Haberler

 Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

05-06-2023

Prof. Dr. Sevil Veli “Bu şekilde yaşamaya devam edersek, 500 yıl sonra Dünya tanınmaz hale gelebilir.”

Yaşadığımız çevrenin hızla kirlenmesi ve önüne geçilemeyecek bir hal alması nedeni ile İsveç’e ait Stockholm şehrinde, 1972 yılında Birleşmiş Milletler Çevre konferansı yapılarak, çözüm bulunamayan çevre sorunları üzerine tartışıldı. Konferans çıktılar göz önünde bulundurularak 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi ve her yıl kutlanmaya başlandı. Biz de Kocaeli Üniversitesi olarak Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevil Veli ile bir röportaj gerçekleştirdik.

 

“Bu yıl, 50. Yıl dönümü kutlanacak”

Dünya Çevre gününün her yıl farklı bir tema da ve farklı ülkelerin ev sahipliğinde çeşitli etkinliklerle kutlanmakta olduğundan bahseden Veli, “Bu yıl, 50. Yıl dönümü kutlanacak Dünya Çevre Günü’nde ‘#BeatPlasticPollution’ etiketi ve sloganıyla plastik kirliliğine yönelik çözümlere odaklanılacaktır. Sorunun üstesinden gelmek için mevcut bilim ve çözümlerle, hükümetler, şirketler ve diğer paydaşlar bu krizi çözmek için önlemlerini artırmalı ve hızlandırmalıdır. Bu nedenle dünyanın her yerinde dikkat çekmek amacıyla Dünya Çevre Gününde plastik atıklarıyla mücadelenin önemi vurgulanacaktır.” dedi.

 

Veli, Dünya çapında her yıl 430 milyon tondan fazla plastik üretildiğinden ve bunların yarısının yalnızca bir kez kullanılmak üzere tasarlandığına değindi. Üretilen platiklerin yüzde 10’dan azının geri dönüştürüldüğünden de bahseden Prof.Dr. Sevil Veli, “Yılda tahminen 19-23 milyon ton plastik atık göllere, nehirlere ve denizlere karışıyor. Mikroplastikler yiyecek, su ve havaya karışırıyor. Gezegendeki her insanın yılda 50.000'den fazla plastik parçacığı tükettiği tahmin edilmekte ve atılan veya yakılan tek kullanımlık plastik atıklar, insan sağlığına ve biyolojik çeşitliliğe zarar verirken, dağların tepesinden okyanus tabanına kadar her ekosistemi kirletmeye devam ediyor.” diye de ekledi.

 

“2023 Ev Sahibi Ülke Fildişi Sahili oldu.”

Dünya Çevre Günü resmi kutlamalarının, her yıl farklı bir ülke tarafından düzenlenmekte olduğunu söyleyen Veli, bu sene Fildişi Sahilinin ev sahipliği yapacağını belirtti. Veli, “2014'ten beri plastik poşet kullanımını yasaklayarak yeniden kullanılabilir ambalajlara geçişi desteklediğinden ve ülkenin en büyük şehri Abidjan da plastik kirliliğini önlemek isteyen yeni kurulan şirketler için bir merkez haline geldiğinden dolayı 2023 yılı resmi kutlamaları için ev sahibi oldu” dedi.

 

“Ekosistemler dünyadaki tüm yaşamı destekler.”

Çevre Koruma Gününün anlam ve önemine de değinen Veli, “Son zamanlarda haberlerdeki doğal afetleri izlediğinizde toprak ananın bize bir mesaj gönderdiğini görmekteyiz. Toprak Ana açıkça bir eylem çağrısı yapıyor. Doğa acı çekiyor. Okyanuslar plastikle doluyor ve daha asidik hale geliyor. Aşırı sıcaklar, orman yangınları ve seller milyonlarca insanı etkiledi. Bu günlerde bile, ekosistemimizin sağlığıyla bağlantılı dünya çapında bir sağlık pandemisi olan COVID-19'dan kurtulmaya çalışıyoruz.” dedi. Veli, ormansızlaşma, arazi kullanımı değişikliği, yoğunlaştırılmış tarım ve hayvancılık üretimi, yasa dışı vahşi yaşam ticareti gibi biyolojik çeşitliliği bozan suçların, gezegenin yok olma hızını arttırdığını söyledi.

 

Ekosistemler ne kadar sağlıklıysa, gezegen ve insanların da o kadar sağlıklı olacağını söyleyen Veli, “Zarar görmüş ekosistemlerimizi eski haline getirmek, yoksulluğun sona erdirilmesine, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve kitlesel yok oluşun önlenmesine yardımcı olacaktır. Ancak herkes bir rol oynarsa bu yolda başarılı oluruz. Uluslararası Dünya Çevre günü hem insanları, hem hükümetleri hem de üretim sektörünü doğa ve dünya ile uyumlu yaşamaya teşvik etmek ve küresel bir hareket sağlamak için önemli bir farkındalık günüdür.” diyerek farkındalığına vurgu yaptı.

 

“Paris Anlaşması, iklim değişikliği konusunda yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası anlaşmadır.”

İklim değişikliği konusunda yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası anlaşma olan Paris Anlaşması, 12 Aralık 2015'te Fransa'nın Paris kentinde düzenlenen BM İklim Değişikliği Konferansı'nda 196 Taraf tarafından kabul edilip 4 Kasım 2016'da yürürlüğe girdi. Paris Anlaşmasından bahseden Veli, “Paris Anlaşması, temel olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne dayanmaktadır ve Kyoto Protokolü’nün sona erme tarihi olan 2020 sonrası iklim değişikliği rejimini düzenlemeyi amaçlamaktadır. Paris Anlaşması, 2020 sonrası süreçte, iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyoekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesini hedeflemektedir. Ayrıca anlaşma, her ülkenin kendi içerisinde bir eylem planı oluşturmasını teşvik etmektedir.” dedi.

 

“Tüm ülkelerin içerisinde yer aldığı bir sistematiğe sahip Paris Anlaşması sahip çıkmamız gereken günümüzdeki en önemli sözleşmedir.”

ABD’nin Paris İklim anlaşmasından geri çekilmesine ve çekilmesinin yaratacağı etkilerden bahseden Prof.Dr. Sevil Veli, “  Güncel sera gazı salınım listesi ile ABD’nin ilk iki de yer alması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak amacıyla çalışmalarda bulunması gereken ülkelerin başında geldiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Lakin ABD’nin iklim politikası özelinde Paris İklim Anlaşması’na yönelik tutumu bir düzen içerisinde ilerlememektedir. Küresel ısınma hayati bir durum halini almışken yeterli çabanın gösterilmemesi bir yana bir de anlaşmanın siyasi araç haline geldiği görülmektedir. ABD’de bunun en bariz örneği; Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan 4 kasım 2019’da çekilmesi, ardından yerine gelen Biden’ın 107 gün sonra anlaşmaya yeniden katılmasıdır. Bir önceki Başkan Donald Trump'ın maliyetli olacağı gerekçesiyle tek taraflı olarak çıktıklarını açıklarken, küresel ısınma ve iklim değişikliğini görmezden gelen ve sadece ekonomik kaygılarla alınan bu karar gerek ABD içinde gerekse uluslararası ortam da istediği desteği görememiştir.  Trump’ın yerine geçen Biden ise farklı bir politika izleyerek anlaşmaya tekrar katılma yoluna gitmiştir. Biden’ın, seçime giden süreçte de küresel ısınmaya yönelik çalışmaların artması gerektiğini ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmenin yanlışlığını dile getirdiği görülmüştür. Başkanlık yetkisini alır almaz Paris İklim Anlaşması’na yeniden katılma işlemleri başlatılmış, talebinin kabulü ile birlikte 19 Şubat 2021 tarihinde anlaşmaya yeniden taraf olunmuştur. En fazla kirliliğe katkı yapan ülkelerden biri olan ABD’nin Paris sözleşmesine taraf olması son derece önemlidir. Küresel ısınma ile mücadele ülkelerin tek başına gerçekleştirebileceği bir çalışma değildir. Tüm ülkelerin içerisinde yer aldığı bir sistematiğe sahip Paris Anlaşması sahip çıkmamız gereken günümüzdeki en önemli sözleşmedir.” dedi.

 

“1,5 ve 2 derece arasında 0,5 derecenin hayati öneme sahip.”

Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nde bilim insanları ile dünya liderleri, küresel ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlama gereğini defalarca vurguladığını söyleyen Veli, “Şu an ne durumdayız diye baktığımızda, Dünya şimdiden, sanayi öncesi seviyelere göre yaklaşık 1,1 derece daha sıcak. Son kırk yılın her bir 10 yılı, 1850'den bu yana herhangi bir 10 yıldan daha sıcak geçti. Şiddetli yağmurlar Çin'i ve Batı Avrupa'yı sular altında bırakarak yüzlerce insanın ölümüne sebep oldu. Kuzeybatı Pasifik'teki sıcaklıklar rekor seviyelere ulaştığında yüzlerce kişi daha yaşamını yitirdi. Grönland büyük erime olayları gördü, orman yangınları Akdeniz'i ve Sibirya'yı kasıp kavurdu ve Brezilya'nın bazı bölgelerini rekor düzeyde kuraklık vurdu. Küresel ısınma orman yangınları, kuraklıklar, sel felaketleri gibi doğal afetleri hem sıklaştırıyor hem de şiddetlendiriyor. 1,5 derece ve daha fazla artış, bu tür etkileri daha da kötüleştireceği kesin. BM iklim bilimi paneline (IPCC) göre, insan etkisinin olmadığı bir iklimde her on yılda bir meydana gelen aşırı sıcaklık olayı, 1,5 derecelik ısınmada on yılda 4,1 kez ve 2 derecelik ısınmada 5,6 kez gerçekleşecek. Küresel ısınma 4 derece ısınmaya ulaşırsa bu tür olaylar on yılda 9,4 kez gerçekleşebilir. Daha sıcak bir atmosfer aynı zamanda daha fazla nem tutabilir ve bu da sel riskini artıran daha yoğun aşırı yağışlara neden olabilir. Ayrıca buharlaşmayı artırarak daha yoğun kuraklıklara yol açar. Bütün bu öngörüler ışığında, 1,5 ve 2 derece arasında 0,5 derecenin hayati öneme sahip olduğu ortaya çıkıyor.” dedi.

 

“Bugüne kadar ülkelerin iklim taahhütleri, dünyayı sadece 2,7 derecelik hedefine ulaştırıyor.”

Bugüne kadar ülkelerin iklim taahhütleri, dünyayı sadece 2,7 derecelik hedefine ulaştırdığını söyleyen Veli sözlerine “Gerekli olan 1,5 derece hedefinden şimdilik uzaktayız. 2,7 derecelik ısınma, yılın bazı bölümlerinde tropik ve subtropik bölgelerde "yaşanmaz ısıya" sebep olacak. Bilim insanları, bu şartlarda biyoçeşitliliğin aşırı derecede tükeneceğini, gıda güvenliğinin düşeceğini ve aşırı hava koşullarının çoğu kentsel altyapının başa çıkma kapasitesini aşacağını ileri sürüyor. Uluslararası Enerji Ajansı, yaptığı açıklamada, BM iklim değişikliği zirvesinde açıklanan yeni vaatlerin uygulanması halinde, ısınmayı 1,8 derecenin altında tutulabileceğini söyledi. Bu vaatlerin gerçek dünya eylemine dönüşüp dönüşmeyeceğini gelecekler ay ve yıllarda göreceğiz. Eğer ülkeler taahhütlerini gerçekleştirmedeki eylemlerini geciktirirlerse önümüzdeki yıllarda da küresel ısınmaya bağlı doğal felaketler, hastalıklar ve ölümler ile ilgili haberleri duymaya devam edeceğiz.” şeklinde devam etti.

 

“Uzmanlara göre, bu olağanüstü sıcak hava dalgasının oluşması, insanların neden olduğu küresel ısınma sorunu olmadan neredeyse imkansızdı.”

2022 yılında Avrupa'da sıcak hava dalgasının da etkisiyle birçok Akdeniz ülkelerinde çıkan büyük orman yangınlarındaki sıcak hava dalgalarının sebebine değinen Veli, “Sıcak hava dalgası, bir bölgede, belirli bir dönemde yerel iklim koşullarının üzerinde seyreden, genelde nem ve basıncın eşlik ettiği uzun sıcak hava dönemidir. Isı kubbeleri, durağan ve kurak yaz koşullarında bir sıcak hava kütlesinin yükselmesi ve bu havanın atmosferdeki yüksek basınçla aşağıya bastırılması sonucu, sıkışan havanın daha da ısınması ile oluşuyor.” dedi.

 

Tüketim davranışlarımızı değiştirmezsek gelecekte bu tür sıcak hava dalgaları normal hale geleceğinden ve çok daha güçlü uç noktalar göreceğimizden bahseden Veli, “Atmosfere o kadar çok karbondioksit salınımı gerçekleştiriyoruz ki bu durum sıcak hava dalgası gibi eğilimlerin onlarca yıl devam edeceğini gösteriyor. Uzmanlara göre, bu olağanüstü sıcak hava dalgasının oluşması, insanların neden olduğu küresel ısınma sorunu olmadan neredeyse imkansızdı. Bilim insanlarına göre, iklim değişikliği bu olayın meydana gelme olasılığını en az 150 kat artırdı.” diye de ekledi.

 

“Dünyadaki tüm çevresel değişikliklere insanlar neden olmuyor, ancak insanlar bazılarını daha da kötüleştirdi.”

Dünyadaki tüm çevresel değişikliklere insanların neden olmadığını, ancak insanlar bazılarını daha da kötüleştirdiğini söyleyen Veli, “Günümüzün büyük hedefi, en çok emisyona sebep olan fosil yakıtlardan kurtulmak. Bu, dünya çapındaki ülkeleri ve içindeki insanların aynı amaç için çalışmasını gerektiren küresel bir sorun. Aynı şeyleri yapmaya devam etmek ve daha sonra başka birinin bu karışıklığı düzeltmesini beklemek riskli ve pahalı bir kumar olur. Yani, bu şekilde yaşamaya devam edersek, 500 yıl sonra Dünya tanınmaz hale gelebilir. Bunun için, üretim sektörü, tüketim sektörü ve hükümetlerin sonraki nesillerinde ihtiyaçlarını düşünerek sürdürülebilir kalkınmaya yönelik üretim ve tüketim modelleri geliştirmeli ve kendinden sonrası nesillerin hak ve hukukuna saygılı nesiller yetiştirilmesi gerekmektedir. Ve ayrıca bulunduğumuz 21. yüzyılda ve hızla küreselleşen dünyamızda, ulusal ve uluslararası kuruluşların ve devletlerin çevre ve kalkınma ile ilgili çözümler, alternatifler ve yaptırımlar konusunda daha çok yoğun ve sıkı işbirliği yapılmalıdır.” Fikirlerini paylaşarak sözlerini sonlandırdı.

 

Muhabir: Elif Sıla Duzcu - Zeynep Altuntaş

İLETİŞİM/ADRES

+90 (262) 303 10 43

+90 (262) 303 10 43

kouhalk@gmail.com, halk@kocaeli.edu.tr

Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi

Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi

41001, İzmit/KOCAELi