıyla donanımlı bir üniversiteyiz. Bu donanımlı üniversitemizin imkânlarını şehrin emrine serdiğini, sanayi kuruluşlarına, STK’lere belediyelere göstermesi gerekiyor ve bunda da hiç ego yapmadan. Çünkü artık ego devri bitmiştir. Atatürk’ün söylediği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olabilmesi için hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Üzerimize düşeni bir değil iki yapmamız gerekiyor. Tabii herkes bu dediğimi yapmayabilir ama yapanlarla yola devam edeceğiz.
Hocam tekrar bu konulara döneceğiz ama biraz da Üniversitemizde eğitimden bahsetmek istiyorum. Göreve başladıktan sonra deprem ve beraberinde uzaktan eğitim süreci başladı. Umuyoruz Eylül ayında tekrar örgün eğitime döneceğiz. Rektörümüz olarak Üniversitemizde eğitim hizmetlerinde hedefleriniz nelerdir?
Şimdi dediğim gibi araştırma Üniversitesi olma bağlamında ar-ge Koordinatörlüğü kurduk. Bir de eğitim koordinatörlüğümüz var. Eğitim Koordinatörlüğümüzün amacı eğitimle ilgili şeyleri, öğrenci işleri daire başkanlığıyla öğrenciler arasında ilgili Rektör Yardımcısı ve rektör arasında bir denge sağlaması, bilgilerin daha hızlı çözüm sorunların daha hızlı çözülmesi, bilgilerin daha hızlı bize ulaşmasını sağlamak. Eğitimin kalitesini artırmak gerekiyor. Tabii bunun bir kısmı maddi şeylere bakıyor akıllı sınıflar mesela akıllı sınıflar yapabilsek çok mutlu oluruz. Biz de kaynak bulabilirsek sayıyı arttırma yoluna gideceğiz. Öğrencilerimizin İME programlarının sayısını arttırmak istiyoruz. Annelerimize mesaj veriyoruz her çocuk mühendis olmamalı, her çocuk avukat olmamalı. Meslek yüksekokulları önemli. Oradaki çocuklarımızın özgüvenini arttırmamız gerekiyor. Oradaki kardeşlerimizin özgüvenini arttırmamız gerekiyor. Zaten sanayi kuruluşlarına gittiğimiz zaman ara eleman, mavi yakalı eleman ihtiyacının had safhada olduğunu görüyorum. Bu kişilerin daha kolay iş bulabileceğini görüyorum dolayısıyla illa çocuklarımız mühendis olacak diye bir şey yok. Çok iyi işini yapabilsin. Belki bir arabanın sadece bijonunu sıkıyor ama o araba o bijon sıkıldığı için gidiyor. Onunla gurur duyması gerekiyor. Biz böyle kendine özgüveni olan, ailelerinin gurur duyduğu, hocalarının gurur duyduğu öğrencileri geliştirmek, yaratmak istiyoruz. Onun için de sürekli öğrenci kardeşlerimizle iç içe olacağız. Deprem öncesi onlarla şehirde buluştuk kahve içtik. Fakat deprem sonrası online eğitime geçilince böyle şeyler aksadı ama geldikleri zaman yine öğrencilerimizle daha sık birlikte olacağız. Yani dinleyeceğiz, belki zor sorular sorup beni zorlayabilirler ama her sorunun bir yanıtı var, iyi niyetimizden insanların şüphesi olmasın. Her soruya iyi niyetle cevap verilecektir. Öğrencilerimizin lehine cevap verilecektir. Öğretim üyelerinin lehine cevap verilecektir. Bunları geliştirmeye çalışacağız.
Hocam, hedeflerimizden bahsediyoruz biraz da sorunlarımıza değinelim. 30 yıla yakın bir süredir aslında Kocaeli Üniversitesinin bir üyesi, yöneticisi ve şimdi de Rektörü olarak sizce Üniversitemizde sorunlar nelerdir? Bu sorunlar hakkında ne tür çözümler planlıyorsunuz?
Diğer üniversitelere de gidip geziyoruz. Devlet inanılmaz bir şekilde üniversitelere yatırım yapmış. Kocaeli Üniversitesi depremden sonra yeniden bu kampüs kuruldu. Gerçekten gördüğümüz zaman 30 senedir buradayım ama içinde olduğumuz zaman bazı şeyleri zor fark ediyor. Ama rektör olduğum zaman tekrar bu işleri gözden geçirdiğim zaman geçmiş yöneticilerimizi geçmiş hocalarımızı geçmiş idari personelimizi hep şükran ile anmak gerektiğini düşünüyorum. Kocaeli Üniversitesi'nin yatay ve dikey yapılanması tamamlanmıştır ama sorun her zaman olacaktır. İnsanın olduğu yerde sorunlar bitmez. Her gün teknoloji gelişirken onların yerine konulması gerekir. En önemli sorunumuz, binalarımızın bakımları binalarımızda ki teknik donanımların miktarlarının arttırılması, öğrencilerimize daha konforlu ortamların tesis edilmesi ama bunlar birlikte aşılamayacak şeyler değil. Yeter ki mutlu bir ortamımız olsun. Kocaeli Üniversitesi de mutlu insanların kendiyle barışık insanların Üniversitesi. Ben 30 yıldır buradayım bu üniversitede çok büyük sorunlarla karşılaşmadık. Yani bir tane elemanın kendi sorunu olmuştur iki tane elemanın sorunu olmuştur ama Kocaeli Üniversitesi bir aile olarak barış içerisinde ve mutlu bir grup. Bundan hakikaten ben de gurur duyuyorum, mutlu oluyorum. Öğrencilerimizin de bu mutluluğun önemli bir parçası olduğunu biliyorum. Kampüsteki öğrencilerimizle hastanedeki öğrencilerimizle yaptığım interaksiyonda bunu görüyorum. Öğrencilerin eğitimle ilgili sorunları daha az hocalarıyla ilgili sorunları daha az beklentileri de bizim öğrencilerin çok fazla değil. Çünkü bizim öğrencilerimiz daha çok memur çocukları daha çok işçi çocukları, beklentileri daha kompakt. Dolayısıyla bizim çocuklarımızın böyle çok lüks beklentileri yok ama biz onları mutlu edecek beklentilerini karşılamak zorundayız. Mesela Genç ofis. Bizim üniversitemizde yoktu, genç ofisi açtık Gençlik Spor müdürlüğü Genç ofisi dışarıda bir yere yapacaktı ama dedik ki biz burayı size verelim, oraya yapacağınız harcamayı üniversitemizin spor alanıyla ilgili bir yerine destek olarak kullanın. Onu da gerçekleştireceklerini umut ediyorum.
Öğrencilerimizin en önemli sorunlarından bir tanesi evcil hayvan problemi. Evcil hayvanları seviyoruz. Hepimizin hayvan sevgisi var. Ben de hayvan düşmanı biri değilim. Kızım hayvan istiyor mesela, köpek istiyor, almıyorum. Neden? Bakıma vaktimiz yok, imkânımız yok ama bazen dostlarımız çocukları istiyor diye alıyorlar köpekleri fakat sonra bakamıyorlar, getiriyorlar başka yere bırakıyorlar. Şimdi kampüste yaklaşık 600 civarında evcil hayvanımız var. Bunların bakımları çok kolay değil. Bizim üniversite olarak görevimiz bakımlarını yapmak değil, bunlar belediyelerin görevleri arasında fakat bizim öğrencilerimizin içerisinde hayvan sevgisi üst düzeyde olan arkadaşlarımız var. Onlar biz o hayvanları öteliyoruz zannediyor. Onlar istemiyoruz, onlara zarar veriyoruz sanıyor, hayır öyle bir şey yok. Bu hayvanlardan korkan öğrencilerimiz de var. Bu hayvanlardan zarar gören öğrencilerimiz var, geçen bir kardeşimiz düştü. Allah korudu, çocuk ölebilirdi. Teniste Avrupa şampiyonasına gidecek bir çocuğumuz var, onu bacağından ısırdı. Tıp fakültesinde bir kızımız geldi bana. Dedi hocam bu köpek ne olacak? Biraz önce köpek ısırdı diye geldi. Yani şimdi bu hayvanların rehabilite edilmesi lazım. Bu rehabilitasyon için de valilikle, büyükşehir belediyesiyle, İzmit belediyesiyle temas edildi. Birtakım kararlar alındı. Bu köpeklerin toplanıp rehabilite edilmesi için bir miktar toplandı. Fakat daha sonra hayvan sever arkadaşlarımız daha fazla hassasiyet gösteren kardeşlerimiz diyeyim buna karşı çıktılar ama biz insanları da seviyoruz. Yani insanların, öğrencilerimizin, çalışanlarımızın mutsuzluğuna bir şeylere neden oluyorsa, nasıl binalarla revizyon yapalım, daha konforlu hale getirelim diyorsak ve bu hayvanlar birilerine zarar veriyorsa zorluklar yaratıyorsa hayatlarında, bunları rehabilite etmemiz lazım. Kampüste 600-700 tane evcil hayvanın köpeğin olması kabul edilebilir değil. Bunların bir kısmı saldırgan olabiliyor. Biz bu rehabilitasyon meselesinin üzerinde duracağız. Bunların toplanması meselesinin üzerinde duracağız. Bunu başkaları hayvan seviyor, biz sevmiyoruz diye değil biz de hayvanları seviyoruz. Fakat insanları daha çok seviyoruz. Çocuklarımızı, öğrencilerimizi de daha çok seviyoruz. Dolayısıyla onlara da zarar gelmeyecek. Fakat öğrencilerimizi, çalışanlarımızı zorlamayacak çözümler bulacağız. Mesela C kapısının olduğu yerde bir rehabilitasyon alanı oluşturduk. Özellikle arkadaşlarımıza söyledik saldırgan hayvanları sadece orada besleyin, kampüsün içerisine sokmayalım, Kampüsün içerisindekileri toplatalım, inşallah bunları başaracağız diye umut ediyorum.
Hocam, göreve başladığınızda öğrenciler ile temaslarda bulundunuz sorunlarını dinlediniz ve öğrenci kulüplerini de düzenli olarak takip ettiğinizi biliyoruz. Uzaktan eğitim sürecinde arkadaşlarımızın büyük kısmı burada değildi ancak sonbaharda okul açıldığında Rektörümüze ulaşabilecek miyiz? Aslında bu soruyu sizi hiç tanımayan öğrenci arkadaşlar için soruyorum Rektör Nuh Zafer Cantürk kimdir nasıl biridir?
Bana istedikleri zaman ulaşacaklar. Kampüsün içerisinde zaten dolaşacağım. Sadettin hoca sosyal medyadan interaksiyon kuruyordu öğrencilerimizle, ben onu çok becerebileceğimi zannetmiyorum. Çünkü sosyal medya zaman zaman çığrından çıkıyor. Arkadaşlarımız, bazen tırnak içerisinde, yanlış söylemlerle yanıtlar verebiliyor. Bu durum Nuh Zafer Cantürk’ü çok üzmez ama makamı üzebilir diye düşünüyorum. Yüz yüze olduğumuz zaman karşılıklı birbirimize dokunduğumuz zaman nefesimizi hissettiğimiz zaman daha iyi anlaşabiliriz. Daha iyi duygularımızı gösterebiliriz diye düşünüyorum. Onun için daha önce yaptığımız gibi ocak ayında yaptığımız gibi öğrencilerle kahve ikramımız olacak, öğrencilerle beraber olacağız. Bazen çıkacağız. Şuradaki MAC kafeye gideceğiz öğrencilerimizle oturacağız. Onu da haber vermeden yapacağız. Öbür kapıya gideceğiz, oturacağız, kampus içerisinde yürüyeceğiz. Mesela öğrencilerle yürüyüş yapmayı arzu ediyorduk ama öğrenciler olmadığı için geçenlerde personellerimizle bir yürüyüş yaptık bir pazar günü, arkasından da kahvaltı yaptık. Bunu öğrencilerle yapabiliriz. Derdi olan öğrencimiz gelsin bana anlatsın. Bazen insanlar şov olsun diye yaparlar bunu ama ben şov olsun diye yapmayacağım. Benim yanıma gelen arkadaşlarımdan da ricam bana sorunlarını anlatmak isteyen arkadaşlar şov yapmak için değil de dertlerini anlatmak, birinci elden bana ulaşmak için geldikleri zaman bunu yapmalı. Bunu bu şekilde yaparlarsa benim öğrencilerimize daha fazla katkım olur.
Hazır öğrencilerimizden konu açılmışken malum bahar şenliği üniversite öğrencisi için olmazsa olmazdır, kampüs içi etkinlikler hakkında gelecek yıldan itibaren planlarınız nelerdir?
Benim kızım da yeni mezun oldu zaman zaman bana soruyordu sizin üniversitede bahar şenliği var mı yok mu? Diye. Bir süre yapamadık. Biliyorsunuz 15 Temmuz sürecinden sonra o tür şeyler biraz askıya alındı. Bir seferinde de bir kötü bir olay yaşanmıştı, refleks olarak biraz uzak durulmasına neden oldu. Ama hakikaten öğrenci kardeşlerimizin eğlenebileceği bir ortam yaratmak istiyorum. Geçen, Avrupa Üniversiteler Birliği toplantısı için Varşova’ya gitmiştik. Varşova'da gezerken Varşova Üniversitesi’nde tanıtım günleri vardı, girdim kapı açık rahat bir şekilde içeri girdik, dolaştık. Oradaki öğrencilerle Polonyalı öğrencilerle falan temas ettik. Orada yemek yapmışlar hatta onlar tabii hotdog gibi şeyleri getirmiş, birileri enstrümanı çalıyor. Bu özgürlük ortamı beni mutlu etti. Bizde de benzer şey yapılabilir, gayet güzel de olur. Ama benim arkadaşlarımdan özellikle istirhamım herhangi bir kaosa yol açacak siyasi herhangi bir tartışmaya yol açacak bir şeye girmemek. Öyle olduğu zaman bizim öğrencilerimizin birbirleriyle interaksiyona girmeleri, eğlenmeleri hakikaten bizi mutlu eder. Çünkü bizler de aynı yollardan geçtik. Çalışmak yanında eğlenmek de önemli. Batıya baktığımız zaman hep batıyla ilgili konuştuğumuz zaman adamlar eğlenmeyi de biliyor deriz ama adamlar hem çalışmayı biliyorlar hem eğlenmeyi biliyorlar. Eğlence saatiyle çalışma saatini karıştırmıyorlar. Bir de bu tür şeylerde bir takım provokatif şeylere yelken açılmadığı sürece insanların da gönlü rahat olursa ki Kocaeli Üniversitesine mutlu bir üniversite dedik barışın olduğu bir üniversite dedik. Dolayısıyla bizim üniversitemizde bu tür aktivitelerin yapılmasında bir sakınca olacağını düşünmüyorum. Önümüzdeki dönem inşallah güzel sanatçıları getirebileceğimiz organizasyonlar yapıp güzel programlar yapıp arkadaşlarımızın eğlenmelerine katkımız olur.
Hocam tekrar projelerinize dönmek istiyorum. Uzun bir süre Hastane Başhekimliği görevinde bulundunuz. Üniversite hastanemiz şehrin ve bölgenin göz bebeği. Hastanemiz için gerçekleştirmeyi planladığınız projeler var mı?
Biraz önce de söylediğim gibi hastaneden çok bahsetmiyoruz artık. Çünkü hastane kendi rayında gidiyor. Şehirde insanların sağlıkla ilgili ihtiyacı olduğu sürece temaslar olacaktır. Hastanemizde her türlü imkan var, her türlü branş var. Dolayısıyla ora kendi rayında gidiyor. Geçmiş dönemde bir tane çocuk hastanesi yaptık. Onkoloji ve palyatif bakım ünitemizi açtık. Yeni poliklinik binamızı açtık. Batı kampüsünde araştırma laboratuvarımızın binası oluştu. Deneysel araştırma merkezimiz var. Tıp fakültesindeki dersliklerimiz arttı, iyi hale geldi. Orada planladığımız şeylerden bir tanesi uzun süre yatan hastalarımız oluyor. O hastaların yakınları, uzaktan gelen yakınları oluyor. Onların kullanabileceği, dinlenebileceği 20 odalı bir dinlenme oteli yapabilirsek, banyo yapabilecekleri dinlenebilecekleri. Birinci amaçlarımızdan bir tanesi o. Otoparkımızda özellikle hastane tarafı için sıkıntı yaşıyoruz. Onunla ilgili Büyükşehir Belediyesi eski otoparkımızda 3 katlı bir otopark yapıyor. Bir de cami yapılacak. Ama asıl meselemiz otopark meselesi, karşıda bir ormandan otoparka çevirdiğimiz bir alanımız var. Oraları rehabilite etmek, geliştirmek önemli. Hastanedeki makine imkanlarımız alet imkanlarımız iyi fakat teknoloji çok hızlı değişiyor. Aletlerimiz eskiyor ve onların bakım sözleşmeleri çok pahalıya mal oluyor. Dolayısıyla yeni aletlerin alınması gerekecek. Bu aletleri alırken devletin imkanlarıyla pek çok şeyi karşılıyoruz yani inanılmaz şeyler. Devlet almış, mühendislik fakültelerini gezerken de görüyorum. Meslek yüksek okullarımızda inanılmaz altyapılar oluşturmuş, hastane içinde geçerli bu ama her şeyi devletten beklememek lazım diyorum, hayırsever vatandaşlarımız var. Bu bölge zengin bir bölge, işte o selam verme kavramının içerisinde bu da var. Hastane olarak zaten onlar bize geliyorlar, selamlaşıyoruz ama bizim de onlara daha sıcak yaklaşmamız, hayır yapmak isteyenlere güven vermemiz gerekiyor. Geçmiş dönemde böyle güven verdik, özel odalar yapıldı. Yani bundan sonraki süreçte sağlık hizmetleri aynı şekilde devam edecek. Diş hekimliği fakültesini bu alanda konuşlandırmak istiyoruz. Bakanlıktan, para çıkartmak için başvuruda bulunduk. Eğer diş hekimliği fakültesini de buraya alabilirsek, tıp fakültesine yakın olduğu için işler daha da kolay yürüyeceğini tahmin ediyoruz. Bunun dışında şehirde bir kütüphane yaratabilirsek özellikle şehirde yaşayan öğrencilerimize bu kütüphanelerde ders çalışabilme imkânını oluşturabilirsek, mesela Yahya Kaptan da böyle bir imkânımız olabilir. İREM dediğimiz bir polikliniğimiz var. Daha önce İREM deniyordu şimdiki Yahya Kaptan polikliniğimiz. Oradaki binalarımız eski, o binaların üzerine 2 kat 3 kat yapıp alt taraftaki poliklinik hizmetine devam edebiliriz. Üst katları öğrencilerimize yönelik ders çalışacakları poliklinikler olabilir. Öyle açabiliriz diye düşünüyoruz. Alt yapı yatırımlarında dediğim gibi vatandaşlarımızın bağışlarını açığız. Devletimizin imkanlarıyla da en iyi şekilde hastane Başhekimliğimiz gereken altyapıyı oluşturacaktır. Doktor arkadaşlarımıza gereken desteği verecektir.
Hocam Üniversitemizi anlattınız üniversitemizin hedeflerini aktardınız peki üniversitemizin beklentileri var mı? Rektörümüz olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?
Sadece sizin istemeniz yetmiyor. Şehrin de sanayinin de sizi istemesi gerekiyor. Biz selam vermeye devam edeceğiz. Şehirden, sanayiden bizi kapıdan kovsalar bacadan gireceğiz. Bacadan kovsalar çatıdan gireceğiz. Bütün bunları yapacağız ama şehirden isteğim bize sahip çıkmaları, üniversiteye sahip çıkmaları. Biz burada geçiciyiz. Sizler bile geçicisiniz. Yani sonuç itibariyle sizlerin daha çok uzun yıllar buralara hizmet etme şansınız olacak ama görevler gelip geçici kurumlar kalıcı. Bu kurumlar bu şehre bu ülkeye hizmet edecek. Dolayısıyla şehirdeki esnafın, STK’lerin, yöneticilerin, sanayicilerin bizimle işbirliğine sahip çıkmaları gerekiyor. Biz onların emrindeyiz, onlar da kapılarını bize açsınlar. Hatta bizi zorlasınlar istiyoruz. Şehirden beklentilerimizden biri bu. En iyi hayır, eğitime yapılan hayırdır, en iyi hayır araştırmaya yapılan, geleceğe yapılan hayırdır. Onun için ben vatandaşlarımızı paralarının yerini bulacağının garantisini vererek söylüyorum, hayır, yapmaları için teşvik ediyorum. Biz de tabii bir güvensizlik var insanlarda. Bunlar olumlu şeylere kullanılabilir. Bugüne kadar yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır. Kocaeli Üniversitesi geçmiş 30 yıl içerisinde hiçbir şaibenin olmadığı bir üniversitedir. Güvensinler Kocaeli Üniversitesine, Kocaeli Üniversitesi öğrencilerine, akademisyenlerine. Yatırım yapsınlar. Bu ülkemize yapılan yatırım olacaktır. Gelecekteki çocuklarımıza yapılacak yatırım olacaktır.
Hocam son soruma geçiyorum. Malum bu sohbeti üniversite adayları da dinleyeceklerdir. Sizce neden Kocaeli Üniversitesi?
Kocaeli Üniversitesinin en güzel özelliği kampüsünün çok iyi bir yerde olması. Biz butik bir üniversiteyiz. Yani 63.000 öğrencimiz olmasına rağmen böyle sıcak ilişkilerin olduğu, barışın ve mutluluğun olduğu bir üniversiteyiz. Dolayısıyla en önemli şeylerden biri iş ve eşteki barış ve mutluluktur. Öğrencilik de iş olarak kabul edildiği zaman burada mutlu olacaklarını söylemek istiyorum. Yani öğrencilerin baktıkları en önemli şeylerden biri kampüste Starbucks var mı? McDonald’s var mı? Onlar kampüsümüzde var veya yok. Ama kampüsümüzün dışında çok güzel olanaklar açılıyor. Bizim kampüsümüzde insanların mutlu olduğunu görecekler. Barış içinde olduklarını görecekler. Hocaların öğretmek istediğini görecekler. Dolayısıyla keyif alacaklarına inanıyorum. Kocaeli Üniversitesini seçmelerini tavsiye ediyorum. Gelin siz de Türkiye’nin geleceğine Kocaeli Üniversitesi aracılığıyla bir tuğla koyun diyorum çocuklara, gelsinler her zaman kapımız açık. Teknoloji kulüplerimiz olağanüstü güzel. Diğer kulüplerimiz olağanüstü güzel işler yapıyor, onlara katkıda bulunsunlar. Hem bugünümüzü güzelleştirsinler hem de yarınımızı güzelleştirsinler diyorum.
Hocam çok teşekkür ediyorum benim kaçırdığım eklemek istediğiniz buradan hem Kocaeli Üniversitesi ailesine hem de şehrimize iletmek istediğiniz sözlerinizi alabilir miyim?
Ben çok teşekkür ediyorum. Kocaeli Üniversitesi iletişim alanında da çok güzel işler yapıyor. Radyo K.İ. ve KOU TV aracılığıyla başarılı işler yapıyor arkadaşlarımız. Buradan öğrencilerimize buradan vatandaşlarımıza ulaşmak çok güzel. Ben size çok teşekkür ediyorum. Buradan en son olarak şunu söylemek istiyorum, biz Kocaeli Üniversitesi olarak şehrin ve ülkenin emrindeyiz. Dolayısıyla biz elimizi uzattık siz kolumuzu kapın diye seslenmek istiyorum. Biz sizinle birlikte olmak istiyoruz. Öğrencilerimizle beraber olmak istiyoruz. Bir şey daha söyleyeyim, yeni gelecek öğrencilerimize Kocaelispor maçları için bilet vereceğiz Kocaelispor’un maçlarını rahat gidebilmeleri sağlayacağız. Kocaelispor başkanı da buna çok sıcak bakıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı buna sıcak bakıyor. Senede bir defa Süleyman Demirel’de yapılan tiyatroya gitmeleri için imkan sağlayacağız yeni gelen öğrencilerimiz için. Böylelikle Kocaeli onları kucaklayacak, karşılayacak. Onlardan pozitif mesajlar alacaklar. Kocaeli'de onlara pozitif mesajlar verecekler.
Muhabir: Mehmet Karakuş
İLETİŞİM/ADRES
+90 (262) 303 10 43
+90 (262) 303 10 43
kouhalk@gmail.com, halk@kocaeli.edu.tr
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi
Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi
41001, İzmit/KOCAELi