Kocaeli Valiliği, Kocaeli Üniversitesi, Emekli Subaylar Derneği ve Sivil İnisiyatifi Kurulu'nun ortaklaşa düzenlediği panelde 'Sözde Ermeni Soykırımı' konusu ele alındı. Sabancı Kültür Merkezi'nde yapılan panele konuşmacı olarak 15. Kolordu önceki Komutanı Korgeneral Dr. Zafer Özkan ve Prof. Dr. Hüseyin Halilov katıldı. Konferansı dinlemeye gelenler arasında Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, Prof. Dr. Baki Komsuoğlu, İzmit Ticaret Odası (İTO) Başkanı Hüseyin Zeytinci, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Yılmaz Kanbak, İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan Zamburkan da vardı. Birçok açıdan Ermeni meselesi Emekli Korgeneral Dr. Zafer Özkan 'Tarihsel Akış İçerisinde Terörden Politikaya Ermeni Meselesi' başlıklı sunumunda; Ermeni hareketleri başlarken Osmanlı Devleti'nin durumu, Ermeni hareketlerinin başlamasında dış etkenler, tarih boyunca Ermeni göç ve sürgünleri, Ermenilerin sözde soykırım iddaları ve bu iddiaları destekleyen ülkelerin diğer milletlere yaptığı göç, sürgün ve katliamlar, Ermenilerin sözde soykırımın tanınmasına yönelik politikaları ve Ermenilerin sözde soykırım iddialarına karşı alınabilecek tedbirler konusunda dinleyicileri bilgilendirdi. Asla soykırım yapılmamıştır Ermenilerin sözde soykırım iddialarını değerlendiren Özkan: " Soykırım; silahsız ve savunmasız bir toplumun bütün fertlerine ayrım farkı gözetmeksizin, silahlı bir toplum tarafından yapılan planlı bir yoketme hareketidir. Bu tanım içerisinde Ermeniler'in iddia ettiği gibi bir soykırımın olabilmesi için; Ermenilerin silahsız ve savunmasız olması ve bu faaliyetlerin merkezi bir planlama ile yok etme hareketine dönüşmesi gerekmektedir. Fakat her konuda Rusya'dan destek alan Ermeniler bu özelliklerin hiç birisine maruz kalmamışlardır. Ermeniler kesinlikle soykırıma uğramamışlardır." şeklinde konuştu. Ermenilerin soykırım iddialarına cevap verilebilmesi için 'tehcir' kelimesinin de açıklanması gerektiğini belirten Özkan, tehcir ile sürgün arasındaki farka değindi. Özkan: " Tehcir ile sürgün arasındaki en bariz fark; tehcirde kişinin gönderildiği yerde serbest bir şekilde yaşaması, sürgünde ise belirli bir mekan içinde kamplarda dış dünya ile irtibatı kesik olarak yaşamasıdır." dedi. Alınabilecek önlemler Ermenilerin iddialarını tüm dünyada kabul ettirmek için her türlü yola başvurduğunu belirten Özkan Ermenilere karşı alınabilecek tedbirlerin bazılarını sıraladı: "Konunun siyasi değil tarihi bir konu olduğu her fırsatta ve her ortamda tekrarlanmalı, konunun uluslararası platformda tartışılacağı göz önüne alınarak milli görüşümüzü uluslararası hukukla birleştirerek bir hazırlık yapılmalı, uzman tarihçiler eşliğinde Ermeniler masaya davet edilmeli, Ermenilerin sahte belge hazırlayabileceği düşünülerek bunları ortaya çıkarabilecek teknik ekipler oluşturulmalı, kendimizi tüm dünyaya tanıtmak ve tezimizi anlatmak için internet dahil her ortamdan yararlanılmalıdır." Özkan konuşmasına şu cümlelerle son verdi: "Olaylar savaş sırasında yaşanan, her iki halkında maruz kaldığı üzücü ve elim olaylardır; ancak asla ve asla soykırım değildir."
'Ermeni soykırımı' sözü dikkatli kullanılmalı Özkan'ın konuşmasının ardından Azerbaycan asıllı olan Prof. Dr. Hüseyin Halilov da Ermenilerin sözde soykırım iddialarını reddetti. Ermenilerin hain bir millet olduğunu söyleyen Haliov şunları kaydetti: "Türkler 11. yüzyıldan sonra Anadolu'ya yerleşince Ermeniler hiç olmadığı kadar rahat etti. İstanbul'un fethine kadar Ermenilerin İstanbul'da yaşamasına izin verilmezdi. Türklerin Anadolu'ya yerleşmesinden sonra rahat ettiler; fakat hiçbir zaman devlet kurma hayallerinden de vazgeçmediler." 'Ermeni soykırımı' sözünün basın ve siyasetçiler tarafından yanlış kullanıldığını vurgulayan Halliov: " 'Ermeni soykırımı' sözünü kullanmak bile onları muhatap almaktır. Bu söz çok dikkatli kullanılmalıdır." dedi. Halilov, Ermenilerin 1. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Türkleri katlettiğini ve Türk-Müslüman milletler için çok büyük önemi olan cesetlere bile olmayacak işkenceler yaptıklarını belirtti. Ayrıca Halilov Azerbaycan'ın Ermeni meselesine yaklaşımı hakkında kısa bir bilgi verdi. Halilov'un konuşmasının ardından soru cevap bölümüne geçildi. Panel sonunda Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Dr. Zafer Özkan'a, İTO Başkanı Hüseyin Zeytinci ise Prof. Dr. Hüseyin Halilova'ya birer anı plaketi takdim etti.
Türkiye'de Sivil Havacılık Yapısı
Havacılık Endüstrisi Anonim Şirketi (HEAŞ) Genel Müdürü Emekli Hava Generali İbrahim Büyükyumukoğlu, Kocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu'nda 'Türkiye'de Sivil Havacılık Yapısı' konulu bir konferans verdi. Sivil Havacılık Yüksekokulu tarafından öğrencilerin sektör hakkında bilgi sahibi olabilmeleri amacıyla düzenlenen konferansa öğretim üyeleri ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Havacılık sektörü hızla gelişmekte Hızla gelişen sivil havacılık sektöründe yaşanan olumlu ve olumsuz durumlar konusunda öğrencileri bilgilendiren İbrahim Yumukoğlu, ülke ekonomisine büyük katkıları bulunabilecek olan havayollarının teknik, bakım, uçuş ve yer emniyetini maksimize etmek, iyi hizmet vermek ve ekonomik yönden de dengeli ve sıhhatli bir büyüme göstermek mecburiyetlerinin olduğunu vurguladı. Yumukoğlu,Türk sivil havacılığının büyümesi ve gelişmesi için personel eğitiminin büyük önem taşıdığını söyledi. Sabiha Gökçen Havaalanını geliştirmek için çok çalıştıklarını belirten Yumukoğlu, bu sektörde çalışmanın özverili bir iş olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Havacılık sektörü seyyar bir meslektir. Bu meslekte daima personele ihtiyaç vardır. Meslek liselerinden mezun olan uçak ve hat bakımcılarının maaşları genel müdür maaşına yaklaşmıştır. Havacılık sektörü tehlikelidir. Uçak düşmesi gibi talihsiz bir kazanın olabilmesinin yanında terör olayları da bu sektörü olumsuz etkiler. Belki bu olaylar sonucunda bir müddet işsiz kalırsınız; fakat sektör hızla kendini toplar. Sektör hızla gelişmektedir. 2004 yılında 235 olan yolcu sayısı bugün 4 milyona yaklaşmıştır." Havacılık sektöründe çalışacaklara nasihatler Türkiye'de yeterli pilot ve hostes olmamasından yakınan Yumukoğlu: "Havayolları şirketleri, uçakları havada tutulursa para kazanır. Bu nedenle şirketler için uçak bakımı çok önemlidir. Günümüzde uçakların bakımı yoğunlukla Güney Amerika'da yapılıyor. Şimdilerde Türk şirketleri de uçak bakım tesisleri yapmaya başladı. Bu tesisler bir veya bir buçuk sene sonra bitecek; dolayısıyla sektörde sizlere çok büyük ihtiyaç duyulacak. Yumukoğlu konuşmasının sonunda öğrencilere bazı tavsiyelerde bulundu: "Gençler daima ileriyi düşünmeli ve daha iyi olanı hedeflemelidir. Küçük işletmelerden büyük işletmelere doğru ufkunuzu geliştirmelisiniz. İnsanlara uçakta huzur vermek sizlere bağlı. Siz işinizi iyi yaparsanız insanlar kendilerini güvende hisseder. Sektörde şu anda açık var ve sizlere ihtiyaç var. İngilizceye büyük önem verin; çünkü uçak bakım kitaplarının hepsi ingilizcedir ve uçakta bulunan ekipmanların ismi de ingilizcedir." Konferansın sonunda Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Erhan Bütün, İbrahim Büyükyumukoğlu'na teşekkür belgesi verdi.
Halk oyunları ekibimiz üçüncülük getirdi
'Kocaeli Üniversitesi Artvin Yöresi Halk Oyunları Ekibi' Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'nde yapılan Horonlar Grup Birinciliği Yarışmasında, Horonlar Dalında Türkiye üçüncüsü oldu. Safranbolu Meslek Yüksekokulu'nda 6-7 Nisan 2007 tarihleri arasında yapılan yarışmaya 11 ekip katıldı. Ekiplerin kıyasıya kapıştığı yarışmada Ondokuz Mayıs Üniversitesi birinci olurken Kastamonu Üniversitesi ise ikinci oldu. KOÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret ÇOMAK'ın katkılarıyla Doç. Dr. Aynur Koçak, Uzman Seda Aslan ve Murat İskenderoğlu yönetiminde yarışmaya hazırlanan Kocaeli Üniversitesi Artvin Yöresi Halk Oyunları Ekibi'nde; Erdem Poyraz, Emrah Karaman, Caner Yeni, Veli Sunal, Onur Uludaşdemir, Alper Yıldırım, Muhammer Akbulut, Kenan İldeş, Erol Yıldırım, Zafer Sarı, Bahri Yılmaz, Alpay Sezeralp, Emel Tombul, Ceren Coşkun, Burcu Erkişi, Fatma Özdemir, Fatma Arslan, Yağmur Metin, Avşin Gizem Akbulut, Kıymet Kekeç, Ayşegül Gültekiner, Merve Türkmen, Nurhan Çalışkan, Seda Hatinoğlu ve Seher Temiz yer alıyor.
Ulusal egemenlik ve küreselleşme ilişkisi
'Küreselleşme' emperyalizmin yeni adı Ulusal egemenlik ile küreselleşme kavramlarının birbirine zıt kavramlar gibi görünmesine karşın gerçekte iç içe geçmiş kavramlar olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Erol Manisalı, küreselleşmenin geniş bir şekilde iktisadi, siyasi, askeri, teknolojik ve ekonomik boyutlarıyla ele alınması gerektiğini vurguladı. Küreselleşme sisteminin Sovyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra ABD ve Avrupa tarafından üretilen bir kavram olduğunu ifade eden Prof. Dr. Manisalı şunları söyledi: "ABD ve Avrupa SSCB'nin dağılmasından sonra tüm dünyaya hakim olmak gayesiyle küreselleşmeyi ortaya attı. Bu sistemle neo-liberal politika esas alındı. Neo liberal ekonomi, emperyalizmin alt yapısını oluşturdu ve Batı kapitalizminin önünü açtı. Neo liberal sistemde Batı'nın menfaatleri gözetilir, zayıf olan ülkeler ekonomik, kültürel, sosyal ve askeri açıdan sömürülür. Küresel anlamda gelişmiş toplum bireyin çıkarıyla toplumun çıkarının, şirket çıkarıyla ulusal çıkarın örtüştüğü bir düzen olmalıdır. Böylece özgürlük, bağımsızlık, demokrasi sağlanır. " Neo liberal sisteme esir olduk Uluslararası ilişkilerin devletler olduğu zaman olabileceğini devletler olmazsa olamayacağını vurgulayan Manisalı: "Uluslararası ilişkilerde devletler kültürel, siyasi, askeri boyutta ilişkilerini karşılıklı çıkarlar içinde yürütmelidir. Ulusal egemenliğin sağlanması ülkenin içinde ulusallığın sağlanmasıyla mümkündür. " dedi. ABD ve Avrupa'nın küreselleşme ile diğer devletlerin iç işlerine karıştığını belirten Manisalı bu duruma da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı örnek gösterdi. Manisalı şunları kaydetti: " Neo liberal sistem dünyada ilk uygulamasını Turgut Özal döneminde Türkiye'de gerçekleştirdi. 1960'lı yılarda Türkiye'nin gelişmesinden korkan Batı devletleri bazı önlemler aldı. Soğuk savaş sonrasında Batı'nın Türkiye ve bölge politikaları keskinleşti. Bugün İMKB bile Türk halkının çıkarına göre hareket etmeyerek ABD ve Avrupa'nın çıkarını gözetir. İMKB %75 yabancı hissesiyle dünyada bulunan borsalar arasında en küresel borsadır."
Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri Uzmanı Prof. Dr. Erol Manisalı, Kocaeli Üniversitesi öğrencilerine 'Ulusal Egemenlik ve Küreselleşme' konulu bir konferans verdi. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü ile Atatürk İlkeleri ve Devrimleri Araştırma-Uygulama Merkezi Müdürlüğü'nün ortaklaşa düzenlediği konferans, 02 Mayıs 2007 tarihinde Umuttepe Yerleşkesi Morfoloji binası konferans salonunda gerçekleştirildi.
Demokrasi ancak örgütlenirsek oluşur Manisa'lı Türkiye'de ulusal egemenliğin ancak ulusal çıkarların korunması ile sağlanacağını belirterek şu şekilde konuştu: "Türkiye'de ulusal egemenlik sağlanmak isteniyorsa öncelikle TBMM'nin Türk halkının çıkarını koruması gerekir. Demokrasi; refahın, halkların, özgürlüklerin paylaşımı ve örgütlenmesi ile sağlanır. Örgütsüz bir demokrasi düşünülemez. Ülkemizde dış borç, dış ticaret açığı olmak zorunda değil. Bu açıkların esas nedeni demokrasinin işlemiyor olmasından kaynaklanmaktadır. Demokrasi işlemediği zaman ister istemez güçlü devletlere bağlanmak zorunda kalıyoruz. Ulusal bağımsızlığımızı ancak sosyal bir devlet olduğumuzda kazanırız. Manisa'lı konuşmasına şu sözlerle son verdi: "Ülkemizde insanların dini duyguları, milli duyguları istismar edilmektedir. Sizlerde ya bu oligarşiye esir olursunuz ya da örgütlenerek bu sisteme karşı çıkarsınız." Daha sonra Prof. Dr. Manisa'lı öğrencilerin sorularını yanıtladı. Konferans bitiminde Rektör Başdanışmanı Prof. Dr. Yusuf Çağlar, Manisalı'ya bir teşekkür plaketi verdi.
Aryadan türküye şan resitali
Sanatçının sürprizi:Kocaeli Üniversitesi Şarkısı Resitalin ilk bölümünde Gluck'in Elena e Paride-O Del Mio Dolce Ardor, Pucci'nin Gianni Schicchi-Lauretta'nın aryası-Con Vien Partir, Belli'nin İ. Prutani-Elvira'nın aryası-Qui La Voce Sua So Ave, Webber'in Cats-Memory, Schertzinger'in Tango- Chalita, Tura'nın Sevmek Nedir?, İdiz'in Bir Şehnaz Oyun- Kör Kütük ve Apaydın'ın Adım Adım adlı eserleri sanatçılar tarafından ustalıkla yorumlandı. Resitalin ikinci bölümünde ise; Durak'ın Mal, İlkar'ın Gel Sen Bize Akşam, Düzenlemesi Bozkurt'a Klarinet'i A. Doğukan İnceli'ye ve Bendir'i M. Ferhat Köse'ye ait olan Al Yeşil Dökün Anneler, İsmail Hakkı Bey'in Fikrimin İnce Gülü, düzenlemesi Demir'e ait olan Kütahya'nın Pınarları, Düzenlemesi Tuğcular'a ait olan Çökertme , Cabbarzade 'nin Yalgızam eserleri yorumlandı. Resital programının ikinci bölümünün son şarkısı ise tam anlamıyla sanatçının sürpriziydi. Söz ve müziği sanatçı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nilgün Sazak'a ait olan 'Kocaeli Üniversitesi Şarkısı' sanatçı ve salondaki konuklar tarafından coşkuyla söylendi. Resital sonunda Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp Yrd. Dr. Nilgün Sazak'a Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Servettin Bilir ise Öğretim Görevlisi Cemal Demir'e birer teşekkür çiçeği verdiler.
'Aryadan Türküye' temalı Şan resitali, 02 Mayıs Çarşamba günü Kocaeli Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Resitalde, Soprano KOÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nilgün Sazak'a Afyon Kocatepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Cemal Demir piyanosuyla eşlik etti. Opera aryalarından çağdaş Türk bestelerine, Türk Halk Müziği'nden Klasik Türk Müziği'ne kadar bir çok eserin yer aldığı programda çok kapsamlı bir resital sunuldu. Öğretim üyeleri ve öğrenciler resitale yoğun ilgi gösterdi.
Kocaeli Üniversitesi Şarkısı'nın sözleri:
Kocaeli Üniversitesi Geleceğin güvencesi
Bilimle kültürle Geçmişten geleceğe Dostluk barış ve sevgiyle Geliyoruz biz Türkiye'ye
Kocaeli Üniversitesi Geleceğin güvencesi
Her zaman her yerdeyiz Ata'mızın izindeyiz Biz coşkun akan seliz Türkiye'nin geleceğiyiz
Kocaeli Üniversitesi Geleceğin güvencesi
Yrd. Doç. Dr. Nilgün Sazak kimdir? Bolu'da doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Bolu'da tamamladıktan sonra, 1988 yılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü'ne girdi. Şan eğitimine Yrd. Doç. Dr. Aycan Özçimen ile başladı. 1992 yılında aynı bölümden mezun oldu. Bolu Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi, Canip Baysal İlköğretim Okulu ve Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nde Müzik öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra, 1995 yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde (AİBÜ) araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 1997 yılında AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde doktorasını tamamladı. 1997-2001 yılları arasında Gazi Üniversitesi GEF GSE Bölümü'nde araştırma görevlisi ve 2002-2004 yılları arasında AİBÜ'nde yardımcı doçent olarak görev yaptı. Lisansüstü eğitimi sırasında şan çalışmalarını; Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suna Çevik, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera anasanat Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Yurdakul, İstanbul Devlet Opera ve Balesi solist sanatçıları Nursel öncül ve Ahmet Öncül ile sürdürdü. Evli ve 2 çocuk annesi olan Nilgün Sazak, şu anda Kocaeli Üniversitesi'nde Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktadır.
Öğretim Görevlisi Cemal Demir kimdir? Bilecik-Bozüyük'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bozüyük'tetamamladı. 1997 yılında piyano eğitimine Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ferit Adıgüzelzade ile başladı. 2000 yılında KOÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Piyano Anasanat dalını kazandı. Okuldaki piyano çalışmalarını Öğr. Gör. Neşe Grançer ile sürdürdü. 2004 yılında mezun oldu. 2001-2006 yılları arasında Kocaeli Şehir Tiyatroları'nda piyanist ve4 koropetitör olarak çalıştı. 2003-2004 yılları arasında Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde piyano dinletileri yaptı. 2006-2007 yılları arasında Bursa Devlet Tiyatrosu'nda müzik direktörü ve koropetitör olarak çalıştı. 2007 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak göreve başladı. Halen aynı üniversitede piyano derslerine ve Sahne Sanatları Bölümü'nde Müzikli Tiyatro derslerini sürdürmektedir.
KOÜ'de Medyanın tekelleşmesi tartışıldı
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 02.05.2007 tarihinde 'Medya Gözlem Platformu' konulu bir panel düzenlendi. Gazeteci Yazar Hıfzı Topuz, Gazeteci ve Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi Füsun Özbilgen ile KOÜ Öğretim Görevlisi Meral Berzah'ın konuşmacı olduğu panelde medyada tekelleşme ve medya manipülasyonu tartışıldı. Halk medyaya karşı tepkili İletişim Fakültesi D-7 dersliğinde gerçekleşen panelde Hıfzı Topuz; siyasal iktidar, medya patronları ve iş adamları üçgeninin medyanın yarattığı gündem üzerinde büyük bir etkisinin olduğunu belirtti. Bu bağlamda bu tür olumsuzlukları gidermek amacıyla Medya Gözlem Platformunun kurulduğunu söyledi. Medya Gözlem Platformunun iletişim araçları arasında demokratik eylem çağrısı yapmak ve yaymak amacını taşıdığını belirten Hıfzı Topuz, enformasyonun ve kültürün mal olarak değerlendirilmesine karşı çıktıklarını ifade etti. Medyadaki mevcut bozulmadan artık halkın da rahatsız olduğunu dile getiren Topuz, 'Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinde atılan 'Satılmış Medya' sloganları bunu gözler önüne seriyor. Medyayla ilgilenen kişilerin üzerinde durması gereken bir konu bu." dedi. Yapılan mitinglere bazı gazete ve medya kuruluşlarının yer vermemesinin ise medyanın tarafsızlığına gölge düşürdüğünü belirtti. Medyada tekelleşme demokrasiye zarar verir Hıfzı Topuz, medyanın kişi ya da grupların elinde toplanmasının ve tekelleşmesinin, kamu yararını ve düzenini olumsuz etkilediğini ve demokrasiye zarar verdiğini söyledi. Medya Gözlem Platformu ile medyadaki kirliliği geniş kitlelere duyurmayı hedeflediklerini ifade eden Topuz, 'Medya içerisinde editoryal bağımsızlığın sağlanması çok önemli. Üçüncü sektör adı verilen kar amacı gütmeyen, dernek tabanlı, iktidarın karşısında bağımsız olabilecek yayın organları kurulması gerekir. Medya Gözlem Platformu ile bağımsız medya işlevi gösterebileceğiz.' dedi. Sorun, medya sahiplerinden kaynaklanıyor Füsun Özbilgen ise; medyada tekellerin egemenliğinin kurulduğunu, bu durumun gazetecilerin holding ve patron çıkarlarını gözetmesine yol açtığını ve böylece otosansür sisteminin geliştiğini belirtti. Özbilgen; 'Otosansür ile gazeteci kendi kendine sansür uyguluyor ve patronunun hoşuna gitmeyecek haberleri koymuyor' dedi. Türkiye'de medya alanında asıl sorunun gazetecilerden değil, medya sahipliğinden kaynaklandığını dile getiren Özbilgen, 'Medyanın başında ya açık patronlar ya da bazı gizli patronları var. Bunların sonucunda da medyayı halkın çıkarları değil, başka birtakım çıkarlar yönlendiriyor. Bu durum medyada kirliliğe yol açıyor' dedi.
Bazı bilim adamlarını iktidar kontrol ediyor Kocaeli Üniversitesi Öğr. Gör. Meral Berzah; konuşmasında küresel iletişim ağı üzerinde durdu ve 'Dünya üzerindeki toplumların eşitsizliği, bilgiye erişebilmelerindeki eşitsizlikle ilgilidir' dedi. İnsanların medyaya güvenmediklerini ancak bilim adamlarına güvendiklerini ifade eden Berzah, günümüzde bazı bilim adamlarının da iktidar tarafından kontrol altında tutulduğunu belirtti.
LÖSEV'den konferans
Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Füsun Emecan 'Lösemi Hastalığı' konulu konferansta Kocaeli Üniversitesi öğrencilerini aydınlattı. Tıp Fakültesi Morfoloji binası konferans salonunda verilen konferansta Füsun Emecan, LÖSEV'in çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Emecan lösemi hastalığı hakkında şunları söyledi: "Lösemi tedavi edilebilir bir hastalık türüdür. Hastanın vücuduna kan verilerek üreme şifresi vücuda tekrar hatırlatılır. Eğer tedaviye başlanırsa üç yılın sonunda %91'e yakın iyileşme sağlanır." LÖSEV'in 1998 yılında lösemili çocuklara maddi ve manevi yardım yapmak amacıyla kurulduğunu belirten Emecan, ilk önceleri 30 çocukla işe başladıklarını bugün ise bu sayının 3200'e ulaştığını dile getirdi.
Emecan: "Türkiye'de her yıl 1000-1200 yeni lösemili çocuk vakası ortaya çıkıyor. Bu durum bazen dar bütçeli ailelerde ebeveyni lösemili çocuk ile diğer çocukları arasında seçim yapmaya kadar zorluyor. Bu sebeple vakfımız gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerde, gelir elde etmenin yanısıra, lösemi hastalığını tanıtmayı, lösemili çocukların ve ailelerinin sıkıntılarını topluma aktarmayı ve bu vesileyle toplumu bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır. LÖSEV, tüm Türkiye'de binlerce lösemili çocuk ve ailelerinin maddi, sosyal ve psikolojik gereksinimlerine yardımcı olmayı amaçlar." şeklinde konuştu.
I. BPH Kursu düzenlendi
Kocaeli Üniversitesi Üroloji Ana Bilimdalı ile Endoüroloji Derneği işbirliğiyle 3-4 Mayıs 2007tarihleri arasında düzenlenen 1. BPH Kursu sona erdi. Tıp Fakültesi konferans salonunda yapılan toplantıyı öğretim üyeleri ve hekimler ilgiyle takip etti. Toplantıya Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nazım Mutlu, Üroloji Ana Bilimdalı Başkanı Prof. Dr. Ali Gökalp, Türk Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tarık Esen, Endoüroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural ve çok sayıda öğretim üyesi ile hekim katıldı. Türkiye'nin her yerinden katılım 3 Mayıs tarihinde başlayan kursun açılış konuşmasını KOÜ Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilimdalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Özkürkçügil gerçekleştirdi. 1. BPH kursunun Endoüroloji Derneği ile Kocaeli Üniversitesi Üroloji Ana Bilimdalı işbirliğiyle düzenlendiğini hatırlatan Özkürkçügil kursun çok faydalı olacağını ifade etti. Özkürkçügil BPH hakkında şunları söyledi: "BPH; iyi huylu prostat büyümesi demektir. Belli yaşın üzerindeki erkeklerde sık gördüğümüz bir hastalıktır. Bu hastalıkta hastanın durumuna göre ya hiç tedavi yapılmaz ya da ilaç veya cerrahi tekniklerin yanı sıra bunlar kadar etkili olmasa da minimal invazil yöntemler kullanılır." Kursun amacının modern ve güncel tedavi yöntemler hakkında akademik ortam içinde Türkiye'deki üroloji uzmanlarına eğitim vermek olduğunu dile getiren Özkürkçügil, kursa Türkiye'nin her yerinden katılım sağlandığını belirtti. Tıp teknolojisi sürekli gelişiyor Üroloji Ana Bilimdalı Başkanı Prof. Dr. Ali Gökalp ise BPH tanı ve tedavisinin tarihsel gelişimini anlattı. Teknolojinin hızla geliştiğini dile getiren Gökalp, hastalıkların teşhis ve tedavisinde de teknolojinin imkanlarından mümkün olduğunca yararlanıldığını ifade etti. Gökalp'in konuşmasının ardından Endoüroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kural da bazı bilgiler verdi. Endoürolojinin üroloji biliminin bir alt birimi olduğunu söyleyen Kural, Endoüroloji Derneğini tanıttı. Türk Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tarık Esen ise BPH'ın rolünün sürekli değiştiğini ve önemini kaybetmeyen bir hastalık olduğunu belirtti. Esen şunları kaydetti: " Tıp teknolojisinde takip etmekte zorlandığımız yeni tedavi yöntemleri sürekli gelişiyor. Bu kursta bu konuların ele alınması oldukça faydalı olacaktır." Akademik bilgiler, ameliyathaneden canlı yayın ve panel 100'ü aşkın kişinin katıldığı kursun ilk gününde Prof. Dr. O. Acar 'Prostat Anatomisi ve Fizyolojisi', Prof. Dr. B. Çetiner 'BPH Değerlendirme ve Tanı', Doç. Dr. C. Özkürkçügil 'Alfa Adrenerjik Blokörler', Prof. Dr. A. U. Önder 'Alfa Redüktaz İnhibitörleri' konusunda bilgi verdiler. İkinci günde ise Prof. Dr. F. Şengör 'Prostatik Stentler', Prof. Dr. Y. İlker 'Tuna-Alkol Enjeksiyonu', Prof. Dr. V. Yalçın 'Thermotherapy' ve 'Diode Lazer', Prof. Dr. R. Tokuç ise 'Bipolar&Plazmakinetik Tur' konusunda bilgiler verdi. Kursta ayrıca iki gün içerisinde belli zamanlarda ameliyathaneye canlı bağlantı kurularak BPH ameliyatları izlendi. Kurs etkinlikleri kapsamında 'BPH' konulu bir panel de düzenlendi. Prof. Dr. A. Erol, Prof. Dr. T. Esen, Doç. Dr. C. Özkürkçügil, Prof. Dr. F. Şengör, Prof. Dr. R. Tokuç ve S. Zeren'in konuşmacı olarak katıldığı panelin modütörlüğünü Prof. Dr. V. Yalçın gerçekleştirdi. Panelde BPH teşhis ve tedavi yöntemleri ele alındı. Kurs, katılımcılara katılım sertifikası verilmesiyle sona erdi.
Gökalp
Esen
Kural
KOÜ'de Ebeler Günü kutlaması
Ülkemizde her gün ortalama 120 bebek ölüyor Programın açılış konuşmasını Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Süreyya Karaöz yaptı. Ebelerin sağlık hizmetinin vazgeçilmez elemanları olduğunu belirten Karaöz, bu günün ebeler için kendi meslekleri özelinde Türkiye'de ve dünyada meydana gelen değişimleri anlama, kavrama ve işbirliği yapma açısından bir fırsat olduğunu düşündüğünü ifade etti. Karaöz şunları kaydetti: "Ebelik sağlık meslekleri içinde tarihi en eski, işlev yönünden de en önemli olanıdır. Çünkü ebelik mesleği öncelikle kadını, anneyi, fetusu, doğum olayını ve yeni doğan bebeği hedef alır. Ana çocuk sağlığının korunması ve geliştirilmesinde yeterli bilgi ve beceri ile donatılmış ebe anahtar personeldir." Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeyi belirlenirken ekonomik göstergeler kadar önemli bebek ölüm hızı ve ana ölüm hızının da büyük önem taşıdığına dikkat çeken Karaöz: "Türkiye'deki anne bebek sağlığı ile ilgili veriler, yıllar içinde olumlu gelişmelerin yaşandığını göstermekle birlikte diğer gelişmiş ülkelere göre oldukça kötü durumda olduğumuzu yansıtmaktadır. Türkiye'de her gün ortalama 120 bebek 2 anne ölmektedir. Bazı ülkelerde, iyi eğitilmiş ebelerin toplumda görev yapmaları sonucu, anne ölümlerinin büyük oranda önlendiği belirtilmiştir. Yine ebelik hizmetlerinin iyi verildiği bazı bölgelerde müdahaleli doğum gereksinimi yarı yarıya azaltılmıştır. Ebeler aileleri de bilinçlendirmelidir." şeklinde konuştu. Ebelere büyük görevler düşüyor Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp de bir konuşma yaptı. Bir bebeğin dünyaya gelmesinin ilk çağlardan beri fizyolojik bir olay gibi kabul edilmesine karşın bu olayda ebelerin aktif bir rolü olduğunu belirten Prof. Dr. Gökalp, bebeklerin sağlıklı olmasının ebelerin iyi eğitim almasına bağlı olduğunu dile getirdi. Gökalp şu şekilde konuştu: "Bebeklerin ölmemesi ve doğum esnasında yaşanan hataları minimalize etmek için ebelerin çok iyi yetişmiş olmaları gerekmektedir. Gebenin eğitimli olması da önemlidir. Ebeler bu konuda çevreyi aydınlatmakla yükümlüdür." Panel, konferans ve folklor gösterisi Daha sonra Osmangazi Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nedime Köşgeroğlu ile Şair- Avukat Emel Güz 'Kadın ve Sanat' konulu bir panel verdi. Panelde kadının toplumda olan yeri ve kadına verilen değerin kazanılmasında sanatla olan bağlantı ele alındı. Ayrıca Köşgeroğlu ve Güz birer şiir okudular. Panelin ardından Türk Ebeler Derneği Başkanı ve Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nazan Karahan 'Ebelik ve Örgütlenme' konusunda öğrencileri bilgilendirdi. Programda KOÜ Sağlık Yüksekokulu öğrencileri halk oyunları ekibi de bir gösteri sundu. Trabzon yöre oyunlarını oynayan ekibi öğrenciler eğlenerek izledi. Etkinlik Sağlık Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Süreyya Karaöz 'ün konuklara teşekkür belgesi vermesiyle sona erdi.
Dünyanın birçok ülkesinde aynı anda kutlanan '5 Mayıs Dünya Ebeler Günü' Kocaeli Üniversitesi'nde de (KOÜ) kutlandı. Ebeler günü nedeniyle düzenlenen etkinlik kapsamında konferans, panel ve bir gösteri düzenlendi. Programa KOÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Kocaeli Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Süreyya Karaöz, öğretim üyeleri, ebeler ve öğrenciler katıldı.
Gökalp
Karaöz
Güzel Sanatlar Fakültesi'nden konser
Christian PLOUVIER, flüt Belçika'da 7 Şubat 1958'de doğan Christian Plouvier müziğe 10 yaşında hobi olarak başladı ve anında flüte aşık oldu. Genç yetenek olarak 'Belçika Hükümet Madalyası'nı (1975) ve Theobald Boehm Yarışması'nı (1974) kazandı ve gençler için "Pro Civitate Music Concours" un seçkin bir üyesi oldu (1975). 19 yaşında Antwerp'teki "Kraliyet Müzik Konservatuarı"ndan 1. Derece ile mezun olduktan sonra pek çok orkestrada flütçü olarak çalışmaya ve doğduğu kentteki "Müzik Akademisi"nde öğretmenliğe başladı. Çalışmalarını tamamladıktan sonra Fransız flüt ekolünü takip ederek Alain Marion ve Jean-Pierre Rampal'ın öğrencisi oldu. Solo kariyerini klasik ve modern eserler seslendirerek geliştirdi. Belçika ve Fransız Yayın Şirketleri'nin kayıtlarında yer aldı. Antwerp Operası'nda ve Belçika'da senfoni ve oda orkestralarında serbest olarak flüt ve piccolo çalmaktadır. Müzik deneyimini çeşitlendirmekten yana olan Plouvier Piazzolla'dan Schubert'e, Mozart'tan Takemitsu'ya kadar uzanan repertuarı dahilinde piyano, arp, harpsichord, gitar, koto ve nefesli gruplarla birlikte çalışmaktadır. 2001'de Japonya'ya giden Plouvier, Bruckner ve Mahler senfonilerinden oluşan bir programın konser turnesi için Flander Filarmoni Orkestrası'na katıldı (Şef: Philippe Herreweghe - Osaka, Tottori, Tokyo, Fukuoka) Ağustos 2003'te Fukuoka'da, dünyanın önemli flütçülerinin katıldığı Ulusal Flütçüler Buluşması'na davet edildi. 2003-2004 yıllarında Iijima, Nagano, Tokyo ve Osaka'da Japon Müziği üniversite öğrencilerine bir "masterclass" verdi.Kamakura'daki Zen Budist Tokei-ji tapınağında çalan ilk yabancı flütçü oldu. Ocak 2005'te Japonya'da Bach'tan Piazzolla'ya eserlerin yer aldığı "FLUTISSIMO" adlı bir CD yayınladı. (Eşlik Eri Tsuchiya - Piyano) "BEYOND BORDERS" adlı ikinci bir CDsi, Temmuz 2005'te Japonya'da yayınlandı. Amerikalı caz piyanisti Bruce STARK'ın eşlik ettiği CDde Stark'ın caz aranjmanları ve geleneksel Japon eserleri yer aldı. (Sato no Aki, Furusato, Hana, Autumn leaves, Take the A train,…).Haziran 2005'te Aichi Dünya Sergi'sinde Expo Dome'da Belçika Ulusal Günü çerçevesinde Belçika Prensi Prens Philip, Prens Hitachi, bakanlar ve işadamlarının da içinde bulunduğu seyirciler huzurunda Koto sanatçısı Kayoko NAKAGAWA ile sahne aldı. Bir dünya prömiyeri olarak "Haru no Umi" ( Miyagi Michio) ve "Ne me quitte pas" ( J. Brel)'ı seslendirdiler ve NHK televizyonu için bir canlı performans gerçekleştirdiler.Ufuklarını geliştirmeye çalışan ve kültür alışverişi ile yakından ilgilenen bir sanatçı olarak Plouvier, Ekim 2005'te Çin'de Shanghai Müzik Konservatuarı'nda bir Masterclass verdi. Diskografi Konçertolar (Nefesli Orkestra) (Poulenc, Francaix, Ibert) Bellerophon Nefesli Orkestrası A.De Groote, piyano & V. Spanoghe, çello Classic Talent dom 291048 1890'dan, J.Strauss ve çağdaşlarından eserler Romance à Vienne canlı kayıt " The Belle-Epoque Orchestra " (Şef: Wim Brabants) Virgo 992011
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü 3 Mayıs 2007 tarihinde bir konser düzenledi. Erasmus Öğrenci Değişimi Programının tanıtılmasının ardından Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen konsere öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Konserde Christian Plouvier ve KOÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ece Karşal flüt, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ilgın Aka piyano, KOÜ Öğretim Görevlisi Yeşim Madanoğlu ise viyolonsel eşliğinde klasik müziğin en güzel eserlerini çaldılar. Dinleyicilere unutulmaz bir müzik ziyafeti yaşatan sanatçılar konserde; Chr.-L. Dieter'ın Concerto nr.3 (Adagio-Rondo), Fr. Kuhlau'nun Trio in Gopus 119, A. Piazzolla'nın Oblivion, G.Schocker'in Dance for 2 flutes, C.Ph.E Bach'ın Hamburger Sonata in G Wq.122 , Fr.J. Gossec'in Gavotte, Fr. Kreisler'in Liebesleid, M.Miyagi'nin Haru no Umi, H.Arlen'in Over the Rainbow, Dai Hongwei'nin On the Grassland of Inner Mongolia ve A. Piazzolla'nın Libertango adlı eserlerini ustalıkla çaldılar.
Yrd. Doç.Dr. Ilgın AKA,Piyano Dört yasında piyano eğitimine baslayan Ilgın Aka, çalışmalarına Gülseren Sadak, Gulsin Onay ve Ersin Onay ile devam etti. Daha sonra Tuvana Alton'un oğrencisi olarak İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı lisans bölümünden birincilik derecesi ile mezun olan Aka, ayni zamanda Robert Kolej ve Marmara Üniversitesi İngilizce Ekonomi bölümlerini de bitirdi. 1990 yılında Avusturya Hükümetinden aldığı bursla Salzburg Mozarteum Akademisinde Alfons Kontarsky ile çalıştı. 1992'da ise British Council bursunu kazandı ve Londra'daki Guildhall School of Music and Drama'da Paul Berkowitz ile çalışma fırsatı oldu. Bu çalışmalarının sonucunda bu okulun "Advanced Solo Studies" diplomasını aldı. Sonraki yıl Fulbright bursuna layık görülen Ilgın Aka, New York'daki Juilliard School'a kabul edildi ve 1995 yılında Yohoved Kaplinsky'nin sınıfından Master (yüksek lisans) diploması ile mezun oldu. Çalışmalarına Johns Hopkins Üniversitesi Peabody Konservatuarı'nda Yohoved Kaplinsky ve Boris Slutsky ile devam eden Ilgın Aka, 2003 yılında Piyano Doktora'sını tamamladı. Amerika ve Avrupa'nın bir çok şehrinde solo ve oda müziği konserleri veren Ilgın Aka'nın ödülleri arasında "Peabody Graduate Award", "Peabody Career Grant", ATAA (Amerikan Turkish Association) "Art Recognition Award", "Young Artists International Competition Semi Finalist " ve "Concert Artists Guild Semi-Finalist" dereceleri vardır. Ilgın Aka Romen Televizyonu, Voice of America, TRT 3, KUHF (Houston) ve TRT Radyosunda bir çok programa konuk olarak katılmıştır. Ilgin Aka halen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında Yardımcı Doçent olarak Piyano Bölümünde hocalık yapmaktadır. Yrd. Doç.Dr. Ece KARŞAL, Flüt Müzik Eğitimine 10 yaşında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda başladı.Prof. Dr. Emel Çelebioğlu ile Solfej, Armoni ve Form Bilgisi, Erkan Alpay ile Flüt ve Oda müziği, Erol Erdinç ve Ramiz Melikov ile Orkestra, Ayça Gök Dunnigan ve Yrd. Doç. Dr. Sibel Kutatgubilig ile Korrepetisyon çalıştı. 1993 yılında Konservatuar eğitiminin yanı sıra Marmara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden de mezun oldu ve Konservatuvar eğitimi devam ederken matematik öğretmenliği yapmaya başladı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservartuarı'nda 1993-1996 yılları arasında sınıf atlayarak lisans, 1996-2000 yılları arasında ise yüksek lisans eğitimi aldı. Lisans ve Yüksek Lisans eğitimi süresince İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Orkestrası'nda flüt ve piccolo çalarak orkestra üyeliği yaptı. 1999 yılında Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2000-2004 yılları arasında 35. madde ile görevlendirildiği Marmara Üniversitesi'de "Okul Öncesi Dönemi Çocuklarda Müzik Yeteneği ve Matematik Yeteneği İlişkisi ve Müzik Eğitiminin Matematik Performansı Üzerine Etkileri" isimli tezi ile doktora eğitimini tamamladı ve Kocaeli Üniversitesi'ne döndü. Konservatuar eğitimi süresince ve sonrasında birçok konser verdi, pek çok Türk ve Yabancı flütçü ile çalıştı, çeşitli master class ve workshoplara katıldı. Çalıştığı flütçülerden bazıları:Erkan Alpay, İstanbul Üniversitesi, Guy Cotten (1987), Mimar Sinan Üniversitesi. Ayla Caymaz (1990), İstanbul Üniversitesi. Maria Celinne Labbe (1990), İstanbul Üniversitesi. Sibel Kumru (1995), İstanbul Üniversitesi. Sadako Özistek (2000), Marmara Üniversitesi. Boglarka Kiss (2005) Cerritos College, Los Angeles, A.B.D. Bernard Goldberg (2005) Brooklyn College Conservatory, New York, A.B.D. Ece Karşal halen Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'nde, Bölüm Başkanı ve Müzik Toplulukarı Sanat Dalı başkanı ve flüt eğitmeni olarak görev yapmakta ve Marmara Üniversitesi'nde ise yüksek lisans ve doktora dersleri vermektedir. Öğr. Gör. Yeşim MADANOĞLU, Viyolonsel Müzik çalışmalarına 1981 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı'nda başladı. 1984 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü'ne girerek Alp Altıner ile viyolonsel çalışmalarına başladı. 1988 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda Suzan Altıner'le viyolonsel, Mine Mucur ile solfej ve armoni, Ergican Saydam ile oda müziği çalıştı. Cemal Reşit Rey Orkestrası, İstanbul Devlet Opera Orkestrası ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nda misafir sanatçı olarak görev aldı, yurtiçi ve yurtdışında konserlere katıldı. Birçok oda müziği konserleri verdi. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. Halen, Kocaeli Üniversitesi Müzik Bölümü'nde Bölüm Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.
Tıp mezunları Kent Orman'da buluştu
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunlarını bir araya getirmek amacıyla ilk kez bir program düzenlendi. Organizasyon; Prof. Dr. Füsun Yıldız Başkanlığında, Yrd. Doç. Dr. Selim Öncel , Yrd. Doç. Dr. Aylan Günlemez, Dr. Elif Bansaş ve Ziraat Teknisyeni Ali Günay tarafından gerçekleştirildi. Kent ormanında 06.05.2007 Pazar günü yapılan programa Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Göklap, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci, Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nazım Mutlu, öğretim üyeleri, tıp fakültesi çalışanları ve öğrenciler katıldı. Programın açılış konuşmasını Prof. Dr. Füsun Yıldız yaptı. 2001 yılından itibaren KOÜ Tıp Fakültesi'nden 360 öğrencinin mezun olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yıldız, şunları dile getirdi: "İlkini düzenlediğimiz mezunlar buluşmasında bazı aksamalar ve sıkıntılar yaşadık; fakat bundan sonraki etkinlikler daha düzenli olacaktır." Tıp Fakültesi mezunlarının bir dernek çatısı altında toplanması gerektiğini belirten Yıldız, derneğin kurulması ile etkinliklerin daha sık ve düzenli yapılacağını ifade etti. Tıp fakültesi mezunları adına, 2003 yılı KOÜ Tıp Fakültesi mezunu Dr. Müge Koçak da bir konuşma yaptı. Organizasyonları düzenleyenlere teşekkür eden Koçak: "Evimize geri döndük' dedi.Koçak'ın konuşmasının ardından Dönem II öğrencileri Dila, Deniz, Ozan ve Emre müzik eşliğinde şarkılar söylediler. Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp konuklarla birebir ilgilendi. Daha sonra mezunlara döner ve ayran ikramında bulunuldu. Günün sonunda ise KOÜ amblemli t-shirtler dağıtıldı.
Yıldız
Koçak
Erasmus programı öğrencilere tanıtıldı
Erasmus Öğrenci Değişim Programı, Kocaeli Üniversitesi öğrencilerine tanıtıldı. AB ofisi tarafından Kültür ve Kongre Merkezi'nde 03.05.2007 tarihinde düzenlenen tanıtıma öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Erasmus Programının KOÜ'de 2004 yılından 2007 yılına kadar gösterdiği süreci değerlendirdi. Gökalp, değişim için artan öğrenci sayısına ve her yıl artan ülke ve üniversite sayısına dikkat çekti. Üniversiteler için şeffaflık ve tanınma aracı olan değişim programının mümkün olduğunca tüm bölümler tarafından yapılmasının gerekli olduğuna vurgu yapan Gökalp, Erasmus Değişim Programı sayesinde öğrencilerin başka bir ülkeyi, dili, kültürü ve eğitim sistemini, tanıma fırsatı bulacağını belirtti.
Erasmus programının amacı AB ofisi yetkilileri Tuba Alkanat ve Özlem Temizöz ise Erasmus Programının amacının; üniversitelerarası işbirliğini teşvik etmek, uluslararası platformda akademik tanınmayı sağlamak ile yüksek öğretimin kalitesini artırmak olduğunu belirttiler. Uzmanlar, programın işleyişi, koordinasyonun nasıl sağlandığı, programdan kimlerin faydalanabileceği, başvuru süreci gibi konular hakkında bilgiler verdi. Uzmanlar, önümüzdeki yıl uygulamaya geçecek olan Erasmus Öğrenci Yerleştirme (staj programı) hakkında da bilgiler verdi. Daha sonra Tıp Fakültesi öğrencisi Mustafa Törehan Aslan ve Melis Ulak kurulma aşamasında olan Erasmus Öğrenci Kulubü'nün faaliyet alanlarını ve amaçlarını anlattı.
Öğrenciler deneyimlerini paylaştı Bilgilendirmelerin ardından erasmus programı ile yurtdışına giden ve yurtdışından gelen öğrenciler deneyimlerini paylaştı. Erasmus Programı ile Almanya'nın Bochum Üniversitesi'ne giderek 12 ay boyunca eğitim alan Mekatronik Mühendisliği Bölümü öğrencisi Çınar Özdemir program hakkındaki görüşlerini dile getirdi. Erasmus programına katılmadan önce mutlaka yabancı dilin geliştirilmesi gerekliliğine dikkat çeken Özdemir, gittikten sonra bir ayın adaptasyon süreci olduğunu ;ancak ilerleyen günlerde uyumun sağlandığını ifade etti. Yunanistan'ın Girit Üniversitesi'nde 6 ay boyunca programa katılan Ahmet Alış ise farklı bir ülkeyi tanımada programın çok faydalı olduğunun dile getirdi. Alış : " Bu program sayesinde ülkeler arasındaki önyargılar kırılıyor ve dünyanın dört bir yanından insanlarla tanışma fırsatı buluyorsunuz." şeklinde konuştu. KOÜ'ye Estonya'nın Talin Üniversitesi'nden gelen Kristiina Jakobi ise ülkemizin yurtdışında farklı tanıtıldığını ancak ülkemize gelince duydukları ile gördükleri arasında büyük farklar gördüğünü söyledi. Jakobi, öğrencileri erasmus öğrencisi olma yolunda teşvik etti.
Türk Bestecileri Konseri
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalı Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ) 07.05.2007 tarihinde bir konser verdi. KOÜ Devlet Konservatuvarı tarafından düzenlenen Çağdaş Türk bestecilerin eserlerinden oluşan konser, Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. MSGSÜ Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mesut İktu'nun hazırladığı konserde Türk ünlü bestecilerinin en güzel esreleri sanatçılar tarafından ustalıkla yorumlandı.
En güzel eserler ustalıkla yorumlandı MSGSÜ Devlet Konservatuvarı Araştırma Görevlisi Evren Büyükburç'un piyanoyla eşlik ettiği konserin ilk bölümünde ; Emir Buran 'Yarim Gitti Çeşmeye', Petek Akçakaya 'Gidin Bulutlar', Dilara Baştar 'Ekin Ektim', Senem Demircioğlu 'Cevizin Yaprağı', Bahadır Özkoca 'Kozanoğlu', Merve Ebubekir 'Bulut Gelir', Dilruba Bilgi 'Anam Anam', Müjde Dijle Yükselir 'Kavakta Turna Sesi Var', T. Enver Töre 'Kız Pınarından Sular İçtim', Gizem Şener 'Gökte Yıldız', Sermin Dikmen 'Giresun'un Kayıkları', Atilla Gündoğdu 'Efeler', Ceren Şahin 'Bülbül', Fuat Kılıç Arslan 'Karahisar Kalesi',Mert Eryüksel 'Ferayi' Mert Süngü ise'Türkü' adlı eserleri yorumladılar. Verilen kısa bir aradan sonra konserin ikinci bölümüne geçildi. İkinci bölümde ise; Mehmet Can Narin 'Keklik', Berna Bilgin 'Drama Köprüsü', Şahin Örgün ' Lüküs Hayat', Güneş Kaya 'Derenin Kenarında' ve 'Asude Karayavuz 'Yalnızlık Şiiri ve Eski Üslupta Kantat Soprano Arya', Sirel Yakupoğlu' Bülbülüm Altın Kafeste' ve 'Ağlar Gezerim', Nesrin Gönüldağ 'Yunus Emre Oratoryosu Alto Arya' ve 'Hasretim Sana', Simge Büyükedes 'Kel Emin' ve 'Seni Sevdim Diye' Arman İşleker 'Kütahya Pınarları Akışır' ve 'Köroğlu Yiğitlemesi' isimli besteleri seslendirdiler. Konukların beğeniyle izlediği konsere katılanlar arasında KOÜ Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. Yılmaz Aydın, öğretim üyeleri de vardı. Konser sonunda KOÜ Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. Yılmaz Aydın MSGSÜ Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Mesut İktu'ya, KOÜ Devlet Konservatuvarı Müdür Yardımcısı Öğretim Görevlisi Feridun Aslan ise MSGSÜ Devlet Konservatuvarı Araştırma Görevlisi Evren Büyükburç'a birer teşekkür belgesi verdi.
Üniversite ve Donanma Bando Orkestrası'nın ortak konseri
Donanma Komutanlığı Orkestrası ile Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Orkestrası 09.05.2007 tarihinde Kocaeli Üniversitesi'nde ortak bir konser verdi. Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılan konsere öğretim elemanları ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Klasik Batı müziğinin en güzel eserlerinin yer aldığı konseri izlemeye gelenler arasında Donanma Komutanı Oramiral M. Metin Ataç, 15. Piyade Tümeni ve Garnizon Komutanı Tümgeneral E. Cihangir Akşit, Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Arif Demir ve Prof. Dr. Hasret Çomak da vardı. Orkestranın uyumu izleyenleri büyüledi Şef Tekin Okcebe yönetiminde 36 kişiden oluşan orkestranın verdiği konserde solist olarak piyanoda İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ilgın Aka, gitarda ise Ozan Sezener yer aldı. Programın ilk bölümünde; Mozart'ın 'Piyano Konçertosu No: 20 Re minör KV466' isimli eseri, ikinci bölümünde ise Vivaldi'nin 'Gitar Konçertosu Re majör RV93', Karayev'in '3 dans- Ninni, Ayşe, Dans' ile Shostakovich'in 'Jazz suite No:2-Valse no:2' adlı eserleri çalındı. İzleyiciler sanatçıları ayakta alkışladı. 36 kişilik orkestra Kocaeli Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerini klasik müzik ile buluşturan orkestrada 1. kemanda; Öğretim Görevlisi Özge Soydan, Öğretim Görevlisi Engin Atalay, Öğretim Görevlisi Eda Okcebe, Hande Toksöz , Şehnaz Çalışkan 2. kemanda; Gülşah Bulut, Meral Buldur, Anıl Gök, Ezgi Canıgür, Erkan Özkan viyolada; Öğretim Görevlisi Müge Eraydın, Öğretim Görevlisi Seçil Karakoç, Miray Özkan, Şeniz Uğurlu viyolonselde; Öğretim Görevlisi Yeşim Madanoğlu, Nilgün Dülger, Emrah Turan, Cumhur Koç kontrobasta; Alev Ergen ve Nebi Topağ flütte; Yrd. Doç. Dr. Ece Karşal, Ebru Efe, Duygu Duran, Nilgün Çakmakçı klarnette; Selçuk Tuna obuada; Bando Üst Çavuş Recep Boyalı, Bando Kıdemli Çavuş Abdullah Calp, Oben Arıca fagotta; Bando Astsubay Çavuş Yiğit Burçoğlu ve Feyzi Çokgez kornada; Bando Başçavuş Mustafa Korkmaz, Bando Kıdemli Üstçavuş Önder iş Trompette; Bando Üstçavuş Ahmet Aksoy, T. Münif Temizkan timpanide Bando kıdemli Başçavuş Kenan Göktürk ve piyanoda Öğretim Görevlisi Burcu Esin yer aldı. Konser sonunda Donanma Komutanı Oramiral M. Metin Ataç Orkestra Şefi Tekin Okcebe'ye teşekkür belgesi, 15. Piyade Tümeni ve Garnizon Komutanı Tümgeneral E. Cihangir Akşit ise Bando Kıdemli Başçavuş Kenan Göktürk'e çiçek verdi.
5. Uluslararası Felsefe Günleri başladı
Anadolu, felsefenin kökenidir. Programın açılış konuşmasını KOÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sinan Özbek gerçekleştirdi. Felsefe etkinlikleri çerçevesinde yapılan bu toplantıların geleneksel hale getirileceğini ve bu etkinliklerin Türkiye'nin köşe taşlarından biri olacağını ifade etti. Ülkenin bulunduğu durumu göze alarak 'şiddet' olgusunu seçtiklerini belirten Özbek " Üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları uygarlığın ilk anavatanıdır. Anadolu felsefenin kökenidir. Bu büyük kültürün mirasçısı olmak zorundayız. Anadolu yeni filozoflar yaratılmalıdır." şeklinde konuştu. Çalışma ortamında rekabetin şiddeti tetiklediğini vurgulayan Özbek, rekabetin gerekenden fazla olması durumunda insanların şiddete yöneldiğini bildirdi. Özbek'in konuşmasının ardından Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu konuklara üniversitenin fiziki ve akademik özelliklerini anlattı. Komsuoğlu şiddet konusunda da şunları ifade etti: "Şiddetin bir insanın kendisini yetersiz görmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Şiddetin tamamen ortadan kaldırılacağı savına katılmıyorum; ancak azaltılabileceğine inanıyorum. Konuşmaların ardından 'şiddet' konusunun ele alındığı panele geçildi.
İnsan doğası gereği şiddete eğilimlidir Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Uluğ Nutku'nun yaptığı panele konuşmacı olarak Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Çotuksöken, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Tepe ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu katıldı. Prof. Dr. Uluğ Nutku konuşmasında şiddet konusunun toplumumuzda 7'den 70'e herkesi ilgilendirdiğini belirterek çözülmesi için harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Betül Çotuksöken ise 'Şiddetin Antropolojik Temeli' konusunda bilgiler verdi. İnsanların belirsizlik peşinden koştuklarını, bilgi dışı özgürlük için savaş verdiklerini belirten Çotuksöken " İnsan hep özünün arayışı içerisindedir. İnsanlar varlığı sorun olarak görür ve bu sorunu çözmek için şiddeti kullanır. İnsan varlıksal gelişimiyle her zaman şiddete eğilimlidir. Şiddetin en kuşatıcı görünümüne savaşlar örnek verilebilir. Şiddet tarihsel ve kültürel bir olgudur." Şeklinde konuştu. Çotuksöken, şiddetin önlenmesinde eğitimin büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
İnsan isterse şiddeti önleyebilir Prof. Dr. Harun Tepe ise 'Şiddetsiz Bir Dünya Olanaklı mıdır?' konusunu ele aldı. Şiddet çağında yaşadığımızı dile getiren Tepe "Şiddet günümüzde neredeyse olağan bir sorun çözme yöntemi olarak görülmeye başlanmıştır. Şiddet hep vardı; fakat günümüzde şiddetin boyutu değişmiştir. Daha sarsıcı bir şekildedir. " dedi. Öldürme,yaralama, dövme, vurma, tehdit etme, baskı, zorlama, bağırma, sert bakış gibi davranışların şiddetin temelini oluşturduğunu belirten Tepe, insanın haz almak amacıyla şiddete yöneldiğini bildirdi. Tepe şunları ifade etti: "İnsan bilinçli bir varlıktır. Şiddet ortamı insanlığın yerinin vahşetin aldığı ortamlardır. İnsan nasıl ki şiddeti oluşturuyorsa yine aynı şekilde içinde bulunan bir güdüyle şiddeti önleyebilir ve barış koşullarını ortaya koyabilir."
Şiddet saldırganlığı doğurur Panelde 'Psikanalitik Açıdan Şiddet ve Siyaset' konusu Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu tarafından irdelendi. Prof. Dr. Kaptanoğlu konuşmasında şiddet eğiliminin bebeklikten itibaren insanda nasıl oluştuğunu ve nasıl yerleştiğini anlattı. Şiddet eğiliminin bireylerde küçük yaşlarda oluştuğunu belirten Kaptanoğlu, ortada bu yönde bir etki yoksa çocuklarda şiddet ortaya çıkmasının mümkün olmadığını söyledi. Saldırganlık ve şiddetin farklı kavramlar olduğunu belirten Kaptanoğlu: "Şiddetle beraber saldırganlık kullanılır. Saldırganlık; amaca yönelik fiziksel ve sözel, güçlü, zorlayıcı eylemlerdir. Şiddet ise insan ilişkileri ortamında yaşanan saldırganlıktır. Şiddet davranışının bir ilişkiler ortamında çıkması gerekir ve sonucunda bir zarar oluşmalıdır." diye konuştu. Konuşmaların ardından soru cevap bölümüne geçildi.
Bugün(10.05.2007) başlayan 5. Uluslararası Felsefe Günleri üç gün boyunca devam edecek ve 12 Mayıs 2007 Cumartesi günü sona erecek. Etkinlik kapsamında yurt dışından gelen akademisyenlerin de katıldığı bilimsel toplantılar, paneller ve konferanslar Morfoloji binası konferans salonunda cumartesi gününe kadar devam edecek.
Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü tarafından düzenlenen 'Şiddet' konulu '5. Uluslararası Felsefe Günleri' bugün(10.05.2007) başladı. Umuttepe Yerleşkesi Morfoloji binası konferans salonunda yapılan etkinliğe geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türkiye'nin önde gelen akademisyenleri ve yurtdışından gelen öğretim elemanları konuşmacı olarak katıldı. Sempozyumda şiddet konusu felsefe ve diğer sosyal bilimlerin bakış açısıyla çeşitli başlıklar altında tartışıldı. Sempozyum üç gün boyunca devam edecek.
KOİF'O7 öğrencileri bekliyor
Türkiye'nin en büyük insan kaynakları ve istihdam fuarı olma özelliğine sahip olan 'Kocaeli İnsan Kaynakları ve İstihdam Fuarı 2007 (KOİF'07)' dün düzenlenen bir törenle kapılarını halkın hizmetine açtı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli İŞKUR İl Müdürlüğü ve Kocaeli Sanayi Odası'nın ortaklaşa düzenlediği fuarda 153 firma stand açtı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Uluslararası Fuar Merkezi'nde yapılan fuara ilgi oldukça fazlaydı. Üniversite öğrencilerinin katılımının yüksek olduğu fuarda, konuklar işverenlerle doğrudan temasa geçme ve iş dünyası hakkında bilgi edinme imkanı buldu. Fuarın açılış törenine Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, İŞKUR Genel Müdürü Namık Ata, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Yılmaz Kanbak, İŞKUR İl Müdürü Ahmet Canımova katıldı.
Komsuoğlu: KOÜ öğrencilerini seçin Fuarın açılış konuşmasını yapan İŞKUR Genel Müdürü Namık Ata, Türkiye'de işsizlik oranının yüzde 10 olduğunu, aktif iş gücü programlarına önem verilmesi ve bu doğrultuda hareket edilmesi halinde gelişmeler kaydedileceğini söyledi. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu ise 18 meslek yüksekokulu ve 55 bin öğrencisi bulunan Kocaeli Üniversitesi'nde nitelikli işgücü yetiştirdiklerini belirtti. Komsuoğlu,"Başka mahallede kız aramaya gerek yok, iş istihdamlarınızda Kocaeli Üniversitesi öğrencilerini tercih edin. Biz size bilgi toplumuna uygun, nitelikli ve donanımlı gençler yetiştiriyoruz." şeklinde konuştu.
Genç nüfusa istihdam sağlanmalı Kocaeli Valisi Gökhan Sözer yaptığı konuşmasında en değerli kaynağın insan olduğunu, bu kaynağında ancak eğitilerek vasıflı hale getirileceğini vurguladı. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ise Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olduğunu belirterek, "Türkiye nüfusunun % 60'ının 30 yaşın altında olması önemli bir değerdir. Türkiye, insan kaynakları statüsünde önemli beyin gücüne sahip bir ülkedir." dedi. Yapılan konuşmaların ardından ardından açılış kurdelesinin kesilmesiyle protokol üyeleri standları gezerek firma sahiplerinden bilgi aldı. İşgücü piyasasıyla ilgili bilgilerin, staj ve mezuniyet sonrası istihdam olanaklarının tanıtılacağı fuar yarın (12.10.2007)akşam sona erecek.
Sözer
Komsuoğlu
Karaosmanoğlu
Kanbak
Ata
KOÜ'nün projesi ikinci oldu
Boğaziçi Üniversitesi Yapı Kulübü'nce 26-27 Nisan 2007 tarihlerinde düzenlenen 'Design & Construct 2007 Öğrenci Çelik Köprü Yarışması'nda, Kocaeli Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencilerinin hazırladığı 'KOÜ-MOSTAR' projesi ikinci oldu. İlk defa düzenlenen ulusal nitelikteki bu yarışmaya Boğaziçi Üniversitesi'nden dört, İstanbul Kültür Üniversitesi'nden iki, Kocaeli Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden de birer takım katıldı. Öğrenciler, tasarımlarını kendi yaptıkları köprülerle, rijitlik, hafiflik, montaj süresi, estetik ve genel performans dallarında yarıştı. Genel performans dalında yarışmanın birincisi Kültür Üniversitesi olurken, ikinci olan KOÜ'lüler üniversiteye büyük sevinç yaşattı. Şubat ayından bu yana büyük bir titizlikle sürdürülen tasarım, imalat ve montaj çalışmalarından sonra, 26 Nisan 2007 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü'nde köprülerini teşhir amaçlı sunan 'KOÜ MOSTAR' takımı 1500 YTL de para ödülü kazandı. Danışmanlığını Yrd. Doç. Dr. Fuad Okay'ın yaptığı 'KOÜ-MOSTAR' takımının oluşturduğu proje çalışmalarında İnşaat Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencileri Çetin Kolaylı (Kaptan), Mücahit Emre Yeşilova, Mert Tanınmış, Turgay Tunç, Serkan Kayışoğlu, Erdem Çağlar Kocabey yer aldı. İlk defa ulusal olarak düzenlenen yarışmada önemli üniversitelerin takımlarını geride bırakarak, büyük bir başarı elde eden KOÜ-MOSTAR takımı, Kocaeli Üniversitesi'nin adını ulusal bir platformda başarıyla temsil etti ve dereceye girerek Kocaeli Üniversitesi'nin adını Türkiye'ye duyurmayı başardı. Başarı, bilimsel bir panelle kutlandı Yarışmada elde edilen başarıyı paylaşmak amacıyla İnşaat bölümü bir panel düzenledi. Panele; Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Savaş Ayberk, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ergün Öztürk, İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri, araştırma görevlileri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Ayrıca panel için İstanbul'dan davet edilen Boğaziçi Üniversitesi Yapı Kulübü Başkanı ve bir öğrenci de dinleyici olarak yer aldı. KOÜ'ye gurur yaşattılar Açılış konuşmasını Yrd. Doç. Dr. Fuad Okay'ın yaptığı panelde, ilk olarak Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu düşüncelerini dile getirdi. KOÜ-MOSTAR takımını kutlayan Komsuoğlu, " Mühendislik Fakültesi'nin fiziksel şartları belki şu an için çok yeterli değil; fakat akademik kadromuz, diğer üniversitelerden çok üstte. En kısa zamanda Umuttepe'deki yeni yerlerinize taşınınca, fiziksel olumsuzluklarınız da ortadan kalkacağını düşünüyorum." şeklinde konuştu. Daha sonra kürsüye çıkan Prof. Dr. Savaş Ayberk ise şunları kaydetti. Köprüler, bir inşaat mühendisi için önemli yapılardır. Böyle bir dalda kazanılan ödül, oldukça anlamlı.Öğrencilerimiz üniversitemize büyük bir gurur yaşattı. Fakültemizin her bölümü sürekli bir atılım içinde. Hepinizi kutluyorum. İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ergün Öztürk İse "Böyle bir bölümde bölüm başkanlığı yaptığım için gurur duyuyorum" dedi. Daha sonra yeniden söz alan Yrd. Doç. Dr. Fuad Okay ise: "İlk olarak katıldığımız bu yarışmada çıtayı oldukça yüksek bir noktaya çektik. Gelecek sene bu yarışmada en az iki üç takımımızı görmek istiyorum. Boğaziçi Üniversitesi Yapı Kulübü çok güzel bir organizasyon düzenledi, kendilerine teşekkürü bir borç bilirim." şeklinde konuştu. Öğrenciler projelerini tanıttı Okay'ın konuşmasının ardından öğrencilere yarışma hazırlıkları ve yarışma gününe ait görüntülerin yer aldığı yarım saatlik bir video gösterisi seyrettirildi. Gösteri sonrası, Yrd. Doç. Dr. Fuad Okay ve KOÜ-MOSTAR takımı elemanları, katılanların ve öğrencilerin sorularını cevaplandırdılar. Takım kaptanı Çetin Kolaylı danışmanları Yrd. Doç Dr. Fuad Okay'a takımı adına teşekkür edip yarışmada elde ettikleri ikincilik ödülü plaketini hediye etti. Ayrıca; Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Prof. Dr. Savaş Ayberk ve Prof. Dr. Ergün Öztürk öğrencilere teşekkür plaketi verdiler. Panel sona erdikten sonra, Yrd. Doç. Fuad Okay ve KOÜ-MOSTAR takımı elemanları İnşaat Mühendisliği Bölümü önüne kurulan stantda, yarışmada ikincilik ödülü alan köprü öğrencilere ve konuklara tanıttı.
KOÜ'de kaçırılmayacak bir sergi
Tarihin tüm gelişimleri bu sergide İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Emre Dölen ve Prof. Dr. Nuran Yıldırım'ın koleksiyonlarından oluşan sergide kitaplar, dergiler, diplomalar, pasolar, üniversite rehberleri, staj belgeleri ve çeşitli dönemlere ilişkin fotoğraflar yer alıyor. Osmanlı Devleti'nde ilk yüksek öğretim kurumlarından başlayarak üniversiteyi, üniversite yayıncılığı ile birlikte üniversite yaşamını da konu alan sergi, biraraya getirilen zengin arşiv malzemesini sunuyor. Sergide ayrıca; Darülfünun'dan üniversiteye, müderristen öğretim üyesine, talebe_i ulumdan üniversite öğrencisine uzanan tarihsel süreç içinde tüm gelişmeler ilk kez yetkin bir sergicilik anlayışı ile gözler önüne seriliyor. İlk olarak 2003 yılında Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi salonlarında açılan sergi özellikle akademik çevrelerde büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı Kocaeli Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılan serginin açılışına; Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak, Rektör Başdanışmanı Prof. Dr. Yusuf Çağlar, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Rektör Komsuoğlu yaptığı kısa konuşmasında serginin KOÜ'de açılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Komsuoğlu, insanların gün geçtikçe kitap okumaktan ve araştırma yapmaktan uzaklaştığını vurgulayarak "Teknolojinin gelişmesi beraberinde bir çok yeniliği getirdi. İletişim teknolojilerindeki hızlı gelişme tüm dünyada okur yazar sayısının düşmesine neden oldu. Özellikle internetin yaygın kullanımı araştırmayı ve okumayı büyük ölçüde engelledi. Halbuki kitap okumak bir gelenektir." dedi. Komsuoğlu'nun konuşmasının ardından konuklar sergiyi gezdi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlarının hazırladığı 'Darülfünun'dan Günümüze Üniversite Yayıncılığı ve Yaşamı' temalı sergi dün(14 Mayıs 2007) açıldı. Umuttepe Yerleşkesi Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleşen sergi 14-20 Mayıs tarihleri arasında öğretim elemanlarının, personelin ve öğrencilerin ziyaretine açık olacak.
KOÜ'de hemşireler günü kutlandı
Kocaeli Üniversitesi, 12 Mayıs Hemşireler Günü nedeniyle bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. 12 Mayıs'ta Valilik önünde bulunan Atatürk Heykeli'ne çelenk konularak başlayan program, 14 Mayıs 2007 tarihinde düzenlenen bir panel ve gitar dinletisi devam etti. Etkinlik 15 Mayıs Salı günü sona erecek. Tıp Fakültesi Morfoloji binası konferans salonunda yapılan programı Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Kocaeli Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Süreyya Karaöz, öğretim elemanları ve öğrenciler ilgiyle takip etti.
Hemşirelik kutsal ve onurlu bir meslektir Panel öncesi Kocaeli Sağlık Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Süreyya Karaöz bir konuşma yaptı. Hemşirelik mesleğinin özverili bir iş olduğunu belirten Karaöz: "Hemşirelik; insan sevgisiyle dolu, şefkatle, sabırla yapılan kutsal ve onurlu bir meslektir. Sağlık, bireylerde, zorunlu, vazgeçilmez ve hayatın her döneminde aynı önemi koruyan temel ihtiyaçlardan biridir. Bu ihtiyaca cevap veren personel içinde en önemli meslek grubu ise hemşirelerdir." diye konuştu. Hemşirelik mesleğinin eğitim, psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi gereken bir meslek grubu olduğunu anımsatan Karaöz hemşirelerin bazı sorunları olduğunu belirtti. Karaöz, ücret yetersizliği, risk fazlalığı, yoğun çalışma temposu gibi nedenlerde hemşirelerin sayısının giderek azaldığını bildirdi. Kocaeli Valisi Gökhan Sözer ise insanın sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürdürebilmesi için sağlık personeline büyük görevler düştüğünü ifade etti. Sözer "Sağlık hizmeti sunumunda zor bir görev üstlenen hemşireler her türlü övgüyü hak ederler. Hemşirelik fedakarlık isteyen en zor mesleklerden biri. Aslında doktor, hemşire ve hastabakıcı bir ekip olarak düşünülmelidir." dedi.
Panel ve gitar dinletisi sunuldu 'Çalışma Ortamı ve Bakıma Etkisi' konulu panele konuşmacı olarak; KOÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilimdalı'ndan Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, KOÜ Tıp Fakültesi'nden Hemşire Havva Özdemir, İzmit Devlet Hastanesi'nden Hemşire Özlem Karatepe ile Acıbadem Hastanesi hemşirelerinden Ayşen Işık konuşmacı olarak katıldı. Panelin Oturum Başkanlığını ise Prof. Dr. Süreyya Karaöz gerçekleştirdi. Konuşmacılar çalışma ortamının bakıma olan etkisini farklı açılardan ele aldılar. Daha sonra öğrencilerin oluşturduğu grup bir gitar dinletisi sundu.
Sözer
Hereke yerleşkesine 300 bin euroluk tesis
Temeli Akzo Nobel'in Ceo'su, Hollanda'nın eski ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Hans Wijers tarafından 2006 yılı Haziran ayında temeli atılan Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu Spor Kompleksi, 14 Mayıs 2007 tarihinde gerçekleştirilen bir törenle hizmete açıldı. Spor kompleksinin açılış kurdelasını; Körfez Kaymakamı Erol Türkmen, KOÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hıdır Akpınar, dünya kimya devi Akzo Nobel Güney Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölge Müdürü Bart Jan Kopman ve Marshall Boya Genel Müdürü M. Feridun Uzunyol kesti. Öğrenciler daha sosyal olacak Akzo Nobel, Marshall ve Solventaş A.Ş.'nin desteğiyle kurulan ve maliyeti 300 bin Euro'yu bulan Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu Spor Tesisinin açılış törenine öğretim üyeleri ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan törenin açılış konuşmasını Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hıdır Akpınar yaptı. 11 farklı program, 50 öğretim elemanı ve 3 bin öğrencinin öğrenim gördüğü yüksekokulda en büyük eksikliğin sosyal ve sportif aktiviteleri gerçekleştirecek bir mekanın olmamasından kaynaklandığını belirten Yrd. Doç. Dr. Akpınar, kompleksin açılmasıyla bu eksikliğin giderildiğini bildirdi. Akpınar şunları dile getirdi: "Yüksekokulumuzun amacı; öğrencilerimizin sektöre uyumunu sağlayabilmek için üniversite ile sanayiyi bir araya getirebilmekti. Bu amaçla bir çok firma ve sivil toplum örgütüyle işbirliği protokolü yapıldı. Böylece öğrencilerimiz sektörü işe girmeden önce tanıma olanağı buldu." Spor kompleksi yapımına 200 bin Euro ile Akzo Nobel'in, 50 bin Euro ile Marshall'ın ve 50 bin Euro ile Solventaş A. Ş.'nin toplam 300 bin Euro katkıda bulunduğunu belirten Akpınar: "Okulumuzda spor kompleksinin olmaması nedeniyle yapamadığımız spor çalışmalarını bundan sonra yerleşkemizin içinde yapabileceğiz. Komplekste; zorunlu yakın savunma dersleri, halk oyunları çalışmaları, voleybol, basketbol ve masa tenisi gibi aktiviteler rahatlıkla yapılabilecek. Öğrencilerimiz bilginin yanında sosyal ve sportif faaliyetlerini de geliştirebilecek." şeklinde konuştu. Genç ve dinamik nüfus spora yönlendirilmeli Törende Yüksekokul Temsilcisi Gökhan İrikli de bir konuşma yaptı. Gençlerin sorumluluk duygularını ve özgüvenlerini oluşturmada sosyal ve spor aktivitelerinin büyük rol taşıdığına dikkat çeken İrikli, öğrencilerin spora yöneldiğinde okulların kavga ve savaş yeri olmaktan çıkacağını barış ve sevgi alanlarına dönüşeceğini belirtti. Akzo Nobel Güney Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölge Müdürü Bart Jan Koopman ise birçok farklı toplumsal sorumluluk projelerine imza attıklarını belirterek şunları kaydetti: "Akzo'nun Türkiye'deki boya şirketi Marshall Boya ve Vernik Sanayi A. Ş. tarafından toplumsal sorumluluk kapsamında; boya sektöründeki ara eleman ihtiyacını karşılamak, spesifik olarak boya konusunda öğrenim görmüş kadrolar yetiştirmek için Türkiye'nin ilk boya okulu olan Hereke Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu kuruldu. Sanayi bu bölümler ile aktif bir hale geldi." Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu belirten Koopman gençlerin gelişimine büyük katkısı sağlayacak olan bu tesisin açılışında bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Koopman'ın ardından konuşma yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ise yüksekokulun boya teknolojisi bölümüne 30 öğrenci ile başladığını ve Marshall'ın desteği ile büyük bir gelişim gösterdiğini söyledi. Gökalp, yapılan kompleksin çok amaçlı olduğunu ve öğrencilerin önemli eksikliklerini tamamlayacağını belirtti. Açılış kurdelasını kestiler Konuşmaların ardından Gökalp Bart Jan Koopman'a, Körfez Kaymakamı Erol Türkmen M. Feridun Uzunyol'a ve Feridun Uzunyol ise Solventaş A.Ş. adına Yüksekokul Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hıdır Akpınar'a birer teşekkür plaketi verdi. Daha sonra mini bir salsa gösterisi sunuldu. Öğrencilerinde eşlik ettiği gösteri büyük beğeni topladı. Davetliler ve öğrenciler spor kompleksinin açılışını yapmak üzere tören alanından ayrıldı. Kompleksin açılış kurdelasını Körfez Kaymakamı Erol Türkmen, KOÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hıdır Akpınar, dünya kimya devi Akzo Nobel Güney Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölge Müdürü Bart Jan Kopman ve Marshall Boya Genel Müdürü M. Feridun Uzunyol kesti. Spor kompleksinde Özel Güvenlik ve Koruma bölümü öğrencileri kısa bir judo gösterisi yaptı. Konuklar daha sonra basketbol ve voleybol alanlarını gezdi.
Gökalp
Akpınar
Koopman
İrikli
'İnsan ve Yönetim' konulu seminer
Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli Valiliği'nin işbirliğiyle Kocaeli Vali Yardımcısı Celalettin Özdal'ın konuşmacı olarak katıldığı, "İnsan ve Yönetim" konulu bir söyleşi yapıldı. KOÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Başkanlığı bünyesinde gerçekleştirilen söyleşiye konuşmacı olarak katılan Vali Yardımcısı Celalettin Özdal'ı öğrenciler yoğun bir ilgiyle dinledi.Söyleşiyi izlemeye Fakülte Dekanı Prof. Dr. Abdurrahman Fettahoğlu, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emre Bağce ve çok sayıda öğretim elemanı da katıldı.
Yönetici adayında bulunması gereken özellikler Vali Yardımcısı Celalettin Özdal, mülki idare amirliği görevinde yaşadıklarını, yılların birikimi sonucunda oluşmuş, tecrübe süzgecinden geçirerek ana başlıklar halinde, dinleyicilere sundu. Yönetici olmak isteyen kişinin yaşadığı toplumun kolektif değerlerini iyi tanıması gerektiğini vurgulayan Özdal, "Yönetici adayı; Türkiye'nin Cumhuriyet döneminden itibaren yaşadığı, toplumsal ve siyasal gelişmelerini iyi analiz etmelidir. Kendisini yeni gelişmeler karşısında donatmayan yönetici başarısız yönetici olarak kalmak durumundadır. Kanunlar statik, toplumsal gelişmeler ise dinamik fenomenlerdir. Bu itibarla; yönetici, kanunları lafzı ile değil, ruhu ile okuyarak uygulamak zorundadır. Bu husus, yönetici olmanın "olmazsa olmaz" koşullarından biridir şeklinde konuştu.
Vali Yardımcısından öğrencilere altın nasihatler Özdal, hitabet sanatını iyi bilmeyen kişinin yönetici olamayacağını belirti. Özdal şunları söyledi: "Yönetici, kitleler nezdinde, devletin güler yüzü olmak zorundadır. Böyle bir yönetici için, bu özelliklere sahip olmanın şartı sanat ve edebiyatla meşgul olmaktan geçer. Yönetici tam anlamıyla tarafsız olmalı, tüm toplumsal kesimlere eşit uzaklıkta durmayı kendisine ilke edinmelidir. İyi bir yönetici, aynı zamanda ailevi ilişkileri düzenli yürüyen bir yöneticidir. Sorumluluk üstlenmeden yöneticilik yapılamaz." Öğrencilerin ilgiyle dinlediği konferansı Özdal şu cümlelerle tamamladı: "Yönetici; yöredeki kamusal girişimlere öncülük etmeli, ancak söz konusu teşekkülün işletmesini işin ehline bırakmalıdır. Toplumsal hareketlerde yöneticiler, inisiyatif almayı bilmeli, meseleyi sadece kolluk kuvvetlerinin tekeline bırakmamalıdır. Bu itibarla yöneticiler, sosyal psikolojiyi iyi bilmelidir."
Söyleşiyi görev yaptığı yerlerde yaşadığı anılarla süsleyerek anlatan Özdal, öğrencilerden gelen sorulara da yanıt verdi. Konuşmanın planlanandan uzun sürmesine rağmen, salonu dolduran dinleyici kitlesinin ilgisinin sürekli arttığı dikkat çekti. Ayrıca söyleşi sonunda programı düzenleyen Doç. Dr. Emre Bağce, Doç. Dr. Yılmaz Bingöl, Doç. Dr. Hamza Ateş, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Nohutçu, Yrd. Doç. Dr. Ramazan Şengül, Arş Gör. Cengiz Sunay ve Arş Gör. Günay Aydın ile konuşmacı Vali Yardımcısı Celalettin Özdal'la programdan sonra ayaküstü sohbet etmeye devam etti.
Özdal
Türkiye'nin ilk şiir kongresi KOÜ'de
Kocaeli Üniversitesi Şiir Etkinlikleri Birimi'nin düzenlediği I. Ulusal Şiir Kongresi dün(16.05.2007) başladı. Derbent Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Derbent Otel'inde yapılan Şiir Kongresi'nin açılışında bir çok kişi yer aldı. Açılışa; Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Şiir Etkinlikleri Birimi Müdürü Prof. Dr. Nejat Gacar, Şiir Etkinlikleri Birimi Müdür Yardımcısı Öğretim Görevlisi Şener Aksu, öğretim elemanları, çok sayıda şair ve öğrenci katıldı. Ayrıca Gazeteci Leyla Umar sürpriz bir şekilde kongreye geldi. Gacar: 'Şiiri bilime sıkıştırmak zordur' Kongrenin açılış konuşmasını Prof. Dr. Nejat Gacar yaptı. Türkiye'de ve Kocaeli Üniversitesi'nde ilk kez bir şiir kongresi düzenlendiğini belirten Gacar, şiir etkinliklerinin daha sık ve düzenli yapılması gerektiğine dikkat çekti. Şiirin bir bilim olmadığını dile getiren Gacar," Şiir sanatını bilime sıkıştırmak zordur. Şiiri bilimin içinde ele almak şiiri eritmek anlamına gelir. Bilimin kuralları daha katı, sınırları daha belirlidir. Bu kongrenin yapılma sebebi; şiire ve şaire dikkat çekerek üniversitede öğrenim gören gençlerin şiire sahip çıkmasını sağlamaktır." dedi. Gacar, etkinliğin düzenlenmesinde kendilerine her türlü desteği sağlayan Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu'na teşekkür ederek sözlerini tamamladı. Sanata ve bilime destek sağlanmalı Gacar'ın konuşmasının ardından Rektör Komsuoğlu konuklara KOÜ'nün akademik ve fiziki özelliklerini anlattı. KOÜ'nün 55 bine yakın öğrenci, 11 Fakülte, 7 Yüksekokul, 1 Devlet Konservatuarı, 3 Enstitü, 18 Meslek Yüksekokulu ile Türkiye'nin sayılı üniversitelerinden biri olduğunu belirten Komsuoğlu, "Üniversite kurumlarının güçlendirilmesi ve kalitelerinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda hükümet sanata, bilime ve sosyalliğe destek sağlamalıdır." şeklinde konuştu. Böyle bir etkinliğin KOÜ'de yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Komsuoğlu, amaçlarının çağdaş, laik ilkeler doğrultusunda aktif öğrenciler yetiştirmek olduğunu açıkladı. Cemal Süreyya Kültür-Sanat Derneği'nin Başkanı Itır Yeğenağa ise şair Cemal Süreyya'nın yaşamını ve derneklerinin amaçlarını konuklarla paylaştı. Yeğenağa ayrıca Cemal Süreyya'ya ait bir şiir de okudu. Daha sonra Şiir Etkinlikleri Birimi Müdür Yardımcısı Öğretim Görevlisi Şener Aksu kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Şiire bilinçli bir şekilde yaklaşılması gerektiğini ifade eden Aksu, şiirin gündeme taşınması açısından kongrenin son derece faydalı olacağını belirtti. Sürpriz bir şekilde programa katılan 52 yıllık gazeteci Leyla Umar ise kongreye renk kattı. Gazeteciliğe nasıl başladığını anlatan Umar, sempatik ve esprili davranışlarıyla konukların beğenisini topladı. Umar, sanata ve edebiyata büyük saygı ve sevgi duyulması gerektiğini belirtti. Kongrede birçok etkinlik yapılacak Konuşmaların ardından Leyla Umar Şair Ruşen Hakkı'ya, Rektör Komsuoğlu ise Rauf Mutluay ailesi adına Itır Yeğenay'a birer teşekkür plaketi sundular. Ayrıca kongrede; 121 kişinin başvuruda bulunduğu 12. Akademi Gençlik Şiir Ödülleri birincisi Gamze Ayhan, ikinci Ferhat Gülsün, üçüncü Aslı Karamolluoğlu, Jüri özel Ödülü'nü kazanan Fatih Bünül, Aygül Kılıç Yıldız, Caner Ocak, İlk Kitaplar Yarışması birincisi Özgür Özmeral ile İlk Kitaplar Yarışması Özel Ödülünü kazanan İlker İşgören'e ödülleri takdim edildi. Yetmişin üzerinde bildiri, 3 konferans, 1 panel, 2 söyleşi, dans gösterileri, sahne denemesi, müzik dinletisi ve Nikomedya'ya dönüş gezisinin de içinde bulunduğu kongre programı 18 Mayıs Cuma günü sona erecek.
Komsuoğlu
Umar
Gacar
Aksu
Yeğenağa
Deneyimli yöneticiden yönetici adaylarına söyleşi
Devlet ile insan arasındaki ilişki Yaptığı konuşmasında; insanın sosyal bir varlık olduğunu ve sosyalleşme sonucunda devletin ortaya çıktığını belirten Ruhi Paker, devleti şu şekilde tanımladı: " İnsan başkalarıyla birlikte yaşamaya ve onlarla mal, hizmet, bilgi ve benzeri konularda karşılıklı ilişkiler içinde olmaya muhtaçtır. İnsanlar arasındaki iktisadi, idari, siyasal ve sosyal ilişkiler; sosyal, idari ve siyasi düzeni meydana getirmektedir, ki bu düzenin merkezinde şüphesiz Devlet yer almaktadır. Devlet ülke, insan topluluğu, iktidar hukuki ve siyasal düzen üzerine oturmuş bir kurumdur." Yönetici kendini halkın yerine koymalıdır Kendini halkın yerine koyamayan yöneticinin iyi bir yönetici olamayacağını vurgulayan Paker, yöneticinin amacının halka hizmet etmek olması gerektiğini belirtti. Yönetim ilişkilerinde yöneten ve yönetilen ikilisinin tarihten günümüze var olduğunu dile getiren Paker: "Birden fazla insanın bir araya geldiği yerde bir düzen ihtiyacı doğar. Bu, hayatın başlangıcından beri böyle olmuştur. Yöneten ile yönetilen arasında ilişkiler de tarihten günümüze kadar devam etmiştir. Kamu yönetiminin hangi birimlerinde olursanız olun mutlaka ast üst ilişkisi vardır. Devlet sistemi çerçevesinde, yöneten ile yönetilen arasındaki ilişkilerin yönetenlerin istekleri doğrultusunda düzenlendiği ve bu "Kamu Yöneticileri" nin sürekli olarak üstün bir konuma sahip olduklarını görülür. Kamu yöneticisi bu niteliklerini kötüye kullanmamalı, astlarına ve üstlerine karşı sorumlulukları olduğunu unutmamalıdır." şeklinde konuştu.
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nün düzenlediği seminer dizisi kapsamında Kocaeli Vali Yardımcısı Ruhi Paker, 'İnsan ve Yönetim' konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde 17 Mayıs Perşembe günü düzenlenen söyleşide Kocaeli Vali Yardımcısı Ruhi Paker, yönetim ile insan ilişkisi, örgüt içi ilişkiler ve halkla ilişkiler konusunda öğrencilere bilgiler verdi. Meslek hayatında edindiği deneyimleri öğrencilerle paylaşan Paker, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının yoğun ilgisiyle karşılandı.
Ast ve üst doğru ilişki kurmalıdır Türkiye'de "devlet-toplum" ilişkisinin bir uzlaşı yerine bir çatışma halini almasında tarihsel ve toplumsal kültürün büyük payının olduğuna dikkat çeken Paker şunları kaydetti: "Devlet sisteminde iyi bir iletişim kurmak çok önemlidir. Doğruyu anlamak ve doğru anlatmak gerekir; fakat Türkiye'de durum bu şekilde değildir. Ülkemizde yöneticiler doğru tespit yapamamakta ve insanların tepkisini ölçememektedir. Yönetici olacak kişi kamu dengelerini iyi bilmek durumundadır. Ast ve üst arasındaki iletişim doğru şekilde geliştirilmelidir." Akademisyenler öğrenci stajı hakkında Paker'den bilgi aldı Paker, kaymakam olmak isteyenleri bilgilendirmesinin ardından, katılımcıların sorularını yanıtlayarak konuşmasını tamamladı. Vali Yardımcısı Ruhi Paker'i dinlemeye gelenler arasında Dekan Prof. Dr. Abdurrahman Fettahoğlu, Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emre Bağce ve çok sayıda öğretim elemanı da yer aldı. Söyleşi bitiminde akademisyenler Vali Yardımcısı Paker ile Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğrencilerinin valilikte staj yapma olanaklarını değerlendirdiler.
Paker
Atatürk'ün 126. doğum yılında gençlik balosu
Atatürk ilkelerine sahip çıkacağız Renkli görüntülerin yaşandığı gecenin açılış konuşmasını Atatürkçü Düşünce Kulübü Başkanı Nasır Aydın gerçekleştirdi. Yaptığı konuşmasında Atatürk'ün Cumhuriyet balolarına büyük önem verdiğini belirten Aydın şunları söyledi: "Atatürk'ün başlattığı Cumhuriyet baloları kadınların sosyal hayattaki yerlerini almalarını sağlayan devrimlerden biriydi. Atatürk'ün toplum hayatına getirmek istediği bazı yenilikler Cumhuriyet Balolarıyla başlatıldı. Kadınlar sosyali ortama erkeklerle eşit biçimde girmenin ilk adımını bu şekilde attılar. Balolar kadınların erkeklerin arkasında değil yanlarında yer almalarına vesile olmuştur." Aydın, programın sponsorları olan Nuh Çimento, Körfez Turizm ve Sanayi Odasına teşekkür ederek sözlerini tamamladı. Aydın'ın konuşmasının ardından Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Hakan Özdalı ve Hukuk Fakültesi öğrencisi Alper Taner ney ve gitarla bir dinleti sundu. Daha sonra Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'si okundu. Gençliğin Atatürk'e cevabını ise gençler adına Atatürkçü Düşünce Kulübü Başkan Yardımcısı Nurettin Selçuk okudu. Gençlerin Atatürk ilke ve inkılaplarına sımsıkı sarılacağını ve koruyacağını belirten Selçuk, hitabeye cevap olarak şunları söyledi: " Türk'ün Büyük Atası Atatürk! İstiklal ve Cumhuriyetimizi korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz." Gecede Atatürk'ün 126. doğum yıl dönümü olması dolayısıyla 10. Yıl Marşı eşliğinde aklın ve bilimin temsilcisi olarak davet edilen Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu ile Atatürkçü Düşünce Kulübü Başkanı Nasır Aydın birlikte pasta kesti. Daha sonra konuklar müzik eşliğinde dans ettiler.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu M. Kemal Atatürk'ün 126. doğum yılı olması nedeniyle Kocaeli Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü bir gençlik balosu düzenledi. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Spor Bayramı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen balo 16 Mayıs 2007 tarihinde Sanayi Odası Tesisleri'nde gerçekleştirildi. Baloya çok sayıda öğrencinin yanında Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Hasret Çomak ve Prof. Dr. Arif Demir, İTO Başkanı Hüseyin Zeytinci, fakülte dekanları ve öğretim elemanları katıldı.
Aydın
Gazanfer Bilge, denizci adaylarına da sahip çıktı
Kocaeli Üniversitesi'nde üç ay önce çıkarılan 'Kanun Hükmünde Kararname' ile kurulan Karamürsel Barbaros Denizcilik Yüksekokulu'na hayırsever işadamı Gazanfer Bilge bağış yapacağını açıkladı. Eğitime destek vermeye devam ediyor Kocaeli Üniversitesi'ne bir çok bağışta bulunan ve yüksek okulların kurulmasına katkı sağlayan iş adamı ve Dünya Olimpiyat Şampiyonu Gazanfer Bilge eğitime destek vermeye devam ediyor. Kocaeli Üniversitesi tarafından eğitime yaptığı katkılarından ötürü 2006 yılında fahri doktora unvanı verilen Gazanfer Bilge, Karamürsel Barbaros Denizcilik Yüksekokulu'nun da yapımını üstlendi.
ÖSS adayları KOÜ'deydi
KOÜ'yü yakından tanıma fırsatı buldular Programın açılış konuşmasını Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak gerçekleştirdi. Üniversitenin olanakları hakkında bilgiler veren Çomak, öğrencilere başarı diledi. Aday öğrencilerin daha doğru bir tercih yapmalarına yardımcı olmayı amaçlayan etkinlikte eğitim sürecinde edinilen deneyimler de öğrencilerle paylaşıldı. 2 oturumda yapılan programda öğrencileri; Fen-Edebiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. H. Yüksel Güney ve Yrd. Doç. Dr. Ayhan Çitil, Mühendislik Fakültesi'nden Prof. Dr. Alpaslan Fığlalı, Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Bahar Müezzinoğlu, Eğitim Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Esma Buluş Kırıkkaya, Hukuk Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Fatma Özcan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. İrem Figen Gülenç, İletişim Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Emel Karagöz, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi'nden Öğretim Görevlisi Tevfik İtler, Teknik Eğitim Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Taştan, Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Araştırma Görevlisi Çağatay Göktan ile Sivil Havacılık Yüksekokulu'ndan Öğretim Görevlisi Sinan Fidan bilgilendirdi.
Öğrencilerle birebir ilgilenildi Öğretim elemanları fakültelerin fiziki ve akademik yapısını tanıttı. Sunumların ardından soru cevap kısmına geçildi ve merak edilen sorular uzman kişilerce yanıtlandı. Daha sonra öğrenciler istedikleri fakülteyi görevli öğretim elemanları eşliğinde ziyaret ederek fakültenin olanaklarını yerinde görme imkanına sahip oldular.
Kocaeli Üniversitesi 17 Mayıs 2007 tarihinde, üniversiteye girecek aday öğrencilere yardımcı olmak amacıyla bir tanıtım programı düzenledi. Umuttepe Yerleşkesi Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen tanıtım programında fakülte dekanları ve öğretim üyeleri öğrencileri bilgilendirdi. Büyük bir katılımın sağlandığı günde üniversiteye hazırlanan öğrencilere meslek seçiminde esas noktalar ve bölümler ile ilgili bilgiler aktarıldı.
Çomak
Yurtdışında Türkçe basın ve yayın
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi, Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti ve Yurtdışında Yaşayan Türklerin Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi ortaklaşa ' I. Uluslararası Yurtdışında Türkçe Basın-Yayın Araştırmaları Konferansı' düzenledi. Konferans, Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda 22 Mayıs 2007 tarihinde yapıldı.
Yılmaz:Türkiye'de Türkçe yozlaşıyor Makedonya ve Kosova'da II. Dünya Savaşı'ndan günümüze Türkçe basın ve yayın konusunun geniş bir şekilde ele alındığı konferansın açılış konuşmasını Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Halit Yılmaz gerçekleştirdi. Gazetecilik mesleğinin zor ve özverili bir iş olduğunu belirten Yılmaz, mesleğin yurtdışında ne şekilde yapıldığını göstermesi bakımından konferansın önemine dikkat çekti. Türkçede bozulma,yozlaşma ve yabancılaşmanın görüldüğünü vurgulayan Yılmaz şunları kaydetti: "Türk Dili Türkiye'de ve Türkiye dışında yaşayan tüm Türkleri birbirine bağlayan bir bağdır. Fakat Türkiye'de dilimize sahip çıkmayarak dilimizi katlediyoruz. Türkçe'nin yozlaştırıldığı bir dönemde Makedonya'da ve Kosova'da öz Türkçe'ye bağlı kalınarak yayınların yapılması bizlere örnek olmalıdır."
Bilgi paylaşımı ve işbirliğini artırmalıyız İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Yengin ise konferansı düzenleme amaçlarının Türk dünyası arasında iletişimi kuvvetlendirmenin yanısıra bu sektörde çalışanların birbirlerini tanımalarını ve bilgilerini paylaşmalarını sağlamak olduğunu belirtti. Konferansta Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak da bir konuşma yaptı. 21. yüzyılın bilim ve iletişim çağı olduğunu vurgulayan Çomak, Kocaeli Üniversitesi'nin bu gelişim doğrultusunda iletişim öğretisine büyük önem verdiğini belirtti. Çomak : "Üniversitemiz Türkiye'nin en kaliteli iletişimcilerini yetiştirmeyi amaçlıyor. Bunu gerçekleştirmek hedefiyle ulusal ve uluslararası işbirliğine açık durumdayız. Anlaşmalar ile Türk dünyasının görsel, işitsel ve yazılı basınını da sisteme katmalıyız. Yapılan girişimlerle uluslararası iletişim daha çok gelişecek, işbirliği ve dostluklar artacaktır." şeklinde konuştu.
Kosova ve Makedonya'da basın yayını anlattılar Konuşmaların ardından Kosova ve Makedonya'dan gelen basın-yayın çalışanları ülkelerinde Türk dili kullanılarak yapılan basın yayın araştırmaları konusunda bilgilerini aktardılar. Konferansın ilk oturumunda 'Eski Yugoslavya'da Doğrusu Makedonya ve Kosova'da Dünden Bugüne Türkçe Basın Yayın'; Fahri Kaya, 'Birlik Gazetesinin Yayın Hayatına Girmesi ile Canlanan Makedonya ve Kosova Basın ve Yayıncılığının Geleceği'; İskender Muzbeg, 'Kosova ve Makedonya'da Türkçe Basın Yayın ve Çalışanlarının Görev, Sorumluluk ve Misyonu' konusu ise İbrahim Arslan tarafından anlatıldı. Verilen kısa bir aradan sonra devam eden programın ikinci oturumunda ise; Zeynel Bakaç 'Makedonya ve Kosova'da Dergicilik', Avni Engüllü 'Balkanlar'ın Türkçe Yayın Yapan İlk Radyosu ve Dünya'nın Türkçe Yayın Yapan İlk Televizyonu:Üsküp Radyo ve Televizyonu', Filiz Nezir 'Makedonya ve Kosova'da İnternet Yayıncılığı Bugünü ve Geleceği' konularında bilgiler verdiler. Konuklar daha sonra öğrencilerin sorularını yanıtladı.