Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü tarafından organize edilen I. Müzikoloji Sempozyumu bugün (24 Şubat 2011) Ramazan Akkuş Konferans Salonu'nda yapıldı. Bu yıl ilki düzenlenen sempozyumla uzun vadede müzikolojinin alt disiplinlerinin, bu disiplinlerin Türkiye'deki işlevlerinin ve işlerlik durumlarının ortaya konulması, müzikoloji eğitiminin alt disiplinler temelinde yeniden gözden geçirilerek yapılandırılması için bir tartışma düzlemi oluşturmak amaçlanmıştır. Müzik Alanında Yayın ve Müzik Yazarlığı ana teması ile düzenlenen sempozyumun ilk oturumunda Prof. Dr. Gülper Refiğ oturum başkanı olarak yer aldı. Sempozyum Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Görevlisi Didem Öncel'in program akışı ile ilgili kısa bir açıklaması ve sözü oturum başkanına bırakması ile başladı. Prof. Dr. Refiğ sözlerine "Öncelikle Kocaeli Üniversitesi'nde olmak son derece güzel bir şey. Sizinle ilgili bazı bilgiler edindim. Öğrenci sayınızın ve akademik personelinizin büyüklüğü karşısında küçük bir kent halini aldığınızı öğrendim. Bu kadar güzel mekanlar ve niceliksel büyüklük karşısında şanslı olduğunuzu düşünüyorum. Umarım sizlerin de başarılarınız ve niteliksel katkılarınız bu güzelliği taçlandırır. Bu sempozyumun düzenlenmesi bizler için çok anlamlı, bu çabada bulunan herkese ayrıca teşekkür ediyorum" diyerek başladı. Prof. Dr. Refiğ kendi tanıklık ettiği süreçten alıntılar yaparak Türkiye'de müzik alanındaki çalışmalardan kısaca bahsetti ve yayın anlamında karşılaşılan sorunları kısaca özetledi. Birinci oturumun ilk konuşmacısı olarak söz alan Buğra Gültek "Piyano Eğitiminde Yapılan Yayınlar" üzerine bir sunum yaptı. Gültek dünyadaki ve Türkiye'deki piyano ile ilgili tarihsel süreci anlattı ve toplumsal olayların kültürel algılardaki değişime etkisine değindi. Notaların basılıp çoğaltılmasından tarihsel olaylara kadar pek çok alandaki gelişmeleri piyano üzerinden değerlendiren Gültek "Piyona 19.yy'ın ikinci yarısından 20.yy'a kadar evlerdeki yerini aldı ve popülaritesini kazandı. Ancak piyano çalmak ve bu alanda bir şeyler üretmek kolay ve emeği az olan değil aksine fazla emek ve sabır gerektiren bir şey. Popüler döneminden sonrasında gerçek algısına kavuşan piyanonun bu şekilde revaçta olması yine seri üretimin sağlanması ve film müziklerinin dikkat çekmesi ile de paralellik göstermektedir. Dünyadaki süreçler her ülkenin kendi içsel dinamiklerine göre farklılıklar taşımaktadır elbette. Ancak kabaca internet, televizyon ve yeni teknolojilerin hızla artması ile piyano ve yayıncılık alanında değişimler hızla yaşandı. Bunların büyük bir kısmı olumsuz etkiler olurken bir diğer taraftan önemli eserler evrensel ölçülerde dinlenir, okunur, bilinir hale geldi. Yani paradoksal bir durum söz konusu" dedi. Yayıncılık alanındaki sorunları sıralayan ve Türkiye'deki süreci de küresel ölçekteki sorunlara eklemlenmesi bağlamında ele alan Gültek ders kitapları dışında maalesef yayıncılık anlamında ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi. Toplumsal yapı, kültüre bakışı ve dili kullanımı bir toplumu belirleyen ve sanat bakışını gösteren en önemli ipuçlarıdır diyen Gültek araştırmacı bir nesil yetiştirilmesi gereğine vurgu yaptı. Özellikle akademilere bu anlamda önemli görevler düştüğüne vurgu yapan Gültek sıraladığı sorunlara kendi önerilerini de ekledi. Akademisyenlerin birbirlerine daha bağlı ve ortak çalışmalar üreten, yayın anlamındaki sıkıntılarında üniversitelerin bu sorunu çözdüğü bir ortam sağlayan ve okumaya, araştırmaya öğrencileri daha fazla yönlendiren akademisyenlerin çözüm noktasında ciddi katkıları olacağını ifade eden Gültek sözü ikinci konuşmacı Serhan Bali'ye bıraktı. Türkiye'de piyano ile ilgili pek çok eserin Türkçe'ye çevrilmesinde yer alan ve bu alanda çeşitli yayınları bulunan yazar Gültek'ten sonra yine alanında önemli bir isim olan klasik müzik yazarı, program yapımcısı ve yayıncı olan Serhan Bali "Müzikte süreli yayınlar alanında yapılan yayınlar" konulu sunumunu yaptı. Bali popüler olarak nitelenen şeyi ne olduğu ve süreli yayınlarda nasıl yol izlediği üzerine görüşlerini aktardı ve global-yerel dengesinde nelere dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Görselliğin önemli olduğu, satış rakamları, dağıtım gibi noktalarda oluşan karteller karşısında küçük çaplı ve tırnak içinde bağımsız
I. Müzikoloji Sempozyumu
olarak yayın hayatına devam eden süreli yayınların daha da zorlandıklarını ifade eden Bali "Yayında o ülkenin sosyo kültürel yapısı ve dili önemsenmeli ve doyurucu, içerik açısından zengin, görselliği olan ürünler hazırlanmalıdır. Güncel gelişmelerden haberdar kılmak gibi bir rolü de olan süreli yayınlarda dünyadaki çeşitli sorunlara paralel Türkiye'de de sorunlar yaşanmaktadır" dedi. Bali, Türkiye'de alanında uzmanlaşmış yayın yapılamadığı ve yapılsa da satış anlamında başarıya ulaşılamadığı gibi kültürel açıdan amatör ve tutkunlarının dışında süreli yayınları takip eden kesimin de az olduğuna dikkat çekti. Bunda içinde yaşadığımız dünyanın hızla değişen ve tüketime dayalı kültürel yapısının da izlerinin olduğunu vurgulayan Bali, süreli yayınların akademilerde okuyan veya mezun olanlarca sahiplenilmesi ve içeriğin zenginleşmesi gereğine işaret etti. Sektörel ve kişisel deneyimlerden beslenerek hazırladığı sunumunda oldukça önemli noktaları ön plana alan Bali konuya değerli katkılar sundu. Oturumdaki son konuşmacı olarak söz alan Doç. Dr. Süleyman Tarman da "Müzik Eğitimi Alanında Yapılan Yayınlar" başlıklı sunumunda Türkiye'de ulusal nota yayıncılığı ve müzik kitapları üzerinde durdu. 2011 yılında bu konuyla ilgili genel durum değerlendirmesi yapan Doç. Dr. Tarman sözlerine sempozyumun kendileri adına son derece kıymetli ve memnuniyet verici olduğunu ifade ederek başladı. Doç. Dr. Tarman "Son konuşmacı olarak diğer arkadaşlarımı dinlemek ve onların sunumlarından da yola çıkarak kendi sonuçlarımı çıkarmak açıkçası güzel oldu. Burada müzik alanındaki sorunların masaya yatırılması bile çok önemli ve ben bunların devamını diliyorum" dedi. Doç. Dr. Tarman sunumunu bir akademisyenin yayıncılık öyküsü, 2011 yılı başlarında Türkiye'de nota ve müzik kitapları, Türk bestecilerine ilişkin yayınlar, basım maliyeti, telif hakları, dağıtım konuları, sorunlar ve çözüm önerileri başlıklarında tamamladı. Her konuşmacıdan sonra değerlendirmelerini, eklemelerini ve eleştirilerini yapan ve kısa kısa bilgiler aktaran Prof. Dr. Gülper Refiğ'in oluşturduğu samimi ortamda katılımcılar da görüşlerini paylaştı ve fikir alışverişinde bulunuldu. Sempozyum Türk Müziği alanında yapılan yayınlar, müzik ansiklopedisi ve sözlüğü alanında yapılan yayınlar, müzikoloji alanında yapılan yayınlar, Avrupa'da Türk Müziği hakkında yapılan yayınlar ve Türkçe'ye kazandırılması başlığındaki diğer sunumlarla devam etti.
Kocaeli Üniversitesi
HABER ARŞİVİ - Şubat 2011
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
haber merkezi
E-Gazete
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi sanatsal çalışmalarının yanı sıra kente yönelik pek çok çalışmada da yer alıyor. Çalışmalarını yerel ve ulusal boyuttan uluslararası boyuta taşıyan Güzel Sanatlar Fakültesi bu anlamda çok sayıda etkinlik, kongre ve sempozyumu geleneksel hale getirdi ve bu çalışmalara ev sahipliği yaptığı kadar konuk olarak da farklı ülke ve üniversitelerde yer almaya başladı. Bunlardan bir tanesi de Kennesaw State Üniversitesi arasında 2009 yılından bu yana devam eden işbirliği programı. Bu işbirliği kapsamında fakültemiz öğretim üyeleri tarafından 3-19 Şubat 2011 tarihlerinde bir dizi etkinlik gerçekleştiriliyor. Etkinlik programı dahilinde Müzik Bölümü Başkanı Doç. Dr. M. Safa Yeprem bir gitar resitali verecek. Doç. Dr. Yeprem ayrıca gitar öğrencilerine yönelik "Flamenko Gitar Teknikleri ve Formları" hakkında bir masterclass, "Türkiye'de Gitar Müziği Çalışmaları" konulu bir konferans ve gitar toplulukları programı öğrencilerine de bir masterclass düzenleyecek. Etkinlik programı çerçevesinde Sahne Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sema Göktaş, Tiyatro Bölümü öğrencileri için "Oyun Yazarlığı"na dair bir workshop gerçekleştirirken, Grafik Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Safiye Başar da "Antik Dönemden Günümüze Anadolu Seramiği" başlıklı bir konferans verecek. Akademik bilgilerin paylaşıldığı kongre ve konferanslardan öğrenciler için düzenlenen seminer, workshop gibi çalışmalara kadar etkinlik yelpazesini geniş tutan Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bu anlamda işbirliklerine de önem veriyor.
Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyeleri Kennesaw State Üniversitesi'nde
Kocaeli Üniversitesi'nde bugün (16 Şubat 2011), Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi'nde Bologna Süreci Değerlendirme Toplantısı yapıldı. Üniversitemiz rektörü, rektör yardımcıları ve danışmanlar, enstitü müdürleri, dekanlar, okul müdürleri, bölüm başkanları ve çok sayıda akademisyenin katıldığı toplantıda süreçle ilgili raporlar ve sorunlar paylaşıldı. Rektör Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu sunumlara geçilmeden önce söz alarak katılımcılarla görüşlerini paylaştı. Eğitimde kalitenin yükseltilmesi için uzun bir süredir başlatılan çalışmalarla ilgili yapılacak raporlamalar ve genel değerlendirmeler için Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp'e ve Rektör Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu'na özellikle teşekkür etti. Bu toplantıların ve bilgi paylaşımının önemli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Komsuoğlu "Her zaman bir sonraki başarıya bakıp, kendimizi geliştirirken üniversiteye de kazanımlarımızı düşünmeliyiz. Bu anlamda eğitimdeki kalite arttırma stratejileri önemlidir, gereklidir ve geleceğimiz açısından vazgeçilmezdir. Etrafımızdaki herkese karşı bu konuda sözbirliği içinde olup hep daha güzel başarılara doğru yapılması gerekenleri benimser ve uygularsak daha güzel sonuçlar alacağımızı biliyorum. İnanarak, benimseyerek başlanan işlerde başarı kaçınılmazdır. Bu anlamda hepinizin katkı, öneri ve eleştirilerinizi değerlendirme sonucunda bekliyoruz ki ilerleme sağlayabilelim" dedi. İlk sunumu yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ise 2 yıllık bir çalışmanın genel bir değerlendirmesi ve raporları üzerinde durdu. Eğitimdeki kalite artışı bağlamında çeşitli çalışmaların yürütüldüğünü, ülke genelinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından devam ettirilen ve tüm üniversitelerde hayata geçen uygulamaların Kocaeli Üniversitesi özelindeki durum değerlendirmesini yapan Prof. Dr. Gökalp zaman zaman karşılaştırmalara da gitti. Kocaeli Üniversitesi'nden beklenenler ile Kocaeli Üniversitesi'nin Türkiye'deki diğer üniversiteler arasındaki durumunu belirtir tabloların yer aldığı sunumda Prof. Dr. Gökalp 9 farklı bölümde çeşitli konu başlıkları belirlendiğini ve bunların bir kısmının öğretim üye ve elemanlarınca doldurulduğunu anlattı. Bologna sürecindeki bu 9 kategoride; Araştırma, İstihdam Edilebilirlik, Kalite Güvencesi, Tanınma: Diploma Eki ve Kredi Sistemleri, Yaşam Boyu Öğrenme, Ortak Dereceler, Hareketliliğin Özendirilmesi, Bologna Sürecinde Öğrenciler ve Sosyal Boyut başlıkları sıralandı ve bunlarla ilgili sorulara verilen yanıtlar ülke geneliyle karşılaştırmalı olarak değerlendirildi. Prof. Dr. Göklap konuşmasında "Her birimizin ayrı ayrı kendimize bu kurumun daha iyi olması için ne yaptığımızı sormamız lazım. Örneğin hepimiz 'Ne yapabilirim? Daha ne gerekiyor?' demesi gerekir. Bu soru etrafındaki ortak kanatler bizleri ve kurumumuzu başarıya götürebilir. Buradaki sonuçlardan genel anlamıyla bir şeyler çıkarıyoruz ancak elimizdekiler olmasını istediklerimizin yanında biraz daha çalışmamız gereğini hatırlatıyor. Pek çok soru var, bunların bazılarında iyi yerlerdeyiz, sizlerin görüşleri, öğrencilerin geri dönüşleri bizler ve bu sürecin işlerliği açısından çok önemli" dedi. Prof. Dr. Gökalp ayrıca uluslararasılaşmadaki dört faktörü de sıralayarak Kocaeli Üniversitesi'nin konumunu belirledi. Prof. Dr. Gökalp bu faktörleri; kaliteli araştırmalar, kaliteli öğretim, yetiştirilen öğrenci niteliği ve sayısı ile uluslararası değişim programlarına katılım olarak ifade etti. Prof. Dr. Gökap'in konuşmasının ardından son konuşmacı olarak söz alan Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu ise süreç içinde karşılaşılan sorunları saptadı ve bunların çözümü konusundaki koordinasyonun görüşlerini katılımcılarla paylaştı. Prof. Dr. Selamoğlu da 10 madde halinde sıraladığı sorunlar arasında; Üniversite seçimlik derslerinin yapılanması, Yazılımda "ders türleri" sekmesinde seçenek çokluğunun getirdiği sıkıntılar, Bilim alanları ile ilişkisi olmayan ders kodlarının oluşturulması, ortak ders seçimlerinde yaşanan sorunlar, Akademik danışmanlık hizmetinin etkinlik sorunu, Sistemde devamsızlık yapan öğrencilerin görüntülenmesi, Ortak derslerdeki koordinasyon sorunu gibi başlıklar yer aldı. Prof. Dr. Selamoğlu "Şimdiye kadar yaklaşık 18 toplantı düzenledik. Bu toplantılarda nelerin yapılabileceği üzerinde durduk. Aslına bakılırsa uygulamada hatalarımız çok az ve bu bizleri memnun ediyor, ancak bu sistemle ilgili hepimizin bilgi paylaşımını arttırması ve etkin olarak katılım göstermesi gerekir. Toplantılarda bir hareketlilik ve olumlu paylaşımlar yaşadık, ancak belirttiğim başlıklarda çeşitli sorunlar belirdi. Bu çok yeni bir dönem ve uygulamaya 16 bin yeni kayıtlı öğrencimizle bu eğitim öğretim yılında başladık. Dolayısıyla yaşananlar bizlere yol da gösterici oldu. Koordinasyon Kurulu'nun çalışmalarının ve görüşlerinin fakülte, yüksekokulu ve meslek yüksekokullarında daha da dikkate alınması sürecin işlerliği açısından önemlidir" dedi. Prof. Dr. Selamoğlu'nun sunumunun ardından soru cevap kısmına geçildi.
Bologna Süreci Değerlendirme Toplantısı
Komsuoğlu
Gökalp
Selamoğlu
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde 2009 yılında kurulan ve Kukla-Karagöz sanatçısı, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencisi Ata Camuz'un önderliği ile bir grup öğrencinin gayretli çalışmaları ile çalışmalarına devam eden Kocaeli Üniversitesi Kukla Kulübü'nden üniversite öğrencilerine bir haftalık eğitim kampı düzenlendi. Kurulduğundan bugüne kadar pek çok sosyal ve kültürel etkinlikte geleneksel sanatları, kuklayı, karagöz sanatını tanıtmak, icra etmek ve öğretmek amacı ile ön saflarda yer alan ve kuruluş amacı doğrultusunda üyelerine usta-çırak ilişkisi ile bu sanatın gizemini öğreten kulüp şimdi de üniversitedeki diğer arkadaşlarıyla bu bilgi birikimini paylaşıyor.

Cansız aktörlerin iplerini elinde tutan bu ustalar, yeni ustalar yetişmesi için son derece sıcak bir ortamda bu gizemi diğer arkadaşlarına aktarmak için çalışıyor. Hereke Güzel Sanatlar Fakültesi'nde bugün (18 Şubat 2011) başlayan kamp ile öğrenciler kukla, karagöz ve geleneksel sanatların gizemini deneyimlemek ile kalmayacak; aynı zamanda güzel sanatların ve KOUKLA ailesinin ruhunu da deneyimleme şansına sahip olacaklar. Bütün bu süreç boyunca katılımcılar, hem ustalar ve çıraklardan kukla tarihi, yapımı, oynatımı üzerine eğitim alacak, hem de ustalaşma yoluna giden çırakların esasında usta oldukları diğer sanat dalları hakkında da kapsamlı bilgiler edinerek bu dalları bizzat deneyimleyecek. Güzel Sanatlar Fakültesi'nde gerçekleşen etkinlik süresince kulüp üyelerince ağırlanacak olan katılımcı öğrenciler ilk günden itibaren kuklaların dünyasına büyük ilgi gösterdi.

Cansız Aktörler ile Bir Hafta
Kocaeli Üniversitesi İşaret ve Görüntüleme Laboratuvarı (KULİS) üzerine bilgiler aktaran Prof. Dr. Sarp Ertürk, Doç. Dr. Oğuzhan Urhan, Yrd. Doç. Dr. Kemal Güllü ve Yrd. Doç.Dr. Anıl Çelebi çalışmalarını, laboratuvarın yapılanmasını ve planlarını anlattılar. 18 kişiden oluşan ekipte lisansüstü eğitim gören ve doktorasını tamamlayan araştırmacılar yer alıyor. Bilgi aktaran ekibin dışında 1 doktora sonrası, 7 doktora ve 6 yüksek lisans düzeyinde eğitim gören olmak üzere toplamda 14 kişi çalışmalarda bulunuyor. Her türlü verinin işlenmesi ile ilgili çalışmaların yapıldığı laboratuvarın yürütücüsü ve kurucusu Prof. Dr. Sarp Ertürk de yüksek lisans ve doktora eğitimini görüntü işleme üzerine yaptığını ve laboratuvarın 2003 yılında kurulduğunu belirtti. Uluslararası Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) Vakfı tarafından sağlanan destek ile kurulan ve sonrasında Ar-Ge projeleriyle gelişip güçlenen KULİS bugün çok sayıda firma ile işbirliği içinde. Temelde işaret işleme ve görüntüleme konusunda çalışmalar yürüten laboratuvar imge/video işleme ve iletim, üç boyutlu modelleme ve gösterim, uydu görüntülerinde bölütleme ve sınıflandırma, biyometrik kimlik tanıma, sualtı sonar görüntüleri işleme ve analizi, bilgisayarda görü tabanlı analiz ve kestirim, gömülü sistemler, FPGA tabanlı sistemler gibi konularda çalışmalar yürütmektedir.
Mühendislik fakültesi içinde kurulu olan laboratuvarda 10-15 kadar lisans öğrencisi de yazın stajyer olarak görev alıyor ve bu doğrultuda önemli deneyimler ediniyor. Ayrıca yine dönem projelerinde laboratuvardan ve çalışanlarından destek alan lisans öğrencileri için böylesi bir çalışma alanının fakültelerinde ve üniversitelerinde yer alması önemli bir kazanım olarak görülmektedir. Sanayiye katma değer sağlayan, çok sayıda firma ile çalışmalar yürüten ve Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren şirketlerle de işbirliklerine giren laboratuvar Ar-Ge ve Teknoloji geliştirme projeleri yanında sanayi ile de ortak çalışmalar yürütüyor. Kurulum aşamasında ilk fon desteklerini üst ekip olarak tanımlayabileceğimiz Prof. Dr. Sarp Ertürk, Doç. Dr. Oğuzhan Urhan, Yrd. Doç. Dr. Kemal Güllü ve Yrd. Doç.Dr. Anıl Çelebi TÜBİTAK tarafından desteklenen bir araştırma projesiyle sağlıyor ve böylece çalışmalar başlıyor. Ardından Uluslararası Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) Vakfı'nın desteği ile de tam olarak laboratuvar kimliğini alan birimde bugün TÜBİTAK, DPT, Sanayi Bakanlığı veya uluslararası fonlardan desteklenen projeler ve çok sayıda firma ile ortak çalışmalar yürütülüyor. Bunlardan bir tanesi yakın zamanda çalıştıkları Bellona firması. Mobilya parçası kalite kontrol sistemleri üzerine yürütülen bu çalışma ile daha az zahmetli ve hata oranı az olan üretim için gerekli kalite kontrol çalışmaları sağlanmış oldu. Standart sorunlar dışındaki uygulamaya özgü sorunlarla uğraşan ve özel çözümlerle sanayiye artı değer katan laboratuvarda farklı disiplinlerden de araştırmacılar yer alıyor. Örneğin Bilgisayar Mühendisliği ile Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği arasında çift anadal programı (ÇAP) kapsamında Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğine ek olarak Bilgisayar Mühendisliği bölümü mezunu bir araştırmacı, yine Uzaktan Algılama konusunda yüksek lisans ve doktora yapmış bir araştırmacı çalışmalarda yer alıyor.
Yazılım, donanım, görüntü, ses ve veri işleme alanlarında çalışmaların yapıldığı laboratuvarda uzaktan algılama alanlarında da yeni projeler yürütülüyor. Prof. Dr. Ertürk ve ekibinin verdiği bilgilere göre insansız araçlar üzerine yerleştirilen kamera vb aletlerdeki sorunları en aza indiren veya sese dayalı bazı komutları yerine getiren makinalar üzerinde çeşitli çalışmalar yürütülen laboratuvar Ankara ve İstanbul başta olmak üzere diğer illerde de çeşitli dallarda faaliyet gösteren firmalara proje üretiyor. Kocaeli'de de Tek Medya, Sualtı Sistemleri Teknoloji Geliştirme Sanayi ile işbirlikleri bulunduğunu belirten Prof. Dr. Ertürk laboratuvarın yakın zamanda Pireli ile de çalışmalara başlayacağını belirtti. İhtiyaç yönelimli çalıştıklarını belirten ekip üyeleri gelen taleplerin ve firmaların laboratuvar çalışmalarını da belirli oranlarda yönlendirdiğini ifade etti. Görüntü stabilizasyonu, ses kaynağının konumunu belirleme, biyometrik kimlik tespiti, görüntü kalitesi iyileştirme, FPGA tabanlı sistemler, video kodlama çalışmaları, hiperspektral görüntüleme, gömülü sistemler, 3B model çıkartım ve gösterimi, sonar ile sualtı hedef tespiti, kayıplı ağlarda görüntü iletimi, görsel kesici takım aşınması tespiti, 3B televizyon ve stereo görüntüleme, hareket analizi, nesne tespiti/takibi, görüntü tabanlı kalite kontrol alanlarında çalışmaları olan KULİS oldukça önemli bir laboratuvar olarak faaliyetlerine devam ediyor. Mevcut ve potansiyel mühendislik fakültesi öğrencileri kadar Kocaeli Üniversitesi ve Türkiye için de dikkat çeken çalışmalar yürüten bir laboratuvar olarak 2003'ten beri hizmet veren KULİS önümüzdeki yıllarda Kocaeli merkezli çeşitli projeler içinde de yer alacak şekilde gelecek planlamasını yapmış durumdadır.

KULİS'ten Haberler
Ertürk
Kocaeli Üniversitesi bünyesinde 1996 yılında kurulan Toplum Ruh Sağlığı Birimi hemen her yıl olduğu gibi bu yıl da çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Kuruluş amacında koruyucu ruh sağlığı hizmetleri ile ilgili programların geliştirilip uygulanmasına öncülük etmek yer almaktadır. Bu genel amaç çerçevesinde yerelde çok sayıda çalışma içinde yer alan birim Kocaeli Üniversitesi ailesi ile ildeki herkesin katılımına açık faaliyetlerinin bu ayki bölümünde "Yakın İlişkilerde Patron Kim?" sorusunu gündeme aldı. Toplumun farklı kesimlerinden katılımcıların yer aldığı ve Anıtpark Yerleşkesi Konferans Salonu'nda dün (21 Şubat 2011) yapılan etkinlikte son derece samimi bir ortamda katılımcılar Prof. Dr. Bülent Coşkun'un sunumunu izledi ve sohbetine dahil oldu. Patron kelimesini bir diğerine emretme, kararlarını etkileme, bir diğerine üstün olma vb çok çeşitli anlamlarda kullanabileceğimizi belirten Prof. Dr. Coşkun çeşitli reklam filmleri ve dizilerden aldığı alıntılarla da konunun daha farklı boyutlarıyla anlaşılmasını sağladı. Zaman zaman gösterilen fragmanı yarıda keserek kalan kısmını katılımcıların tamamlamasını isteyen Prof. Dr. Coşkun böylelikle interaktif bir ortamda herkesin konuyla ilgili daha detay düşünmesini sağladı. Ayrıca bir bölümde fragmanın kalan kısmını katılımcıların canlandırmasını teşvik eden Prof. Dr. Coşkun küçük bir oyunla da katılımcıların empati kurmalarına yardımcı oldu. Hemen her toplantısında farklı bir konuyu gündeme alan TORSAB'ın katılımcıların öneri, görüş ve eleştirilerine açık olan bu toplantılarında; kimsenin kendi hayatına örnek vermesi, salonda olan veya olmayan birine dair direk eleştiri yapması ve birinin yaşama bakışına dair herhangi bir görüş belirtmesi ortak kararla engellenmiştir ve tüm paylaşımlar bu ortak karar çerçevesinde yapılmaktadır. Temelde ortaya konulan mesele ile alanında uzman bir kişinin yol göstericiliğinde düşünme ve konunun farklı bir açıdan değerlendirilmesinin sağlandığı toplantıda Prof. Dr. Coşkun insanların kendilerini ve beden dillerini anlamarına da yardımcı oluyor. Prof. Dr. Coşkun "Aslında söylediklerimizden ziyade beden dilimiz daha büyük yol göstericidir. O farkında olalım olmayalım duygularımızı daha net ortaya koymamızı sağlar. Yakın ilişkilerdeki patron olma, diğerine bir şekilde üstün gelme, diğerinin kararlarını etkilemede de yine beden dili son derece önemli bir faktördür. Bunu buradaki canlandırmaya katılan siz katılımcılarımızın da sergiledikleri davranışlarda görüyoruz" dedi. Patronun kim olduğu sorusundan hareketle gerçekleştirilen canlandırma da kayıt altına alınarak hemen akabinde tekrar izlendi ve bunun üzerinden katılımcılar doğaçlama sergilenen bu devam niteliğindeki canlandırmalar ile olaya bakışlarını da göstermiş oldular. "Senaryoyu siz yazsaydınız, nasıl devam ederdiniz?" sorusu etrafında düşünen ve görüş belirten katılımcılar interaktif çalışmanın en güzel taraflarından birini yaşayarak bazen patron bazen de patronun yanındaki çaresiz kişi olarak rol aldı. Prof. Dr. Coşkun'un empati ile ilgili konuşma esnasında "Pencereyi ben açsam temiz hava dolar, başkası açsa cereyan yapar" diyerek aynı duruma verdiğimiz farklı tepkileri oldukça güzel bir örnekle somutlaştırdı. İlgiyle takip edilen toplantı farklı filmlerden alıntılarla devam etti.
TORSAB'dan: "Yakın İlişkilerde Patron Kim?"
Çoşkun
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından organize edilen 4. Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Sempozyumu bugün (22 Şubat 2011) Umuttepe Yerleşkesi, Ihlamur Salonu'nda başladı. Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp'in açılış konuşmasını yaptığı sempozyuma çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. İlgiyle takip edilen sempozyumda Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp "Öncelikle katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Bugün kü konular son derece hayati ve önemli. Bebek ölüm oranları açısından eskiye nazaran daha iyi bir noktadayız ve oran önemli ölçüde düştü. Ancak elbette daha yapılacak çok şey var ve bizler de bunun için çalışmaya devam ediyoruz. Yenidoğan bebeklerle ilgili pek çok şeyi bugün konuşacağız, dinleyeceğiz ve tartışacağız. Önemli görevlerle uğraşıyoruz ve bunun için de daha dikkat sarfetmemiz gerekiyor" dedi. Prof. Dr. Gökalp kısaca Kocaeli Üniversitesi'nin yapılanmasından, akademik ve idari profili ile öğrenci sayısından bahsetti ve katılımcıları bilgilendirdi. Prof. Dr. Gökalp yine Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi ve özelde Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Anabilim Dalı ve faaliyetlerinden bahsetti. 1995 yılından bu yana hizmet veren birimde görev yaptığını belirten Prof. Dr. Gökalp birimdeki görevliler hakkında da rakamsal verilerden yararlandı. Açılış konuşmasından sonra söz alan Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı Başkan Yardımcısı Prof Dr. Yıldız Perk de konuşmasında öncelikle ev sahibi Kocaeli Üniversitesi'ne teşekkür etti. Prof. Dr. Perk Vakıf Başkanı Prof. Dr. Müyesser Tunçer'in de teşekkürlerini ve saygılarını iletti. Prof. Dr. Yıldız kısaca vakıf faaliyetlerinden bahsetti ve Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı adına Mulipa firması bölge temsilcilerine birer teşekkür belgesi verdi.
4. Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Sempozyumu'nun ilk oturumunda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Hemşire Duygu Tüzün ile İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Türkan Dağoğlu birer sunum yaptı. Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Gökalp'in yaptığı ilk sunumda "Yenidoğan Ünitesinde Çağdaş Hemşirelik Bakımının Özellikleri ve Önemi" üzerinde duruldu. Duygu Tüzün'ün ilgiyle izlenen sunumunda yenidoğan kliniğinde hemşirenin yeri, klinikteki görevli profili, ekibin amaçları, hemşirenin hukuksal ve medikal sorumlulukları üzerinde duruldu. İlaç kullanımında doğru yol, doğru doz ve doğru ilaç kullanımı üzerinde de durulan sunumda Duygu Tüzün ayrıca bu alanda riski azaltmak için nelerin yapılabileceğine de vurgu yaptı. Duygu Tüzün konuşmasında Yenidoğan ünitesindeki başarının anahtarını bütün modern hemşirelik rolleri yanında, bebekle iletişimin güçlü olması, bebeğin iyi değerlendirilmesi ve bakım planlamasının başarıda doğru yolları şeklinde tanımladı. Uygulanan bakımın yaşamsal önem taşıdığına vurgu yapan Tüzün ayrıca destekleyici gelişimsel bakımın amacı, destekleyici gelişimsel bakım planı ve yaklaşımları da aktardı. Türkiye'den ve dünyadan çeşitli örneklerle sunumunu renklendiren Tüzün fiziksel çevrenin, ses ve gürültünün, dokunma, koku/tat, çevreleme gibi konularda da bilgi birikimini ve tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Bebekle ilgili pek çok bilgi aktaran Tüzün stres ve stresle baş etme yolları üzerinde de durarak " Aslında temelde bizler yenidoğan ve daha ziyade prematüre olarak nitelenen bebeklerin bakımını gerçek hak sahibi anne-babalarından bir süreliğine ödünç alıyoruz ve sonunda da bu sahipliği onlara devretmemiz gerekiyor" dedi. Birinci oturumun ikinci sunumunu ise "Yenidoğanın Doğum Odasında Bakımı, Isının Korunması"konusu ile İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Dağoğlu yaptı. Prof. Dr. Dağoğlu konuşmasına "Ben burada kendimi çok sıcak ve samimi bir ortamda hissediyorum. Bizim alanımızdan bir hekimin rektör yardımcısı olduğu bir kuruma gelirken Kocaeli Üniversitesi bizi tüm görkemi ve haklı gururu ile karşıladı. Ben de gururlandım, geçmişten bugüne ne kadar yol katedildiğini bugün somut olarak gördüm ve buarada öğrenci olarak bu toplantıya katılan sizlerin de şanslı olduğunuzu bilmenizi istiyorum" sözleriyle başladı. Hemşirelik mesleği ile doktorluk mesleğinin birbirine mutlak olduğunu ve bu anlamda gereken önemi göstererek tüm çalışmalarını yürüttüklerini ifade eden Prof. Dr. Dağoğlu bu dikkati öğrencilerden de beklediklerini belirtti. Prof. Dr. Dağoğlu doğum odasında yenidoğanın bakımı üzerine yaptığı sunumunda; hayati belirtileri değerlendirme, apgar puanlaması, kord bakımı, kan örneği alma, göz bakımı, vitamin K uygulaması, bebeği giydirme ve ilk emzirme, dosya bilgilendirme, ailenin bilgilendirilmesi ve oda ısısının ayarlanması başlıklarına yer verdi. Prof. Dr. Dağoğlu her bir başlığın altını örnek olaylarla katılımcılara anlattı ve yapılabilecekleri konuşmaya davet etti. Hemşirenin her türlü müdahaleden önce el temizliğini gözden geçirmesi ve hayatları erken başlayıp bakımları daha çok dikkat gerektiren yenidoğan bebeklerle ilgili yapılması gereken her şeye daha fazla özen ve önem verilmesinin yaşamsal olduğunu belirten Prof. Dr. Dağoğlu bu anlamda ülke çapında da çok sayıda bilinç yükseltme çalışmalarına dahil olduklarını ifade etti. Tüm gün sürecek sempozyumdaki diğer sunum başlıkları ise "Düşük Doğum Tartılı ve Prematüre Bebeğin Bakımı" - Hemşire Oya Ateş, "Yenidoğanın Taburculuğa Hazırlanması"-Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu, "Yardımcı Solunum Yöntemlerinde Hemşirelik Bakımı"-Prof. Dr. Betül Acunaş, "Yenidoğan Beslenmesinde Hemşirenin Rolü"-Prof. Dr. Fahri Ovalı, "Yenidoğan Enfeksiyonları ve Sepsi"-Prof. Dr. Ayşe Engin Arısoy, "Hastane Enfeksiyonlarından Korunma"-Uzman Hemşire Diler Aydın İmseytoğlu olarak belirlendi.

4. Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Sempozyumu
Gökalp
Dağoğlu
Perk
Kocaeli Üniversitesi Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (Koüdak) sporcularından Arş. Gör. Mehmet Güleç, İbrahim Özsoy, Utku Esen, Erdem Özcan, Hüseyin Dönmez bu yıl 6. düzenlenen Ataya Bağlılık Uludağ Zirve Tırmanışında üniversitemizi başarıyla temsil etti. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına yapılan bu tırmanışa yaklaşık 40'ı aşkın üniversite sporcusu katıldı. Dağcılar 19 Şubat 2011 sabahı Uludağ oteller bölgesinden tırmanışa başlayarak yaklaşık 2 saatlik bir süre içersinde Wolfram Maden bölgesine gelerek kamp attılar. 20 Şubat 2011 Pazar sabahı yoğun sis ve soğuk havaya rağmen 05.00'de tırmanışa geçen dağcılar olumsuz hava koşullarına rağmen başarılı bir tırmanışla 09.00 sularında Uludağ Büyük Zirveye (2543 m) ulaştı. Zirvede Türk Bayrağı ve flama açan dağcılar, bir dakikalık saygı duruşunun ardından saat 13.35 sularında kampa vardılar ve kampı toplayıp Bursa'ya döndüler. Tırmanışa katılan sporcular üniversitemiz adına üst üste 4. defa katıldıkları Ataya Bağlılık Uludağ Zirve Tırmanışı'nı başarılı ve kazasız bir şekilde tamamladıkları için duydukları mutluluğu dile getirdiler. Ayrıca bu zirve tırmanışı dolayısıyla Ata'ya olan bağlılığı bir kez daha ifade etme imkanı bulduklarını ifade eden sporcularımız, organizasyonu düzenleyen Uludağ Üniversitesi Dağcılık Kulübü ile Kocaeli Üniversitesi Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü'ne ve malzeme desteği sağlayan üniversitemize teşekkürlerini ilettiler.
Ataya Bağlılık Uludağ Zirve Tırmanışı
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Kent Konseyi tarafından organize edilen ve konuşmacı olarak BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi ve Büyükelçi Shahid Najam'ın yer aldığı ve Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu'nun moderatör olduğu konferans 23 Şubat 2011 de fakülte konferans salonunda gerçekleştirildi. Yoğun katılımın gösterildiği konferansa üniversite yöneticileri, kent konseyi başkanı ve genel sekreteri, öğretim üyeleri ile öğrenciler katıldı. Açılış konuşmasını Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak yaptı. Daha sonra Shahid Najam söz aldı ve "Öncelikle Rektörümüz Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu'na, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak'a, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdurrahman Fettahoğlu'na ve Fakülte Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu'na teşekkür ediyorum" dedi. "Üniversitede olmak benim açımdan çok önemli ve kıymetli. Bu gururu yaşamamda etkisi olan herkese teşekkür ediyorum tekrar. Hele de insani gelişme gibi bir konuyu ve bu konuda raporu sizlerle paylaşmak beni ayrıca memnun etti." dedi. Najam raporla ilgili bilgiler vermeden önce "insani gelişme" kavramından ne anlamamız gerektiğini ve bu kavramın süreç içinde ne gibi değişimler geçirdiğini özetledi. Najam 21.yy'da çok fazla olumlu gelişme yaşanırken, çok fazla olumsuz olaya da tanık olduğumuzu, açlık, yoksulluk ve yoksunluk, eşitsizlik gibi kavramları kullanmaya başladığımızı ve maalesef pek çok ülkede insanların açlık sınırında yaşadığını belirten Najam çeşitli istatistiki verileri de kullandı. Najam bunların da ötesinde iklim değişikliği ve sonuçlarıyla baş etmeye çalıştığımız yüzyıldaki sorunların çözümünde eski metodların yeterli olmamasının yenileri için çalışmaya veya eskileri revize etme çabasına insanları sürüklediğini ifade etti. Bu çabaların da ülkeden ülkeye farklılıklar taşıdğı ve taşımak zorunda olduğunu, aksi durumda politikaların veya çeşitli uygulamaların olumlu sonuçlar getiremeyeceğini de belirten Najam, insani gelişme kavramının da bu bağlamda 1990'lı yıllarda ortaya çıktığını ve sıkça tartışıldığını söyledi. İnsani gelişim kavramının bugün çokça değiştiği ve yeni elementlerle açıklanmaya çalışıldığını ifade eden Najam insanların merkezde olduğu ve katılımların sağlandığı, tercih ve ihtiyaçlarının göz önünde tutulduğu ve belki de en önemlisi eşitlik konusunun bu kavrama eklemlendiğini açıkladı. Najam eşitlik konusunda bunun yaşamın hemen her alana yayılabileceğini, eğitim, cinsiyet, hatta ve hatta doğum anlarında dahi eşitlik ilkesine dair okumalar yapılabileceğini belirtti. Najam genel değerlendirme ve tanımlamalardan sonra Türkiye'nin bu rapordaki yerine dair verileri katılımcılarla paylaştı. Ekonomik, siyasal ve politik açıdan olduğu kadar insani gelişmişlik kavramına eklenen toplumsal cinsiyet konusu, yoksulluk ve eşitsizlik açılarından da konuya değinen Najam,Türkiye'nin sıralamalardaki yerine işaret etti. Raporda insani gelişme endeksine ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksindeki Türkiye'nin yerini değerlendiren Najam, Türkiye'nin eşdeğer ülkeler arasında model olarak değerlendirilebileceğini söyledi. Kişi başına düşen milli gelirin de çok önemli bir gösterge olduğuna işaret eden Najam, raporun en can alıcı kısmındaki "İnsanlar ulusların gerçek zenginliğidir" sözlerine yer verdiği konuşmasında bu alanda yapılacakların fazla olduğu ve bu noktada üniversitelere de önemli görevler düştüğünü, farklı seslerin yükseldiği bu kurumlarda yeni politikalar, yeni bakış açıları ile insani gelişmeye katkı sağlanabileceğini ifade etti. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı ve moderatör Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu ise Najam'ın konuşmasının ardından söz aldı ve genel bir değerlendirme yaparak raporla ilgili olumlu ve olumsuz yanları özetledi. Prof. Dr. Selamoğlu "İstatistik bazen çok yanıltıcı olabiliyor. Bunlar üzerinde farklı etkenleri baz aldığınızda tamamen farklı bir tablo ile karşılaşıyorsunuz. Dolayısıyla bence bu rapor diğerlerinden kendisine eklediği yeni kavramlarla anlam kazanıyor. Özellikle eşitsizlik, cinsiyet konusu ve yoksulluk kavramlarının yer aldığı bu rapor kıymetli ve değer hak eden bir rapor. Ancak yanılgılara düşmeden iyi değerlendirmeler yapmak ve somut olarak nelerin ortaya konulduğuna bakmak lazım. Bu noktada bazı sıkıntılar olduğu kanaatindeyim" dedi. Prof. Dr. Selamoğlu Türkiye ekonomisi üzerine kısa bir değerlendirme yaparak özellikle kayıt dışı ekonomiye işaret etti. Kadın meselesinin gündeme alınması ve bu anlamda teşvik edici açıklamaların yer almasının raporu öncekilere nazaran daha özenli kıldığını belirten Prof. Dr. Selamoğlu açıklamalarında zaman zaman Najam'ın alıntılarına ve yorumlarına değindi. Küresel dünyayı ve içinde yaşadığımız toplumu anlamanın en iyi ve zorunlu yolunun eşitsizlik kavramı izleğinden yürütülebileceğini belirten Prof. Dr. Selamoğlu küresel rekabetin gerekleri ile insani gelişmenin gerekleri arasındaki uyumsuzluk sorunu karşısında sorunların kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Selamoğlu'nun konuşmasının ardından soru cevap kısmına geçildi ve Rektör Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu'nun Shahid Najam'a teşekkür belgesi vermesi ile konferans sona erdi.
Ulusların Gerçek Zenginliği: İnsani Gelişmenin Yolları
Najam
Akademik Kurulda 2008-2009 ve 2010'da en fazla yayın yapan ve çalışmaları atıf alan öğretim üyelerine takdir belgeleri sunuldu. Prof. Dr. Cengiz Kurtuluş, Prof. Dr. Erdinç Kaluç, Prof. Dr. Ayşe Nilgün Akın, Prof. Dr. Veli Deniz, Prof. Dr. H. İbrahim Saraç, Prof. Dr. Hasan Dinçer, Doç. Dr. Ömer Feyzi Gürer, Doç. Dr. Tamer Sınmazçelik, Doç. Dr. Adnan Kavak, Yrd. Doç.Dr. Oğuzhan Urhan, Yrd. Doç. Dr. Gonca Çakır, Yrd. Doç. Dr. Hasan Ocak, Yrd. Doç. Dr. Güralp Özkoç, Yrd. Doç. Dr. Sevil Veli, Yrd. Doç. Dr. Nezahat Boz, Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan İlgen, Yrd. Doç. Dr. Bora Alboyacı, Yrd. Doç. Dr. Ayşe Aytaç, Yrd. Doç. Dr. Mücella Canbay, Yrd. Doç. Dr. Birol Arifoğlu, Yrd. Doç. Dr. Sabri Çamur, Arş. Gör. Dr. Emel Taban, Arş. Gör. Dr. Uğur Yüzgeç, Arş. Gör. Dr. Seval Pınarbaşı, Arş. Gör. Dr. Cenk Çelik, Arş. Gör. Burcu Akçay Aldanmaz, Arş. Gör. Bilge Alyüz, Arş. Gör. N. Hakan Akyol, Arş. Gör. Dr. Aykut Güçtekin, Arş. Gör. Dr. Demet Arslanbaş, Arş. Gör. Mustafa Özgür Bora, Arş. Gör. Onur Çoban, Arş. Gör. Dr. Başar Uyar, Arş. Gör. Begüm Demir, Arş. Gör. Esra Kandemir Beşer, Arş. Gör. Bülent Doğan, Arş. Gör. Sertan Yeşil, Arş. Gör. Şebnem Kemaloğlu, Arş. Gör. M. Özgür Bora, Arş. Gör. Şaban Hakan Atapek takdir belgelerini aldılar. Dekan Prof. Dr. Savaş Ayberk ve Rektörümüz Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu belgelerini alan öğretim üye ve elemanlarını kutladılar ve gelecek yıllar için dileklerini ifade ettiler.
Mühendislik Fakültesi'nde Akademik Kurul
Ayberk
Komsuoğlu
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırmalar Topluluğu tarafından organize edilen ve konuşmacı olarak Rektör Danışmanı Prof. Dr. Yusuf Çağlar'ın yer aldığı söyleşi dün (24 Şubat 2011), Tıp Fakültesi Konferans Salonu'nda yapıldı. Tıp Fakültesi öğretim üye ve elemanları ile öğrencilerinin katıldığı söyleşide Prof. Dr. Çağlar "Kuruluşundan Bugüne Tıp Fakültesi" konulu konuşmasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Faültesi'ni tarihsel süreç içinde anlattı. Prof. Dr. Çağlar "Kurucu dekanı rahmetli Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'ydu. Dekan olarak atandı ama elimizde hiçbir şey yoktu. Bina yok, derslikler yok, kısacası hiçbir şey yoktu. Varolan her şey çok büyük emek ve gayretlerle elde edildi. Derince Sopalı'da yer alan SSK binası bize devredildi ve orda çalışmaya başladık. Baki hocadan sonra Prof. Dr. Kamil Toker, Prof. Dr. Ali Gökalp ve Prof. Dr. Ali Demirci dekan olarak görev aldılar. Hepsi de üzerlerine düşen görevleri yerine getirmek için son derece özverili çalıştılar, çalışıyorlar" dedi. Tıp Fakültesi ile ilgili süreci aktarırken anekdotlar veren Prof. Dr. Çağlar basında çıkan haberlerden de görseller sundu. Köşe yazarlarının ve gazetelerin döneme dair görüşlerinin yer aldığı bölümlerde yaşananlara birebir tanık olan kişi olarak hem içerden hem de algılanan haliyle tüm yaşananları öğrencileriyle paylaşan Prof. Dr. Çağlar deprem ve sonrasındaki süreci de anlattı. Prefabrik binalarda verilen sağlık hizmeti yanında eğitim hizmetine de devam ettiklerini aktaran Prof. Dr. Çağlar "O ara bir derslik verilmişti bize, sandalyelerini Baki ile birlikte taşımıştık dersliğe. Sanıyorduk ki harika bir derslik oldu, hep öyle görüyorduk. Ama sonrasında baktık ki aslında hiç de iyi bir yer değilmiş, biz o koşullarda bir de kendimiz oluşturduğumuz için bu duyguyu hissetmişiz. O sıra beni en fazla etkileyen şeylerden birisi öğrencilerimize başka illerde eğitim yapma hakkı tanınmış olmasına rağmen birkaç kişi dışında hemen hepsinin üniversiteyi terk etmemesidir. Zorlu bir dönemi birbirimize destek vererek geçirdik, bu anlamda o arkadaşlar son derece kıymetli."dedi. Depremin yaralarını beraber saran, birbirine daha fazla bağlanan Tıp Fakültesi ailesi için yeni mekan arayışları ve uzun uğraşlar sonucunda Umuttepe Yerleşkesi'ne karar verilip buradaki çalışmalara başlanmasını da yine alıntılarla ve salondaki öğretim üyelerinin katılımlarıyla aktaran Prof. Dr. Çağlar şu anki duruma nasıl gelindiğini ve aradaki farkı görmek açısından eski ve yeni duruma dair görselleri de kullandı. Umuttepe Yerleşkesi'nde yer alan ve faaliyet gösteren fakültenin fiziki yapısının yanında yıllara göre öğrenci sayıları akademik personel bilgisini de paylaşan Prof. Dr. Çağlar katılımcılara her ne koşulda olursa olsun istendiğinde ve yoğun çaba gösterildiğinde başarının kaçınılmaz olduğunu önemli ve güzel bir örnekler göstermiş oldu. Kendi tarihi içinde oldukça kısa sürede çok fazla şeyi barındıran Tıp Fakültesi ve genelde Kocaeli Üniversitesi için bu tarihe tanıklık edip şimdi de görevini ve hizmetini sürdüren Prof. Dr. Çağlar zaman zaman duygusal anlar da yaşadı. Öğrencilerden gelen soruları da yanıtlayan Prof. Dr. Çağlar güncel sorunlar üzerine de görüşlerini bildirdi ve adını hep beraber verdikleri Umuttepe'deki tüm gençlerden umutlu ve gururlu olduklarını da ifade etti. Prof. Dr. Çağlar ne yaşanırsa yaşansın karamsarlığa yer olmaması gerektiğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.
Kuruluşundan Bugüne Tıp Fakültesi
Çağlar
E-Gazete
HABER ARŞİVİ
Kocaeli Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu öğrencilerine iyi bir eğitim hizmeti vermek için zaman zaman farklı firmalardan alanlarında yetkin kişilerden destek alarak seminer gibi çalışmalara öncülük ediyor. Oldukça yüksek puanlarla Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, Uçak Elektrik-Elektronik Bakım ve Uçak Gövde Motor Bakım bölümlerine öğrenci alan okul, mezun profili açısından da tercih edilirliğini arttırıyor. Nitelikli öğrencilerini hemen her alanda yetiştirmek için büyük çabalar sarfeden öğretim üye ve elemanlarının işbirliğinde oldukları firmalar da önemli bir avantaj oluşturuyor. Bu doğrultuda bu kez Okul Müdürü Doç. Dr. Erhan Bütün TAV'ın Aday Geliştirme Programı kapsamında çalışanlara "Bilgi Yönetimi ve Havalimanı Değerlendirme Endeksi" konulu seminer verdi. TAV Akademi'nin kurum içindeki yeteneğin, vizyon, stratejik hedefler ve kurum kültürü ile bütünlük içinde yönetilebilmesi amacıyla tasarladığı ve Kocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu tarafından da desteklenen Havalimanı İşletmeciliği Yönetici Adayı Geliştirme Programını, ilk olarak 7 Eylül 2009 tarihinde başlatmıştı. 2010 yılında ikincisi düzenlenen program bu yıl yalnız teknik bölümlerde çalışan yönetici adaylarına 'Havalimanı Teknik Bölümler Yönetici Adayı Geliştirme Programı' başlığı altında yetenek yönetimi programları ile, kuruluşa ve yaptığı işe katma değer sağlayan entelektüel sermayenin geliştirilmesi için üçüncü kez düzenlenmiştir. Yüksekokul Müdürü Doç. Dr. Erhan Bütün, 27 Ocak 2011 Perşembe günü, içinde yaşadığımız çağın gereklerini yerine getirebilmek ve etkin bilgi yönetimi yoluyla kurumsal öğrenmenin gerçekleştirilmesinin havalimanı yönetimine verdiği katkı konulu bir günlük ders verdi. Sivil Havacılık Yüksekokulu kurumsal proje, seminer ve kurslara verdiği önem kadar öğrencilerinin kendine güven duyma, liderlik, empati kurma, sorumluluk alma, öğrenme ve iletişim becerileri konusundaki özellik ve yetkinlikleri arttıracak çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde de yer alıyor.
Sivil Havacılık Yüksekokulu'ndan TAV'a Destek
Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi ile Eğitim Fakültesi işbirliğinde gerçekleştirilen Erasmus Yoğun Dil Kursu (EILC) için Kocaeli'ne gelen yabancı öğrenciler için bugün (1 Şubat 2011), Eğitim Fakültesi'nde sertifika töreni düzenlendi. Türkçe öğrenmek için Kocaeli Üniversitesi'ne gelen İtalya, Litvanya, Estonya, Almanya ve Fransa'dan 7 öğrenci 5 haftalık yoğunlaştırılmış Türkçe eğitimlerini başarı ile tamamladılar ve sertifika almaya hak kazandılar. Kocaeli Üniversitesi'nde geçirdikleri süre zarfında çeşitli etkinliklere dahil olan ve kültürel olarak da Kocaeli'yi ve Türkiye'yi tanımaya çalışan öğrenciler için Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi de çaba sarfetti. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki resim ve diğer alanlardaki çalışmaların yanı sıra ilin çeşitli yerlerine geziler düzenleyen birim geçtiğimiz günlerde öğrencileri Kartepe'ye götürüp kültürel tanıtım ve sosyal etkinlikler kısmına bir yenisini daha ekledi. Dil eğitiminin yanı sıra Kocaeli Üniversitesi'nde geçirdikleri süre boyunca güzel dostluklar kuran öğrenciler Eğitim Fakültesi'ndeki törende önce Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki çalışmalarına sonra da sertifikalarına kavuştu. Öğr. Gör. Ergün Altun'un son sınavlarını yaptığı öğrenciler için "Kısa bir süre içersinde çok önemli başarılar elde ettiler. Ben bugün kağıtlara bakınca hem mutlu oluyorum hem de onları kutluyorum" dedi. Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Serdal Pamuk ise " Sizleri Kocaeli Üniversitesi'nde ağırlamak bizleri memnun etti. Umarım sizler de bu süreçten keyif almışsınızdır. Bugün sertifikalarınızı almaya hak kazandınız. Başarılarınızın devamını diliyorum" dedi. Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi çalışanlarından Okutman Ceyda Taşkıran ile Okutman Çiğdem Biber'inde yer aldığı törende öğrencilere belgeleri verildi. Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Serdal Pamuk kurs boyunca öğrencilere ders veren öğretim elemanları ve üyelerini de tebrik ederek süreçteki katkıları için teşekkür etti.
Yabancı Öğrencilere Sertifikaları Verildi
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı sürekli eğitim etkinlikleri kapsamında 2011'in ilk toplantısını 17.01.2011 tarihinde kent merkezinde WES otel toplantı salonunda yaptı. İlimiz ve çevre illerden Uzman ve asistan olarak 42 hekimin katıldığı ve Oturum Başkanlığını Prof. Dr.Ahmet Almaç'ın yaptığı toplantıda Prof. Dr. Ömer Aydın "Troid Nodülüne Yaklaşım" konulu konferansı sundu. Soru, cevap ve bilgi alışverişi ortamı ile çok verimli bir etkinlik gerçekleştirildi.
KBB'den Önemli Toplantı
Kocaeli Üniversitesi'nin organize ettiği Tıp Eğitimi Anabilim Dallarını bir araya getiren ve bu yıl dördüncüsü düzenlenen Tıp Eğitimi Kış Okulu Derbent Uygulama Oteli'nde başladı.

Ülkemizin farklı üniversitelerinden gelen 16 tıp fakültesinden akademisyenlerin katıldığı toplantının açılış törenine Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci ve Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Hatun da katıldı. Dekan Prof. Dr. Ali Demirci toplantının önemine vurgu yaparak, etkinliğin Kocaeli Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. Türkiye'de tıp eğitiminin dünü, bugünü ve yarını hakkında bir çok konunun gündeme geleceği toplantı 3-4-5-6 Şubat 2011 tarihleri arasında yapılacak.

4. Kış Okulu Kocaeli Üniversitesi'nde Başladı
Demirci
Mühendislik Fakültesi Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Bilimsel Araştırma Proje kapsamında Yüksek Verimli Organik Mineral Kompleksi Yem Katkısı geliştirdi. Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Üretim Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Halil İbrahim Ünal'ın verdiği bilgiye göre Kocaeli Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje kapsamında "Metal Boya Endüstrisi Atıklarından Besi Yemleri Katkısı Olarak Kullanılan İnorganik ve Organik Esaslı Mineral Çinko Kompleksi Üretimi" başlıklı 18,700 TL bütçeli BAP projesi çıktısı ile ülkemizin büyük yem katkı üreticilerini geride bırakarak daha fonksiyonel yem (besi, süt, broiler) katkısı geliştirildi.

Proje kapsamında gıda şartnamelerine uygun yem katkıları geliştirildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ünal "Bu proje ile, besi hayvanlarının canlı ağırlıklarının artmasında metabolik etken madde olan çinkonun organik formu olan çinko proteinat geliştirilmiştir. Organizmada birçok biyokimyasal reaksiyona giren çinko, özellikle alkalen fosfataz, karbonik anhidraz, DNA ve RNA polimeraz, dehidrogenaz ve laktat dehidrogenaz gibi bir çok enzimin sentezlenmesinde ve fonksiyonlarında önemli bir rol oynar" dedi. Yrd. Doç. Dr. Ünal'ın verdiği bilgiye göre; büyüme ve gelişme için çinkonun yeterli miktarda alınması şarttır. Yine Yrd. Doç. Dr. Ünal'ın belirttiği gibi çinko ihtiyacının hızlı gelişen genç ve erkek hayvanlarda daha fazla olduğu, çinko yetersizliğinde genellikle iştahsızlık, alopesi, yürümede güçlükler, gelişme geriliği ve canlı ağırlık kaybı gibi belirtilere neden olduğu bilinmektedir.

Toz halindeki çinko proteinat; hayvanın yiyeceğine belirli oranlarda direkt katılabileceği gibi diğer katkı malzemesi olarak besi yemlerine uygun konsantrasyon oranlarında formülüze edilebilir veya hayvanın içme suyu içinde kolayca çözündürülerek verilebildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Ünal çalışmanın oldukça önemli bir başarı olduğunu da ekledi. Yrd. Doç. Dr. Ünal "Bu projede, çinko proteinat canlı ağırlık kazancı üzerindeki etkilerinin izlenmesinde, kuzulara çinko proteinat uygulamalarının kan serumu çinko, bakır, demir, kalsiyum, magnezyum, total protein ve gammaglobulin seviyeleri ile canlı ağırlık kazancı üzerindeki etkileri takip edilmiştir" dedi.

Yrd. Doç. Dr. Ünal, kuzularda çinko proteinat uygulamalarının örnek olarak alındığı çalışmada; çinko proteinat uygulaması yapılan deneme grubu ile kontrol grubu arasındaki canlı ağırlık artışı % 17-21 oranlarında olduğunu belirtti. Besi sektöründeki olumsuz gelişmelerin olduğu ülkemizde, bölümümüzde BAP projesi kapsamında geliştirilen besi yem katkılarının özellikle kuzularda, sığırlarda ve buzağılarda büyüme gelişimi sağlaması nedeniyle ekonomik verimlilik açısından önemli bir avantaj oluşturduğu belirten Yrd. Doç. Dr. Ünal bu önemli başarının Kocaeli Üniversitesi adına da önemli bir kazanım olduğunu ifade etti. Kocaeli Üniversitesi BAP projesi kapsamında RedoxMin.Danışmanlık Tic. ile Kocaeli Üniversitesi arasındaki sanayi işbirliği sonucunda, ulusal büyük firmalar geride bırakılarak besi yemi geliştirilmiş ve yerli canlı hayvan üreticilerine verilmeye başlanmıştır. Yrd. Doç. Dr. Ünal "Ülkemize önemli miktarda döviz kazandırılmasının yanı sıra geliştirilen yemin hem kalite hem de fiyat olarak son derece uygun olduğunu söyleyebilirim" dedi. Pek çok alanda olduğu gibi Üniversite Sanayi alanındaki gelişmeler ve ilişkilere de son derece önem veren ve Türkiye'deki, dünyadaki gelişmeleri yakından takip edip bilimsel anlamdaki desteklerini arttıran Kocaeli Üniversitesi'nin bu önemli başarısı bölüm için olduğu kadar ilgili birimler açısından da memnuniyetle karşılandı.

Metalurji ve Malzeme Mühendisliği'nden Önemli Başarı
Ünal