HABER ARŞİVİ - Ocak 2008
Shanghai İşbirliği Teşkilatı Türkiye İçin Önemli mi?
Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) düzenlenen "Shanghai İşbirliği Teşkilatı ve Türkiye" konulu konferansta Türkiye'nin stratejik açıdan, dış politikası gereği bir çok uluslararası örgüte üye olmasına rağmen Shanghai İşbirliği Teşkilatı ile ilişki içine girmemesi konuşuldu.

KOÜ Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Konferans Salonu'nda saat 14.00'da düzenlenen konferansa öğretim üyeleri ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. KOÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak, Shanghai İşbirliği Teşkilatı'nın Çin Halk Cumhuriyeti'nin önderliğinde, bölgede güvenlik-istikrar-refah amacıyla kurulduğunu ifade ederek Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan'ın asıl üyeler, İran, Pakistan, Hindistan ve Moğolistan'ın gözlemci devletler olduğunu belirtti. Türkiye'nin Shanghai İşbirliği Teşkilatı'na gözlemci statüsünde katılması gereğini, tek kutuplu dünya düzeninin verimli olamadığını, çok kutuplu dünyayı arar hale gelindiğini belirten Prof. Dr. Hasret Çomak, Türkiye'nin çok yönlü uluslararası ilişkiler çerçevesinde, ana eksen batı olmak kaydıyla dünyadaki bütün örgütlerle iyi ilişkiler sürdürmesinin ve entegrasyonun zorunlu olduğunu söyledi. Avrupa Birliği'nin bir alternatifi olmadığını, hiçbir örgütün AB'nin yerini tutamayacağını belirten Prof. Dr. Hasret Çomak, "AB'nin içinde ya da dışındasınızdır" dedi. Prof. Dr. Hasret Çomak üniversitelerde, enstitülerde Shanghai İşbirliği Teşkilatı ile ilgili yeterli çalışmaların olmadığını ilerleyen dönemde, KOÜ bünyesinde böyle çalışmalara yer verileceğini belirtti.

Uzunçiftlik'e Yüksekokul Kuruluyor
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ), Uzunçiftlik Belediyesi ve Nuh Çimento Eğitim ve Sağlık Vakfı işbirliği ile Uzunçiftlik Çiftlik Mahallesi'nde kurulacak olan yüksekokul için dün protokol imzalandı.

KOÜ Umuttepe Yerleşkesi Rektörlük binasında düzenlenen protokol törenine KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Nuh Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, Uzunçiftlik Belediye Başkanı Yaşar Sönmez, Belediye Meclis Üyeleri ve Nuh Çimento Eğitim ve Sağlık Vakfı üyeleri katıldı. Uzunçiftlik'te kurulacak olan yüksekokul metal - kaynakçılık dalında öğretim verecek ve 2008-2009 Öğretim yılında öğrenci kabul edecek. Yüksekokul için yer tahsisi Uzunçiftlik Belediyesi tarafından yapıldı ve bina Nuh Çimento Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından yapılacak. Kısa sürede faaliyete geçirilmesi düşünülen projenin sonucunda 26 dönüm alana sahip bir binada 10 adet sınıf, 6 adet laboratuar, 1 teknik oda, 1 yemekhane, 1 konferans salonu ve idari bölümler olacak.

Prof. Dr. A. Tamer Aker Hafif Yaralandı
Kocaeli Üniversitesi'nden katılan Prof. Dr. A.Tamer Aker, TESEV' den Program Yöneticisi Dr. Dilek Kurban, , program asistanları Derya Demirler ve Elif Kalaycıoğlu, çalıştaya katılmak üzere 7 Ocak'ta İstanbul'dan yola çıktı. Akademisyenler, önceki akşam dönüş yolculuğunda Diyarbakır Havalimanı'na gidecek, oradan da uçakla İstanbul'a döneceklerdi. Bindikleri araç Bismil Çöltepe mevkiinde buzlanma nedeniyle kontrolden çıkararak şarampole yuvarlandı. Araçta sıkışan Demirler, olay yerinde hayatını kaybetti. Araçtan fırlayan Kalaycıoğlu yaralı olarak kurtuldu. Prof. Dr. A. Tamer Aker de hafif yaralandı. Yaralılar önce Bismil Devlet Hastanesi'ne, oradan da Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Olay yerinde hayatını kaybeden 28 yaşındaki Derya Demirler'in cenazesi memleketi Eskişehir'de bugün törenle toprağa verilecek. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden 2004 yılında mezun olan Derya Demirler, bir yandan Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Yüksek Lisans Programı'nda öğrenimini sürdürüyor, diğer yandan da TESEV'de görev yapıyordu.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı'nın (TESEV) yürüttüğü çalıştayın kapanış için Batman'a giden akademisyenlerin içinde bulunduğu minibüs buzlanma nedeniyle kayarak takla attı. Kazada yüksek lisans öğrencisi ve program asistanı Derya Demirler(28) hayatını kaybetti.
Ruh Sağlımız Ne Durumda?
Belirli inançları ortadan kaldırmak gerekiyor
Her sorunun akabinde ciddi bir ruhsal travma beklemenin yanlış olduğunu ifade eden Prof. Dr. Önder, insanların bireysel farklılıkları ile olaylardan etkilenmelerinin farklı olacağının altını çiziyor. Oldukça büyük bir travma atlatan Kocaeli halkının hala depremin izlerini taşıdığını belirten Prof. Dr. Önder kabus görme, travmaya neden olan olayı tekrar yaşama, insan ilişkilerinde bozulma, kaçınma davranışı, sıkıntı belirtileri gösterme, kalp atışında artış gibi verilerin depresyonun işareti olduğunu ve bu tip durumları yakınlarında gözleyen insanlara önemli görevler düştüğünü ifade etti. Öğrenilmiş çaresizlik modelini örnek veren Prof. Dr. Önder "Belirli inançları ortadan kaldırmak gerekiyor. Toplumumuzda bir olayla karşılaşınca insanlar kendilerini çaresiz ve çözümsüz hissediyor ve bu yaygın bir hal alıyor. Bireysel farklar tabi ki çok önemli ancak bu tip inançlardan hepimizin kaçınması gerekiyor" dedi. Depresyon, şizofreni gibi hastalıkların genetik özelliği olduğunu söyleyen Prof. Dr. Önder hastalıkların cinsiyete göre de farklılık gösterebileceğini belirtti. Kadınlarda yüzde 10 ile 25, erkeklerde ise yüzde 5 ile12 arasında değişen ruh sağlığı hastalıklarıyla ilgili Prof. Dr. Önder durumun hormanal değil toplumsal nedenlerle ilişkili olduğunu özellikle vurguladı. Erkek egemen bir toplumda yaşadığımızı ve bu durumda erkeğin kendisini çaresiz hissetse dahi yardım isteme davranışından kaçındığını belirten Prof. Dr. Önder, kadının ise toplumsal baskıya daha çok maruz kaldığını söyledi.
Her üzüntü depresyon demek değildir
Geleneksel yaşam tarzının terk edilmesi, kentleşme, iş stresi, trafik gibi pek çok faktörün stresi arttırdığını, metropollerdeki yaşam tarzının paylaşımı azaltması nedeniyle insanların stres birikimlerinin arttığını belirten Prof. Dr. Önder "Her üzüntü depresyon demek değildir. Önceden insanlar komşularıyla dertleşiyordu, cemaat ilişkileri daha fazla paylaşımı beraberinde getiriyordu dolayısıyla stresler biriktirilmiyor ve bir şekilde gündelik yaşamda aksamaya neden olmuyor, hastanelere kadar yansımıyordu. Oysa şimdi insanlar yardım isteme cesaretlerine kavuştu diyebiliriz, bu değişen yaşam tarzımızdaki azalan paylaşımlarla da açıklanabilir. Ancak eskiye oranla şimdi depresyon hastalığı artış gösterdi diye elimizde istatistiki bir veri yok. Sadece Kocaeli özelinde 1999 Depremi'nin etkilerini sürüyor diyebiliriz" dedi.
Hayata bakışımız tedaviyi etkiliyor
Depresyona yakalanma ile eğitim seviyesi arasında da bir bağlantı kurulamayacağını, çalışan eğitimli bir insan ile çalışmayan ve ev hanımı olan birinin depresyona yakalanma olasılığının eşit olduğunu belirten Prof. Dr. Önder "Kişi eğer mükemmelliyetçiyse, her şeyin kusursuz olmasını arzu ediyorsa, bu iş yaşamında da ev hayatında da aynı şekilde riskleri beraberinde getiriyor. Evde tüm gün ev işlerinden kurtulamayan ve mutlu olmayan insanlar var, kısacası hayata bakışımız tedaviyi etkiliyor" dedi. Eğitimli insanların sadece yardım isteme çabalarının eğitim seviyesi düşük olanlara oranla fazla olabileceğine işaret eden Prof. Dr. Önder hastalığın toplum tarafından kabul görmesinde medyanın da önemli bir rol üstlendiğini ekledi.

Çağımızın en çok konuşulan konularından biri olan ruh sağlığına verilen önem her geçen gün artıyor. Bu konuda Türkiye'de önemli bir görevi üstlenen Kocaeli Üniversitesi 1 Mart 2004 yılında Şirintepe mevkiinde Gündüz Hastanesi'ni açarak önemli bir örnek oluşturmuştur. Gündüz Hastanesi'nin kurulmasına öncülük eden Prof. Dr. Emin Önder'in hem Gündüz Hastanesi hem de genel anlamda ruh sağlığı üzerine görüşlerine başvurduk. Prof. Dr. Önder hastanenin amacını kronik rahatsızlığı olanların rehabilitasyonu ile bu hastaların topluma kazandırılmaları olarak ifade etti. "Gündüz Hastanesi'nde ruhsal sorunları olan hastalar çeşitli beceri gruplarında yer almakta ve böylece yaşamsal bağları güçlenmektedir. Resim çalışması, takı tasarım, ahşap boyama, tiyatro çalışması, galoş üretimi, tarım ve sera, seramik çalışmaları gibi farklı alanlarda iş-uğraş alanları oluşturarak hastaların topluma kazandırılmaları için çalışılmaktadır" diyen Prof. Dr. Önder hasta yakınlarının da katıldığı çeşitli toplantılar yaptıklarını ve bunlara ilerleyen dönemlerde de devam edeceklerini söyledi.
Hastaların günlük yaşam pratiklerini kazanmalarını, ilaçlarını vaktinde almalarını ve en önemlisi de toplumdan kopuk bir yaşam süren hastaların tekrar topluma kazandırılmalarını sağlayan hastane için Prof. Dr. Önder bu uygulamanın Avrupa ülkelerinde yaygın olduğunu ancak ülkemizde yapılan çalışmaların yeni yeni başladığını belirtti. Hastalar kadar hasta yakınlarının da dikkate alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Önder zaman zaman hasta yakınlarını da kapsayan toplantılar düzenlediklerini belirterek, "Hastanın ne yaşadığını anlamak önemli, bu anlama beraberinde kabulü de getirecektir. Bu nedenle çeşitli çalışmalarımız var, bunlardan biri de Korku Tırı'ydı. Bu çalışmada, şizofreni hastasının bir günde neler yaşadığını insanların anlamasını sağlamak için ses ve görüntü efektlerinin yer aldığı bu tırı oluşturduk. Kısa bir süre kalmasına rağmen tırı 200 kadar kişi ziyaret etti" dedi. Şizofreni hastalarının diğer sağlıklı insanlardan farklı olarak görüntü ve seslere daha fazla maruz kaldıklarını ve bunu engelleyemedikleri için oldukça zor bir süreç geçirdiklerini belirten Prof. Dr. Önder bu tır ile toplumun bu hastalıkları tanımaları ve kabul etmelerini amaçladıklarını belirtti.

Prof. Dr. Emin Önder
Öğrenmenin Nörofizyolojisi
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Eğitim Komisyonu tarafından gerçekleştirilen Eğitim söyleşileri dizisinin ilki bu gün (16 Ocak 2008) başladı.

KOÜ Tıp Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen söyleşiye öğretim üyeleri ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. KOÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pervin K. İşeri "Öğrenmenin Nörofizyolojisi" konulu sunumunda, öğrenmenin ve belleğin işleyişini anlatarak, iyi bir öğrenme ve belleğin daha iyi çalışması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: İyi bir uyku, sağlıklı beyin diyeti (omega3, balık, B12, Folik Asit), bol su içmek, Antioksidanlar, Fosfotidilserin (soya, pirinç, balık), fiziksel egzersiz.

Ar-Ge Projeleri Tanıtılacak
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) bünyesinde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Kocaeli Sanayi Odası (KSO), Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (KOÜ TEKNOPARK A.Ş.) işbirliği ve TÜBİTAK desteği ile Ar-Ge Proje Pazarı (ARGEPP 08) düzenlenecek.

Bu gün (17.01.2008) düzenlenen Ar-Ge Proje Pazarı basın toplantısında, basın mensuplarını bilgilendiren KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, "KOÜ' nün sanayi kentinde yer alıyor olması, bizleri sanayi-üniversite işbirliğine sevk etti. Kurumlar birbirine güvenmelidir. Sanayi ile üniversitemiz arasında böyle bir güven oluştu, böylece proje bazında bir araya geldik" dedi. Basın Toplantısı'nda Düzenleme Kurulu Üyeleri duygu ve düşüncelerini aktardı. KOÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Savaş Ayberk, bu projenin üniversite-sanayi işbirliğinin bir yansıması olduğunu belirterek, "Birikimleri değerlendirmek istiyoruz, bilgi birikimleri hayata geçsin istiyoruz. KOÜ olarak ülkemizde bir ilki gerçekleştiriyoruz. Projenin başarılı olmasını diliyorum. Bu projeyle bilgi pazara çıkmıştır" dedi. KOÜ Teknik Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Satılmış Tekindal, "Birlikte ürünler elde etmek istiyoruz. Teknoloji çok hızlı ilerliyor, bu yarışta geri kalmamamız gerekir. Ar-Ge Proje Pazarı ile ülke kalkınmasına katkıda bulunalım" dedi. KOÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Yüksel Güney, " Bu projeyle üniversitelere yeni bir bakış açısı gelecek. Ar-Ge Proje Pazarı ile sanayinin üniversitelere yönelmesini istiyorum. Başarılar diliyorum" dedi. KOÜ Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr.Ayşe Nilgün Akın, "Sanayiye teknoloji üreten bir üniversite olmak istiyoruz" dedi.

Ar-Ge Proje Pazarı ile ilgili detayları KOÜ Rektör Yardımcısı ve Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Arif Demir sundu.
21-22 Ocak 2008 tarihinde KOÜ Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenecek olan Ar-Ge Proje Pazarı etkinliğiyle üniversite, araştırma kurumları ve sanayi kuruluşları temsilcilerinin bir araya gelmesi ve tarafların aktif katılımıyla, somut Ar-Ge proje önerilerini birbirlerine tanıtmalarının sağlanması ve aralarında etkileşimli işbirliği ortamının yaratılması hedefleniyor. Ar-Ge Proje Pazarı, otomotiv sanayi - çevre teknolojileri - bilişim sistemleri - lazer teknolojileri - alternatif enerji - biomedikal - makine teknolojileri - elektrik/elektronik - ileri malzemeler olmak üzere dokuz teknoloji alanında olacak.

Bologna Süreci'nin önemli noktalarından biri olan Ar-Ge Proje Pazarı uygulaması ile Proje Değerlendirme Kurulu tarafından belirlenecek sanayi destekli en iyi on projeye üst sınır 100.000 YTL olmak üzere destek verilecek. Bu desteğin yüzde 75 'i KOÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından, yüzde 25'i sanayi tarafından karşılanacak. Etkinliğin en önemli amaçlarında biride, üniversite öğrencilerinin de proje fikirlerini hayata geçirebilecekleri bir platform oluşturmak olacak. Bu etkinliğe üniversitelerin 3 ve daha üst sınıf öğrencileri ile yüksek lisans ve doktora öğrencileri de projeleriyle katılabilecek.

Ar-Ge Proje Pazarına toplam 91 proje önerisi sunuldu. Bu önerilerin 62 tanesi KOÜ öğretim elemanları tarafından, diğerleri farklı üniversite, araştırma kurumları ve sanayiciler tarafından önerildi. Önerilen projelerden 9 tanesi üniversite-sanayi işbirliği içerisinde hazırlandı.

KOÜ'den Boya Ustalarına Sertifika
Üniversite-sanayi işbirliğine önem verilen Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ), Sürekli Eğitim Merkezi (KOÜSEM) ile Marshall Bayi personeline boya ustası eğitimi verildi.

KOÜ Marshall Yerleşkesi'nde ve Marshall Boya Fabrikası'nda verilen eğitim sonucunda başarılı olan kursiyerlere Boya Ustası Sertifikası dün (17.01.2008) Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen törenle verildi. Toplam üç gün süren eğitimin teorik kısmı KOÜ Marshall Yerleşkesi'nde, pratik kısmı ise Marshall Boya Fabrikası'nda verildi. İlki gerçekleştirilen kurs eğitimi, ilerleyen dönemde iki etapla devam edecek. Kursiyerlere sertifikaları KOÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arif Demir, KOÜ Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu Müdürü Yard. Doç. Dr. Hıdır Akpınar verdi.

Ar-Ge Proje Pazarı Başladı
Üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek, yeni açılımlara zemin hazırlamak, ulusal strateji, plan ve programlara ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak gibi amaçlar içeren Ar-Ge Proje Pazarı bugün (21.01.2008) Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) başladı.

KOÜ Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve İki gün sürecek olan Ar-Ge Proje Pazarı etkinliği yoğun ilgi gördü. Açılışa Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Başkanı Yılmaz Kanbak, KOÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Arif Demir, Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Prof. Dr. Hasret Çomak, Dekanlar, Öğretim Üyeleri, sanayiciler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmasını yapan KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Marmara Bölgesi'nde ilk kez böyle bir projenin gerçekleştiğini, Kocaeli kentinin Dünya ölçeklerinde bir sanayi odasına ve üniversiteye sahip olduğunu, bu projenin iyi bir fırsat olduğunu belirterek, "Sanayi toplumunu yakalayamadık, bilgi toplumundan uzak kalmamalıyız" dedi. Bu projenin üniversiteler için yeni kavramlar getirdiğini üniversitelere "üçüncü görev" olarak araştırma sonuçlarının sanayi ve toplum ile paylaşılması ve ekonomiye döndürülmesi görevini vereceğini vurgulayan Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, "Yeni yasalara ihtiyaç var. Ar-Ge devlet politikası olarak hissedilmeli, bu durum yasalarla kanunlarla belli edilmeli" dedi. Kocaeli'nin sanayi ve üniversite kenti olmasının iyi bir fırsat olduğuna değinen Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, "Eğer gayret edilirse bu bölge silikon vadisi kurulabilecek bir potansiyeldedir" dedi.

Üniversitelerle çalışmalarımız var
Açılış töreninin konuşmacılarından Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Yılmaz Kanbak, "Kocaeli yüz ölçümü olarak Türkiye'nin en küçük kenti, nüfus yoğunluğu olarak da en büyük ikinci kenti, inanılmaz göç alan bir kent" dedi. Kocaeli'nin, Kandıra sahilleri ve Kartepesi ile aynı zamanda bir turizm kenti de olduğunu belirterek "Türkiye'de karşılaştırma yapılacak benzeri bir şehir daha yok. Kocaeli halkı artık emek yoğun sanayi istemiyor, sanayi bunun yerine daha az enerji harcanan, daha az atık veren, katma değeri daha yüksek olan ürünler üretmeli, ayrıca KSO olarak da üniversitelerle böyle çalışmalarımız var" dedi.

Toplumsal kalkınmaya ihtiyacımız var
Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, Türkiye'nin 2003 yılında bir tercih yaptığını, fason çalışıp ucuz iş gücünü tercih etmek yerine, daha kaliteli üretime yönelip nitelikli iş gücünü artırmayı seçtiğini ve daha büyük yol kat ettiğini belirtti. Kocaeli Üniversitesi'nin güzide yıldız bir üniversite olduğunu söyleyen Fikri Işık "Kocaeli Üniversitesi'nin 1999 Depreminde tamamen yıkıma uğramasına rağmen 9 yıl gibi kısa bir sürede Türkiye'nin büyük üniversiteleri arasına girmesi çok güzel" dedi. Emek yoğun sanayinin artık daha fazla büyüyemeyeceğine değinen Işık, "Ülke olarak bireysel büyümeden çok toplumsal kalkınmaya ihtiyacımız var. Bunun gelişmesinde Sivil Toplum Örgütlerinin ve üniversitelerin etkisi yadsınamaz" dedi.

Marka; sanayi kenti
Kocaeli'nin marka olarak bir sanayi kenti olduğunu, ülke gelişimine ve ülke ekonomisine de büyük katkıları olduğunu vurgulayan Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, "Küçücük bir ilin ülke ekonomisine bu kadar katkı sağlaması gurur verici ve övündüğümüz bir şeydir" dedi. Teknoloji'nin parayla alınabilineceğini ama bu alımın satanın inisiyatifinde olduğuna da değinen Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, "Teknolojide başkalarına muhtaç olmaktansa kamu, sanayi odaları, üniversiteler olarak bizim yapmamız gerekir" dedi. Ayrıca Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, "Kocaeli Üniversitesi'nin kısa bir sürede, bu kadar gelişmesine büyük katkıları olan önceki ve şimdiki rektörümüze, öğretim üyelerine ve personeline teşekkür ederim" dedi.

Düzenleme Kurulu Başkanı ve KOÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arif Demir'in Ar-Ge Proje Pazarı ile ilgili ayrıntıları sunmasının ardından DR. Bülent İçgen'in, "TEYDEB Ar-Ge Destek Programları" ile Uzman Özgür Kadir Özer'in "DPT Ar-Ge Destek Programları" konulu sunumları gerçekleştirildi. Ar-Ge Proje Pazarına Poster Sunumlarının gezilmesiyle devam edildi.

Işık
Sözer
Komsuoğlu
Demir
Kanbak
Kanser Tedavisinde Hedefe Yönelik Çalışma
Her hastanın kanseri parmak izi gibi
Her kanser hastasının moleküler düzeyde bir diğerinden farklı olduğunu,yani teşhisin aynı olmasına rağmen hastadan hastaya değişebilen moleküler (genetik/epigenetik) farklılıkları görüldüğünü belirten Doç. Dr. Engin Ulukaya, "Hastaya özgü bu karakteristik yapı o kişinin tedaviye olan yanıtını da belirlemektedir. Günümüzde kanser tedavisindeki başarı, yeni kanser ilaçlarının kullanıma girmesine rağmen çok iyi denebilecek düzeyde artmamasının nedenlerinden biri de bu farklı yanıt olasılığıdır. Çünkü günümüzde kullanılan tedavi protokolleri aynı tanıyı (teşhisi) almış her hastada aynen uygulanmaktadır. Amerika Ulusal Kanser Enstitüsü Başkanı Richard Klausner'in 1997'de söylediği gibi 'farklı hastalıklara aynı tedaviyi uygulamak gibi' bir durumla karşı karşıya kalınmaktadır" dedi.

Kanser ilaçlarının hastaya özgü seçimi
Bu dezavantajı gidermenin kısmen mümkün olduğunu belirten Doç. Dr. Engin Ulukaya, "Hastadan alınan tümörlü dokudan elde edilen hücrelerin laboratuvar ortamında çeşitli kanser ilaçlarına olan yanıtı test edilebilir ve ilaçların hücreleri öldürücü etkisi ölçülebilir. Bu durumda, hangi kanser ilacının o (test edilen) hastada daha etkili ya da hangisinin etkisiz olabileceğini bir ölçüde anlamak mümkündür. Böylece, hastaya özgü olarak kanser ilaçlarının seçimine karar verilebilir. Yani hastalığa değil hastaya özgü tedaviler oluşturulabilir. Bu tedavilerin seçimine olanak tanıyan laboratuvar yönteminin genel adı ONKOGRAM'dır. ONKOGRAM kısaca, hastadan alınan dokudan kanser hücrelerini izole ettikten sonra bu hücreleri ilaçlarla muamele ederek hangi ilacın etkili ve hangisinin etkisiz olduğunu anlamaya yönelik bir laboratuvar yöntemidir" dedi.

Yan etkiden ve fazla maliyetten korunma
ONKOGRAM ile faydasız olacağı umulan ilaçları gereksiz olarak uygulamaktan kaçınmak böylece bu ilaçların yaratabileceği zararlı etkilerden hastayı koruyabilmek olanak sağlanabileceğini ifade eden Doç. Dr. Engin Ulukaya "ONKOGRAM sonucuna göre etkisiz olduğu rapor edilen ilaçlara hastanın da yanıt vermeme olasılığı yüzde 90-95 gibi çok yüksek bir değere ulaşabilmektedir. Böylece, o ilaçlar tedavi protokolünden çıkarılabilir. Bu yapıldığı takdirde, hastanın o ilacın yaratacağı yan etkiden ve maliyetten korunması mümkün olabilir. Ya da istenirse, o ilaçların yerine ONKOGRAM sonucuna göre hassas olduğu saptanan ilaçlar seçilebilir. ONKOGRAM, henüz klasik tedavi protokolü belirlenmemiş tümörlerin tedavisinde ilaç seçimine olanak sağlamaktadır. Bunun yanında, esas kaynağı bilinmeyen tümörlerin tedavisinde de değerli bir kullanım alanına sahiptir. ONKOGRAM İngiltere, Amerika, Hollanda, Almanya, Rusya, ve Japonya gibi ülkelerde yoğun olarak araştırılmakta ve bazı merkezlerde nüks etmiş hastaların tedavisinde diğer yöntemlere ek olarak kullanılmaktadır" dedi.

Ulukaya
Karaöz
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) 2008 yılı bilimsel etkinlikleri çerçevesinde "Laboratuvardan Kliniğe Tümör Kemosensitivite Testi (ONKOGRAM)" konulu etkinliği gerçekleştirdi.

KOÜ Tıp Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen etkinliğe Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Engin Ulukaya konuşmacı olarak katıldı. Kanser hastalığının kök hücrenin alanı olduğu fikrinin bilim otoritelerince dile getirildiği günümüzde, ONKOGRAM'ın kök hücreyle bağlantısının mercek altına alındığı etkinliğin açılış konuşmasını KÖGEM Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz yaptı. KÖGEM'in 21 kasım 2007 tarihinde resmi açılışının gerçekleştiğini ve hemen ardından çalışmalarına başladığını belirten, Prof. Dr. Erdal Karaöz, KÖGEM'in oldukça güçlü bir alt yapısının olduğunu bu altyapının hücre kültürü tekniklerine ilişkin bölümünün Ar-Ge faaliyetlerinin dışında kliniklere teşhis ve tedavi amaçlı olarak hizmet vereceğini söyledi. Bu anlamda, ilk projelerinin ONKOGRAM olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erdal Karaöz, "ONKOGRAM testinin esası cerrahi yolla çıkartılan tümör dokusundan kanser hücrelerini izole edip, laboratuvar ortamında bu hücreler üzerinde kanser ilaçlarının etkinliğini test etmektir. Tıpkı antibiyogram testinde olduğu gibi. Amaç, kanser tedavisini yapan hekimin daha etkin tedavi yapmasını sağlamaktır" dedi.

Tedavide önemli bir aşama
KÖGEM'in kliniğe hizmet amaçlı tespit ettiği bu ilk projenin seçilmesinin nedenini, "Bu uygulamanın temelinde tümör dokusundan hücrelerin elde edilmesi yani hücre kültürü teknik uygulamaları bulunmakta ve sahip olduğumuz altyapı bu tekniği uygulamaya oldukça uygundur" diyen Prof. Dr. Erdal Karaöz, ikinci olarak bu proje kapsamında cerrahi yolla çıkarılmış tümör dokularında tümöre neden olan kanser kök hücrelerini ayrıştırarak doğrudan bu hücreleri öldürecek ilaç dozlarını saptamayı hedeflediklerini belirterek, "Şayet bunu başarabilirsek kanserin tedavisinde hedefe yönelik yöntemler konusunda oldukça önemli bir aşamayı gerçekleştirmiş olacağız" dedi.

Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi kurucusunu kaybetti…
Ülkemizde yaşanan en büyük felaketlerden biri olan 17 Ağustos Marmara Depremi'nde çok sayıda insanını kaybeden Kocaeli kenti gibi Kocaeli Üniversitesi de büyük yaralar aldı ve yıkıma uğradı. Eğitim alanları hasar gören Kocaeli Üniversitesi'nin iki seçeneği vardı: Öğretime ara vermek ve tüm çalışanları farklı illere göndermek. Böylesi hayati bir konuda kararını Üniversitesinde kalmaktan yana kullanan Rektör Prof. Dr. Baki Komsuoğlu ve ona inanan çalışma arkadaşları, yıkık binalar arasında gezerken, bu önemli kurumu tekrar ayağa kaldırmak için mesai kavramını aşarak emsali görülmemiş bir çaba gösterdiler. Dünyanın gözünün ülkemizde ve ilimizde olduğu bu dönemde bu karar olumlu pek çok görüşü de beraberinde getirdi ve kısa bir sürede gönderilen yardımlarla önce çadırlara geçildi; akabinde de prefabriklerde eğitime başlandı. Aynı felaketten etkilenen çevre illerdeki okullar eğitime ara verirken Kocaeli Üniversitesi 1 Kasım 1999'da öğretime başladı. Personelini, yakınlarını, evlerini kaybeden veya zarar gören eleman ve öğrencilerinin motivasyonunu yüksek tutmak ve yaşanan travmadan kurtulmak için elverişsiz koşullarda büyük bir özveri ile çalışan Prof. Dr. Komsuoğlu, Kocaeli Üniversitesi mensuplarının umudunu hep canlı tutmayı başardı. Bu sürecin ardından yıkıntıların arasında yeşeren Umut, 2000 yılında Umuttepe'de kök saldı. Olanakların yerinde kullanılması ile 4 yıl gibi çok kısa bir sürede yeşeren umutlar yerleşkeye de adını verdi. Adını yaşadıklarından alan Umuttepe Yerleşkesi'nin kurucusu Prof. Dr. Baki Komsuoğlu aramızdan ayrılırken ardında belki de kendisinin bile tahmin edemeyeceği büyüklükte bir üniversite, 50 binin üzerinde öğrencisi ile Türkiye'deki örnek yerleşkelerden birini bıraktı. Kocaeli Üniversitesi'ni yıkıntılardan Avrupa Üniversiteler Birliği üyeliğine taşıyan ve Magna Charta'yı imzalayarak Üniversite'yi dünyaya açan, Bologna sürecini başlatan Prof. Dr. Komsuoğlu çaresizliğin ve yıkımın umuda dönüştüğünü, dönüşebileceğini Umuttepe ile tüm dünyaya gösterdi. Bu büyük eserin sahibi Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nu yakalandığı amansız hastalık 23 Ocak 2008 tarihinde aramızdan aldı. Acımız sonsuzdur, aziz hatırasını saygıyla sonsuza dek yaşatacağız.
Kocaeli Üniversitesi Mensupları
KOÜ Önceki Rektörünü Kaybetti
Kocaeli kenti gibi 1999 depreminde yıkıma uğrayan Kocaeli Üniversitesi'nin (KOÜ) kısa zamanda ülkenin büyük üniversiteleri arasına girmesinde yadsınamaz rol üstlenen, Umuttepe Yerleşkesi'nin kurucusu, değerli bilim insanı, KOÜ önceki Rektörü Prof. Dr. Baki Komsuoğlu yakalandığı amansız hastalık sebebiyle 23.01.2008'de sabaha karşı hayatını kaybetti.

Prof. Dr. Baki Komsuoğlu için bugün (23.01.2008) adının verildiği Kongre ve Kültür Merkezi'nde veda töreni düzenlendi. Törene Komsuoğlu ailesi, eşi KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Kocaeli Valisi, Kocaeli Milletvekilleri, Kocaeli Belediye Başkanları, Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Komisyonu Üyeleri, YÖK Başkan Vekili, Batı Karadeniz Üniversiteleri Rektörleri, Dekanlar, Enstitü Müdürleri, Meslek Yüksekokulları Müdürleri, Öğretim Üyeleri, Meslek Odaları Başkanları, Hakimler, Avukatlar, Dernek Yöneticileri, iş adamları, gazeteciler, tüm KOÜ personeli, öğrenciler ve Kocaeli halkı katıldı. Katılımın çok yoğun olduğu törende Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nun naaşı huzurunda saygı duruşunda bulunuldu. Prof. Dr. Baki Komsuoğlu için yapılan belgeselin izlenmesinin ardından, Kardiyoloji Anabilim Dalı adına Yrd. Doç. Dr. Teoman Kılıç, Tıp Fakültesi adına Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci ile sınıf arkadaşı ve yakın çalışma arkadaşı Prof. Dr. Yusuf Çağlar Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nu anlattılar. Törenin ardından Komsuoğlu ailesi ve katılımcılar katafalka kırmızı, beyaz karanfil bıraktı.

Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nun naaşı yarın (24.01.2008) Ankara Kocatepe Camisi'nde kılınacak öğlen namazına müteakip, Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedilecek.

Fotoğraflar için tıklayın
Çağlar
Demirci
Kılıç
Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Son Yolcuğuna Uğurlandı
Dün (23.01.2008) sabaha karşı hayata veda eden Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) önceki Rektörü Prof. Dr. Baki Komsuoğlu bugün Ankara Kocatepe Camisi'nde kılınan öğlen namazına müteakip, Cebeci Asri Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlandı.
Bilim ve siyaset dünyasından çok sayıda kişinin katıldığı, Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nun cenaze törenine, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, 21. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, Donanma Komutanı Oramiral Uğur Yiğit ve Amiraller, Kocaeli Milletvekilleri, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, YÖK Üyeleri, Ankara Valisi Kemal Önal, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, KOÜ Dekanları, Enstitü Müdürleri, Yüksekokul ve Meslek Yüksekokulu Müdürleri, Öğretim Üyeleri, KOÜ Daire Başkanları ve İdari Personel, Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Adalet Eski Bakanı Hikmet Sami Türk, Kemal Nehrozoğlu, Bekirpaşa Belediye Başkanı Abdullah Köktürk, Kocaeli Eski Valisi Erdal Ata katıldı. Katılımın yüksek olduğu törende KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu ve ailesi taziyeleri kabul etti.

Fotoğraflar için tıklayın
Ecel Trende Yakalıdı
Kütahya'daki tren kazasında hayatını kaybeden Kocaeli Üniversitesi personeli Cengiz Güler (35), memleketi Denizli'nin Honaz ilçesinde toprağa verildi.

Büyük Marmara depreminde İskenderun'da uzman çavuş olarak görev yapan Güler, ailesinde kurtulan tek isim olmuştu. Annesi, babası ve kardeşini kaybeden Güler, depremden sonra istifa ederek Pamukkale Üniversitesi'nde göreve başladı. Yaklaşık 1,5 yıl önce KOÜ Gölcük Meslek Yüksekokulu'na güvenlik görevlisi olarak atanan Güler'i, eşi Cavide (31) ve kızı Ceren Güler (8) ile Denizli'ye giderken ecel trende yakaladı. Cengiz Güler İçin Honaz Çarşı Camisinde cenaze töreni düzenlendi. Güler, kılınan cenaze namazına müteakip, ilçe mezarlığında toprağa verildi.

SON HABER
HABER ARŞİVİ
basından seçmeler
Kocaeli Üniversitesi
halkla ilişkiler ve tanıtım
grafik/tasarım
fotoğraf
bilgi edinme birimi
İletişim
SON HABER
HABER ARŞİVİ
basından seçmeler
haber merkezi
Kocaeli Üniversitesi
Basın ve Halkla İlişkiler