Hızlı Erişim
Haberler
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Utkan, Radyo K.İ.’de Tıp Fakültesini anlattı.
Hafta içi her sabah canlı olarak yayınlanan Güne Bakış programına konuk olan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Utkan, Tıp Fakültesi hakkında sorularımızı cevapladı.
Zafer Hocam şöyle başlamak istiyorum, Tıp okumak zordur derler gerçekten zor mudur?
Yani gerçekten zorlu bir eğitim süreci olduğunu herhalde takdir edersiniz. Takdir ederler dinleyenler de. Çünkü diğer disiplinlere göre daha uzun bir süreçte lisans eğitiminizi tamamlıyorsunuz ve bu süreçle birlikte aslında bitmiyor. Bir taraftan da aslında bilginin artışı teknolojik devrimler gibi bütün bunların hepsi üst ihtisas yapmak gibi. Ayrıca uzmanlık alanlarına yönelmenize de yol açıyor. Dolayısıyla aslında hani global olarak bakıldığında 10-12 senelik bir süreci tamamlamayı gerektiren bir durum. Bu anlamda bakıldığında öyle, fakat bir taraftan da insan sağlığı mahremiyeti son derece yüksek bir ilgi alanı, profesyonelizm bir taraftan. Bütün bunların hesap ettiğimiz zaman da birçok bilgiye sahip olmak ama zarar vermemek gibi çok temel prensiplere dayandığından pek çok bilgiyi de barındırmayı gerektiriyor. Örnek vermek gerekirse mesela bizim tıp fakültemizde bile üçüncü sınıf öğrencilerinin bir yılda aldığı ders sayısı 1000 civarında. Dolayısıyla bu kadar bilgi yükünü öğrenmek, dersleri takip etmek, bunlara ait sınavlara girmek çıkmak çok da kolay olmasa gerek. 40 yıldan uzun oldu benim mezun oluşum. Hacettepe’de okurken ikinci sınıfın dünyadaki en zor 10 şeyden bir tanesi olduğu söylenirdi. Evet, bunu ispat edemem ama gerçekten zordu. Muhtemelen böyle düşünmek doğru ama buraya bilerek giriyor olmak bütün bu durumları bilerek giriyor olmak severek bu işe devam etmiş olmak belki de bunların hepsinin üstesinden gelmemizi sağlıyor.
Hocam bize fakültenizden biraz bahsedebilir misiniz? Kaç bölüm var? Öğrenci sayımız nedir? Yerleştirme sınavında yüzdelik dilimi nedir?
Aşağı yukarı 30 seneye yakın bir zaman dilimi, bu süreç içerisinde tabii yaşadığımız o büyük deprem fiziksel imkânların yerle bir olması ve yeniden yapılanmaya gidilmesi. Gerçekten bu konuda emeği olan başta rahmetli Baki hoca, Sezer hoca ve Saadettin hocanın üstün gayretleriyle bugün kampüs alanı içerisinde yer alan, kampüste bir fakültede okumanın öğrencilerimize keyfini sunan hocalarımızı hem rahmetle anıyorum hem de şükranlarımı sunuyorum aynı zamanda hayatta olanlara da. Dolayısıyla Tıp Fakültemizin böyle bir ortam içerisinde iyi tarafları, avantajlı ya da fırsat yaratan tarafları var. İstanbul’a yakın olmasının çok ciddi bir avantaj olduğunu düşünüyorum açıkçası. Fakat buna rağmen daha kompakt bir şehirde olunması ve kampüsün verdiği, yerleşkenin verdiği imkânları da hesap ettiğimizde öğrencilerimiz için gerçekten sevimli bir ortam yarattığını da düşünüyorum. Tıp Fakültesinde, aslında diğer fakültelere göre değerlendirildiğinde bölümler farklı dinamizme sahip. Burada Temel Tıp Bilimleri, Cerrahi Tıp Bilimleri ve Dâhili Tıp Bilimleri şeklinde 3 tane bölüm söz konusu. Fakat esas aktif olan, öne çıkan dominant davrananlar anabilim dallarıdır. Bu da yaklaşık 41 ana bilim dalının varlığıyla kendini gösteriyor, işte bir kısmı temel tıpta bir kısmı cerrahi tıpta bir kısmı da dâhili tıp bölümlerini teşkil eden ana bilim dalları bunlar üzerinden yürüyor. Başlangıçta yeni kurulmuş bir tıp fakültesi, belki soru işaretleri taşıyor olabilir. Ama biraz önce bahsettiğim gibi 29-30 seneyi bulan bir süreç ve ana bilim dallarının kurulmuş olması, içlerinin kıymetli, nitelikli öğretim üyeleriyle konuşlandırılmış olması gibi avantajlar da hesap edildiğinde nihayetinde % 1 dilimin altında yani 0,43 gibi bir dilimle öğrenci alabiliyoruz. 80 civarında Tıp Fakültesini gözden geçirdiğimizde 10-11 tıp fakültesi içerisinde yerimizi aldığımızı söyleyebiliriz. Bu bizim için çok değerli. Tercih edilmiş olmak değerli. Bu tercih sürecini daha nitelikli, çok istekli öğrencileri çekebilmek için de değişik etkinlikler ve tanıtımlarla da yürütmeye gayret ediyoruz.
Hocam Tıp fakültesini tercih edecek öğrencilerimiz için fakültemizi biraz da fiziki yapısıyla konuşalım. Tıp fakültesi nerededir? Kampüs olanakları nasıldır? Derslikler, kütüphane ders çalışma ve dinlenme alanları nasıldır?
Biraz önce bahsettiğim gibi kampüs alanı içerisinde olması bence çok önemli. Dolayısıyla diğer pek çok disiplinle birlikte olmaları gerçek bir üniversite ortamı bize sunuyor aslında. Fakat tıp fakültesi özelinde baktığımızda daha da avantajlı bir durum var. Çünkü tıp fakültesinin eğitim binaları hastane ile yan yana. Dolayısıyla 6 yıllık bir süreci gözden geçirdiğimizde ilk 3 yıl içerisinde yani amfi derslerinin olduğu alanla hastaneler arasındaki yakınlık daha yeni girmiş öğrencilerimizin kolaylıkla hasta başına gelmeleri ve o organizasyonlara katılmaları, tıbbi becerilerini daha ilk anda deneme şansı bulmalarını da sağlaması açısından çok büyük bir öneme sahip. Zaten bu eğitimin bir parçası olarak artık günümüzde daha erken dönemlerden itibaren hastayla yaklaşmak hastane ortamına girebilmek artık bir moda demeyeceğim ama daha doğru olmaya başladı ve biz de bunu sağlayacak bir fiziki potansiyele sahibiz. Bu iyi bir şey. Belki şundan yakınılabilir, öğrenci sayıları açısından. Çünkü başlangıçta kurulan fiziki imkânlar diyelimki 200 öğrenciye aitti. Fakat elbette sadece bizim irademiz de değil, YÖK’ün ya da devletimizin stratejilerini hesap ettiğimizde, öğrenci sayılarının bizim müdahale edemediğimiz şekilde artması bazen bu fiziki imkânları da zorlamakta. Ama yeni binaları tahsis etmek, yeni sınıflar açmak suretiyle de bunu minimize ettiğimizi söyleyebilirim. Bu imkanları sağlayan yine Rektörümüze ve özellikle Saadettin Hoca’ya çok teşekkürlerimi sunarım. Bu vesileyle gerçekten Tıp Fakültesinin eğitim alanları oldukça genişlemiş ve kullanılabilir durumda. Bizim merkezi yerleşkedeki merkez kütüphanesinin dışında da ayrıca hastane binamızın içerisinde daha hastane yapılmaya başladığında planlanmış bir kütüphane alanımızda söz konusu. O alan 24 saat açık kalacak. Ayrıca 50’şer kişilik 2 adet çalışma alanını da onlara ilave etmek suretiyle öğrencilerimizin ihtiyaçlarını kolayca giderebiliyoruz.
Laboratuvar, uygulama alanları ya da benzeri imkânlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Şimdi 6 yıllık periyodu göz önüne aldığımız zaman özellikle ilk 3 dönemde birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarda zaten temel tıp derslerinin ağırlığı ve dolayısıyla onlara ait laboratuvarlar baştan itibaren planlanmış. Mikrobiyolojinin, Histolojinin ve Fizyolojinin laboratuvarları zaten yapılmış durumda. Öğrencilerimizin eğitimine katkı sağlayacak malzemeler de yine bütçemize gelen parayla kolaylıkla temin edilmekte. Bir kısmı sarf malzemesi, bir kısmı örneğin mikroskop gibi kalıcı malzemeler. Bunların eksikliklerini giderebiliyoruz. Görev yaptığımız süre içerisinde de eğitim maksatlı rektörlüğümüzün bize tahsis ettiği paranın da aşağı yukarı tamamını temel tıpa ait olan bu laboratuvarların geliştirilmesi, yenilenmesi eksiklerini tamamlaması için kullanıyoruz. Bu da büyük bir fark yaratıyor ve dolayısıyla da laboratuvarlara ilgili hiçbir eksikliğin olmadığını söyleyebilirim. Tabi laboratuvarların dışında yani dördüncü, beşinci ve altıncı sınıfların hastane içerisindeki pozisyonlarını, görevlerini, stajlarını hesap ettiğimizde de hiçbir eksik anabilim dalımız olmadığı için o anabilim dallarına ait eğitim laboratuvarları da rahatlıkla kullanılabiliyor.
Eğitim olanaklarından devam edelim, fakültemizin yurt dışı eğitim olanakları nelerdir? Öğrencilerimiz için kurulan yurtdışı iş birlikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yurt dışıyla ilgili temel bir takım öğrenci geçişleri söz konusu olabiliyor biliyorsunuz. Erasmus gibi işte Farabi gibi vesaire. Fakat kritik olan şey şu, özellikle birinci ve altıncı sınıflarda biz pek fazla göndermek istemiyoruz. Önce tıp fakültemizi tanısın, üniversitemizi tanısın ve arkasından arzu ettiği yerlerin seçimini daha iyi yapabilsin düşüncesiyle yapıyoruz bunu. Kritik olan şey şu, 6 yıllık bir eğitim süreci içerisinde yurt dışına gitmenin ve dolayısıyla orada bir olumsuzluk, başarısızlık söz konusu olduğunda telafisinin o süreyi daha da uzatacağı. Bazen yurt dışına öğrenci girişlerinde aksaklıklara ve tercihteki sıkıntılara rastlanılıyor. Bütün bunlara rağmen biz bunları teşvik etmek için çaba sarf ediyoruz. Başta Almanya olmak üzere İtalya’ya öğrencilerimizin gittiğini, hatta yarım dönem boyunca hem dâhili hem cerrahi stajlarını orada yaptığını da biliyoruz. Çok çok azında o stajlarda başarısızlık söz konusu olabilmekte. Orada yeterince başarı sahibi oldukları bizim de övünç duyduğumuz bir şey. Bir başka şey de pandeminin maalesef diğer disiplinlere olduğu gibi tıp fakültesini de bir miktar sıkıntıya sokan durumu söz konusuydu. Aslında yaklaşık 7-8 seneden beri Harvard Halk Sağlığı okuluyla olan kontak neticesinde bizim burada öğrencilerle birlikte öğretim üyelerimizin kurduğu grupların yaptığı araştırmalar içerisinden seçim yaptığımız ve bu araştırmalarda çalışan öğrencilerimiz içinde ilk 3 dereceye girenleri Harvard’a bir haftalığına gönderdiğimiz bir projeydi. O biraz sekteye uğradı. Yeniden o ilişkiyi geliştirmeye çalışacağız. Onun bir başka ayağı da doktora eğitimlerini yapmakta olan 2 ya da 3 Harvard öğrencisini de karşılığında bize gelerek yaptıkları doktora çalışmaları takdim ettikleri bir etkinlik şeklindeydi. Hatta çok iyi hatırlıyorum, bu işlerin aktif olarak devam ettiği süreç içerisinde bazı öğrencilerimizin kayıt yapmak üzere tıp fakültesi ile ilgili bilgi almak için geldiklerinde Harvard’da hala öğrenci gönderilip gönderilmediğini soruyor olmaları. Bu durum bizim buna ne kadar önem vermemiz gerektiği ve şimdi sekteye uğrayan şeyin yeniden işletilmesi gerekliliğini de ortaya koymuş oldu.
Tıp fakültesi yan dal/çiftanadal imkânı sağlıyor mu? Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Hayır, buna imkân olamayacak bir eğitim hacmi söz konusu. Derslere devamlılık kadar yaklaşık %20, %25 kadarı da laboratuvar dersleri ve girmenin mutlak zorunlu olduğu, giremeyince de mutlaka telafisinin edilmesi gerektiği bir eğitim süreci içerisinde. Buna imkân olmadığını söylememiz lazım. Yani aslında lisans eğitimini tamamladıktan sonra belki bunların düşünülmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
Fakültenin burs olanakları nelerdir? Öğrencilerine ne tür imkânlar sağlıyor?
Farklı şehirlerden gelen yaklaşık %40 45 kadar öğrencimiz var. Hepimizin bildiği gibi aslında bu sadece Tıp Fakültesine ait değil diğer fakültelerin ya da yüksekokulların da sorun olduğunu da çok iyi biliyorum. Gerçekten hem barınma hem de farklı ihtiyaçlara sahip öğrenciler söz konusu. Tıp Fakültesi öğrencileri içinde bunlar var. Bir süre Tıp Fakültesi içerisinde kendi öğrencilerimizi belli bir araştırmayla tespit etmek ve onlara destek sağlama çabasını güttük. Fakat daha sonra rektörlüğümüz 5-6 yıl önce bunun daha merkezi bir komisyon eşliğinde yapılmasını sağladı. Biz de şartları tespit eden anket formumuzu doldurarak yaklaşık iki yüze yakın öğrencimizin bu burslardan yararlanmasını sağlıyoruz. Ancak üniversitemizdeki öğrenci sayılarını hesap ettiğimizde bunun belki de küçük bir kısmı tıp fakültesine ayrılacakmış gibi gözükünce sonradan ihtiyaçlarını bize beyan eden çocuklarımız için de kendi içimizde Tıp Fakültesi öğretim üyeleriyle, ya doğrudan ya da bireysel olarak onlara katkı sağlayacağı ortamları da biz hazırlamaya çalışıyoruz. Mağduriyet olmadığını düşünüyoruz. Sadece genel burs anlamında değil yemek bursu şeklinde de veriyoruz. Yaklaşık üç yüze yakın öğrencimizin öğlen akşam yemeklerini yiye bilmelerini, kolaylaştırıcı harcama yapmalarını, kolaylaştırıcı desteği de sağlıyoruz.
Peki, tıp okumak isteyen bir öğrencinin sizce nasıl becerileri, özellikleri ya da yetenekleri olmalı?
Şöyle aslında bir kere çok istekli olmayı gerektiriyor. Yani bilinmez bir ortama gitmediğini bildiğimiz insanların tercih etmesini istiyoruz. Çünkü örneğin birinci ikinci sınıfı geçtikten sonra bunu işte beceremeyeceğini söyleyerek geriye dönüşüm yapmak belki kabul edilebilir. Ama üçüncü, dördüncü sınıftan sonra ya da beşinci sınıftan sonra artık okumayacağını ve bu işi tamamlamayacağını hissetmesi halinde yani gördüğü eğitim, kendisine yapılan hizmetler, devletimizin katkıları, anne babasının katkıları, bütün bunların hepsinin silinmesi sürecini bana böyle rahatsızlık verici gibi geliyor. Onun için çok iyi tercih etmelerini bir kere bekliyoruz. Çok olağanüstü yetenek söz konusu değil, istek çok önemli. Ama eğitimlere, teorik ve pratik eğitimlere düzenli katılmak suretiyle aslında kendilerindeki becerileri kolaylıkla geliştirebilir ve açığa çıkartabilirler. Bir taraftan örneğin cerrahi gibi yeteneklerin biraz daha öne çıktığı gibi gözüken branşları değil, temel tıp branşlarını ya da dâhili branşları seçme şansı da olabilir. Dolayısıyla alternatif çok geniş. O nedenle çok istekli olmaları ve bunu tamamlama sürecinde hiçbir sorun karşısında geri adım atmayacaklarını hissetmelerini başlangıçtan itibaren beklerim. Aslında şunu söylemeden de edemeyeceğim, iyi bir fırsat oldu. Eğitim standartlarını sağlayan bir Tıp Fakültesiyiz biz. Şu demek, Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulunca her 6 yılda bir tekrarlanan denetimler sonucunda tıp eğitimini uygun bir şekilde yapan bir Tıp Fakültesiyiz. 2024’te üçüncü kez başvuracağız. Pek çok gelişen yerlerimiz, fiziki imkânlarımızla beraber onun da hakkından geleceğimizi düşünüyorum ben. Yani bizim yeniden akredite edilmemiz de söz konusu olacak. Dolayısıyla öğrencilerimizin akredite edilen, yani bir dış kurum tarafından tıp eğitimlerinin standartlara ulaştığının tespit edilen belgesi taşıyan Tıp Fakültelerini tercih etmelerini de buradan iletmek isterim.
Hocam bir öğrenci neden Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesini seçmeli?
Bahsettiğimiz akreditasyon kurulunun bizim tıp eğitiminin standartlarına ulaştığımız belgesini takdim etmeleri bence en önemli şeylerden bir tanesi. İkincisi ise 41 Anabilim Dalı var. Bazı yerlerde o anabilim dallarının bir kısmı olmadığı gibi var olanların da nitelikli öğretim üyeleriyle donatılmadığı görülüyor. Bizde bu eksiklerin hiçbiri söz konusu değil. Yine başta söylediğim gibi hastaneyle iç içe tıp eğitim blokları, onların serbest çalışma alanlarında pekâlâ konuşlanabilecekleri ve vakit ayırabilecekleri, dinlenebilecekleri, ders çalışabilecekleri alanları söz konusu. Yemekhanesi ile sosyal imkânlarıyla bir kampüs alanı içerisinde üniversite eğitimi alma şansı yaratıldığı için Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni tercih etmek bence çok akıllıca olacaktır diye düşünüyorum.
Hocam son olarak hem bir akademisyen hem de Tıp Fakültesi’nin Dekanı olarak tercih aşamasında olan aday arkadaşlarımıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Belki kampüs alanı içerisindeki yurtları da söylemekte fayda var. Bütün bunların hesap ettiğimizde kampüs alanı içerisinde kalmak suretiyle eğitimlerini kolaylıkla tamamlayabilecekleri iyi bir ortam sunduğumuzu düşünüyorum. Onun için yaklaşık 30 seneye yakındır giderek gelişen temel standartlarımızı hallettiğimiz bugün çok açık. Ana Bilim Dalında ise açığın bulunmadığı fevkalade iyi bir ortamı kendilerine sunuyoruz. Dolayısıyla tıp fakültesini, fakültemizi tercih etmelerini bekliyoruz. Bu imkânları başka Tıp Fakülteleriyle karşılaştırabilirler. Belki ikamet ettikleri alanlar daha cazip gözükebilir ama söylediğim gibi kampüsün içindeki yurtları da kullanmak suretiyle pekâlâ rahat ve iyi bir sosyal olanaklara da sahip kampüs alanında okumayı tercih etmeleri halinde, üniversitemizi tercih etmeleri, Tıp Fakültemizi tercih etmeleri bizim de beklediğimiz bir durum.
Röportajın tamamını www.radyokinet.net adresinden dinleyebilirsiniz.
Muhabir: Mehmet Karakuş, Kameraman: Sudenaz Aydoğan
İLETİŞİM/ADRES
+90 (262) 303 10 43
+90 (262) 303 10 43
kouhalk@gmail.com, halk@kocaeli.edu.tr
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi
Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi
41001, İzmit/KOCAELi