Üniversite Hastaneler Birliği VII. Toplantısı Başladı
Üniversite Hastaneler Birliği VII. Toplantısı bugün (21 Ocak 2011), Kocaeli Üniversitesi ev sahipliğinde başladı. Umuttepe Yerleşkesi, Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi'ndeki toplantıya Türkiye'deki hemen her ilden katılım oldu. İki gün sürecek toplantının ilk gününde YÖK Üyeleri, Kocaeli Valisi Ercan Topaca, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu'nun yanı sıra çok sayıda rektör, dekan, başhekim ve öğretim üyesi ile döner sermaye işletme müdürleri salonda yer aldı. Türkiye'nin hemen her ilinden katılımcıların yer aldığı toplantıda Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu konuşmasına hem bir hekim hem de ev sahibi olarak konukları ağırlamaktan mutlu olduğunu ifade ederek başladı. Prof. Dr. Komsuoğlu "Türkiye'nin farklı illerinden gelen siz değerli rektörleri, dekanları, başhekimleri, müdürleri ve diğer katılımcıları aramızda görmekten son derece memnunum. Bu önemli çalışmaya ev sahibi olarak katılmak bizler için ayrıca önemli. Hepinize tekrar hoş geldiniz diyerek, saygılar sunuyorum" dedi. Prof. Dr. Komsuoğlu'nun konuşmasının ardından söz alan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu da "Öncelikle sizlere kentimiz ve üniversitemizde görmek çok sevindirici. Temel hizmetlerden birisi olan sağlık alanındaki bu çalışma çok değerlidir. Bizler üniversitelerin öneminin farkında olarak çalışmalarınızı takip edip, desteklerimizi sağlıyoruz. İyi bir çalışma olacağını umuyorum" dedi. Kocaeli Valisi Ercan Topaca ise toplantının önemine değindi ve bu toplantının düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Vali Ercan Topaca "Kocaeli Üniversitesi'nde düzenlenen bu çalışma çok önemlidir ve dikkat gerektirir, bu anlamda yararlı sonuçlar çıkacağını düşünüyorum" dedi. Açılış konuşmalarının son konuşmacısı ise İstanbul Üniversitesi Rektörü ve aynı zamanda Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Yunus Söylet oldu ve üniversitelerin görevlerine değindi. Prof. Dr. Söylet konuşmasında "Üniversitelerin bilim üretmek, ürettiği bilgiyi aktarmak, toplama hizmet etmek ve hakikati, doğruyu aramak gibi görevleri vardır. Bu anlamda eğitim gibi, hastane hizmeti gibi direk toplumla bağlantılı konulardaki farkı onu üniversite yapan temel unsurlardır"dedi. Prof. Dr. Söylet konuşmasına bir hekimin nasıl olması gerektiğine dair vurgusu ile devam etti ve hekimlerin yüreklerinin sağduyulu ve toplum yararı noktasında kitlenmiş olduğunun altını çizdi. Akademik özgürlük, farklı olanı söylemek, farkındalık yaratmak, aykırı sesleri barındırmakla ancak üniversite kavramının içinin doldurulabileceğini ifade eden Prof. Dr. Söylet bu toplantıdan somut öneriler beklediğini söyledi. Üniversitenin neden öncü ve ilerici kurumlar olduğuna dair açıklamalar yapan Prof. Dr. Söylet "Sanatçılar gibidir akademisyenler de. Farklılardır, yaratıcıdırlar, içinde yaşadıkları zamanda anlaşılamasalar da yıllar sonra fikirleri kabul görendir. Bu anlamda özgür olmalı ve geç algılanmayı göze alarak sanatçılar gibi göremediğimizi göstermek, farkında olmadığımızı belirtmek durumundadırlar" dedi. Prof. Dr. Söylet konuşmasını Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Komsuoğlu'na ev sahipliğindeki misafirperverliği için teşekkür ederek tamamladı.

Protokol konuşmalarının ardından "Ülkemizde Bilimsel Araştırmalar ve Üniversitelerin Rolü" ana başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturum başkanı, Hacettepe Üniversitesi Rektörü ve Üniversite Hastaneler Birliği Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener günün ve toplantının önemine çok kısaca değindikten sonra ilk konuşmacıya sözü bıraktı. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Ergüder Üniversitelerin Araştırma Politikaları: Avrupa Perspektifi konulu sunumunda hem Boğaziçi Üniversitesi'ndeki rektörlük deneyimlerinden alıntılar yaptı hem de Manga Charta Gözlemevi Konseyi'ndeki deneyimlerini aktardı. Prof. Dr. Ergüder Avrupa'daki üniversitelerin içinde bulunduğu sıkıntıları saptayarak, bunların Türkiye kısmında da ne gibi sorunlar olduğunu belirtti. Küresel dünyanın eğitim sistemlerini ve üniversitelerin yapısını da etkilediğini belirten Prof. Dr. Ergüder "Avrupa içinde olduğu açmazlardan kurtulmak için sürekli yeni şeyler düşünmek zorunda kalıyor. Bunlardan birisi ERA denilen Avrupa Araştırma Alanı'dır. Bunun yanında bir de Lizbon Stratejisi var. Bu da temelde bilgiye dayanan ekonomi cümlesidir. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve bunun bilgiye dayanmasıdır temel mesele" dedi. Avrupa'nın aslında kabul etmek istemese de Amerika'ya karşı mücadelesinin küresel anlamdaki yansımalarını yaşadığını belirten Prof. Dr. Ergüder ERA'ya neden ihtiyaç duyulduğunu, üniversitelerde yaşanan sorunlarını, araştırmaların amaçlarını da belirtti. Risk almanın önemine, akademik özerkliğe, toplumsal fayda sağlayan araştırmaların önemine de değinen Prof. Dr. Ergüder "Üniversietlerin itibarını yükseltmek, akademik kadro stratejisini yükseltmek, üniversiteye finansal destek sağlamak gibi amaçları olan araştırmaların bir de toplum açısından önemi vardır. Bunlar da çok kısaca, toplumsal refahın yükselmesi, iş olanaklarının artması ve bu gelişmelerin sürdürülebilir olmasıdır" dedi. Oldukça kapsamlı bir sunum yapan Prof. Dr. Ergüder üniversitelerdeki kurumsal yapıdan, araştırma ve etik konusundan da bahsetti. Üniversitelerin bilgi aktarma noktasında yeterli olmadığını ve pek çok açıdan toparlanmaya ihtiyaç duyduğunu söyledi. Prof. Dr. Ergüder sunumuna Türkiye'deki üniversitelerin de içinde yer aldığı dünyadaki çeşitli üniversitelerin karşılaştırmalı bir tablosuyla sonlandırdı.
İkinci konuşmacı olan Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştimur ise "Sağlık Araştırmalarında Ülke Politikası ve Kayseri Deneyimi" konulu sunum yaptı. Konuşmasında sağlık araştırmalarında bir politikanın olup olmaması gereği üzerinde tartışma yürütmenin faydalı olacağını belirten Prof. Dr. Keleştimur Türkiye'nin yayın sayısına dair bilgiler verdi. Sağlık ve fen alanlarında daha fazla yayın sahibi olan Türkiye'nin 7000'lerden 20000'lere ulaşan yayın sayısını belirten Prof. Dr. Keleştimur bu artışa dikkat çekti. Bilim yapmanın nedenleri üzerine kısa bir özet sunan Prof. Dr. Keleştimur neden bilim yapıyoruz, buna neden gereksinim duyuyoruz gibi sorulara bilim felsefesine girerek yanıt bulunabileceğini de ekledi. Evrensel ve yerel anlamda iki boyutu olan bilim yapmanın her akademisyen tarafından benimsenmesi gereğini belirten Prof. Dr. Keleştimur "İnsanlığa, dünya bilimine hizmet anlamında zaten çalışmalarınızı yürütürsünüz, ancak bir de yerel boyutu var bilim yapmanın. Bu da örneğin çevresel sorunlar, kentleşmenin getirdiği sorunlar, doğal afetlerle ilgili sorunlar gibi o bölgenin ihtiyacına yanıt verecek şekilde yönlendirilen çalışmalar vardır. Bu da önemli ve bölge açısından gereklidir. Bu noktada akademisyenler özgür bırakılarak sadece çalışma grupları oluşturulabilir" dedi. Prof. Dr. Keleştimur üniversitelerin sorunlarından da kısaca bahsederek maddi olanaksızlıklara da değindi ve "Her laboratuvarın eksiksiz olması mümkün olamayabiliyor, işte bu noktada bazen tercih yapmak durumunda kalabiliyorsunuz. Dolayısıyla hangi alanda çalışmalarınız ağırlıklı ise ve o alanda çalışana akademisyen sayısı fazla ise o tarafa doğru siz de yönlendirme yapmış ve o laboratuvarları desteklemiş oluyorsunuz. Bu da bir çeşit politika olarak sayılabilir" dedi. Bilim adamlarının sınırlandırılmaması gereğine önemle vurgu yapan Prof. Dr. Keleştimur sunumunun ikinci ayağı olan Kayseri örneğinde ise Erciyes Üniversitesi'ne ilin ve ildeki hayırseverlerin nasıl sahip çıktığını, maddi olanaksızlıkların nasıl yok edilmeye çalışıldığını aktardı. Prof. Dr. Keleştimur öngörüsü yüksek insanlara ve bilim adamlarına her zaman fazlasıyla ihtiyaç duyulduğunu belirterek gelen maddi desteğin de bu insanlarca değerlendirilmesi gereğine vurgu yaptı. Genç Bilim İnsanı Yetiştirme Programı ile dünyadaki sayılı üniversieteler

araştırmacılarını gönderdiklerini ve akademik performans sistemi ile de öğretim üyesi başına düşen yayın sıralamasında ODTÜ'den sonra Gebze Yüksek Teknoloji Üniversitesi ile ikinci sırayı paylaştıklarını aktaran Prof. Dr. Keleştimur "Bilimi üretmediğinizde onu satın almak zorunda kalırsınız. Bu anlamda biz en iyi eğitimi alan genç akademisyenlerle çalışmak ve onlara olanak yaratmak için çalışıyoruz, bu anlamda ilin üniversiteye sahip çıkmasını sağlıyoruz" dedi. Prof. Dr. Keleştimur konuşmasını "Taş da yumurtanın üstüne düşse, yumurta da taşın üstüne düşse kırılan yine yumurta olur. Bizler de yumurtayı kırmadan iyi olanı yapmak durumundayız" diyerek sonlandırdı. Birinci oturumun son konuşmacısı Maliye Bakanlığı Yükseköğretim Hizmetleri Daire Başkanı Osman Şimşek oldu. Şimşek konuşmasına Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu'na ve Üniversite Hastaneler Birliği Başkanı Prof. Dr. Yunus Söylet'e teşekkür ederek başladı. 2010 yılı itibariyle vakıf üniversitelerinin 54, devlet üniversitelerinin sayısının 102 olduğunu ve buna paralel olarak ödeneklerin arttırıldığını belirten Şimşek yıllara göre üniversitelere ayrılan bütçeyi de tablo şeklinde sundu. Ar-ge kavramına ve toplumsal bilgi dağarcığını arttırmak, üretilen yeni bilgilerin uygulamaya geçilmesi, yaratıcılık gibi bileşenlerine değinen Şimşek ar-ge çalışmalarına verilen desteğe de değindi. TÜBİTAK, SAN-TEZ, AB Hibe, Merkezi yönetim bütçesinde tahsis edilen cari ve yatırım nitelikli bilimsel araştırma projesi ödenekleri ve diğer kaynaklarla ar-ge çalışmalarına kaynak yaratılmaya çalışıldığını belirten Şimşek sırasıyla bahsi geçen kaynaklarca desteklenen proje sayılarını aktardı. Son olarak da toplam ar-ge harcamalarının sektörler itibariyle dağılımını ifade eden Şimşek konuşmasını sonlandırdı. Toplantının birinci gününde son konuşmacı olarak söz alan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Faik Çelik ise "Dünya'da ve Ülkemizde Lider Hekimlik" üzerine bir sunum yaptı. Konuşmasında Dünya'da ve Türkiye'deki lider hekim olarak tanımlanabilecek kişilerin hayata bakışlarına değinen ve yaşamlarından alıntılar yapan Prof. Dr. Çelik lider hekimleri kök hücre olarak tanımladı. Prof. Dr. Çelik "Yönlendirilen değil, yönlendiren; önyargılarla değil öngörülerle hareket eden, iletişime açık, çevresindekileri motive eden, yüzündeki ifade ile istediğini karşısındakine zorla değil severek yaptıran, tatlı-sert otoriteye sahip, rotayı ve dümeni birlikte yürüten hekim lider hekimdir. Karar veren, ve sorun çözendir aynı zamanda. Ben de bu verdiğim kişilere ilave olarak bir kişiyi daha eklemek istiyorum, o da depremin enkazından bugünkü mükemmel kampuse ulaşılmasında yoğun emeği olan Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'dur. Kendisi de bir lider hekimdir, kendisini saygıyla anıyorum" dedi. Prof. Dr. Çelik konuşmasını salondakilere küçük bir test yaparak ve "Bence hepiniz potansiyel bir lider hekimsiniz" diyerek bitirdi. Üniversite Hastaneler Birliği VII. Toplantısı farklı konu ve konuşmacıları ile ikinci günde de son derece önemli konular etrafında devam edecek.
Topaca
Karaosmanoğlu
Komsuoğlu
Söylet
Ergüder
Keleştimur
Çelik
Şimşek
Kocaeli Üniversitesi Önemli Bir Öğretim Üyesini Kaybetti
Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Şadi Karagöz aramızdan ayrıldı. 21 Ocak 2011 Cuma günü hayata gözlerini kapayan Prof. Dr. Karagöz Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı olarak görev yapmıştı. 1949 yılında Bolu'da doğan Prof. Dr. Karagöz Avusturya'daki Montanuniversitaet Leoben Üniversitesi'nde 1976 yılında lisans ve yüksek lisans, 1982 yılında doktora eğitimini tamamladı ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde akademik hayatına başladı. 1984 yılında doçentlik, 1990 yılında da profesörlük unvanını alan Prof. Dr. Karagöz 1992 yılından 2010 yılına Kocaeli Üniversitesi'ne hizmet etti. 22 Ocak 2011 Cumartesi günü, Bolu'da toprağa verilen Prof. Dr. Şadi Karagöz için başta ailesi ve yakınlarına, sonrasında Kocaeli Üniversitesi mensuplarına başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Kıymetli Hocamız Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nu Andık
Kocaeli Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı tarafından bugün (24 Ocak 2011), Morfoloji Anadolu Salonu'nda, düzenlenen anma töreninde Kocaeli Üniversitesi Önceki Rektörü Prof. Dr. Baki Komsuoğlu anıldı. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları, dekanlar, müdürler, çok sayıda akademik ve idari personel ile öğrencileirn katıldığı törende Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci ile Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dilek Ural'ın konuşmaları yer aldı. Prof. Dr. Demirci konuşmasında Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nun lider hekim olarak tanımlandığını ve bu tanımlamayı ne şekilde taşıdığını ifade etti. Umuttepe Yerleşkesi'nin inşası dönemindeki gayretli çabaları ile ve Tıp Fakültesi kurucu dekanlığı sırasındaki hizmetleri ile her zaman çok çalışan ve hayata pozitif bakan bir akademisyen olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirci övgü dolu sözler kullandı. Prof. Dr. Demirci "Çeşitli toplantılarda duyuyoruz, görüyoruz, örneğin bazı fakülteler uzun yıllar yapılanmasını tamamlayamadığı için Sağlık Bakanlığı'nın tahsis ettiği yere geçti ve adları değişti. Oysa rahmetli Baki hoca Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi için sadece 3,5 yıl çalıştı ve bu yoğun çalışma ile bizler bugünlerdeyiz. Yorulmak nedir bilmeyen ve akademik çevrelerce de çok iyi tanınan, çalışmalarıyla ses getiren bir hocamızdı. Rektör olarak görev yaparken yakındığı tek konunun kendi alanındaki kongrelerden bazılarını takip edememesidir. Yoğun iş trafiği onu bundan alıkoysa da o akademik çalışmalarını da hiçbir zaman aksatmadı. Azmeden, çok çalışan ve bunun sonucunda başarılar elde eden sayın hocamızı hep saygıyla, minnetle ve iyi şekilde anacağız" dedi. Dekan Prof. Dr. Demirci'nin konuşmasının ardından duygu yüklü bir konuşma da Kardiyoloji Anabilim Başkanı Prof. Dr. Dilek Ural'dan geldi. Prof. Dr. Ural bir insanı anmanın kolay olmadığını ancak Baki hocayı anmanın daha da zor olduğunu belirterek başladığı konuşmasında zaman zaman duygu dolu anlar yaşadı. Prof. Dr. Ural "Ben kendi sürecimi anlatarak başlamak istiyorum. Ben Kocaeli Üniversitesi'ne gelirken odada bulunanlardan birisi bana 'Baki hoca çalışma konusunda tavizsizdir, çok çalışır ve azmeder, bu anlamda çok iyi anlaşacaksınız ve şanslı bir çalışan olacaksın' demişti. Bu cümle beni çok etkiledi ve şimdi bu sözlerin ne derece haklı olduğunu görüyorum. Bizler deprem ve sonrasında barakalarda çalışırken Baki hocamızdan ilham aldık. Sahiden hep umutlu olan, çalışan ve her türlü olumsuzluğa rağmen hep olumlu tarafından bakan bir hocamızdı kendisi. Olmaz veya yapamayız dediği bir cümle anımsamıyorum, aksine hep 'Yaparız. Hallederiz. Ederiz' dediğine tanık olduk ve bu cümlelerde motive olduk" dedi. Akademik anlamda zorlandıkları konularda farklı üniversitelerden destek aldıklarını, bazı öğretim üyelerinin eğitim amaçlı buralara gittiklerini ve edindikleriyle Kocaeli Üniversitesi'ne dönüp değer kazandırdıklarını ifade eden Prof. Dr. Ural akademik alanda da Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nun ne derece özverili ve çalışkan olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ural "Bazılarının söylediğinin aksine bizler Baki hocamızla taşıma suyuyla değirmen dönülebileceğini gördük. En sıkıntılı anlarımızda 'Haydi kitap yazıyoruz' deyip bizi motive eden ve Klinik Kardiyoloji kitabını hazırlayan Baki hocamız yurtiçi ve yurtdışında önemli bilimsel çalışmalara imza attı. Yine Kalp Damar Hastalıklarından Korunma adlı kitabın hazırlık aşamasında kendisine yardımcı olan o zamanki asistan arkadaşımız şimdi yardımcı doçentlik unvanında görev yapıyor. Bizler onunla her şeye rağmen iyi şeyler yapılabileceğini gördük" dedi. Prof. Dr. Ural hayatın tercihlerden ibaret olduğunu ve kendilerinin de kardiyoloji bölümü olarak Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nun yanında, zorluklar içersinde geçirilen yılların ardından başarıyı yakaladıklarını ve bundan sonsuz mutlu olduklarını ifade etti. Zorluklar sonunda elde edilen başarının daha büyük manevi tatmine yol açtığını ifade eden Prof. Dr. Ural sözlerini Dünyanın Bütün Çiçekleri adlı şiiri okuyarak tamamladı.
Ural
Demirci
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Kitap Bağışı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri her yıl bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçiriyor. Topluma duyarlı hekimler yetiştirmek amacıyla her yıl bir öğretim üyesi eşliğinde gerçekleştirilen projelerin bu yılki bölümünde bir ilköğretim okuluna kitap bağışı yapma ve kütüphane oluşturma yer aldı. Konuyla ilgili Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Çocuk Koruma Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Başar Çolak öğrencilere danışmanlık etti. Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencileri arasında hazırlanan çalışmada İshakçılar İlköğretim Okulu'na toplanan yaklaşık 600 kitap teslim edildi. Kitapların ilköğretimde okuma alışkanlığının oluşmasına katkı sağlayacağı düşüncesinden hareketle başlatılan çalışmada Tıp Fakültesi öğrencileri bağış yaptıkları ilköğretim okulundaki öğrencilerle okuma alışkanlığı konusunda sohbet ettiler. İlköğretim okulundaki öğrencilerin aldıkları değerli kitaplarla zenginleşen kütüphaneleri ve Tıp Fakültesi öğrencilerinden gördükleri yakın ilgi ile "gülümseyen yüzleri" Tıp Fakültesi öğrencilerinin de çalışmalarına devamlılık kazandıran önemli bir motivasyona neden olmuştur.
Kocaeli Üniversitesi'nden Sağlık Alanında Ulusal Proje
Ülkemizde Ulusal Ebeler Derneği'nin meslek değerlerini belirlemekle ilgili istek ve talepleri doğrultusunda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanlığı ve Kocaeli Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölüm Başkanlığı işbirliği ile ulusal bir proje tasarlanmıştır. Ebelik mesleğinin değerlerini belirleme yolunda sürdürülecek olan bu projenin ilk aşaması 18 Ocak 2011 tarihinde Kocaeli Valiliği, Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü onayı ile başlatılmıştır. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, İzmit Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Derince Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ni temsilen bir ya da iki ebe kendi sağlık kurumundaki meslektaşlarının temsilcisi olarak seçilmiştir. Katılımın tümüyle gönüllülüğe dayandığı projenin ikinci aşaması 15 Şubat 2011'de yapıldıktan sonra çalışma aşamalar halinde ülke genelini kapsayacaktır. Danışmanlığını Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Nermin Ersoy'un yaptığı projenin Ulusal Ebelik Değerlerinin belirlenmesi ve Ulusal Ebelik Etik kodlarının hazırlanmasına katkı sunulması amaçlanmaktadır.
Üniversite Hastaneler Birliği VII. Toplantısı Sona Erdi
Kocaeli Üniversitesi ev sahipliğinde 21 Ocak 2011 tarihinde başlayan Üniversite Hastaneler Birliği VII. Toplantısı sona erdi. Toplantıya YÖK Üyeleri Sayın Prof. Dr. Yunus Söylet, Sayın Prof. Dr. Sait Bilgiç, 18 Üniversite Rektörü, Sayın Dekanlar, Başhekimler, hastane müdürleri ve hekimler katıldı. Toplantının ikinci gününde Tıp Fakültelerinin Fonksiyonları ve Afiliasyon üzerinde yoğunluklu olarak duruldu. İkinci günün ilk oturum başkanı Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun'un kısa bir konuşmasının ardından Üniversite Hastaneler Birliği Afiliasyon Çalışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor "Afiliasyon Kavramı, Dünya Modelleri, Türkiye Durumu" konulu sunumunu gerçekleştirdi. Prof. Dr. Bor'un konuşmasının ardından Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Batırel Marmara Üniversitesi örneği, Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Nuri Dilek ise Sakarya Üniversitesi örneği üzerinden afiliasyonun olumlu ve olumsuz yanlarını paylaştılar. Afiliasyondan Beklentiler ve Deneyimler konulu panelin yönetici Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ise çalışmadan son derece memnun olduğunu ve bunda emeği geçen Prof. Dr. Yunus Söylet ile ev sahibi Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu'na teşekkür etti. Öncelikli olarak Tıp Fakültelerinde Temel Bilimlerin nerde duracağı ve ne kadar destekleneceği olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yılmaz sözü İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu'ya bıraktı. Prof. Dr. Dokucu afiliasyonun olumlu yanlarını vurgulayarak uygulamalardan örnekler verdi. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Eski Önceki Dekanı Prof. Dr. Davut Tüney ise sürecin tam olarak anlaşılabilmesi açısından kendi dekanlığı döneminde başlayan afiliasyon çalışmalarına değindi. Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hulusi Gürel de kendi fakültelerindeki deneyimleri aktardı. Panelin son konuşmacısı ise Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan oldu. Prof. Dr. Aktan tüm deneyimlerin sonunda genel bir değerlendirme yaparak afiliasyon sürecinde ve sonrasında fakültelerin karşı karşıya olduğu sorunları özetledi. Üniversitelerin özerk olmaları ve kimliklerini korumaları noktasında dikkatli olup, sağlıklı kararlar almaları gereğine vurgu yapan Prof. Dr. Aktan tam gün çalışma ve performansa dayalı çalışma yasasına da değindi. Üniversitelerin ve özelde tıp fakültelerinin karşı karşıya oldukları durumu iyi analiz etmeleri gereğini belirtti.
Toplantının ikinci bölümünde Engin Gürkey Perküsyon Topluluğu güzel bir gösteri ile salondakilere keyifli dakikalar geçirdi. Gösterinin ardından Tam Gün Yasası ve Performans Sistemi konulu oturum başladı. 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan'ın oturum başkanlığı yaptığı bölümde YÖK Üyesi Prof. Dr. Sait Bilgiç toplantıların son derece verimli tartışmalar eşliğinde devam ettiğini söyledi ve bilimsel özerkliğin önemine değindi. Çeşitli ülkelerden bilim insanlarının sancılı yaşamlarına ve dönemlerinde anlaşılamamasına dair verdiği örneklerin ardından döner sermaye ek ödemeleri, tam gün yasası ile ilgili konulara değinen Prof. Dr. Bilgiç'in sunumunu Tıp Dekanlar Konseyi Temsilcisi Prof. Dr. Sadık Kılıçturgay'ın sunumu takip etti.
Toplantının son oturumunu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci yönetti. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yazıcı'nın konuşmasının ardından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Arş. Gör. Mehmet Kılıç söz aldı. Asistan gözüyle tıp fakültelerinin yaşadıkları sorunları değerlendiren Kılıç kendi süreçlerinden örnekler vererek yaşananları özgün yorumuyla özetledi. Toplantının son konuşmacısı olarak söz alan Üniversite Hastaneleri Birliği Geri Ödeme Çalışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özmen döner sermaye borçları, borç tutarları, borç gelir oranı, Çalışma, Maliye, Sağlık Bakanlıkları ile GSS toplantı sonuçları başlıklarında topladığı sunumunu aktardı. İki günlük toplantının genel bir değerlendirmesini yapan YÖK Üyesi, İstanbul Üniversitesi Rektörü ve Üniversite Hastaneleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Yunus Söylet tüm konuşmacı ve katılımcılara destekleri ve ilgileri nedeniyle teşekkür etti, toplantının sonuçlarının ülke sağlık politikaları ve üniversite hastaneleri açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.

Söylet
Yazıcı
Çakmakçı
Dilek
Batırel
Özmen
Tüney
Bor
Dokucu
Kılıç
Trio Chicago & Friends Kocaeli Üniversitesi'nde
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi yeni bir etkinliğe imza attı ve Trio Chicago & Friends'i konuk etti. Amerika'dan müzik grubu Trio Chicago & Friends, 18 Ocak 2011 Salı günü Ramazan Akkuş Konferans Salonu'nda bir dinleti ile workshop gerçekleştirdi. 1996'dan buyana kültür elçiliği misyonuyla Çin, Küba, Venezuela, Barbados, Laos, Kamboçya, Vietnam, Mali, Etiyopya, Türkiye, Zambiya, Uganda, Rusya, Ürdün, Tayland, Mısır, Myanmar, Paraguay, Moğolistan, Cibuti ile Botswana olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan ve konserler veren Trio Chicago & Friends'in, -ünlü Amerikan caz sanatçılarının bestelerini seslendirmekle birlikte- programlarının esas yapısında Amerikan klasik müziği yer alıyor. Grup, klasik kompozisyonların yanı sıra programlarında erken 20. yüzyıldan günümüze değin Amerikalı bestekarları etkileyen çeşitli stil ve türlerde de müzik örnekleri veriyor. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi evsahipliğinde gerçekleştirilen dinletide Elliott Golub (Viyolin), Marlou Johnston (Viyola), Kay Kim (Piyano), Laura Hamm (Flüt) ve Suna Avcı(Soprano) yer aldı. Programı çerçevesinde, Leonard Bernstein'ın, Peter Labella tarafından düzenlenen "Overture to Candide", George Gershwin'in David Hildner tarafından düzenlenen "Selections from Porgy and Bess", Claude Bolling'in "Fugace from Jazz Suite for Flute and Piano", Ed Zelnis'in düzenlediği "Chicago/Memphis Blues", Scott Joplin'in "Maple Leaf Rag", Chick Corea'nın "Chick Corea Medley", Cole Porter'ın "I've Got You Under My Skin", Irving Berlin'in "Let's Face the Music and Dance", Aaron Copland'ın adaptasyonunu yaptığı eski Amerikan şarkılarından "I Bought me a Cat", "Simple Gifts", "Ching-a-Ring Chaw", Igor Stravinsky'nin "Suite from Pulcinella", Astor Piazzolla'nın "Oblivion", Duke Ellington'ın "Love you Madly" ile "Caravan" ve Leonard Bernstein'ın "Glitter and Be Gay" eserlerinden bir seçki sunuldu. Etkinlik, dinletinin ardından Müzik Bölümü keman ile gitar öğrencilerinin, Elliott Golub'un performans yorumunu yaptığı birkaç besteyi seslendirmesiyle sona erdi.
Güz Bilgi Şenliği Başladı
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü tarafından organize edilen, doktora ve yükseklisans öğrencilerinin çalışmalarını sunduğu 'Güz Bilgi Şenliği' Trakya ve İzmit Salonlarında bugün (26.01.2011) gerçekleştirildi.

Enstitü öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği etkinliğin açılış törenine Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Ümit Biçer, BESYO Müdürü Prof. Dr. Yavuz Taşkıran, KÖGEM Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz ve akademisyenler katıldı. Açılış konuşmalarında öğrenciler adına konuşma yapan Sağlık Bilimleri Öğrenci Temsilcisi Birol Ay, öğrencilerin enstitü imkanlarından ne şekilde yararlanmaları gerektiği hakkında bilgi verirken, Sağlık Bilimleri Enstitü'sünün Erasmus ve değişim programlarını desteklediğini, başka üniversitelerden veya bölümlerden de ders alınabileceğine belirtti. Sağlık Bilimleri Enstitüsü adına konuşmasını yapan Prof. Dr. Melda Yardımoğlu Yılmaz ise etkinliğe Güz Bilgi Şenliği isminin güz yarı yılı sonunda yapıldığı için verildiğini belirterek, enstitü olanakları ve çalışmaları hakkında kısa bilgiler verdi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nde halen 22 adet yüksek lisans programında 56 ve 12 adet doktora programında da 38 öğrenci olup toplam 94 lisansüstü öğrenci olduğunu ifade eden Prof. Dr. Melda Yardımoğlu Yılmaz, 2011 yılının Mayıs veya Haziran ayında ise Bahar Bilgi Şenliği etkinliğinin yapılacağını belirtti.

Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ise yirmi birinci yüzyılda çok hızlı ve büyük değişimlerin olduğunu, bu değişimlerin etkilerini tüm toplumda görebilmenin mümkün olduğunu belirterek, üniversitelerin de bu değişimi yakalamalarının gerekliliğine vurgu yaptı. İyi üniversite olmanın kriterlerini, çağdaş eğitim, araştırma, mezun istihdamı ve uluslararasılaşma olarak belirten Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Kocaeli Üniversitesi'nde uluslararası öğrenci değişim programları ile belirli bir dönem için gelen öğrencilerin dışında 31 ülkeden toplam 411 yabancı öğrencinin eğitim gördüğünü söyledi.

Açılış konuşmalarının ardından enstitü öğrencilerinin çalışmalarının sunulduğu oturumlara geçildi. Oturumlarda sunumların ardından soru cevap bölümleri ile interaktif olarak yürütülürken katılım belgelerinin verilmesi ise Kardelen Salonu'nda yapıldı.

Gökalp
Yardımoğlu
Ay
Prof. Dr. Füsun Yıldız'a Önemli Görev
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Prof. Dr. Füsun Yıldız European Respiratory Society (ERS) Ulusal delegeliğine seçildi. Avrupa Solunum Derneği'ndeki delegeliği 3 yıl devam edecek olan Prof. Dr. Yıldız 28 Eylül 2011 yılında göreve başlayacak. Ulusal ve uluslararası çok sayıda yayını bulunana ve çok sayıda kongrede yer alan Prof. Dr. Yıldız çok sayıda ödülün de sahibi. Çeşitli projeler yürüten, Kocaeli ve çevresinde yapılan bilimsel ve eğitsel amaçlı çeşitli konuşmalar yapan, Türk Toraks Derneği, Kocaeli Tabip Odası, Avrupa Solunum Derneği gibi bilimsel kuruluşlara üyeliklerin dışında Turkish Respiratory Journal, Türkiye Klinikleri, Toraks Dergisi, Akciğer Arşivi, Tüberküloz ve Toraks, Tıp-Med gibi dergilere danışmanlık hizmeti veren Prof. Dr. Yıldız'ın son dönem sigarayı bırakma kampanyalarına verdiği destekler de oldukça dikkat çekmiştir. Geçtiğimiz yıl Kocaeli Kenti Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) tarafından ödüllendirilen Prof. Dr. Yıldız'ın Avrupa Solunum Derneği'ne delege olarak seçilmesi Kocaeli Üniversitesi tarafından memnuniyetle karşılandı.
Yıldız
Tıp Fakültesi'nde Karne Dağıtım Töreni
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji-Onkoloji servisindeki öğrenciler bugün (28 Ocak 2011) karnelerini aldı. Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Kocaeli Vali Yardımcısı Ali Sözen, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Hatun, İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat İspirli, İlçe Milli Eğitim Müdürü Sezgin Çuhadar, Milli Eğitim Şube Müdürü Yusuf Yıldırım, öğretim üye ve elemanları ile öğrencilerin katıldığı törende dört yatan hasta karnelerini aldı. İlde yürütülen "Her eve bir kitap" kampanyası çerçevesinde karne alan öğrencilere kitaplar dağıtıldı. Sınıfta 24 öğrencinin eğitim aldığını ancak evde istirahat, ilaç alımı ve aralıklı yataklı tedaviye gelmeleri nedeniyle bugün sadece dört öğrencinin karnelerini aldığı törende Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gökalp okulun tarihsel geçmişi hakkında bilgiler aktardı. 2006 yılında kurulan ve Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi hematoloji-onkoloji bölümünde tedavi gören hasta çocukların eğitimlerine destek veren okulda 2 tane sınıf öğretmeni, 3 tane de branş öğretmeni görev yapıyor. Okul pediatri bölümündeki hastalara da hizmet veriyor. Matematik, Fen Bilgisi ve İngilizce branşlarında dersler alan hasta çocuklar yaşadıkları sıkıntılardan bir nebze arınarak hastanede olmanın olumsuz etkilerinden uzaklaşıyorlar. Ancak daha küçük yaş grubundaki yatan hastaların da bu hizmetten faydalanabilmesi için oluşturulan oyun odasının yanında anaokulu öğretmenine duyulan ihtiyacın da dile getirildiği törende İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat İspirli gerekli notlarını alarak, bu bölüme gerekli öğretmen alımının yapılacağını belirtti. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Sarper hasta yakınlarının da bu oyun odası ve bölüm hizmetlerinden yararlandıklarını ve çocuklarıyla daha nitelikli zaman geçirdiklerini aktararak bölümün önemine değindi. Bölümde görev yapan Psikolog Asuman Bayhan oyun odasını ve burada yapılan faaliyetlerden bahsetti ve konukları bilgilendirdi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gökalp de annelerin sürece dahil olması ve onların da eğitimi açısından bölümün önemli olduğunu bir kez daha vurguladı. Karşılıklı anlayışa dayalı bir diyalog içersinde bu bölümün destekleneceği sözünü veren İl Milli Eğitim Müdürü İspirli konuyu yanındaki İlçe Milli Eğitim Müdürü Sezgin Çuhadar'ın da programına almasını istedi. Oyun odasının gezilmesinin ardından hastane bekleme salonundaki kokteyle geçen konuklar burada da sohbete devam ettiler. Vali Yardımcısı Ali Sözen "Bizler eğitim konusunda sizlerin yanında bir ekstra bir söz söylemeyiz. Bu sizin alanınız ve biz sizin talepleriniz doğrultusunda konuya gereken önemi vermeye çalışırız. Bu sınıf ve okul öncesi öğretmen konusunda sizlerle aynı fikirdeyiz. Özellikle annelerin eğitilmesi ve çocuklarının yaşadıkları zorluklar karşısında bilinçli davranmaları ayrıca önemli" dedi. Kokteylde Vali Yardımcısı Ali Sözen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Gökalp'e, İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat İspirli ise Prof. Dr. Şükrü Hatun'a çiçek verdi.
Kocaeli Üniversitesi
HABER ARŞİVİ - Ocak 2011
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
haber merkezi
E-Gazete
Uluslararası Arkeojeofizik Kursu (INCA 2008-2010)
Kocaeli Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerif Barış'ın girişimleri ile Kocaeli Üniversitesi, Almanya Kiel ve Slovakya Bratislava Üniversiteleri işbirliğinde organize edilen, Avrupa Birliği'nin de desteklediği Arkeojeofizik Kursu Ağustos 2010'da tamamlandı.

Erasmus İntensive Programme olarak adlandırılan bir proje olarak üç üniversite ortaklığında kabul edilmiş bir proje olup, bu alanda ülkemizde ilk defa yapılan bir çalışmadır. Proje başvurusu Kiel Üniversitesi'nden Prof. Dr. Wolfgang Rabbel liderliğinde, Bratislava Üniversitesi'nden Prof. Dr. Roman. Pasteka'nın ortaklığı ile yapılmıştır. Kocaeli Üniversitesi'nden ise Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mithat Fırat Özer, Prof. Dr. Oya Çakın, Yrd. Doç. Dr. Ertan Peşken, Öğr. Gör. Süleyman Tunç, Arş. Gör. Deniz Çaka, Arş. Gör. Türker Yaş ve Arş Gör. İsmail Kaplanvural'ın katılımı ile gerçekleşti. Kursun masraflarının yüzde 75'i Avrupa Birliği fonlarından, diğer kısmı ise üniversitelerin kendi özkaynakları ile destekleyen kurumlardan sağlanmıştır. Ülkemizde yapılan bu kursa en büyük desteği Kocaeli Üniversitesi, İznik Belediye Başkanlığı ve İznik Kaymakamlığı sağlamış ve kurs başarıyla tamamlanmıştır. Kursiyerler Kocaeli Üniversitesi tarafından düzenlenen günübirlik turlarla İznik, Bursa ve İstanbul'u gezerek hem tarihi geçmişimiz hem de kültürümüz hakkında bilgi edinerek ülkelerine dönmüştür.

İlk olarak 14 Temmuz- 1Ağustos 2008 tarihleri arasında Bursa'nın İznik İlçesinde gerçekleştirilen ve iki hafta süren Arkeojeofizik Kursu'na üç ülkeden yaklaşık 20 bilim insanının eğitici olarak görev aldığı kursta her yıl 30 lisans öğrencisi katıldı. Toplamda ise 100'ün üzerinde lisans ve yüksek lisans öğrencisi kurslardan yararlandı. İkinci kurs ise 2009 yılında Slovakya'nın Nitra şehrinde, 2010 yılında ise Almanya'nın Albersdorf kasabasında ikişer haftalık programlarla gerçekleştirildi. Kursiyerler çoğunlukla jeofizik, arkeoloji, jeoloji ve inşaat mühendislerinden oluştu. Kursun dili İngilizce'ydi. Kurslarda ilk iki gün teorik dersler anlatıldıktan sonra, yoğun arazi çalışmaları ve yorumlama günleri başlardı. Sabahın erken vakitlerinden geç saatlere kadar önceden belirlenmiş arazilerde ölçüler alındı. Arazi çalışmalarında jeofizik yöntemlerin en modern cihazları ve navigasyon ekipmanları kullanıldı. Jeofizik yöntemlerden manyetik, yer radarı, çok elektrotlu ve kanallı doğru akım özdirenç, elektromanyetik ve gravite yöntemleri kullanıldı. Her öğrenci her yöntem ile çalışabilsin diye öğrenciler küçük gruplara ayrıldı. Her grup çalıştığı günün akşamı veya bir sonraki gün çalışmasını yorumlayıp sunmak zorundaydı. Kurs bitimine iki gün kala her grup bir bölgeyi seçip, o bölge ile ilgili bir poster hazırladı. Kurs bitiminde kursiyerler 5 AKTS kredi değerindeki sertifikayı almaya hak kazandı. Kursun son günü, kursun yapıldığı bölgenin ileri gelenleri öğrencilerin sunularını dinlemek için seminer salonunu doldurdu.

Kısaca INCA diye adlandırılan kurs sadece bilimsel değil aynı zamanda kültürel bir şölendi. Çok yoğun çalışma temposunun yanı sıra kültürel iki gezinin de bulunduğu kurs aynı zamanda eğlenceli veda partileriyle son bulurken öğrencilerin birbirlerinde ayrılmak istememeleri göze çarpan en önemli hususlardan bir tanesiydi. Bu kursun amacına ulaştığının da bir göstergesiydi. Çalışmalar sonucunda İznik'te yerin altında tarihi bir kilise, Slovakya'da tarihi bir kilisenin gizli bölmeleri, Almanya'da taş devrinden bir şehir gibi pek çok ilginç tarihi eserin yerleri tespit edilmiştir. Bu kurs ile ilgili olarak uluslar arası toplantılarda bir adet bildiri, bir adet Almanca makale yayınlanmış olup, İngilizce makale yazım aşamasındadır.

Projenin üç lideri arasında yapılan görüşmelerde alınan ortak kararlar şöyledir: Kursların büyük başarı ile tamamlanması sonucunda üç üniversite arasındaki işbirliğini artırmak, yeni ortak projeler gerçekleştirmek ve 2011 yılında yeni bir Intensive Programme başvurusu yapılmasıdır.

Kurslar ve benzeri çalışmalar için ayrıntılı bilgi için sbaris@kocaeli.edu.tr e-postasına mesaj atabilir veya http:/jeofizik.kocaeli.edu.tr ve http://yubam.kocaeli.edu.tr web sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.

Erasmus Öğrencileri Kartepe Gezisine Katıldı
Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi ile Eğitim Fakültesi işbirliğinde gerçekleştirilen Erasmus Yoğun Dil Kursu (EILC) için Kocaeli'ne gelen yabancı öğrenciler için kültürel tanıtım ve sosyal etkinlikler çerçevesinde Kartepe gezisi düzenlendi.

Türkçe öğrenmek için Kocaeli Üniversitesi'ne gelen İtalya, Litvanya, Estonya, Almanya ve Fransa'dan 7 öğrenci Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Serdal Pamuk ve birim çalışanlarının da katıldığı Kartepe gezisinde yoğun ders programlarının stresini atarken bir yandan da pratik yapma fırsatı buldu.

Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Bir Başarı Daha
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi son dönemlerdeki başarılarına bir yenisini daha ekledi. Fotoğrafçılık bölümü 2. sınıf öğrencilerinden Tuluhan Satı Slovenya'da düzenlenen FIAP Patronajlı Uluslararası (Between Sky and Earth 2010) Fotoğraf Yarışması'nda Bronz madalyaya değer görüldü. Tuluhan Satı'nın "birds 1" adlı fotoğrafı, 2 bölümden oluşan yarışmanın "Flying" bölümünde "FIAP Ribbons" ödülünü kazandı. Yarışmaya 42 Ülkeden 334 fotoğrafçı katıldı. 334 fotoğrafçının 1300'ün üzerindeki fotoğraf ile katıldığı yarışmada ödüle layık görülen Satı'nın eseri sergide de yer alacak. Yarışmanın sergi açılışı ve ödül töreni 21 Ocak 2011'de Slovakya Hükümetine ait "Dvorana" sergi salonunda yapılacak. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlara Fakültesi'nin uluslararası alanda temsili açısından da önemli olan yarışma ve sonucu bölümü tarafından da memnuniyetle karşılandı.
KASAUM'da Yeni Bir Dönem
Kocaeli Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi yeni bir yapılanmayla çalışmalarına hız verdi. Müdürlüğüne Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Münevver Tekcan'ın getirildiği merkezde Yrd. Doç. Dr. Meryem Gürbüz, Yrd. Doç. Dr. Gözde Yılmaz, Öğr. Gör. Ayşegül Gökalp ve Arş. Gör. Serpil Yazıcı da yönetim kurulunda görevlendirildi. Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin önceki dönemde belirtilen amaçlara ilave olarak yeni dönemde kentle olan bağlantıyı arttırmayı hedeflediğini belirten Doç. Dr. Tekcan "Özellikle Kocaeli ve Kadın, İzmit'te Yaşayan Kadın, Sanayi ve Kadın gibi konu başlıkları üzerinde çalışılması önerildi. Bizler de ileriki dönemlerimizde bu alanlarda çalışmalar yapma yönünde motive olmuş durumdayız. Yönetim kurulunda yer alan arkadaşlarımızın da önerileri, projeleri bu doğrultuda ve yapılanmamız tamamlandığında bunları hayat geçirmeyi istiyoruz" dedi. Doç. Dr. Tekcan merkeze atanmadan önce bu alanda çalışmalar yürüten ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar hakkında bilgi aldıklarını ve bu merkezlerin kadının temsili, sunumu
üzerinde çalıştıklarını, kadın sorunlarının tespiti ve çözüm önerileri üzerinde projeler geliştirdiklerini belirtti. Kadınların yaşadıkları sorunlar ile ilgili tespit ve temsil konusunun ötesinde yeni yönelimler ve çözüm arayışlarında Kocaeli Üniversitesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin de çalışmalar yürüteceğini ifade eden Doç. Dr. Tekcan "Şu anda 14 üniversitede yürütülen ve İstanbul Teknik Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilen projenin Kocaeli Üniversitesi kısmını yürütüyoruz. Bu çalışmada yönetim, akademik ve idari birimler ile öğrenciler arasındaki cinsiyet dağılımı bulunmaya çalışılıyor. 24 Ocak 2011'de sona erecek araştırmaya destek vermek bizleri memnun etti" dedi. Bilim, mühendislik, mimarlık gibi alanlarda cinsiyet dağılımlarının bulunmasıyla elde edilecek istatistiki verilerin önemli olduğunu düşündüklerini belirten Doç. Dr. Tekcan dinamik ve genç bir ekip olarak sorumluluklarının farkında olduklarını söyledi. E-derginin hazırlanması, bir kütüphanenin oluşturulması, bilimsel çalışmalar düzenlenmesi ve varolanlara destek verilmesi gibi öncelikli çalışmalar için görüş birliğinde olduklarını ve kısa süre içinde çalışmaların başlayacağını belirten Doç. Dr. Tekcan "Kocaeli Üniversitesi pek çok alanda her geçen gün daha da iyi noktalarda hizmet veriyor. Bizler de bunun farkında olarak ve ileri dönemlere dair düşüncelerimizi paylaşıyoruz ve yapılabilirlikler üzerinde çalışıyoruz. Türkiye'deki ve uluslararası alandaki benzer yapılanmaları ve çalışmaları da takip ederek alandan haberdar olmaya çalışıyoruz" dedi. Öğrenmenin sürekliliğinden hareketle alandaki okumalarını arttıran merkez üyelerinin uygun koşul ve akademik kadroların oluşturulması halinde eğitim kısmında da çalışmalarda bulunmak istediklerini ifade eden Doç. Dr. Tekcan, yapılacak çok şeyin olduğunu ancak her şeyin bir anda değil de koşullar olgunlaştığında paylaşılmasının daha yararlı olacağını söyledi.
Tekcan
Kocaeli Üniversitesi'nde Görev Değişiklikleri
Kocaeli Üniversitesi'nde dün (13 Ocak 2011), gerçekleştirilen senato toplantısında Teknik Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Satılmış Tekindal, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Sadettin Hülagü, Derbent Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Nermin Ersoy ve Karamürsel Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ergün Öztürk'e görev süreleri boyunca Kocaeli Üniversitesi'nin gelişmesi ve yapılanmasındaki değerli çalışmaları nedeniyle teşekkür belgesi verildi. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu'nun elinden aldıkları teşekkür belgelerinin ardından her öğretim üyesi duygularını senato üyeleriyle paylaştı ve üniversite adına çalışmaktan her zaman onur ve memnuniyet duyduklarını ifade ettiler. Teknik Eğitim Fakültesi Dekanlığına Prof. Dr. Mustafa Çanakçı, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürlüğüne Prof. Dr. Ufuk Yıldız, Derbent Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu Müdürlüğüne Doç. Dr. Nezihi Köprübaşı ve Karamürsel Meslek Yüksekokulu Müdürlüğüne Yrd. Doç. Dr. Erdal Arlı'nın getirildiği yeni dönemde adı geçen öğretim üyeleri de senato toplantısına katıldılar.
Kocaeli Kent Mimarisi
Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal ile Kocaeli Kent Mimarisi konusunu ele aldık, düşüncelerini ve çalışmalarını aktarmasını istedik.
Muhabir: Kocaeli'ni mimari açıdan kısaca değerlendirir misiniz?
Yrd. Doç. Dr. Köksal: Kocaeli sanayileşmenin yoğun olarak yaşandığı bir bölge. Bu anlamda mevcut dokunun tarihsel süreçte sıkça değiştiği bir kent. İstanbul'a yakın olmasını hem avantajlı hem de dezavantajlı sayabiliriz. Sanayi bölgesi olması nedeniyle göç ve buna bağlı nüfus artışı, eğitim, sağlık gibi alanlardaki ihtiyacın artması elbette ki kentin dönüşümünde etkili oluyor. Tarihsel açıdan son derece değerli olan kentte 1950'lerden sonra D-100 karayolunun ve sonrasında da demiryolunun sahile yakın alandan geçmesi, kısacası ulaşım politikaları da kentin mimarisini ve sosyolojik gelişimini etkileyen unsurlar. Kentte Roma döneminden az sayıda eser
kalmış ve İzmit sit alanı olarak ilan edilen bölgesi, Saraylı, Örcün köyleri, Değirmendere gibi önemli değerleri barındıran Kocaeli'nde dönüşüm hızlı yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Örneğin 19.yy'da kentte Müslim ve gayrimüslim sayısı denkken o döneme ait çok sınırlı hatta hemen hemen çok az eser görülmektedir.
Muhabir: Kocaeli'nin denizle bağlantısı ve kültürel mirasına dair neler söylersiniz?
Yrd. Doç. Dr. Köksal: Tarihsel açıdan zengin ancak kültürel mirasına sahip çıkma noktasında daha iyi olması gereken bir kent olduğunu söyleyebiliriz Kocaeli'nin. 16.yy'a ait Pertev Paşa Külliyesi kentin yeni yapılaşma politikalarında zarar gören yapılardan sadece birisidir. Sanayinin bölgede merkez haline gelmesi ile birlikte artan nüfus, beraberinde ulaşım politikalarında değişimi de getirmiş ve 1950'lerde yapılan D-100 karayolu ile sahil kıyısı olan kentin daha içerilere geçmesi sağlanmıştır. Örneğin Halkevi binası kıyıda yer alıyorken bu yeni yapılanma ile epeyce içerilerde kalmıştır. Bu karayolundan önce liman kenti olarak işlev gören kentte kıyıya dik açılan sokakları, ambar yapıları, kısacası kıyıyla ticari ilişkiden kaynaklı insan ilişkileri daha fazlaydı. Karayoluna ilaveten demiryolunun da sahile alınması şehrin topografyasında yamaçlara doğru yerleşimi beraberinde getirmiştir. Zaten son olarak yaşanan 1999 Marmara Depremi sonrasında da topografya daha da yukarı yamaçlara doğru şekil değiştirmiştir. Kent ve denizin ayrılması bu anlamda aktarılabilir. Ayrıca tarihsel süreç içinde bakıldığında tarımsal işgücünün varlığı da sanayi ile birlikte azalmış, hatta bazı noktalarda sona ermiştir. Örneğin deprem sonrasında üzüm bağlarının olduğu alanlar kamusallaştırılmış ve yerini konutlara bırakmıştır. Elbette ki doğal afetler sonrasında eğer kent buna hazırlıklı değilse, hızla alınan kararlarda bazı aksaklıklar yaşanabilmektedir. Bunun sonucu olarak Gölcük'teki Saraylı köyü örneğinde olduğu gibi yaşam, mimari ve doğal olarak değişip dönüşmüştür. Hayatın kırsalda işlediği Saraylı, Örcün gibi yerlerde bugün pek çok değişim gözlenmektedir. Yaşantısında kadının az görüldüğü bu alanlarda önceleri her kapı açık ve kilit kullanılmaz iken şimdilerde yaşamlar bahçelere ve ev içlerine kaymıştır. Bunca farklı değişkenler sıralanabilir elbette ama önemli olan dönüşümlerin insan yaşamına uygun ve sağlıklı yapılabilmesidir. Toprakla olan ilişkinin değişmesi beraberinde kültürel değişimleri getirmekte ve bu anlamda sosyolojik ilişkiler de dönüşüme uğramaktadır. Toprağa bağlı üretimin azalması veya yok olması, köylere dair bazı iş kollarının artan sanayi ile kaybolması beraberinde genç nüfusun buraları terk edip, yapıların da kaderlerine terk edildiği, yaş ortalaması yüksek ve bakımsız yapılarda yaşamlarını sürdüren insanlar bırakmaktadır. Bir de yoksullukla paralel olarak sokak çocuklarının artışı bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkan önemli bir başka dikkat gerektiren konudur.
Muhabir: Ülkemizde ve dünyada yaşanan değişime uyum sağlamak durumunda olan Kocaeli gibi kentler için öncelikle nelere dikkat edilmelidir?
Yrd. Doç. Dr. Köksal: Öncelikle kent olarak zengin bir tarih ve kültürel mirasa sahip olduğumuzu tekrar belirtmek istiyorum. Burada insanların yaşam alanları dikkate alınarak yapılaşmalara gidilmesi, neyin korunması gerektiği, neyin korunmaya değer olduğunun saptanması ile bu alanda çalışmalar yürütülmesi gereği hissedilmektedir. Evet bölge dinamik bir bölge ve çok çeşitli değişkenlerle tarihsel süreç içinde farklı şekillerde zemini daha sağlam olan yukarı bölgelere doğru kayış bulunmaktadır, ancak yine de bu alanların genel kent görünümüne uyumlu olması önemlidir. Alanım olduğu için rahatlıkla söyleyebilirim ki kültürel mirasa sahip çıkmak toplumsal hafıza, kentin kültürü, kimliği vb. açısından da son derece elzemdir. Toplumsal hafızamızı taze tutup, kimliğimizi bulmamız anlamında varolanı koruyup, daha nitelikli hale dönüştürmek temel amaç olmalıdır. Bu süreklilik sağlandığı zaman geleceğimize geçmişimizin mirasını aktarabiliriz.
Muhabir: Kocaeli Üniversitesi'nin kent ile olan bağlantısını düşünürseniz neler söylersiniz?
Yrd. Doç. Dr. Köksal: Kocaeli Üniversitesi 60 bine yakın öğrencisi ve 2000'in üzerindeki personeliyle son derece dinamik bir kurum. Kamu hizmeti veren bir kurumun kamu yararı söz konusu olan kentsel projelerde yer alması ve işbirliklerine girmesi kaçınılmaz. Bu anlamda önemli çalışmalar yapıldı ve yapılacak. Kente dair sorunlar analiz edilip, çözüm önerileri sunuluyor ve yeni yönelişler ilgili makamlarla paylaşılıyor. Biz Mimarlık ve Tasarım Fakültesi olarak ders içeriklerimizin örnek proje ve çalışmalarını kentsel mekanlara ayırıyoruz. Kente dair bilgisi ve araştırması olan öğrencilerimiz yaşam alanları hakkında da sorunları saptıyor ve alternatif projeler öneriyor. Kente dair yapılan bu çalışmalar ve çözüm önerileri ilgili makamlara sunuluyor, çeşitli yarışmalarda yer alıyor ve her şeyden önemlisi kente ve kentin sorunlarına duyarlı bir kuşak yaratılıyor. Farkındalık geliştiriliyor. Bu anlamda ilköğretim ve dengi okullarda kent, tarih, toplumsal bellek gibi konuları kapsayan sunumlar veriyoruz. Böylece öğrencilerin bu konulara bilinirliğini arttırıp çevresine duyarlı bireyler olmaları yönünde küçük bir adım atmış oluyoruz. Yaşamsal üç temel alan olan hukuk, sağlık ve mimari alanlarının hepsi de üniversitemiz tarafından kentin hizmetine sunulmuş durumda. Bu anlamda kentten aldığını kente yansıtan ve sosyal açıdan kenti analiz eden bir kurum Kocaeli Üniversitesi.
Muhabir: Kocaeli'ne dair örnek çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Yrd. Doç. Dr. Köksal: Gölcük Saraylı-Örcün köylerinde yaptığımız atölye çalışması vardı. 2008 yılı yazında yaptığımız bu çalışmada Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aynur Özuğurlu ve onun diğer üniversitelerin sosyoloji bölümlerinden getirdiği öğrencileri ile biz yani Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ortak bir çalışma ile alan araştırması yaptık. Kentin kültürel mirasının korunmasına dair saptamalarda bulunduk.Yaz atölyesinin yapıldığı bölge özelinde sosyolojik araştırmalar yaparak değişimi gözlemlemeye çalıştık. Bu süreçte köy meydanında köy halkının da katılımı ile birebir görüşmeler yapıp kültürel ve tarihsel açıdan veriler elde ettik. Buralardaki yapılaşmada yaşanan dönüşümlerin köy sakinlerine etkilerini gözlemlemeye çalıştık. Bu çalışmada yerel yönetimler olduğu gibi, Bakanlığın ilgili birimlerinden temsilciler ile Sivil Toplum Örgütleri de bizimle işbirliğine girdi. Bir başka çalışma da Kazıklı Kervansaray çalışması. Tarihsel dokusuna bağlı kalarak restore edilen bu mekan şimdi sanat ve kültür etkinliklerinin mekanı olarak hizmet veriyor. Yine Kocaeli'nin hemen her noktasındaki yapılar incelenerek kültürel miras açısından hangilerinin korunmaya değer olduğunu saptamaya çalıştık. Çalışmalarımız bundan sonra da devam edecek. Kocaeli Üniversitesi pek çok alanda kentle bağlarını sıkı tutan bir üniversite ve bu anlamda kente kazanımları fazla olacaktır. Gölcük Vizyon 2023 çalışmasını Gölcük Belediyesi ve Kocaeli Kent Konseyi ile birlikte şekillendirmeye çalışıyoruz. Burada tek tek sayamayacağım ama oldukça yararlı pek çok çalışma hayata geçip somut olarak görülecektir.
Muhabir: Yerel yönetimlerin size bakışı nasıl? Çalışmalarınızda destek alabiliyor musunuz?
Yrd. Doç. Dr. Köksal: Bu açıdan şanslı olduğumuz belirtebilirim. Kocaeli'deki belediyeler bu konulara çok duyarlı. Hemen hemen teklif götürdüğümüz tüm belediyelerin destek verdiklerini gördük. Buradaki temel nokta projenin veya çalışmanın onlar açısından görünür faydası ve somut olarak önerdikleri gibi görünüyor. Saraylı-Örcün köylerindeki yaz atölyesinde Gölcük Belediyesi masraflarımızı karşıladı. Yine Kazıklı Kervansaray projesinde de desteklerini aldık. Sanayinin kente etkilerinin fazla olduğu Kocaeli için belediyeler veya diğer yerel yönetimler kadar sanayilerin de bu alanlara dönük olması beklenen bir şey. Bu anlamda çevre, sağlık, eğitim ve artan nüfusa paralel olarak gelişen diğer konularda ortak hareket edip, işbirliklerini geliştirmek son derece önemli. Biz kendi içimizde ve eğitimlerimizde de bu işbirliğini gerekli görüyoruz ve çalışmalarımızda farklı disiplinlerden öğretim üye ve elemanları ile öğrencilerden destek alıyoruz. Kocaeli hepimizin kenti ve buna bizim değerlerimiz olarak bakmak hepimizi aynı paydada birleştiriyor diye düşünüyorum.
Köksal
Üroloji Anabilim Dalı'ndan Önemli Kurs
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı tarafından organize edilen ve geçtiğimiz Cumartesi günü (8 Ocak 2011), Umuttepe Yerleşkesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen kursa farklı illerden uzman ürologlar katıldı. Bursa, Kütahya, Adapazarı ve İstanbul gibi ülkenin çeşitli illerinden 20 üroloğun katıldığı toplantıda kadınlarda idrar kaçırma konusu hakkında bilgiler aktarıldı ve ilgili ameliyatlara ait örnekler gösterildi. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Özkürkçügil konuşmasında "Bu tip vakalarda doğru tanı çok önemlidir. Kadınlarda idrar kaçırma durumunda her zaman ameliyat önerilmez, bazı durumlarda farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Dolayısıyla bu kurs, alandaki yeni gelişmeleri takip edebilmek anlamında da önemlidir" dedi. Hastanın şikayetlerinin son bulması ve hasta memnuniyetinin önemli olduğunun ifade edildiği kursa fakülte öğretim üye ve elemanları ile diğer illerden gelen katılımcılar katıldı. Uzman ürologların oldukça yararlı buldukları kurs gün bitiminde sona erdi.
Kocaeli Üniversitesi Kukla Kulübü'nden Etkinlik Dizisi
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde 2009 yılında kurulan ve Kukla-Karagöz sanatçısı, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencisi Ata Camuz'un önderliği ile bir grup öğrencinin gayretli çalışmaları ile çalışmalarına devam eden Kocaeli Üniversitesi Kukla Kulübü'nün yönetim kurulunda fakülte öğrencilerinden Emine Bilgin, Begüm Antalya, Sibel Tomaç, Yaşar Alkan, Denetim Kurulunda ise Uğur Ercan, Oğuzhan Akar ve Metin Ali Feyyaz Fergökçe yer alıyor. Geleneksel Türk tiyatrosunun günümüzde yavaş yavaş önemini yitirmekte olan dallarından kukla sanatının yaşatılmasını, bunun için tanıtılmasını, geliştirilmesini, yaygınlaştırılmasını sağlamak, kukla sanatçıları yetiştirmek, müze koleksiyonlarına kuklaların da dahil olmasına katkıda bulunmak gibi pek çok amaçla kurulan kulüp geçtiğimiz Cumartesi günü (8 Ocak 2011) Hereke'den başlayan bir dizi etkinliğe imza attı. Oyun izleme, sanatçılar ile söyleşi ve geziden oluşan etkinliklerde sabah Hereke'den yola çıkan grup Şehir Tiyatroyları GOP Ferih Egemen Sahnesi'ndeki Karagöz Balıkçı oyununu izlediler. Ardından Karagöz Kukla Sanatçısı ve Tiyatro Oyuncusu Özgür Atkın'la Söyleşi gerçekleştirildi. Tüm gün süren etkinliklerin öğleden sonrasındaki kısmında ise ''Yaşayan İnsan Hazinesi" Karagöz Kukla Sanatçısı Taceddin Diker'i evinde ziyaret eden ve geleneksel sanat üzerine sohbet eden kulüp üyeleri akşam 20.00'da Ümraniye Sahnesi'nde sunulan ve Yiğit Sertdemir tarafından yazılıp yönetilen"Surname" adlı Kuklalı Oyunu izlediler. Eğlenceli ve bilgilendirici geçen etkinliklerde kulüp üyeleri keyifli zaman geçirdiler ve Hereke'ye dönüşle program sona erdi.
KÖGEM'den Bilime Katkılar Devam Ediyor
Kurulduğu KASIM 2007'den günümüze düzenlediği 16 adet kurs ile 400'e yakın bilim insanına kök hücre, doku mühendisliği ve endometriyum-embriyo ko-kültür alanlarında sertifika eğitimi veren KÖGEM aynı zamanda ülkemizde ilk kez kök hücre konusunda yüksek lisans eğitimini de sürdürmektedir. Kuruluş gerekçelerine uygun olarak ülkemizdeki birçok üniversiteyle lisansüstü tez ve ortak AR-GE projelerini devam ettirmekte olan KÖGEM'in son olarak ortak olduğu 4 adet projenin TÜBİTAK tarafından desteklenmesine karar verildiği açıklandı. 2010 2.dönem proje sonuçlarına göre bu projelerin deneysel aşamalarının tamamı ya da bir kısmı KÖGEM laboratuvarlarında gerçekleştirilecek. Marmara Üniversitesi Tıp Fak. İle "Deneysel Balb/c Ova-astım modelinde kemik iliği kaynaklı mezenkimal kök hücrelerin astım üzerine etkisinin araştırılması" başlıklı proje, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi ile "İnsan Meme Kanser Hücrelerinin İnvazyon ve Metastazında Voltaj Kapılı Potasyum Kanallarının (Kv1.3 ve Kv10.1) Rolü" başlıklı proje, Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ile "İnsan Diş Pulpası ve
Periodontal Ligament Kaynaklı Kök Hücrelerinin Osteojenik Farklılaşması Sürecinde Mirna'ların rolü" başlıklı proje ve İnönü Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ile "Farklı Yapıdaki Pulpa Kapaklama Ajanlarının, Diş Pulpası Kökenli Mezenşimal Kök Hücrelerinin Odontojenik Farklılaşmasına Etkisi" başlıklı projelerin deneysel çalışmalarının bir kısmı ya da tamamının KÖGEM laboratuarlarında gerçekleştirileceğini belirten KÖGEM Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz, KÖGEM'in sadece üniversitemiz araştırmacılarına değil tüm ülke araştırmacılarına hizmet veren bir AR-GE merkezi olma yolunda arzuladıkları hedefe ulaşma yolunda oldukça mesafe aldıklarını söyledi. Prof. Dr. Karaöz, geçtiğimiz dönemlerde KÖGEM merkezli 4 adet projeye TÜBİTAK'tan destek aldıklarını bunlardan 2 adedini tamamladıklarını diğer iki projenin devam ettiğini ve gelecekte de artarak hem üniversitemiz bünyesinde hem de diğer üniversitelerle ortak projelerin sürdürüleceğini belirtti. Prof. Dr. Karaöz; KÖGEM'in bilimsel ve teknik düzeyde yapılanmasını büyük oranda tamamladığını, hedeflerinin sadece ülke düzeyinde değil uluslararası düzeyde bir AR-GE merkezi olmak olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Karaöz, 2011 yılında 4 adet kurs planladıklarını çok yakında uluslararası workshop'lar düzenleyerek ve Avrupa Birliği çerçeve programları dahilinde proje destekleri alarak Kocaeli Üniversitesi'ni "Hücresel Tedaviler ve Doku-Organ Mühendisliği" alanında bir referans merkezi olmasını arzuladıklarını ifade etti.
Gölcük Vizyon 2023 Kocaeli Üniversitesi'nde Toplandı
Kocaeli Üniversitesi ve Gölcük Belediyesi tarafından düzenlenen, Kocaeli Kent Konseyi'nin de katıldığı çalışma grubunda "Üniversitenin kentle bütünleştiği nokta" sloganıyla yola çıkan grup bugün (6 Ocak 2011), Umuttepe Yerleşkesi, Sosyal Tesisler, Kardelen Salonu'nda toplandı. Beşincisi düzenlenen toplantıya Kocaeli Üniversitesi'nden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arif Demir, Prof. Dr. Sinan Özbek, Doç. Dr. Melih İnal, Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal, Yrd. Doç. Dr. Ergin Ulutaş, Öğr. Gör. Tülin Bozkurt, Arş. Gör. Erdal Ünal, Arş. Gör. Fehmi Ünsalan yer alırken Meclis Üyelerinden Sedat Yücel, Gölcük Belediyesi'nden Başkan Yardımcıları Mehmet Olgun, İbrahim Tektaş, İmar ve Şehir Müdürlüğü'nden Berrin Özdil, Strateji Geliştirme Performans İzleme'den Fatih Bayram, Bilgi İşlem Sorumlusu Erman Suan, Sanat Galerisi Sorumlusu Dilek Perçin ve Genel Koordinatör Nihat Abiş ile Kent Konseyi Başkanı Dr. Metin Şentürk katıldı.
Gölcük'ün geleceğinin şekillendirildiği ve Üniversite-kent işbirliğinin en aktif halinin yaşandığı toplantıda Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal, Yrd. Doç. Dr. Ergin Ulutaş ve Öğr. Gör. Tülin Bozkurt birer sunum yaptılar. Birbirinden değerli proje ve önerilerini katılımcılarla paylaşan ve uygulanabilirliği üzerine yorumların yürütüldüğü toplantının açılış konuşmasını Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arif Demir yaptı. Prof. Dr. Demir "Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Kocaeli Üniversitesi'nin birebir içinde yer aldığı bu çalışmanın kent geleceği açısından kazanım olduğunu düşünüyorum. Sosyal ve teknolojik açıdan önemli projelerin konuşulacağı bu toplantıda olmaktan memnunum" dedi. Prof. Dr. Demir'in konuşmasının ardından Meclis Üyesi Sedat Yücel de söz aldı ve "Kocaeli Üniversitesi'nde yakın zamanda çalıştay yapıldığını ve bu çalıştayda kentle işbirliğinin arttırılması için önerilerin paylaşıldığını biliyorum. Bu çalıştayı ilgiyle takip ederken bizim çalışmamız açısından da son derece paralel ve avantajlı olduğunu düşündüm. Bu da beni heyecanlandırdı" dedi. Gölcük Vizyon 2023 ile yola çıkan katılımcılar için web sayfasının hazırlandığını ve buradan da artık bilgi paylaşımında bulunulabileceğini belirten Doç. Dr. Melih İnal hazırlanan sayfayı katılımcıların önerilerine açık hale getirdi. Doç. Dr. İnal'ın web sayfası hakkındaki önerilerinin ardından Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal söz alarak "Gölcük Kültür Mirası" üzerine sunumunu yaptı. Bu alanda yaptıkları çalışmalardan örnekler veren Yrd. Doç. Dr. Köksal "Lisans derslerimizde Gölcük'ün kültürel mirasının belgelenmesi ve korunması üzerine projelerimiz yer alıyor. Yine Saraylı, Değirmendere, Örcün gibi kültürel miras araştırmalarımız oldu. Bizler için bu alan son derece elverişli ve yapabileceklerimiz fazla" dedi. Yrd. Doç. Dr. Köksal Kazıklı Kervansaray'ın restorasyon sürecinden ve Yrd. Doç. Dr. Aynur Özuğurlu ile gerçekleştirdikleri Saraylı, Örcün köylerindeki yaz atölyesinden de bahsetti. Yrd. Doç. Dr. Köksal Gölcük Belediyesi'nin de bu çalışmalara destek verdiğini belirtti ve ancak ortak çalışmalarla daha iyi şeyler yapılabileceğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Köksal'ın sunumunun ardından Yrd. Doç. Dr. Ergin Ulutaş "Deprem Bilgilendirme Merkezi" konulu projesini katılımcılara aktardı. 1999 Depremi'nden en fazla hasar alan bölge olarak Gölcük'te böylesi bir bilgilendirme merkezinin gerekli olduğu fikrinden hareketle hazırlanan sunumda görsel materyallerle deprem ve deprem sonrasındaki yer hareketleri aktarıldı. Deprem ve deprem bilimi, depremlerin nasıl oluştuğu, Türkiye'nin deprem haritalarının ve 17 Ağustos Depremi'nin haritalarının yer aldığı sunumda sismik dalgalar, sismik dalgaların nasıl kaydedildiği, depremlerin neden oluştuğu, şiddetinin nasıl ölçüldüğü gibi pek çok önemli veri de aktarıldı. Yrd. Doç. Dr. Ulutaş sunumunu çocukların da anlayabileceği şekilde görseller ve içerikle oluşturarak merkezdeki sunumun nasıl olması gereği üzerine İsveç'teki müzede yer alan böylesi bir merkezin görüntülerini de paylaşarak değerli paylaşımlarda bulundu. Yine tsunami nedir, Türkiye'de oluşur mu gibi sorular ve yanıtları etrafında sunumunu genişleten Yrd. Doç. Dr. Ultaş'ın sunumunun ardından Öğr. Gör. Tülin Bozkurt söz aldı. Kültürel mirası koruma projeleri kapsamında "Saraylı Köyü" Örneğinde Gölcük Kent Kimliği konulu sunumd Öğr. Gör. Bozkurt "Kimliksiz kent kimliksiz insana benzer. Bir kenti diğerlerinden ayıran tek şey çevresi, dizaynı, tarihi ve yerel kültürüdür. Bizler de bunların farkında olarak Gölcük kentinin tarihi ve kültürel mirasının ortaya çıkarılması ve kayıt altına alınmasını sağlamayı amaçlayan bu projeyi paylaşıyoruz" dedi. Öğr. Gör. Bozkurt daha öncesinde Polatlı köyü üzerinden alan araştırması yaptıklarını ve bu noktada Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin son derece ilgiyle katıldıkları çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirtti. Oluşturulacak Kültürel Miras Ofisi gibi bir mekanla insanların kültürlerine sahip çıkabileceklerini, Kent Araştırma Merkezi'nin açılması, Ahmet İhsan Anıevi'nin yapılması gibi projelerle bölgenin turizm açısından da gelişeceğini belirten Öğr. Gör. Bozkurt katılımcılarla projenin nasıl uygulanabileceğini de tartıştı. Hemen her sunum sonrasında belediye temsilcileri ile kent konseyinden yetkililerin görüşler belirttiği ve katılımcılarla zenginleşene önerilerle daha iyi bir Gölcük geleceğinin tasarlandığı toplantıda Kent Konseyi Başkanı Dr. Metin Şentürk "Ben heyecanlıyım. Gölcük için son derece güzel şeyler konuşuluyor. Burada olup projeleri dinlemek keyif verici, bu çalışmanın parçası olmak da öyle. Uygulanabilirlikleri elbette değerlendirilecektir ama ben burada olmaktan memnunum" dedi. Benzer görüşlerin diğer katılımcılarla da paylaşıldığı toplantıdaki sohbet ortamı katılımcılar için hazırlanan yemekte de devam etti.

Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özer Kanburoğlu ile günümüzde fotoğraf konusunu ele aldık, düşüncelerini aktarmasını istedik
Muhabir: Bize çok kısaca fotoğrafın sizin için anlamı ve sizde bıraktığı izlenimden bahseder misiniz?
Prof. Dr. Kanburoğlu: Benim için fotoğraf hayatın kendisidir, hayatın gerçeğidir. Ancak hemen belirtmem gerekir ki bu ifadem bugün kü fotoğraflar için geçerliliğini koruyamamaktadır. Teknolojik gelişmelerle birlikte gerçeklik olgusu da zarar gördüğü için bu konuda alandan kişiler olmamıza rağmen yanılgılara düşebiliyoruz. Teknoloji ile gerçeklik algımızın değiştiğini söyleyebiliriz.
Muhabir: Sizce siyah beyaz fotoğraf mı yoksa renkli fotoğraf mı? Bir fotoğrafı değerli kılan temel unsurları sıralayabilir misiniz?
Fotoğrafın Değişen Yüzü
Kanburoğlu
Prof. Dr. Kanburoğlu: Bugün hala siyah beyaz fotoğraf kullanılıyorsa bunda ayrıca düşünülmesi gereken bir şey var. Ben de en dramatik fotoğrafların siyah beyaz olanlar olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar 1826 yılında kullanılmaya başlanmışsa da bugün hala istenen ve izlenen bir şey. 1920'lerde üçlü filtre kullanımıyla renkli fotoğraf çekimine başlanıyor ama siyah beyaz bence hala cazibesini koruyor. Bir fotoğrafı değerli kılan 4 temel unsur sıralayabilirim. Bunlar; alan derinliği, renk tonları, mekan ve obje arasındaki ilişki ve bunların hepsinin bize sunduğu yani mesajdır. Ben şahsen bir fotoğraf çekerken bu fotoğrafı çekersem dünyaya ne katarım, çekmezsem dünyadan ne eksilir diye düşünürüm. Dolayısıyla fotoğraf çekerken bu dikkate alınmalı ve fotoğrafın ortak bir mesajı olmalıdır. Düşündüren fotoğraf kalıcıdır.
Konuya tarihsel açıdan bakacak olursak örneğin bazı fotoğraflar üzerinden yıllar geçse de o dönemi anlatan en kısa ve özet metinler gibi işler. Bunlardan üç tanesini hatırlarsak Eddie Adams'ın çektiği ve Vietnam Savaşı'yla ilgili aklımızda kalan kare. Bu kare ile Adams Pulitzer ödülünü almıştır. Bir diğer fotoğraf ise açlıktan ölmek üzere olan siyah küçük bir kız çocuğunun yanında duran akbabanın olduğu karedir. Bu resimde Kevin Carter da Pulitzer ödülü almış, ancak küçük kıza yardım etmediğini gerekçesi ile yoğun eleştirilere de maruz kalmıştır. Son örnek ise 1929 Ekonomik Bunalımını resmeden Dorothae Lange'nin çektiği ve anne ile iki çocuğunu gösteren karedir. Bu örneklerden de anlaşıldığı üzre fotoğraf dönemi yansıtan çok önemli ve değerli bir çalışmanın ürünü olabilmektedir.

Muhabir: Günümüz fotoğrafçılığı ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr. Kanburoğlu: Endişe ile karşıladığım bir süreç. Elbette ki her alanda olduğu gibi teknoloji alanındaki gelişmelerden de yararlanacağız. Ancak bizim alanımızda fotoğrafçılığın zararına pek çok şey yaşandı ve yaşanıyor. Fotoğraf yapmak ve fotoğraf çekmek birbirinden farklı şeylerdir. Fotoğraf yapmak ne kadar emek gerektiren ve düşünsel bir süreci gerektiriyorsa, fotoğraf çekmek o kadar "basit" ve anlıktır, tüketim odaklıdır. Dolayısıyla bugün herkes elindeki bir makine ile fotoğraf çekiyor ve bu kolaycılığın içinde yer alıyor. Çabuk üretilen çabuk tüketiliyor ve kalıcı bir şey oluşmuyor.
Muhabir: Fotoğraf eğitimi nasıl olmalıdır?
Prof. Dr. Kanburoğlu: Ben bu konuda bir yoğunlaşmanın belli bir bölgede sıkıştığını düşünüyorum. Dolayısıyla benzer ders programları tüm fakültelerde veriliyor. Fotoğrafçılık eğitimi hem iletişim hem de güzel sanatlar fakültelerinde veriliyor. Ancak ben üniversitelerin kendilerine bir alan belirleyerek burada uzmanlaşmalarının daha iyi sonuçlar vereceğini düşünüyorum. Örneğin biz endüstri bölgesiyiz ve endüstri ağırlığı olan bir eğitim verebiliriz. İstanbul mekanın avantajını kullanıp daha farklı bir alana kayabilir ve örneğin bu alanda başka bir ekole dahil olabilir. Benzer formatlarda ama eksik bir eğitim verildiği düşüncesindeyim. Herkes her türlü bilgiyi aynı ağırlık ve içerikle veremez. Bu nedenle uzmanlaşmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca etik, insan hakları gibi alanların da bu ders programlarına dahil edilmesini yararlı buluyorum. Bir de özel yetenekle öğrenci alan bölümler için şu söylenebilir; herkes burdan sanatçı olarak çıkmaz. Bu eğitimler belirli bir yeteneği geliştirmeye dönüktür ve bu şekilde kabul edilmelidir. Olmayan bir yetenek istenildiği kadar eğitim verilsin başarıya ulaşamaz.

Muhabir: Sektörel anlamda bugün fotoğrafçılık ne durumda?
Prof. Dr. Kanburoğlu: Ortada bir pasta var ve bu pasta sabitken paydaşları artıyor. Buna bir de teknolojik gelişmelerle hemen herkesin "fotoğraf çekmeye başlaması" eklenince sektör daha da sıkışmış bir hal alıyor. Dolayısıyla insanlar yeni kapılar aralamaya çalışıyor. Örneğin doğum fotoğrafçılığı ve düğün fotoğrafçılığı gibi yeni alanlar ortaya çıktı. Örneğin Amerikan Hastanesi'nde hemşire olarak görev yapan ve benim de öğrencim olan Şengül Pallı dünyada uygulaması olan ancak bizde 2003 yılında Şengül ile birlikte başlanan doğum fotoğrafçılığına başladı. Türkiye'nin ilk doğum fotoğrafçısı olan Şengül tam da az önce bahsettiğimiz sıkışmışlığı farklı bir kapı aralayarak açmaya çalıştı. Benzer şekilde düğün fotoğrafçılığı da artık gelinin ve damadın kuaförlerde hazırlanmasından tüm süreç boyunca yanlarında olarak her anı kaydetme telaşındalar. Bir ihtiyaç vardı ve bu nedenle de bu alanlar açıldı diye düşünüyorum.
Muhabir: Sanal alemdeki fotoğraf konusundaki görüşleriniz nelerdir?
Prof. Dr. Kanburoğlu: Bunun tam olarak karşılığı nedir bilmiyorum ve bence psikologlar ve psikiyatristlerce daha derin araştırmalara ihtiyaç duyuyor ama özel alanın sanal alemde fazlasıyla yer alması elbette çok olumlu bakılacak bir durum değil. Gelenek ve göreneklerimiz dışında, kültürel yapımızla da çok yakın olmadığı düşüncesindeyim. Seyretmek ve seyredilmek üzerine kurulu bu fazla fotoğraf paylaşımı üzerinde daha fazla durulmayı gerektiriyor. İletişim kaynakları olağanüstü artınca ve erişilebilirliklerin sınırları kalkınca ortaya bugünkü durum çıktı. Ailelerin çocukları ile daha yakından ilgilenerek bu sınırsız alanın olumsuzluklarına karşı dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum. Elbette teknolojik açıdan kolaylaştırıcıları hayatımıza dahil edeceğiz, ancak bunlar her şeyin "kolay" ve "tüketim" odaklı olmasını beraberinde getiriyorsa ortada bir sorun var demektir.
Muhabir: Sanatsal üretim sizce devamlı mıdır? Yoksa bir doygunluk sınırı var mıdır?
Prof. Dr. Kanburoğlu: Ben belirli bir üretim olmasının zorluklardan geçtiğini düşünüyorum. Zorluk yaşanmadan insanın duygularını dışavurması, sanatsal açıdan üretken olması çok beklenen şey değildir. Kendi adıma da söyleyebilirim ki en çok beğeni alan fotoğraflarım hayatımın en kötü zamanlarındaki çalışmalarımdandır. Maddi zorluklar, ayrılık, ölüm vb sorunlar karşısında bireyin toplumsal refleksi diye bakıyorum sanata ve sanatsal üretime. Dolayısıyla evet zaman zaman doygunluk veya en azından ve en iyi ihtimalle duraklama, beslenme ve tekrar aktarma dönemleri vardır sanatçıların. Örneğin ben şu an sanatsal açıdan fotoğrafla ilgilenmek yerine aktarma dönemindeyim. Kitabımla uğraşıyorum, çünkü biliyorum ki diğer alanda en son bıraktığım noktanın üzerine çıkacak zamanda değilim. İlerde ne olur bilemiyorum ama şu an beslenme aşamasındayım. Şanslı bir noktada görüyorum kendimi, kan tazelenecek en güzel mekan olan Üniversitede görev yapıyorum ve etrafım hep genç, dinamik, meraklı ve çalışkan insanlarla dolu.

Not: 1964 İstanbul doğumlu, Mimar Sinan Üniversitesi'nde lisans, Marmara Üniversitesi'nde yüksek lisans, İstanbul Üniversitesi'nde doktora eğitimi alıp çok sayıda akademik çalışmanın yanında ödüller alan ve sergiler açan Prof. Dr. Özer Kanburoğlu'na ait web sitesine ve çalışmalarına http://www.ozerkanburoglu.com adresinden ulaşmanız mümkündür.
Kocaeli Üniversitesi'nde Özdeğerlendirme Toplantısı
Kocaeli Üniversitesi tarafından 21-22 Aralık 2010 tarihlerinde düzenlenen ve öğretim üyesi, öğretim elemanı, öğrenci ve idari personelin katıldığı çalıştay değerlendirmesi yapılarak öneriler alındı ve bugün (6 Ocak 2011), Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi Karadeniz Salonu'nda kolaylaştırıcıların katılımıyla Üniversite yönetimine sonuçlar aktarıldı. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Prof. Dr. Hasret Çomak, Prof. Dr. Arif Demir, Rektör Başdanışmanı Prof. Dr. Yusuf Çağlar ve kolaylaştırıcıların katıldığı toplantıda çalıştayda moderatör olarak görev alan Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Hatun, Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu, Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal, Yrd. Doç. Dr. Safiye Başar, Arş. Gör. Doğa Sarıipek ve öğrenci Alişan Yaşar ile birlikte hazırladıkları sunumu katılımcılarla paylaştı.
Kocaeli Üniversitesi web adresinde de yer alan sunumda Prof. Dr. Şükrü Hatun ilk gün 800 kadar kişinin katılım gösterdiğini, elektronik ortamda 277 kişinin görüş belirtip katılım sağladığını ve öğrencilerin özellikle katılımın memnuniyet verici olduğunu belirtti. 12 çalışma grubunun çalışmalarının ardından ikinci günün sonunda yapılan sunumlarla çalıştayın kısa bir özetinin yapıldığını ve sonrasındaki raporlarla birlikte son derece verimli bir çalışma olduğunun fark edildiğini belirten Prof. Dr. Hatun "Çalıştay benim ve pek çok arkadaşımın da belirttiği üzre 'umut verici' olarak tanımlandı" dedi. Yapılan değerlendirmenin üniversite yönetimiyle paylaşılmasının da süreklilik ve çözüm odaklı yaklaşımla açıklanabileceğini belirten Prof. Dr. Hatun kısa kısa tüm grupların raporlarına değinerek önemli noktaların altını çizdi ve bazı durumlarda kolaylaştırıcıların açıklamalarına yer verdi. İnteraktif bir toplantı olan bu özdeğerlendirme toplantısında katılımcılar gruplarını temsilen saptadıkları sorunları çözüm önerileri ve çalıştaydan bugüne atılan somut adımları bir bütün olarak paylaştılar. Çalıştay süreci ve sonuçlarının 2011'de İstanbul'da yapılacak Uluslararası Yüksek Öğrenim Kongresi'nde sunulmasına karar verildiğinin de belirtildiği toplantıda Rektör Prof. Dr. Komsuoğlu ara ara söz alarak sorunlar üzerinde geliştirici açıklamalarda bulundu. Rektör Prof. Dr. Komsuoğlu "Bizler çalıştaydan bu yana nereye gidersek gidelim olumlu geridönüşler aldık ve bundan dolayı da memnunuz. Ancak beni rektör olarak değil de Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi kimliğimle kabul ederseniz bazı noktaların altını çizmek isterim. Öncelikle bu süreçte şunu fark ettik ki aslında yapılan pek çok çalışmada birimler ve çalışanlarımız haberdar değil. Bu anlamdaki eksiğimizin fark edilmesi yerinde oldu. Bundan sonrasında etkileşimin sağlandığı benzer çalışmaların öneminin farkında olarak hareket edeceğiz. Belirlenen tüm konu başlıkları ve saptanan sorunlarla ilgili, önemli bir kısmında, adımların atıldığını, somut ve patrik çözümler üretildiğini söylemek isterim. Kocaeli Üniversitesi aidiyetinin oluşması ve kurumun sahiplenilmesi anlamında bu çalıştayı çok önemsiyor ve önerilerini dikkatle izliyoruz" dedi. Rektör Prof. Dr. Komsuoğlu'nun cümlelerine paralel şekilde çalıştay ekibi de sunumunda bu çalışmanın yönetim açısından özgüven ve özeleştiri olarak algılandığı ve temel meselelerin tartışılmasında yine içten bir tavrın paylaşıldığı, bunun da katılımcılarda heyecan yarattığına yer verdi. Belirlenen tüm konu başlıklarındaki grup sunumlarına değinilen toplantıda Kocaeli Üniversitesi'nde yapılanlar, yapılması gerekenler ve yapılacaklar masaya yatırıldı ve fikir alışverişinde bulunuldu. Rektör Prof. Dr. Komsuoğlu çeşitli tecrübelerin yol göstericiliğinden hareketle bazı örnekler verdi ve uygulanabilir çözüm önerileri üzerinde durulmasının önemli olduğunu vurguladı. Bu anlamda verimli ve çözüm odaklı konuşmalar etrafında şekillenen değerlendirme toplantısı kolaylaştırıcıların da katılımıyla sohbet ortamında devam etti.
Prof. Dr. Reşat Başar Seçici Kurul Üyesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Reşat Başar, 2011 Erzurum Kış Oyunları Genel Koordinatörlüğü tarafından 27 Ocak-6 Şubat tarihleri arasında 25.si düzenlenen Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları kapsamındaki "Erzurum, Kış ve Spor" konulu resim yarışmasında seçici kurul üyesi olarak yer almaktadır. Erzurum'un tanıtımını sağlamak, Erzurum'a, spora ve kış mevsimine sanatsal bir bakışla yaklaşmak, kültürlerin kaynaşmasına katkıda bulunmak, Türk sanatçıların son eserlerini bir arada sergilemek ve uluslararası izleyici ile buluşmalarını sağlamak amacıyla gerçekleştirilen yarışmanın seçici kurulundaki diğer üyeler ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi ve MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Prof. Dr. Aydın Ayan, Baskı Kültür Sanat Vakfı Kurucusu, Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Plastik Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Başkanı Prof. Hasan Pekmezci, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi ve 2011 Erzurum Kış Oyunları Kültür Sanat Komite Başkanı Doç. Dr. Mustafa Küçüköner, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. İrfan Okan, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. Lütfü Kaplanoğlu, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmail Tetikçi. Seçici kurul üyeleri tarafından 5-9 Ocak 2011 tarihleri arasında yapılacak ilk elemeyle sergilenecek eserlerin belirlenmesinin ardından, ikinci bir eleme ile ödüle değer bulunan eserler belirlenecek.
Kocaeli Üniversitesi'nde Hemofili Konseyi
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinde Hemofili Konseyi kuruldu ve eklemlere radyonüklid sinovektomi işlemi uygulanmaya başlandı.Hemofili hastalığı, eklem içine kanamalar başta olmak üzere çeşitli kanamalar ile seyreden doğumsal pıhtılaşma kusurudur. Hemofili hastalarının çok disiplinli bir yaklaşımla değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle oluşturulan konseyde hemofili hastalarının eklem sorunları değerlendirilerek radyonüklid sinovektomileri ve diğer ortopedik girişimleri planlanmaktadır. Konseyde hastanemiz Çocuk ve İç hastalıkları Hematoloji Uzmanları Dr. Prof.Dr. Nazan Sarper, Doç.Dr.Abdullah Hacıhananefioğlu, Yard.Doç.Dr.Elif Birtaş, Yard.Doç.Dr. Pınar Tarkun, Ortopedist Prof.Dr.Cumhur Cevdet Kesemenli, Nükleer Tıp Uzmanları Doç.Dr.Hakan Demir, Yard.Doç.Dr. Serkan İşgören, Yard.Doç.Dr. Gözde Dağlıöz Görür, Fizik Tedavi Uzmanı Yard.Doç.Dr. Murat Elevli, Radyodiagnostik Uzmanları Doç.Dr. Yonca Akgöz Anık, Doç.Dr.Nagehan İnan görev almaktadır. Konsey her ayın son Cuma günü toplanmaktadır.
Türkiye'de İşsizlik Sorunu
Günümüzde etkileri daha fazla hissedilen işsizlik konusuyla ilgili Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu işsizlik tanımı yaparak konuya başladı. Prof. Dr. Selamoğlu "İşsizliğin teknik tanımında, referans döneminde iş arayan, çalışma isteği ve arzusunda olan, cari ücret düzeyinden çalışmak isteyen kişiye işsiz denilir ama bu tanım, Türkiye'deki işsizlik konusunu açıklamaya yeterli değildir" dedi. Prof. Dr. Selamoğlu yaşananların anlık değil birikimsel olduğunu ve 1970'ler sonrasındaki tüm ekonomi politik tavırların bugün bu sonuçları doğurduğunu ifade etti. Prof. Dr. Selamoğlu "Ülkemizde ve dünyada yaşanan krizler uzun süreçli politikaların sonucudur ve bu politikalarda istihdam öncelikli olmadığı, geri plana itildiği için de her geçen gün artan sorunları engelleyememekteyiz" dedi.
İstihdamın üretmeden geldiğini ve dolayısıyla bu kısmın da sorunlu olduğunu belirten Prof. Dr. Selamoğlu "Çalışmak temel ve anayasal bir haktır. Türkiye'de maalesef kanıksanan bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır işsizlik olgusu" dedi. Dünyanın farklı ülkelerinde de krizlerin yaşandığı ve işsizlik sorununun küresel anlamda da rekabetini arttırıcı olduğu görüşünden hareketle soruna verilen tepkilerin farklı olmasının da kültürel değerlere ve sosyal yapıya bağlanabileceğini belirten Prof. Dr. Selamoğlu "Avrupa'da her ne yaşanırsa yaşansın bir Sosyal Avrupa misyonuna bağlılık vardır. Bundan hareketle insanlar birlikte hareket edip haklarına sahip çıkmaya çalışıyor. Bizde sürecin farklı işlemesi kültürel yapıyla alakalı" dedi. Bireylerin birbirlerine destek çıktığını, dayanışmacı bir yapının çözülse de belirli oranlarda hala sürdüğünü ve bu nedenle de işsizlik olgusunu Türkiye olarak daha kanıksamış olarak sürdürdüğümüzü ifade eden Prof. Dr. Selamoğlu konunun sosyologlar ve psikologlarca da konuşulması gereğini hatırlattı. Konuya bir başka açıdan da yaklaşan Prof. Dr. Selamoğlu Türkiye'de özellikle eğitimli işsizlik konusunda böylesi bir ortama doğan ortalama 20-25 yaşlarındaki gençlerin durumu kanıksadıklarını çünkü yaşananların 30 yıllık bir sürecin sonuçları olduğunu vurguladı. Özellikle son dönemde kırsala dönüşlerin yaşanmasıyla ücretsiz aile çalışanı olarak yaşamına devam eden kesimle beraber resmi istatistiki bilgilerin üzerinde işsizliğin yaşandığını belirten Prof. Dr. Selamoğlu "Ele alınması gereken pek çok değişken var. Dolayısıyla bunlar rakamlarla kesin olarak saptanamıyor ve başka araştırmaları gerektiriyor"dedi.
Sosyal politikaların geliştirilmediği, istihdam konusunun gözardı edildiği ve yıllara yayılan bir sürecin sonunda ortaya çıkan yoksulluk ve yoksunlukta toplum olarak farklı refleksler verdiğimizi ve bireysel destekleri önemsediğimizi belirten Prof. Dr. Selamoğlu "Devletin sosyal politikalara daha fazla eğilmesi ve bu konudaki duyarlılığın daha da arttırılması gerekir" dedi. Prof. Dr. Selamoğlu bu noktada üniversitelerin de bu sarmalın içinde yer aldığını belirtti. Ara insan gücü açığının karşılanmasını ancak bu açığı kapatmak üzere tasarlanan programların açılmasından önce analizler yapılmasını aksi takdirde iş bulmayan mühendisin tekniker olarak, hak etmediği şartlar ve koşullarda çalışmasının engellenemeyeceğini belirten Prof. Dr. Selamoğlu üniversitelerin de konuyla ilgili sorumlu davranması gereğini hatırlattı. Tüm yaşananları kamusal alanın zafiyeti olarak tanımlayan Prof. Dr. Selamoğlu küresel anlamda faaliyet gösteren global şirketlerin de bu konudaki sorumluluğunu vurguladı. Üniversitelere gelen öğrencilerin büyük bir kısmının da sadece üniversite hayatını yaşama niyetinde olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Selamoğlu son sınıfa kadar gelecek planlaması yapmayan ve bu konuda bilinç geliştirmeyen öğrenciler için de eğitimli işsizliğin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Selamoğlu
Eklem içine olan kanamaları azaltmak amacıyla ilk radyonüklid sinovektomi işlemi (eklem içine radyoaktif madde verilmesi) 3 Aralık 2010 tarihinde bir çocuk hastanın diz eklemine uygulanmıştır. Bu tedavi sırasında kullanılan radyoaktif maddenin özelliği nedeniyle dışarıya radyasyon yayılımı olmadığından hastanın izole edilmesine gerek yoktur. Radyasyona bağlı olarak sinovyada hasar oluşturulmakta, bu sayede hastanın kanamaları ve şikayetleri %60- 80 oranında azalmaktadır. İşlemi Ortopedist Prof.Dr.Cumhur Cevdet Kesemenli, Nükleer Tıp Uzmanı Doç.Dr.Hakan Demir, Yard.Doç.Dr. Serkan İşgören, Yard.Doç.Dr. Gözde Dağlıöz Görür ve Çocuk Hematoloji Anabilim dalı öğretim üyesi Nazan Sarper gerçekleştirmiştir.
Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi'nin Eğitim Fakültesi ile birlikte düzenlediği Erasmus Yoğun Dil Kursu(EILC) için Türkiye'ye gelen öğrenciler bugün (4 Ocak 2011) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yunus Kishalı, Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Serdal Pamuk, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hülya Çevirme, Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi çalışanlarıyla biraraya geldiler. Türkiye'deki üniversitelerde eğitimlerinin bir dönemini geçirecek olan öğrenciler için hem Türkçe yapılacak eğitimlerde hem de sosyal yaşamlarındaki iletişimlerinde zorluk çekmemeleri için düzenlenen kurs programı Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üye ve elemanlarınca ve 5 haftalık süreyle verilecek. Öğrenciler, kursun dışında Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi'nin düzenlediği sosyal aktivitelere katılarak, Türk kültürü ve tarihi hakkında bilgi sahibi oluyorlar.
Uluslararası İlişkiler ve AB Birimi'nde düzenlenen tanışma toplantısına İtalya, Litvanya, Estonya, Almanya ve Fransa'dan 7 öğrenci katıldı. 3 Ocak - 4 Şubat 2011 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi'nde olacak olan öğrenciler için birim çalışanlarından Ceyda Taşkıran kısa bir konuşma yaparak süreç hakkında bilgi aktardı. Taşkıran'ın sunumunun ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp söz alarak öğrencilere hoş geldiniz dedi. Prof. Dr. Gökalp "Kocaeli Üniversitesi ve Türkiye'de olmanız memnuniyet verici, burada güzel vakit geçireceğinizi umuyoruz. Tekrar hepinize hoş geldiniz diyorum" dedi ve Kocaeli Üniversitesi hakkında bilgi aktardı. Kısaca tarihçesinden, alt yapısından, akademik birimlerinden bahseden Prof. Dr. Gökalp öğrenci ve akademik personel sayısı hakkında da bilgiler verdi. Kocaeli kentinin Türkiye açısından önemine değinen Prof. Dr. Gökalp "Kocaeli önemli bir sanayi kentidir ve üniversitemiz de böylesi bir yapılanma içersinde son derece modern bir kampus olan Umuttepe kampusünde eğitim vermektedir. Sizler de kurs süresince edineceğiniz gözlemlerle benzer olumlu izlenimleri paylaşacaksınız diye düşünüyorum" dedi. Prof. Dr. Gökalp'in konuşmasının ardından Uluslararası İlişkiler ve AB Birim Koordinatörü Prof. Dr. Serdal Pamuk söz aldı ve öğrencilere istedikleri her konuda gereken desteği sağlayabileceklerini, istedikleri zaman kendilerine ulaşarak sorunlarını aktarabileceklerini belirtti. Birim çalışanlarını da kısaca tanıtan Prof. Dr. Serdal "Biz 8 kişi ile hizmet veriyoruz. Sizleri burada görmek bizler için güzel, buradaki eğitim süresince yanınızda olacağız" dedi. Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yunus Kishalı da öğrencilerle ilgili yapabilecekleri ne varsa yapmaya hazır olduklarını belirterek "Eğitim Fakültesi olarak sizler için hazırlanan kurs süresince yardıma ihtiyaç duyduğunuz hemen her konuda destek vereceğimizi bilmenizi istiyorum" dedi. Konuşmaların ardından öğrenciler tek tek kendilerini tanıtarak duygu ve düşüncelerini aktardı. Sıcak ve samimi bir ortamda geçen tanışma toplantısında birim çalışanları da kendilerini ve görev alanlarını belirterek gerektiğinde kimden nasıl destek alacaklarını söylediler. Toplantının sonunda birim tarafından hazırlanan ve diğer öğrencilerin deneyimlerini aktarıldığı video görüntüleri aktarıldı ve üniversite tanıtım filmi izlendi. Kendilerini ülkelerinde gibi hisseden öğrenciler için hazırlanan kokteyle geçilmesi ve öğrencilere hediyelerinin verilmesi ile toplantı sona erdi.

Kocaeli Üniversitesi'nde Yoğunlaştırılmış Türkçe Eğitimi
Kocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu öğrencileri ilçelerinde yer alan Rahmiye İlköğretim Okulu'na verdikleri destekle örnek oldular. Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Bölümünde Yrd. Doç. Dr. Ali Talip Akpınar tarafından yürütülen Sosyal Sorumluluk Projesi Dersi kapsamında Rahmiye İlköğretim Okulunda okuyan 6., 7., 8. sınıftaki katılmaya istekli tüm öğrencilere, Pazartesi ve Cuma günlerinde Sosyal Bilgiler, Türkçe, Fen Bilgisi ve Matematik dersleri verilmektedir. Hem üniversite öğrencileri hem de ilköğretimdeki öğrenciler arasındaki iletişimi güçlendirecek olan bu çalışma ile öğrencilerin yıl sonundaki sınavlarda elde ettikleri sonuçlar önceki yılla kıyaslanarak çalışmanın ne derece etkili olduğu izlenecektir. Bu projeyle kendine güven duyma, liderlik, empati kurma, sorumluluk, öğrenme ve iletişim becerileri konusundaki özellik ve yetkinlikleri artacak olan yüksekokul öğrencileri aynı zamanda Rahmiye İlköğretim Okulunda okuyan öğrenciler için model alınmakta ve okuma isteklerini arttırmayı hedeflemektedirler. Yrd. Doç. Dr. Ali Akpınar'a göre projenin ilçede yer alan ilköğretim öğrencilerine eğitim desteği sağlamanın yanında bu uygulamanın diğer ilçelere de yayılması ve örnek oluşturması amacı da bulunmaktadır. Belirlenen amaçlar doğrultusunda çalışmalarını yürüten yüksekokul öğrencilerinin Rahmiye İlköğretim Okulu'ndaki öğrencilerle yakından ilgilenmeleri minik öğrenciler, velileri ve okul tarafından da memnuniyetle karşılanmaktadır.
Sivil Havacılık Yüksekokulu'ndan Örnek Çalışma
E-Gazete
HABER ARŞİVİ
Kocaeli Üniversitesi