Prof. Dr. Ülger Rusya-Ukrayna Savaşını Değerlendirdi

Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş 1. Yılını ardında bırakırken Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger süreci ve sonrasını değerlendirdi.

24 Şubat 2022 tarihinde özel bir askerî operasyon ilanıyla başlayan Ukrayna işgali tam 1 yıldır devam ediyor. İşgal her iki taraftan da binlerce insanın kaybına, küresel çapta gıda kıtlığına ve Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana kendi topraklarında yaşadığı en büyük mülteci krizine sebep oldu. Tüm dünyayı yakından ilgilendiren bu gelişmeler üzerine Üniversitemizde de çalışmalar devam ediyor. Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, savaşın neden başladığı, neden devam ettiği gibi konuları ele alırken, NATO devletlerinin savaştaki ülkelere yaklaşımları ve izlediği politikalar hakkında bilgiler verdi.

Prof. Dr. Ülger, savaşın başlamasında Rusya’nın süper güç olma idealinin ve eski Sovyetler Birliğini yeniden canlandırma arzusunun aktif olduğunu ifade etti. ‘’Ukrayna yönetiminde Nazilerin olması’’, ‘’Ukrayna’nın, aslında Rusya’nın doğduğu ilk yer olması’’ ve ‘’Ukrayna’da yaşayan Rus vatandaşların, yerel halk tarafından baskılara maruz kalması’’ gibi nedenler ile Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ülger, savaşın küresel olarak da sıkıntılar doğurduğuna dikkat çekti.

"Nükleer Tehdit Blöf"

Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, savaşın neden başladığı, neden devam ettiği gibi konuları ele alırken, NATO devletlerinin savaştaki ülkelere yaklaşımları ve izlediği politikalara değindi ve batının, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den birden fazla kez nükleer silah tehdidi aldığını ifade etti. Ancak bu tehditlerin aslında blöf olduğunu düşünen Prof. Dr. Ülger’e göre amaç batıda bir ikilik yaratmak.

Öte yandan Putin’e karşı da bir kamuoyu yaratılmaya çalışıldığını söyleyen Prof. Dr. Ülger, Vladimir Putin için söylenen bu sözleri, zamanında Adolf Hitler için söylenen sözlere benzetiyor. Batı tarafından Putin aklıselim olmayan ve bu nedenle çok üzerine gidilmemesi gereken dolayısıyla da yatıştırma politikası uygulanan bir insan olarak lanse ediliyor.

Prof. Dr. Ülger, Rusya’nın batı tarafından siyaseten ve ekonomik olarak sıkıştırılması karşısında nükleer silah kullanma tehdidinde bulunmasını bir blöf olarak değerlendiriyor. Rusya’nın olası bir saldırısından çekinen ülkelerin NATO’ya başvurduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ülger’e göre Rusya’nın nükleer silah tehdidi NATO ülkelerinin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara karşı bir söylem.

"Putin Ve Rusya Onurlu Bir Çıkış Yolu Arıyor"

Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, savaşın birinci yılı geride kalırken bitiş tarihinin belli olmadığını söyledi. Batı dünyasının Rusya’dan geri adım atmasını beklediklerini, Putin ve Rusya’nın ise onurlu bir çıkış yolu aradığını iletti. Ülger Rusya’nın Azak denizinin etrafında Rus varlığını sürdürmesi koşuluyla ateşkes antlaşması yapmaya razı olduğunun altını çizdi.

"Türkiye Bir Denge Politikası İzliyor"

Savaşın başından itibaren Türkiye’nin yaklaşımını değerlendiren Prof. Dr. Ülger, Türkiye’nin ideolojik okumadan reel politik bir siyasete döndüğünü söyledi. Bir NATO ülkesi olarak NATO’nun yaptırımlarına katılmayan Türkiye, aynı zamanda savaştan kaynaklı enerji ve mülteci krizlerinde de izlediği çözüm yollarıyla aktif rol oynuyor.

Türkiye’nin her ne kadar 2. Dünya Savaşı sonrasında Batıya yakın dursa da bir Akdeniz ve Ortadoğu, İslam ülkesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ülger’e göre bu özelliği 80’li ve 90’lı yıllarda daha belirgin hale geldi ve Türkiye yüzünü Asya ülkelerine döndü. Bundan dolayı Türkiye, Ukrayna-Rusya arasında yaşanan savaşta ortaya çıkan krizlerde NATO’nun sert yaptırımlarına ve söylemlerine taraf olmak yerine bağımsız bir politika ile çözümler geliştiriyor.

Bununla birlikte Türkiye için olası bir tehlike Rusya’nın parçalanabilme ihtimali. Prof. Dr. Ülger her ne kadar böylesi bir olasılığı konuşmak için erken olduğunu düşünse de gerçekleştiği takdirde Sovyetler Birliği’nin parçalanması sonrası yaşanan sorunlara benzer sorunlar ile karşı karşıya kalabileceğimizi söyledi.