Haberler

Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

03-11-2023

Dünya Lösemili Çocuklar Haftası: Farkındalığı artırma zamanı

Türkiye'de ve dünyada her yıl binlerce çocuk, lösemi hastalığına yakalanıyor. Teşhis sonrası ise oldukça zorlu bir tedavi süreci başlıyor. İnsanları lösemi hastalığına karşı bilinçlendirmek, tedavisi için erken teşhisin önemini vurgulamak ve lösemili çocuklara doğru yaklaşımları öğretmek için ‘2 - 8 Kasım Dünya Lösemili Çocuklar Haftası’ kapsamında çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu hafta kapsamında Kurumsal İletişim Ofisi olarak, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Sarper ile bir röportaj gerçekleştirdik.

 

Sözlerine lösemiyi açıklayarak başlayan Prof. Dr. Nazan Sarper, “Lösemi, kemik iliği ve kan hücrelerinin kanserli bir şekilde büyümesi ve bölünmesi sonucu ortaya çıkan bir kanser türüdür. Çocukluk çağı lösemisi, en sık görülen çocuk kanserlerinden biridir. Lösemi tanısı konulmuş bir çocuğun tedavisi uzun ve zorlu bir süreç olabiliyor. Ancak modern tıbbın gelişmesiyle birlikte, löseminin tedavi başarısı artmış ve birçok çocuk bu hastalığı günümüzde yenebilmektedir.” diyerek lösemi hastalığının belirtileri ve neden olabileceği faktörler üzerinde durdu.

 

Löseminin, kan yapımının bozulması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu aktaran Prof. Dr. Sarper, halk arasında "ilik kanseri" veya "kan kanseri" olarak da bilinen löseminin, vücudu savunmakla görevli olan beyaz kan hücrelerinin (akyuvarların) alt türü olan lenfosit hücrelerinin işlevlerinin bozulmasıyla ortaya çıktığını söyledi.

 

Belirtileri ve risk faktörleri

Hastalığın ilerlemesiyle, kırmızı kan hücrelerinin de etkilenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Sarper, “Bu durum, hastanın enfeksiyonlara karşı duyarlı hale gelmesine, kansızlığa ve halsizliğe neden olabilir. Aynı zamanda hastalık nedeniyle kemik iliğinin işgal edilmesi; kemik ağrıları, morluklar ve burun kanaması gibi belirtilere de yol açabilir.” dedi.

 

Prof. Dr. Nazan Sarper, lösemi hastalığına bağlı belirtilerin üzerinde çok durulmasının zaman zaman gereksiz endişelere neden olabileceğini belirtti. Ailelerin çocuklarında gözlemledikleri anormal bir şikâyet durumunda, mutlaka bir çocuk hekimine veya iç hastalıkları uzmanına başvurmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sarper, “Kendi kendine teşhis koymaya çalışmak oldukça sakıncalı bir durumdur. Hastalıklarda teşhisin bir uzman hekim tarafından konulması son derece önemlidir.” açıklamasında bulundu.

 

Hastalığın teşhis ve tedavi aşamalarından bahsederek konuşmasına devam eden Prof. Dr. Nazan Sarper, “Teşhis aşamasında ilk olarak hastadan kan sayımı istenir. Ardından periferik yayma denilen kan hücrelerinin bir cam üzerine yayılıp boyanarak mikroskopta bakılması, hastanın şikayetleri ve fizik muayene yoluyla lösemi tanısı konur. Tanıyı kesinleştirmek veya periferiğin kana çok iyi yansımadığı durumlarda ise kemik iliği örneği alınarak teşhis konur.” dedi.

 

Lösemide önceliğin ilaç tedavisi yani kemoterapi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sarper, kısıtlı sayıda da olsa hastaya beyin ışınlaması yapıldığını, bunun dışında da bazı hastalara kemik iliği nakli yapıldığını dile getirdi. En sık görülen akut lenfoblastik löseminin, lösemi görülen hastaların yüzde seksenini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Sarper, “Bu gruptaki lösemi hastalarının yüzde on beşlik gibi bir kısmının nakil ihtiyacı bulunuyor. Diğer hastalar ise sadece kemoterapiyle tedavi oluyorlar. Nakil gereken hastalar ya kemoterapiyle hastalığın kökünün kazınamadığı ya da hastalığın tekrar ettiği vakalarda sağlıklı bir vericiden allojenik nakil yapılmak suretiyle tedavi ediliyor.” şeklinde konuştu.

 

Öğrenme süreci ve destek

Lösemili çocukların okul dönemi içerisinde yaşadığı problemlere de değinen Prof. Dr. Sarper, “Çocuklar tedavi sürecinde 1-2 sene eğitimden uzak kalabiliyorlar. Çünkü ortalama bir kemoterapi dönemi yaklaşık 6 ay sürüyor. Hele ki yatışlı olan hastaların bu dönemde okula gitmeleri söz konusu değil. Bu dönemi atlattıktan sonra hastaları evlerine gönderiyoruz, bize 15 günde ya da ayda bir kontrole geliyorlar. Günlük ve haftalık olmak üzere hap tedavisine devam ediyoruz. O dönemde onlara bir rapor çıkarıyoruz. Milli eğitime başvuruyorlar ve eve öğretmen tahsis ediliyor. Böylece çocukların fazladan bir sene kaybı yaşamaması sağlanıyor.” dedi.

 

Çocukların okul hayatına dönükten sonra, bazı ailelerin maskenin devam etmesi konusunda çok ısrarcı olduğundan bahseden Prof. Dr. Sarper, okul hayatına dönen çocukların maske takmalarını çok da tavsiye etmediğini ifade etti. Maske takılması halinde diğer çocuk ve ebeveynlerin, lösemili çocuğu dışlayabileceklerini aktaran Prof. Dr. Sarper, böyle bir durumu yaşamaktansa, evde eğitimin devam etmesinin çocuk psikolojisi açısından daha iyi olduğunu söyledi. Hastalığın ilk tanısı sonrası, ebeveynlerle yalnız olarak, bilgilendirme amaçlı konuştuklarını belirten Prof. Dr. Sarper, “Ailelerin her zaman umutlu olmaları ve kendi hekimlerinin dediği şeyleri yapmaları gerekiyor. Bazen etraftan garip öneriler olabiliyor, yalan yanlış bilgiler verebiliyorlar. Aileler bunlara inanmamalı.” şeklinde konuştu.

 

Üniversite hastanemizin lösemi tedavisindeki rolü

Son olarak Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’ndeki tedavi olanaklarından söz eden Prof. Dr. Sarper, Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nin hastalara birçok imkan sağladığını ifade etti. Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde Kök Hücre ve Gen Tedavileri Merkezi ve Genetik Bölümü’nde yıllardır devam eden çalışmalarla birçok hastalığın tanısına yönelik araştırmalar gerçekleştirildiğini belirterek özellikle lösemi ile ilgili yapılan genetik tahlillerin, hastalığın teşhisinde ve tedavisinde önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. Ayrıca, Onkoloji Hastanesi’nde Kemoterapi Ünitesi ile birlikte kemoterapi ilaçlarının hazırlandığı özel bir bölümün de mevcut olduğunu aktaran Prof. Dr. Sarper,  erişkinler ve çocuklar dahil olmak üzere birçok hastaya Onkoloji Hastanesi’nde kemoterapi uygulanmakta olduğunu dile getirdi.

 

Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nün, özellikle kranial ışın gereksinimi olan çocuklara hizmet verdiğini söyleyen Prof. Dr. Sarper, “Kök hücre nakli öncesi ışınlama gerektiren hastalara burada hizmet sunuluyor. Bu bağlamda, akraba vericilerden kök hücre nakli de hastanemizde gerçekleştiriliyor. 2015 yılında açılan kemik iliği nakil üniteleri, akraba vericilerden olan nakillerin gerçekleştirilmesi için önemli bir merkez haline geldi. Bununla birlikte Tıp Fakültesi’nde Hematoloji ve Onkoloji alanlarında uzman hekimler yetiştiriyoruz.” diyerek Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bu alanlarda oldukça önemli hizmetler verdiğini ifade ederek sözlerini sonlandırdı.

İLETİŞİM/ADRES

+90 (262) 303 10 43

+90 (262) 303 10 43

kouhalk@gmail.com, halk@kocaeli.edu.tr

Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi

Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi

41001, İzmit/KOCAELi