Hasta ve hekim hakları
'Hasta ve Hekim Hakları TCK'da Yapılan Değişiklikler' konulu konferans 28.02.2008 tarihinde KOÜ Tıp Fakültesi Konferans Salonu'nda Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nermin Ersoy tarafından verildi.
Hekimin yasal sorumlulukları vardır
Hasta hekim ilişkisinde hem hastanın hem de hekimin uyması gereken bazı etik kurallar ve yasaların olduğunu belirten Prof. Dr. Nermin Ersoy : "Tıbbi bir müdahalede hasta rızasının alınması, insana verilen yüce değeri gösterir. Hekimin yasa ile yaptırım getiren sorumluluklarının temelinde ; tıbbın geleneği, amaçları, etik değerleri ve ödevleri vardır." dedi .
Tıbbi müdahalede hastanın onayı alınmalı
Organ ve doku alınması, insan üstünde deney yapılması, işkence ve eziyet, çocuk düşürtme, düşürme, kısırlaştırma, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların Türk Ceza Kanunu ile yasal güvence altına alınmış etik değerler olduğunu belirten Prof. Dr. Ersoy şunları söyledi: "Hekim-hasta ilişkisi, düzenli dengeli bir ilişki olmalıdır. Hasta haklarını korumak ve gözetmek sağlık çalışanlarının yükümlülüğü arasında gösterilmektedir. Hekimin yapması gereken en önemli davranış biçimi hastadan aydınlatılmış onam almaktır. Yani, tıbbi müdahale hakkında hastayı bilgilendirmek ve tıbbi müdahale için iznini almaktır. Bilgilendirilmemiş, aydınlatılmamış hastadan onay almış olmak doğru değildir. Fakat acil hastalarda durum değişir. Acil serviste hastanın rızası alınmadan yapılması gereken operasyonlar yapılmalıdır." Ersoy : "Hekimin temel ödevlerinden biri insan haklarına saygılı olmaktır." dedi. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci, öğretim üyeleri, Tıp Fakültesi çalışanları ve öğrencilerin katıldığı konferansın sonunda Dekan Demirci, Ersoy'a teşekkür belgesi takdim etti.

Eğitim-sen'den KOÜ ziyareti
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ve beraberinde bir grup EĞİTİM-Sen üyesi 01.03.2007 tarihinde KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu'nu makamında ziyaret etti. Bir dizi etkinlik kapsamında Kocaeli'de bulunan Eğitim-sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Kocaeli Üniversitesi rektörlüğüne seçilen Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu ve yeni yönetimi kutlamak için ziyarette bulunduklarını belirtti.
KPSS gereksiz
Öğretmen adaylarının istihdamındaki en büyük sıkıntının Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) olduğunu ve bu sınavın kaldırılması yönünde çalışmalar yaptıklarını belirten Dinçer : "KPSS'nin etkinliğini azaltıp okul başarısını öne çıkarmak lazım. Eğitim Fakülteleri için bitirme sınavı olmalıdır; KPSS'ye gerek yoktur." dedi. Rektör Komsuoğlu ise ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek şunları söyledi: " Ülkemizde en büyük sorun güvensizliktir. Kişiler, kurumlar ve kuruluşlar maalesef birbirine güvenmiyor. " Komsuoğlu okul öncesi eğitimin çok önemli olduğunu ve Mili Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından parasız bir şekilde verilmesinin faydalı olacağını da vurguladı. Daha sonra Komsuoğlu Kocaeli Üniversitesi´nin genel yapısı ile eğitim kurumları hakkında bilgil verdi.

Kayak Şampiyonası'nda birinci olduk
Üniversite Spor Federasyonları tarafından Erciyes Dağı Kayak Merkezi'nde 25-27 Şubat tarihleri arasında düzenlenen 'Türkiye Üniversitelerarası Kayak Birinciliği (Alp Disiplini)'nde Kocaeli Üniversitesi Kayak Bayan Takım'ı çok sayıda üniversiteyi geride bırakarak birinci oldu. Alp disiplini kayak ve snowboard dallarında 30 üniversiteden 300 sporcunun mücadele ettiği şampiyonada ilk gün dördüncülüğü ve beşinciliği elde eden KOÜ Kayak Bayan Takım'ı, ikinci gün Zeynep Nihan Ünsalar'ın birinci, Ceylan Hamzaçelebioğlu'nun ikinci olmasıyla zirveye oturdu. Antrenörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Bergün Meriç, Yöneticiğini ise Yrd. Doç Dr. Menşure Aydın'ın yaptığı KOÜ Kayak Takımı; Zeynep Nihan Ünsalar, Ceylan Hasmzaçelebioğlu, Begüm Özsezgin ve Ayşe Seçkin'den oluşuyor.
Kandıra MYO öğrencilerine törenle ders
Kandıra'ya MYO canlılık kazandırdı
Törende ilk konuşmayı Kandıra Belediye Başkanı Mustafa Ören yaptı. KOÜ'nün Kocaeli iline çok büyük faydalarının olduğunu belirten Ören şunları söyledi: "Kandıra, sanayisinin gelişmemiş olması nedeniyle Kocaeli'nin diğer ilçelerine göre daha az hareketlidir. Üniversitenin açılması Kandıra ilçesine ekonomik ve sosyal bakımdan canlılık katmıştır. Bizlerin de bu okula sahip çıkmamız gerekiyor. Üniversite için çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Öğrenciler bizim ve Kandıra'nın gözbebeğidir. Her zaman MYO'nun yanında olacağız." Kandıra Kaymakamı Mehmet Sarıcan da Kandıra ilçesine öğrencilerin hareketlilik kazandırdığını belirterek: "4 bin öğrencisiyle Kandıra MYO bizi her alanda gururlandırmaktadır. Günümüzde bilgi en büyük güçtür. Bilgiye ise en iyi şekilde akademik bir ortamda kavuşulur." dedi.

MYO'lular ara değil esas elemandır
Sarıcan'ın konuşmasının ardından Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu konuşmasını yapmak için kürsüye çıktı. MYO'ları çok önemseyen bir insan olduğunu belirten Komsuoğlu şunları dile getirdi: " MYO'lar Türkiye'nin gelişmesinde büyük bir önem arzeder. Türkiye genç nüfusuyla ekonomik gelişmeyi hedefleyen bir ülkedir. Sizler yani MYO'lular ara eleman değil esas elemanlarsınız. Kendinizi önemsemelisiniz. Sosyal prestijinizi artırmalısınız. Türkiye'nin size çok ihtiyacı var." Komsuoğlu, Kandıra'nın Türkiye'nin önemli ilçelerinden biri olduğunu belirterek: "Bu ilçe Türkiye için çok önemli isimler çıkarmıştır. Gelecekte Türkiye'de sizler de rol sahibi olmalısınız." dedi.

Partnerlere ihtiyacımız var
MYO'ların gelişmesi için; okulları benimseyen bir belediye başkanı ve kaymakama, parasal açıdan okulu destekleyecek bir partnere ihtiyaç duyduklarını ifade eden Komsuoğlu şöyle dedi: "Parasal desteklerin artması halinde MYO'ların gelişmesi daha hızlı olacaktır."

İlk ders yapıldı
Komsuoğlu'nun konuşmasının ardından Kandıra MYO Müdürü Doç Dr. Yusuf Bayraktutan öğrencilere 'Yerel Kalkınma Vizyon Konusunda Kandıra MYO' konulu açılış dersini anlattı. Prof. Dr. Bayraktutan üniversitelerin bilgiyi geliştiren, aktaran kurumlar olduğunu ifade etti ve şunları söyledi: " 7 ayrı bölümü ve Türkiye'nin 4 bir yanından gelen öğrencisiyle Kandıra MYO genç, dinamik bir okuldur. Her şey istediğimiz gibi olmayabilir; fakat Türkiye'nin çağdaş yarınlarına odaklanarak her şeyin daha iyi olacağına inanmamız gerekiyor."
Tören, Bayraktutan'ın verdiği ders ve yaptığı konuşmadan ardından sona erdi.

Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksekokulu(MYO)'nun çeşitli programlarında okuyan öğrenciler 2006-2007 Bahar Dönemi derslerinin ilkine Prof. Dr. Turan Güneş Kültür Merkezi'nde yapılan bir törenle girdi. Geniş öğrenci katılımıyla gerçekleşen 'Kandıra MYO'nun 2006-2007 Bahar Dönemi Açılış Ders'ine' Kandıra Kaymakamı Mehmet Sarıcan, Kandıra Belediye Başkanı Mustafa Ören, KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ve Prof. Dr. Hasret Çomak, önceki Sağlık Bakanlarından Kazım Dinç, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Hikmet Erenkaya, önceki milletvekillerinden Erol Köse, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kandıra Şube Başkanı Sevim Deren katıldı.
Ören
Sarıcan
Komsuoğlu
KOÜ KÖGEM'den İşbirliği ve konferans
Kocaeli Üniversitesi ve Memorial Hastanesi Tüp Bebek, Androloji ve Genetik Merkez Başkanlığı arasındaki işbirliği protokolü KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, KOÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ve KÖGEM Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz ve Memorial Hastanesi Tüp Bebek, Androloji Genetik Merkez Başkanı Prof. Dr. Semra Kahraman ile Dr. Cüneyt Kahraman tarafından imzalandı.
Hedef:Uluslarası bilimsel çalışmalar yapmak
Kök Hücre ve Gen Tedavileri alanlarında uluslararası düzeyde bilimsel ve biyoteknolojik araştırmalar yapmak, ürettiği bilgi ve teknolojileri uygulamak, lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenime destek vermek amacıyla kurulan KOÜ Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) ve Memorial Hastanesi Tüp Bebek, Androloji ve Genetik Merkez Başkanlığı arasında yapılan protokol ile öğrencilerin uluslararası düzeyde bilimsel çalışmalar yapması hedefleniyor. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ve Prof. Dr. Arif Demir 'in de bulunduğu, üniversite rektörlük toplantı salonunda gerçekleştirilen protokolde konuşan Rektör Komsuoğlu şunları söyledi: "KOÜ'nün hedefi ODTÜ, Bogaziçi, Hacettepe gibi üniversitelerin bulunduğu birinci halkada yer almaktır. Bu halkada yer almamız için de daha fazla bilimsel çalışma yapmamız gerekmektedir. Yaptığımız bu protokolün öğrencilerimize ve üniversitemize bilimsel yönden çok faydalı olacağı inancındayım." Kök hücre konusuyla birçok kişinin ilgilendiğini belirten Memorial Hastanesi Tüp Bebek, Androloji ve Genetik Merkez Başkanı Prof. Dr. Semra Kahraman ise : " İstanbul Memorial Hastanesi bilimsel iş birliğinde sizlerden destek almaya, sizlere destek olmaya her zaman hazırdır." dedi. Protokolün imzalanmasının ardından Rektör Komsuoğlu, konuklara üniversitemizi tanıttı. KOÜ'ye ilk defa geldiğini; fakat üniversite yerleşkesini çok beğendiğini belirtten Kahraman, daha sonra 'Kök Hücre Günleri' kapsamında KÖGEM'in düzenlemiş olduğu 'İnsan Embriyonik Kök Hücreleri ve Türkiye Deneyimi' konulu konferansı vermek üzere Tıp Fakültesi morfoloji binası konferans salonuna geçti. Konferansın açılış konuşmasını KÖGEM Başkanı Prof. Dr. Erdal Karaöz yaptı.
KÖGEM'in kuruluş amacı
Kök hücreler ve KÖGEM konusunda bilgiler veren Karaöz şunları söyledi: "Kök hücreler ve gen tedavileri tüm klinik ve temel bilimlerin ilgilendiği bir alandır. Laboratuvarlara sahip olan merkezin gelişmesi daha sağlıklı olabilecek, Ar-Ge potansiyeli gelişecek ve yurt içi ve yurt dışındaki benzer amaçlı araştırma kurumlarıyla işbirliği kolaylaşacaktır. KÖGEM'in kuruluşunda etken olan unsurlardan biri de budur. KÖGEM'in uzun vadedeki amacı Kök Hücre Enstitüsü kurmaktır." 1990'lı yıllardan bu yana kök hücrelerle ilgili bilim dünyasının ciddi veriler ürettiğini dile getiren Karaöz : "Kök hücreler vücudumuzda bütün dokuları ve organları oluşturan ana hücrelerdir. Henüz farklılaşmamış olan bu hücreler sınırsız bölünebilme ve kendini yenileme, organ ve dokulara dönüşebilme yeteneğine sahiptir. Bu özellikleri bakımından kök hücreler birçok alanda kullanım özelliklerine sahiptirler. Kendisini yenileme gücüne sahip olan kök hücreler, bir bakıma diğer hücre türleri için tükenmez bir kaynak görevi üstlenmektedirler. " dedi.
Embriyodaki kök hücrelerin önemi
Prof. Dr. Karaöz'ün ardından ülkemizin ilk insan embriyonik kök hücre dizisini elde eden ekibin Başkanı Prof. Dr. Semra Kahraman kürsüye çıktı. Gelecek yıllarda kök hücre olarak yetişkin hücrelerin yerine embriyo hücrelerinin kullanılacağını belirten Kahraman şunları ifade etti: " Kök Hücre kaynakları; kemik iliği, umbilikal kordon kanı, embriyo, periferik kan,yağ dokusu ve plesenterdır. Embriyonik kök hücrenin önemi; her tip hücreyi oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Embriyonik kök hücrelerin, diğer vücut hücrelerine kıyasla son derece yüksek bir çekirdek oranı mevcuttur ve belirgin bir yapisi vardır."
Birçok hastalığa çare olacak
Günümüzde sık rastlanan bazı hastalıkların tedavisinde gelecek yıllarda embriyonik kök hücrelerden yaralanılacağını dile getiren Kahraman şöyle konuştu: "İnsan embriyonik kök hücreleri, sahip oldukları sürekli kendini yenileme ve insan vücudunu oluşturan tüm hücrelere dönüşebilme potansiyelleri sayesinde, yakın gelecekte Alzheimer, diyabet, kanser, Parkinson, enfarktüs gibi günümüzde tedavi imkanı olmayan hastalıkların tedavisinde büyük umut vaat ediyorlar. Kök hücreler, özellikle de emriyolardan elde edilen kök hücreler çok değerlidir. Kök hücreler yeni doğan bebeklerin kordon kanında, omurilikte ve kanda bulunuyor."
Verdiği bilgiler ile konuyla ilgilenenleri aydınlatan Kahraman'ı dinlemeye gelenler arasında Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arif Demir, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci de vardı. Konferansın bitmesinin ardından Kahraman'a Prof. Dr. Arif Demir teşekkür belgesi, KÖGEM Başkanı Prof. Dr. Erdal Karaöz ise çiçek takdim etti.

Karagöz
Kahraman
Spor müsabakalarında kazanılan kupalar rektörlükte
Kocaeli Üniversitesi'nin spor karşılaşmalarına gönderdiği takımlar aldıkları başarılı sonuçlar sonunda elde ettikleri kupaları Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ve Prof. Dr. Hasret Çomak'a sundular.
Birden fazla kupa kazandılar

Sakarya Üniversitesi ile Futbol Federasyonu tarafından 2006-2007 yılının ilk organizasyonu Salon Futbol (FUTSAL) karşılaşmalarına Engin Çetin, Enis Çolak ve Şentürk Kurt yönetiminde katılan üniversitemiz bayan ve erkek takımları birinci olarak kupa almaya hak kazanmışlardı. Yöneticiliğini Bergün Meriç ve Menşure Aydın'ın yaptığı KOÜ Bayan Kayak Takımı ise; Üniversite Spor Federasyonları tarafından Erciyes Dağı Kayak Merkezi'nde 25-27 Şubat tarihleri arasında düzenlenen

'Türkiye Üniversitelerarası Kayak Birinciliği (Alp Disiplini)'nde çok sayıda üniversiteyi geride bırakarak birinci olmuştu.
Göklap: "Başarılarınız yüzümüzü güldürdü"
Takımların zorlu müsabakalar sonucunda almış oldukları kupaları KOÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Spor Şube Müdürü Bülent Bayazıt 02.03.2007 tarihinde rektör yardımcılarına sundu. Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp Bülent Bayazıt'ı kutlayarak şunları söyledi: "Öğrencilerimizi ve öğretim üyelerimizi kutluyorum. Ulusal anlamda göstermiş olduğunuz bu başarı yüzümüzü güldürdü.Yapacağınız çalışmalarda size her zaman destek olacağız."
Başarılarımız devam edecek
Spor çalışmaları hakkında rektör yardımcılarına bilgiler veren Spor Şube Müdürü Bülent Bayazıt ise şunları kaydetti: "Üniversitemiz, 5-9 Mart 2007 tarihleri arasında Sakarya'da yapılacak olan C Grubu Basketbol birinciliğine Yeldan Cinel yönetiminde Erkek Basketbol Takımı, 19-23 Mart 2007 tarihlerinde İstanbul Koç Üniversitesi ev sahipliğinde yapılacak B Grubu Basketbol Birinciliğine Cüneyt Aktav yönetiminde Bayan Basketbol Takımı katılacak. Bu müsabakalar sonucunda da öğrencilerimizin üniversitemize başarılar kazandıracağına inanıyoruz."

Türk Deniz Kuvvetlerinin Gelişimi
Çomak: "Denizlerin stratejik önemi vardır."
'Türk Deniz Gücünün Gelişimi' konulu konferansın açılış konuşmasını Prof. Dr. Hasret Çomak yaptı. Dünya'nın dörtte üçünün denizlerle kaplı olduğunu ve Türkiye'nin de bir yarımada olduğunu belirten Çomak şunları kaydetti: "Denizlerin stratejisi, bir ulusun güvenli ve onurlu yaşaması geliştiren en önemli olgudur. Tarihe baktığımızda büyük devletlerin güç dengesini denizin gücünü kullanarak elde ettiklerini görürüz. Denizler politik ve askeri stratejilerde ulusal güvenliğimizin sağlanmasında büyük rol oynamaktadır."
Türk denizciliğinin tarihi
Çomak'ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan ve 'Tarihini unutan insanları tarih de unutur; bu sebepten tarihimize sahip çıkmalıyız' mesajını vererek konuşmasına başlayan E. Koramiral Sabahattin Ergin, Anadolu Selçuklu Devleti'nden günümüze kadar geçen süreçte Türk deniz gücünün gelişmesini anlattı. Ergin şunları söyledi: " Bir çok başarılı deniz muharebelerine katılan Osmanlı Donanması, Osmanlı yönetimi kendi içerisindeki siyasi ve ekonomik sorunları aşamadığı için duraklama döneminden sonra denizcilikte gerilemeye başlamıştır. Milli Mücadele yıllarında da Türk denizciliği gerilemiştir. Cumhuriyet'in ilanından bir yıl gibi kısa bir süre sonra M. Kemal Atatürk, 11-21 Eylül 1924 tarihleri arasındaki Karadeniz seyahatini Cumhuriyet Donanmasının denize çıkan ilk gemisi olan HAMİDİYE Kruvazörü ile yapmıştır. Hamidiye Kruvazörü, Türkiye Cumhuriyeti'nin denizlerinde faaliyete geçen ilk gemi oldu."
Daha büyük hedeflerimiz var
Türk Deniz Kuvvetlerini geliştirme ve modernizasyon çabalarının II.Dünya savaşı'nın sona ermesi ile birlikte hız kazandığını ve daha büyük atılımlarla yeni hedeflere yöneldiğini belirten Ergin: "Atatürk zamanında ve daha sonraki dönemlerde Türk denizciliğinde eğitim, personel ve lojistik konularında reform niteliğindeki projeler hayata geçirilmiş ve gerçek anlamda günümüzün modern deniz gücüne erişim yönünde köklü adımlar atılmıştır. Deniz harp okulunun yetiştirdiği denizci, devlet adamı, komutan, diplomat, idareci, bilim adamı, eğitici, sanatçı, sporcu ve diğer mensuplar sadece deniz gücümüzün yaratılmasında değil, ayrıca Türkiye'nin çağdaş gelişiminde katkıda bulunmaktadır." dedi.
Konferansın bitmesinin ardından Donanma Komutanı M. Metin Ataç Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu ile birlikte E.Koramiral Sabahattin Ergin'e teşekkür plaketi verdi.

E.Koramiral Sabahattin Ergin, 06.03.2007 tarihinde KOÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde 'Türk Deniz Gücünün Gelişimi' konulu bir konferans verdi. Konferansa Oramiral M. Metin Ataç, KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak, fakülte dekanları, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Komsuoğlu
Ergin
TÜBİTAK MAM ve KOÜ Bilgi Paylaşımı
Kocaeli Üniversitesi ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi(MAM) Bilgi Günü toplantısı geniş bir katılım kitlesiyle 07.03.2007 tarihinde KOÜ Morfoloji binası konferans salonunda yapıldı. Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe S. Gökalp ve Prof. Dr. Arif Demir, dekanlar, öğretim üyeleri, TÜBİTAK MAM Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Demirel, TÜBİTAK MAM çalışanları ve öğrencilerin katıldığı toplantıda TÜBİTAK MEM ve Enstitüleri tanıtıldı.
TÜBİTAK MAM'la ortak çalışmalar yapmalıyız
Toplantının açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Komsuoğlu , bilimsel alanlarda temel ve uygulamalı araştırmalar yapmak, yaptırmak ve araştırmacıları çalışmalara teşvik etmek maksadıyla TÜBİTAK MAM'la yapılacak projelerin önemini vurgulayarak şunları ifade etti: "Marmara bölgesi sanayisinin gelişmiş olması nedeniyle yoğun araştırmaların merkezidir. Türkiye'nin en önemli bölgelerinden bir tanesidir. TÜBİTAK MAM bu bölgede çok büyük projeler ve araştırmalar yapmıştır. Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanında bir çok ilki gerçekleştiren TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nin deneyimlerinden faydalanmamız gerekir."
Bilimsel Projelerinizi TÜBİTAK MAM'a getirin

Komsuoğlu'nun konuşmasının ardından kürsüye çıkan TÜBİTAK MAM Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Demirel konuklara TÜBİTAK ve TÜBİTAK MAM'ı tanıttı. Türk Sanayii'ni en kısa zamanda dış ülkelerden bağımsız ve kendi kendine yeterli bir düzeye eriştirmek amacıyla TÜBİTAK'ın 1963'te çalışmalarına başladığını hatırlatan Demirel şöyle konuştu: " Ülkümüz; uygulamalı araştırmalar alanında dünyanın önder bilim ve teknoloji merkezleri içinde yer almak, görevimiz ise Türkiye'nin küresel rekabet gücünün geliştirilmesine bilim ve teknolojiyi kullanarak katkıda bulunmaktır. Bilimsel araştırmalar ile teknolojik gelişmeleri takip ederek; süreç yönetimi ile hedefleri belirleyerek tüm iş süreçlerinin etkinliğini sürekli olarak iyileştirmeyi amaçlıyoruz." Gebze TÜBİTAK MAM içinde 7 tane araştırma enstitüsü bulunduğunu belirten Demirel, kuruluşun yapılanmasından da bahsetti. Ayrıca Demirel : "Genç araştırmacıların yarattığı projeleri her zaman destekleyeceğiz." dedi. Demirel'in konuşmasının ardından TÜBİTAK MAM tanıtım filmi izlendi.
Enstitüler tanıtıldı
Tanıtım Filminin izlenmesinden sonra enstitülerin tanıtımı yapıldı. Bilişim Teknolojileri Enstitüsü; Araştırmacı Olcay Öztanır, Enerji Enstitüsü; Araştırmacı Gamze Behmenyar, Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü; Doç Dr. Sevnur Mandacı, Kimya ve Çevre Enstitüsü; Dr. H. Jülide Köroğlu, Malzeme Enstitüsü; Doç. Dr. Ali Arslan Kaya ve Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü tanıtımı Araştırmacı Faruk Biçmen tarafından yapıldı. Tanıtımlarda enstitülerin tarihçesi, yapılanmaları, yapmış oldukları ve yapacakları projeleri, hedefleri, patentleri ve iş paydaşları konuklara anlatıldı.
Konuşmacılara teşekkür belgesi
Daha sonra Rektör Komsuoğlu TÜBİTAK MAM Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Demirel'e ve Araştırmacı Olcay Öztanır'a teşekkür plaketi takdim etti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arif Demir , Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Yüksel Düney, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İlhan Tekin Öztürk ve Teknik Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Satılmış Tekindal diğer konuşmacılara teşekkür plaketi takdim etti.

Turkcell yaratıcı gençleri bekliyor
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve Sakarya Üniversitesi işbirliği ile Turkcell'in 'İnovasyon aracılığıyla yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilerek ekonomiye hareketlilik ve istihdam sağlanması' hedefiyle düzenlediği 'Mobil Gelecek' yarışmasıyla ilgili bilgilendirme toplantılarının ilki 08.03.2007 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Morfoloji Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıya üniversite öğretim üyeleri ve öğrencileri yoğun ilgi gösterdi. Toplantıda Turkcell Kıdemli Danışmanı Dr. Mustafa Aykut, bilim ve iletişim teknolojisinin evrimini, Turkcell'in mobil iletişim ve teknoloji dünyasındaki yerini anlattı. 'Mobil Gelecek Yarışması' Danışmanı Ali Akurgal ise yarışmanın kategorileri ve katılım şartlarıyla ilgili öğrencilere bilgi verdi.

Birincilere 30.000 YTL ödül
Türkiye'deki teknoloji tutkunu gençlerin yaratıcı çalışmalarına destek vermek, inovasyonu özendirmek ve yaratıcılığa değer verildiğini göstermek amacıyla böyle bir yarışma düzenlediklerini fade eden Akurgal şunları söyledi: " Mobil Gelecek Yarışması'yla yaratıcı, yenilikçi genç beyinlerin sunduğu özel projeler ödüllendirilecek ve bu sayede yeni teknoloji şirketlerinin yaratılması desteklenmiş olacak." Turkcell Mobil Gelecek Yarışmasına katılma şartlarını ve ödülleri öğrencilere anlattan Akurgal: "Önerilen çözüm ve hizmetin sağlayacağı 'bireysel yarar', 'kurumsal yarar' ve 'toplumsal yarar'a göre 'En İyi Teknoloji', 'En İyi İş Modeli' ve ' En İyi Akademik Çalışma' kategorilerinde her dalın birincisine 30.000 YTL tutarında para ödülü verilecek. Üniversite öğrencilerine yönelik tasarlanan yarışmaya bireysel olarak başvurulacağı gibi, bir çalışma grubu olarak veya bir firma adına da başvurabilirsiniz." dedi. Akurgal'ın konuşmasının ardından KOÜ Mühendislik Fakültesi Elektronik ve Haberleşme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Dinçer Turkcell Kıdemli Danışmanı Dr. Mustafa Aykut'a, IEEE KOÜ Ö.K. Danışmanı Doç. Dr. Sarp Ertürk ise 'Mobil Gelecek Yarışması' Danışmanı Ali Akurgal'a teşekkür plaketi verdi.

Son başvuru 25 Mayıs 2007
Türkiye'nin kendi alanında en büyük teknoloji yarışması olan 'Mobil Gelecek' yarışmasının tanıtım toplantıları, Kayseri, Eskişehir, İstanbul, Bursa, İzmir, Kahramanmaraş, Erzurum, Adana, Trabzon, Ankara ve Van'da ki üniversitelerde Mayıs ayına kadar devam edecek. Yarışmaya son başvuru tarihi ise 25 Mayıs 2007. Yarışmayla ilgili başvuru formları ve detaylı bilgi http://mobilgelecek.turkcell.com.tr adresinden alınabilir.

Aykut
Akurgal
Kocaeli'de kadınlar unutulmadı
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen " Kocaeli'de Kadın olmak' konulu panel 08.03.2007 tarihinde Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde yapıldı. Panele konuşmacı olarak KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Yengin, Büyükşehir Belediyesi'nden Oya Tuncer, Gölcük Engelliler Derneği Başkanı Emine Çelebi ile gazeteci Ebru Küçükaydın Çetin oldu.
Çekirdek aile yapısına sahip çıkmalıyız
Panelde konuşma yapan KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Türk kadınının önemli görevlerinden birinin aile yapısına sahip çıkmak olduğunu belirtti. Dünya siyasetinden örnekler veren Prof. Dr. Komsuoğlu, İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Önceki A.B.D. Başkanlarından Bill Clinton'un 'Aileye Yeniden Doğuş' sloganlarıyla seçim kampanyasına girdiklerini hatırlattı. Prof. Dr. Komsuoğlu şunları söyledi: " Türk kadının da en büyük görevi çekirdek aile yapısına sahip çıkmaktır. Kadınlar iyi çocuklar yetiştirmeli, sosyal yapısını korumalıdırlar." Kadınların sosyal statülerde yer almasında eğitimin önemini vurgulayan Komsuoğlu: "Okul öncesi eğitim çok önemlidir. Kişiliğin temelleri 4-7 yaş arasında oluşur. İlköğrenim eğitimi kesintisiz 8 yıl değil; kesintisiz 12 yıl olmalıdır." dedi. Rektör Komsuoğlu'nun ardından konuşan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Yengin de kadın sorunlarının dünyanın her yerinde yaşandığını; eğitimde, çalışma yaşamında ve siyasal yaşamda erkekler ile kadınlar arasında eşitsizliğin devam ettiğini vurguladı. Diğer konuşmacıların ardından Kocaeli Milli Eğitim Müdürü Hayrettin Gürsoy Rektör Komsuoğlu'na İzmit'in simgesi olan saat kulesi ve çiçek takdim etti. Daha sonra Komsuoğlu ve Yengin Kadınlar Günü nedeniyle KO-MEK kursiyerlerinin düzenlediği sergiyi gezdiler.

KOÜ öğrencileri Çanakkale gezisinde buluştu
Kocaeli Üniversitesi öğrencileri, Türk askerinin dünya tarihinde eşine zor rastlanır bir destan yazdığı Çanakkale Zaferi'nin 92. yıldönümünde Öğrenci Kulüpleri'nin düzenlediği organizasyonla Çanakkale'yi gezdi. 09.03.2007 Cuma günü büyük bir katılımla Anıtpark Yerleşkesi hareket noktasında başlayan Çanakkale gezisi, 10.03.2007 Cumartesi günü saat 24:00'da sona erdi. Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ve Prof. Dr. Hasret Çomak Anıtpark Yerleşkesi'nden hareket eden 13 otobüste yer alan Genel Sekreter Yardımcısı Mahmut Semerci, 15 danışman öğretim üyesi ve 585 öğrenciyi uğurladı.

Tarihlerini rehber eşliğinde öğrendiler
Öğrenciler ve öğretim elemanları, rehber eşliğinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün komutanlığını yaptığı Türk Ordusu'nun Çanakkale'de kazandığı büyük zaferin geçtiği alanları ziyaret etti. Çanakkale'nin tarihi yerlerinde araştırma ve inceleme yapmak üzere düzenlenen gezide öğrenciler; Kabatepe, Conk Bayırı, Anafartalar, Şehitlikler, Tabyalar, Çanakkale Şehitleri Anıtı, Abide, Anzak Koyu ve Kilya Koyu ana tanıtım merkezini gezdi. iki gün süren gezi sonunda cumartesi akşamı Kocaeli'ye dönen öğrenciler, unutamayacakları bir gün geçirdiklerini ve tarihimizi yakından tanımanın mutluluğunu yaşadıklarını belirttiler.

diğer fotoğraflar için tıklayın
KOÜ, Uluslararası projelerde
Proje Koordinatörü KOÜ'den
Türkiye'den Kocaeli Üniversitesi, Fransa'dan Institute Frensel, Azerbaycan'dan Cybernetics Instıtute, Azerbaijan State University ve Lenkeran State University, Ukrayna'dan V. M. Glushkov Institue of Cybernetics ve Rusya Federasyonu'ndan The Nort Caucasus State Technical University'nin ortaklaşa yürüteceği ' Bölüşümlü Sistemler İçin Ters Problemler ve Optimizasyon Problemlerinin Sayısal Çözümü İçin Bütünleştirilmiş Yaklaşım ve Yazılım Sistemlerinin Geliştirilmesi' konulu proje 18 ayda tamamlanacak. Üniversite ve araştırma kurumlarının ortaklaşa hazırladığı projenin koordinatörlüğünü ise KOÜ Matematik Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alemdar Hasanoğlu yürütecek.

NOT: Çalışmanın devamı ekli dosyadadır.
Araştırma ve teknoloji geliştirme alanında Avrupa Birliği tarafından organize edilen INTAS'ta Kocaeli Üniversitesi yabancı üniversitelerle ortak bir proje yürütecek. Kocaeli Üniversitesi ve diğer üniversitelerin katılımıyla oluşturulan proje, Eski Sovyet Cumhuriyetleri ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında önemli köprü rolünü üstlenen bağımsız bir kurum olan INTAS tarafından kabul edildi.
TFD Genç Farmakolog Teşvik ödülü KOÜ öğretim üyesine
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Füruzan Yıldız Akar 'Türk Farmakoloji Derneği R. Kazım Türker Genç Farmakolog Teşvik Ödülünü' kazandı. Yrd. Doç. Dr. Akar'a kazanmış olduğu ödül 7-9 Mart 2007 tarihleri arasında Antalya'da yapılacak olan 'Türk Farmakoloji Derneği Farmakoloji Eğitiminde Kuşaklarası Bilimsel Etkileşme Seminerleri'nde verilecek. Yrd. Doç. Dr. Füruzan Yıldız Akar'ı bilime olan katkılarından ötürü kutluyor ve başarılarının devamını diliyoruz.
Çevre Kirliliğinden en fazla çocuklar etkileniyor
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonunda 09.03.2007 tarihinde 'Çevresel Zararlılar ve Çocuk' konulu bir konferans verildi. Konferansa konuşmacı olarak Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Doç. Dr. Gülcan Türker, Yrd. Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ve Yrd. Doç. Dr. Filiz M. Çizmecioğlu katıldı.
Tehlike kuşaktan kuşağa artarak geçiyor
İlk olarak 'Neden Çocuklar' konulu sunumu yapan Prof. Dr. Ayşe Sevim Göklap, çocukların yetişkinlere oranla çevre kirliliğinden daha çok etkilendiklerini belirtti. Teknolojinin gelişmesi, sanayileşmeyle ve nüfus artışıyla birlikte son 20 yılda çevre kirliliğinin hızla arttığını ifade eden Gökalp şunları kaydetti: "Günlük yaşamda kullanılan çok sayıda ürün; hava, su ve besin kirliliği oluşturarak özellikle çocukların sağlığını tehdit ediyor. Çocuklar fizyolojik, kimyasal, biyolojik ve sosyal açıdan birçok tehlike altındadır. Çocuk ne kadar küçükse alabileceği hasar o kadar büyük oluyor." Gökalp, çocukların erişkinlere göre daha çok soluk alıp verdiğini ve toksik maddelerin emilim hızını erişkinlerden daha hızlı yaptıklarını belirtti ve " Toksik maddelere maruz kalan çocuklarda kanser, büyüme ve davranış bozukluğu, dikkat eksikliği görülebilir. Toksik maddeler vücuttan atılamaması nedeniyle bir kuşaktan diğerine artarak geçer. Dünyada çocukları tehdit eden çevre kirliliğine karşı küresel ve ulusal anlamda politikalar hazırlanmalıdır." dedi. Gökalp'in ardından Doç Dr. Gülcan Türker ağır materyallerin çocuklar üzerinde oluşturduğu etkileri anlattı. Kurşun ve bileşiklerinin endüstride yoğun bir şekilde kullanıldığını ve bu elementlerin çocukların sağlığını tehdit ettiğini belirten Türker şunları söyledi: "Kurşun, doğada yaygın olarak bulunan, özellikle çocukların sağlığını tehdit eden toksik bir elementtir. Endüstrileşen toplumlarda kentleşme ve sanayileşmenin artması, bunun yanı sıra gerekli önlemlerin aynı hızda alınmaması sonucu halk sağlığını tehdit eden bir unsur olmuştur." Kurşunun toksik etkilerine toplumdaki her kesimin eşit derecede duyarlı olmadığını belirten Türker: "Özellikle fabrikaların bulunduğu bölgede yaşayan aileler ve çocukları çok büyük bir risk altındadır." dedi.
Çevresel etmenler ömrümüzü kısaltıyor
Yrd. Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ise hastalık ve ölümlerin sebepleri olma nedeniyle çevre ve çevrenin etkilerinin çok büyük önem taşıdığını ifade eden Yavuz, şöyle konuştu: "İçinde bulunduğumuz çevre karmaşık ilişkilerin bulunduğu bir sistemdir. Endüstri ve enerji, ulaşım, atık yönetimi ve yerel aktiviteler çevresel kontrasyona dönüşerek hayatımızı tehdit altına alıyor. Beş yaş altı çocuk hastalık nedenlerinin %40 çevresel nedenlerden kaynaklanıyor." Yavuz'un konuşmasının ardından Yrd. Doç. Dr. Filiz M. Çizmecioğlu endokrin bozucuların çocuklar üzerindeki etkisini anlattı. Günümüzde dioksinlerin insan sağlığı bakımından ne denli ciddi etkilerinin olduğunu vurgulayan Çizmecioğlu şunları söyledi:. Birçok toksik kimyasal ile karşılaştırdığımızda, dioksinler onlardan yüzlerce hatta binlerce kez daha düşük dozlarda alındığında bile, daha toksik etkilere neden olabilmektedir. Vücuda çok düşük miktarlarda alınan dioksin hormonal sistemin bozulmasına yol açabilir. Bu etkisini hormon reseptörlerine bağlanarak gösterir. Bu nedenle dioksinler bilinen tüm kimyasal kirleticiler içinde, hormon bozucular kimyasalların en başta gelenlerindendir. Bu etkisi sonucunda, hücrede genetik mekanizmaların bozulmasına yol açabilir, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, kanserlere, sinir sistemi bozukluklarına ve doğumsal kusurların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bundan da en çok çocukların büyüme ve gelişme fonksiyonları ve nörolojik sistemleri etkilenir." Panelistlerin konuşmasının ardından soru cevap kısmına geçildi. Daha sonra Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp panelistlere teşekkür belgesi verdi.

Çizmecioğlu
Yavuz
Türker
Gökalp
Tıp Haftası'nda KOÜ'de ilk etkinlik
Sağlık sektöründe ekip çalışmasının önemi büyük
Oturum Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu sağlık sektöründe hizmet etmek amacıyla çok sayıda sağlık personelinin yetiştiğini ifade etti ve şunları söyledi: "Hepimiz biliyoruz ki toplumun tüm üyelerinin sağlıklı olması için doktordan önce suya, beslenmeye ve işe ihtiyacı vardır. Sağlıklı birey sağlıklı toplum demektir. Sağlık personeli tüm bu imkanlar sağlandıktan sonra sağlıklı toplumu oluşturmak için devreye girer." Prof. Dr. Necati Dedeoğlu ise sağlıkta ekip çalışmasının önemini anlattı. Hizmet alanı ve teknolojinin gelişimiyle ekibin öneminin arttığını vurgulayan Prof. Dr. Dedeoğlu şunları kaydeti: "Çağdaş ekiplerde kolektif yönetim vardır. Bu ekiplerde herkes uğraştığı alanda eğitimli ve uzmandır. Ekiple çalışmak enerji üretimi, yaratıcılık ve yenilik sağlar." Dedeoğlu, hemşirelerin sağlık ekibi içinde büyük önem taşıdıklarını belirterek şöyle konuştu: " Diğer ekiplerde olduğu gibi sağlık ekiplerinde de farklı uzmanlık alanlarında olan kişiler belli bir amaç doğrultusunda beraber çalışır; doktor hastayı tedavi eder, hemşire hastanın bakımını yapar. Bazen hastanın bakımı tedaviden bile önemli olabilir. Bu nedenle hemşirelerin sorumlulukları ve görevleri oldukça fazladır."
Fark ettik, teşhis ettik ve tedavi ettirdik
Dedeoğlu'nun ardından Prof. Dr. Nimet Karataş halk sağlığı ile ilgili deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Yaşadığı olaylardan örnekler veren Karataş, halk sağlığında sağlık personeline büyük görevler düştüğünü belirtti ve yaşamış olduğu bir olayı anlattı: "Nevşehir'de görev yaptığım bir dönemde öğrencilerimizle beraber ev ziyaretlerinde bulunuyorduk. Bu sırada 5 yaşlarında küçük bir çocuğun yerde sürünerek ilerlemeye çelıştığını fark ettik. Bu çocuğa yardım etmek amacıyla ailesiyle iletişim haline geçtik. Ailesinin terör nedeniyle 5 çocuğuyla beraber Hakkari'den Nevşehir'e göç ettiğini öğrendik. Çocukta kalça çıkıklığı olduğunu teşhis ettik. Daha önce ameliyat olmuş; fakat tedavinin devamını gerektiren aletleri maddi imkansızlıklar nedeniyle ailesi alamamış. Biz çocuğun ailesini ikna ettik ve bir takım kişilerle irtibat kurarak çocuğu ameliyat ettirdik. İşte sağlık personelinde ekip çalışması budur. Fark ettik, araştırdık, teşhis koyduk ve gerekli kişilerle irtibat kurduk. Uygulamada iş birliği yapmak birçok insanın hayatını kurtarabilir."
Hastaneler ticarethane, hastalar müşteri oldu
Prof. Dr. İskender Sayek de tıp eğitimi ve sağlık hizmetlerinde ekip çalışması hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Daha iyi sağlık hizmeti sunmak ve hasta güvenliğini sağlamak amacıyla sağlık ekibinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Sayek, " Ekipte herkes görev ve sorumluluklarını çok iyi bilmelidir. Aksi takdirde ekibin bir önemi kalmaz. Hastanelerde hastalar için bir ekip oluşturulur. Hasta merkezde; doktor, hemşire, ebe ve diğer sağlık memurları hastanın çevresindedir." dedi. Sayek, tıp fakültesi öğrencileri ile diğer sağlık personelleri arasında kopukluk olduğunu söyledi ve tıp fakültesi öğrencilerine ekip çalışmasının öneminin eksik anlatıldığını belirtti. Sayek'in ardından Prof. Dr. Saadet Ülker, sağlığın metalaştığı bir dönemde olduğumuzu, hastanelerin ticarethaneye, hastalarında müşteriye dönüştürüldüğü vurguladı. Ülker, Sağlık Bakanlığında Performansa dayalı ücret uygulaması ile doktorlar arasında büyük bir rekabetin yaşandığını ve bu rekabet sonunda doktorların hastalara gereksiz işlemler yaptırdığını savundu.

Tıp Haftası etkinlikleri çerçevesinde KOÜ Tıp Fakültesi Ve Kocaeli Tabip Odası tarafından 12.03.2007 tarihinde 'Dünden Bugüne Sağlıkta Ekip Hizmeti' konulu bir panel düzenlendi. Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Konferans Salonu'nda yapılan panele öğretim üyelerinin ve öğrencilerin ilgisi oldukça fazlaydı. Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'nun yaptığı panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Nimet Karataş, Prof. Dr. İskender Sayek, Prof. Dr. Saadet Ülker ve Pof. Dr. Necati Dedeoğlu katıldı.
Mini bir konser verildi
Ülker'in Konuşmasının ardından panelistler katılımcıların sorularını yanıtladı. Daha sonra Şef Yüksel Taşören yönetiminde, darbukada Prof. Dr. Faruk Erden, piyanoda Prof. Dr. Erbil Dursun, akerdeonda Yrd. Doç. Dr. Selim Öncel ve udda Nurettin Portakal Türk Sanat Müziği ve şarkılarının yer aldığı mini bir konser verdiler.Konsere dinleyiciler alkışlarıyla eşlik ettiler.

Dedeoğlu
Karataş
Sayek
Ülker
Tıp Bayramı'nda konserli kutlama
Tıp Haftası etkinlikleri çerçevesinde 14.03.2007 tarihinde KOÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde bir konser verildi. Konsere Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Aydınlık, Kocaeli Tabip Odası Başkanı Dr. Atilla Yüksel, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ve Prof. Dr. Hasret Çomak, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci, öğretim üyeleri, hekimler ve öğrenciler katıldı.

Tıp Bayramını kutladılar
Konserin açılış konuşmasını İntörn Doktor Sinem Can yaptı. Can, Tıp Fakültesi'nde yaşadığı deneyimleri konuklarla paylaştı. Can'ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan Kocaeli Tabip Odası Başkanı Dr. Atilla Yüksel, hekimlerin toplumun temel taşı olduğunu, topluma karşı sorumluluk taşıdıklarını belirtti ve şunları kaydetti: "Hekimlerden beklentimiz; etik değerlerine sahip çıkmalarıdır. Hekim ciddi, temiz, alçakgönüllü ve ağzı sıkı olmalıdır." Uygulanan sağlık politikalarını da eleştiren Yüksel: " Hekimi ilaç yazmaya, hastayı da ilaç tüketmeye alıştırmışlardır." dedi. İl Sağlık Müdürü Hasan Aydınlık ise hekimliğin en zor ve en kutsal mesleklerden biri olduğunu ifade etti. Aydınlık, şunları söyledi: " Günümüzde profesyonel sağlık hizmeti, bir ekip çalışmasını gerektirmektedir. Gerek sağlık personeli, gerekse diğer sağlık çalışanlarının sorunları, tüm sağlık çalışanlarının kendini bu ekibin üyesi hissetmesiyle aşılacaktır." Aydınlık'ın konuşmasının ardından Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci hekimlerin geleceğe umutla

baktıklarını ifade ederek: " Sıkıntılarımız mevcut; fakat geleceğe umutla bakıyoruz. Hekimlikte dünya ortalamasından daha hızlı ilerlediğimize inanıyorum. Sağlık sisteminde sorunlar sadece geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde yaşanmıyor. Araştırmalar gelişmiş ülkelerde de sağlık problemlerinin yaşandığını gösteriyor. " dedi. Kocaeli Valisi Gökhan Sözer de konser öncesi bir konuşma yaptı. Hekimlerin Tıp Bayramını kutlayan Sözer şöyle konuştu: " Herşeyin başı sağlıktır. Sağlıkta problem varken insanların başka bir işle uğraşmaları mümkün değildir. Günümüzde tıp alanında geçmiş günlere oranla büyük ilerlemeler olmuştur. Ülkemizin teknolojik, ekonomik ve sosyal açıdan gelişmesi sağlık kalitesini arttırmıştır ve bundan sonra da artırmaya devam edecektir." Konuşmaların ardından Kocaeli Valisi Sözer, doktorluk mesleğinde 50 yılını dolduran Dr. Vedat Özdoğan'a, Rektör Komsuoğlu 40 yılını dolduranlara, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Aydınlık ve Kocaeli Tabip Odası Başkanı Dr. Atilla Yüksel ise 25 yılını dolduranlara onur plaketi verdiler.

Konser ilgiyle dinlendi
Tıp Bayramı kutlamasında Şef Tarkan Songür yönetiminde 6 kişiden oluşan 'Songür Oda Müziği Topluluğu' bir konser verdi. Piyano ve obuada Tarkan Songür, akerdeonda Yrd. Doç. Dr. Selim Öncel, kemanda Deniz Sargut ve Müberra Şemin, viyolada Didem Öncel ve viyolenselde Yasin Kula'nın olduğu topluluğa solist olarak Yahya Kaptan Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erbil Dursun eşlik etti. Dinletide klasik müzikten popüler müziğe, türkü düzenlemelerinden çağdaş müziğe kadar olan parçalar yer aldı. Ayrıca konserde ilk defa Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selim Öncel tarafından piyano ve orkestra düzenlemesi yapılan Beethoven'ın solo piyano yapıtı 'Patetik Sonat' seslendirildi. Konser katılımcılar tarafından ilgiyle dinlendi. Konserin sonunda Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci şef Tarkan Songür ve Prof. Dr. Erbil Dursun'a çiçek takdim etti.

Sözer
Demirci
Aydın
Can
Yüksel
KOÜ Tıp Fakültesi hastalarına moral konseri
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Türk Sanat Müziği (TSM) Korosu, hastalara moral konseri verdi. Umuttepe yerleşikesi Tıp Fakültesi konferans salonunda dün (13.03.2007) gerçekleştirilen konsere, hastanede tedavi gören hastalar büyük ilgi gösterdi. Sanat müziğinin birbirinden değerli eserlerini seslendiren Şef Yüksel Taşören yönetimindeki koro, hastalardan büyük alkış topladı. Rast, nihavent, hicaz ve kürdili hicaz makamlarında TSM'nin en güzel eserlerini sunan koronun şarkılarına hastalar da eşlik etti. Konseri İzleyenler arasında Rektör Yardımcısı Ayşe Sevim Gökalp, Tıp Fakültesi başhekim'i Prof. Dr. Nazım Mutlu, öğretim üyeleri ve hasta yakınları da yer aldı.
Çanakkale Şehitleri KOÜ'de anıldı
Çanakkale'nin jeopolitik önemi
Prof. Dr. Hasret Çomak, 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşları'nın jeopolitik sonuçlarını şöyle anlattı: "Çanakkale Cephesi'nin deniz harekatı kuşkusuz sıradan bir askeri harekat değildir. Çanakkale, Ege Denizi kapısı olarak geçmişte taşıdığı ve çağımızda taşımakta olduğu stratejik bir öneme sahiptir. Ayrıca Çanakkale boğazı, Akdeniz'in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, Atlas ve Hint okyanusu gibi dünyanın büyük denizlerini ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan jeopolitik konumuyla, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuştur." Prof. Dr. Çomak, Çanakkale harekatında Türk savunmasının imkansızlıklar içinde olduğunu belirterek şunları söyledi: " İtilaf Devletleri'nin deniz harekatı 19 Şubat 1915'te başladı. Türklerin askeri gücünü ciddiye almayan itilaf devletleri, en güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğaz'da görünmesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı. Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı. İngilizler, Çanakkale'deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri sonuçları aldılar. Böylece zafer Türklerin oldu."

Atatürk stratejik bir lider
Çomak'ın konuşmasının ardından söz alan Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zehra Gönül Balkır, Çanakkale Deniz Savaşları'nın Mustafa Kemal Atatürk'ün stratejik karar verme yeteneği ve ileriyi görme kabiliyeti sonucunda kazanıldığını belirterek şöyle konuştu: " Atatürk savaşlarda halkın nabzını tutabilmiş ve halkın yüreğini okuyarak imkansız koşullarda inanılmaz bir destan yazmıştır. Çanakkale Savaşları'nda Atatürk'ün stratejik karar verme yetenekleri doruğa çıkmıştır. Bu savaşlarda Atatürk Kurtuluş Savaşı'nın ilk provasını yapmıştır."

Birinci Dünya Savaşı'nın en kanlı cephesi: Çanakkale
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Güran Yumuşak ise Çanakkale Savaşları'nın sosyo-ekonomik sorunlarına değindi. Çanakkale cephesinin Birinci Dünya Savaşı'nda en çok şehit verdiğimiz cephe olduğunu hatırlatan Güran şunları kaydetti: "Çanakkale deniz savaşlarında lise öğrenimine devam eden öğrenciler dahi seferberlik ilan edildiğinde savaşa katılmışlardır. Seferberlik ilan edildiği sene üniversiteler mezun verememişlerdir. Savaşa katılanların çoğu 30 yaş altındadır. Çanakkale cephesi en kanlı çarpışmaların yaşandığı cephedir. Savaş sonunda Türk ordusu 250 bine yakın şehit vermiştir."

Duygulu anlar
Konuşmaların ardından Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nilgün Sazak ve öğrencileri 'Çanakkale Destanı" konulu bir sahne gösterisi sundular. Gösteriyi duygulu ve coşkulu bir şekilde izleyen konuklar öğrencileri ayakta alkışladı. Tiyatrodan sonra 'Mehmet'im' adlı film gösterildi. Prof. Dr. Hasret Çomak'ın panelistlere, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Servettin Bilir de Nilgün Sazak'a teşekkür belgelerini verdi.

Türk askerinin dünya tarihinde eşine zor rastlanır bir destan yazdığı Çanakkale Zaferi'nin 92. yıldönümü nedeniyle KOÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde dün (13.03.2007) bir panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zehra Gönül Balkır ve Yrd. Doç. Dr. İbrahim Güran Yumuşak katıldı.
Genç Bakış KOÜ'deydi
Kanal D'de canlı olarak yayımlanan, Milliyet Gazetesi yazarı ve televizyonların deneyimli programcısı Abbas Güçlü'nün hazırlayıp sunduğu 'Abbas Güçlü ile Genç Bakış' programı dün (14.03.2007) üniversitemize konuk oldu. Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleşen programa Televole ile tanınan, Acun Firarda, Fear Factor ve Survivor ile gençlerin gönlünde taht kuran, televizyon dünyasının ünlü ismi Acun Ilıcalı katıldı. Acun, yaşadığı ilginç olayları Genç Bakış programında anlattı. Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu'nun da izlemeye geldiği programa öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Dur durak bilmeden dünyayı dolaşan, dünyanın ilginç yerlerini ekranlara getirerek herkese eğlenceli vakit geçirten Acun, Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin sorularını yanıtladı. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği program geç saatlere kadar devam etti.
Tanıl Bora'nın gözüyle 'Sağlık Hizmetleri'
Siyaset bilimci ve gazeteci Tanıl Bora, 16.03.2007 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine ve öğretim üyelerine 'Dışarıdan Bir Gözle Sağlık Hizmetleri' konulu konferans verdi. Tıp Fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilen konferansta, Tanıl Bora hekimliğin geçmiş dönemlerde daha saygın bir iş olduğunu; fakat zamanla sağlık sisteminin bozulması nedeniyle saygınlığını yitirdiğini bildirdi.

Problemler sağlık sisteminden kaynaklanıyor
Sağlık sisteminin gidişatından kaynaklanan bir çok sorun olduğunu belirten Bora, sağlık kuruluşlarının ve hekimlerin hastaya müşteri gibi bakmalarını eleştirdi. Bora şunları kaydetti: "Futbol, müzik ve giyim endüstrisi gibi sağlık alanı da endüstrileşmeye başladı. Hastaya müşteri ve tüketici gözüyle bakılması çok yanlıştır. Son zamanlarda tıp sektörü sağlıklı insanlara yönelmeye başladı. Sağlıklılara gösterilen ilgi hastalara gösterilmiyor. Zayıf olma, güzel olma gibi gereksiz kompleksler insanlara aşılanıyor ve bundan rant sağlanıyor." Hekimliğin kutsal bir görev olduğunu ve hekimlere ölümle yaşam arasında büyük görevler düştüğünü belirten Bora : "Hekim, hayatı biraz daha yaşanılır kılmalıdır. Sağlık sadece teknik bir mesele değil, sosyal bir meseledir. Hekim hayata, dünyaya, insanlığa farklı bir pencereden bakmalıdır. Hekim hastasını konuşarak ve hissederek tedavi etmelidir. İletişim becerileriyle sağlanan iyileştirmenin sağlık hizmetlerinde önemli farklılıklar yarattığı ortaya konmuştur." dedi. Ayrıca Bora, sistemin yanlış uygulanması nedeniyle hastaların tedavi olmak için farklı yollara başvurduğunu söyledi.
Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Hatun, öğretim üyeleri ve öğrencilerin katıldığı konferansın sonunda Kocaeli Tabip Odası Onur Kurulu Başkanı Akın Yazıcı, Tanıl Bora'ya çiçek verdi.

İfade özgürlüğü KOÜ'de tartışıldı
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin 15.03.2007 tarihinde düzenlediği "İfade Özgürlüğünde Karşılaşılan Sorunlar: ABD ve AB Deneyimleri" başlıklı konferansa konuşmacı olarak Washington D. C. Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Herman Schwartz katıldı. İnsan hakları, ifade özgürlüğü, demokratikleşme gibi toplumsal süreçleri inceleyen Prof. Dr. Schwartz, konferansta ifade özgürlüğü bağlamında Amerika ve Avrupa'nın tarihsel sürecini irdeledi. Demokratikleşme sürecinin ilk başlarında var olan ifade özgürlüğüne yönelik baskıların nedeninin; iktidar veya imtiyaz sahibi kişilerin ifade özgürlüğünü kendilerine yönelik bir silah olarak algılamalarından ileri geldiğini belirten Schwartz şunları kaydetti: " Hissedilen bu korku politik ve ideolojik nedenlerle daha da abartılarak zaman içinde ifade özgürlüğünü baskı altına almış ve sonucunda muhalif yapıların hareket alanı daraltılmak istenmiştir. Buna göre ulusal güvenlik için tehdit olarak algılanan her şey aynı zamanda siyasal iktidara yönelik de bir tehdit unsuru olarak algılanmaktadır."
İfade özgürlüğü demokrasinin şartıdır
Demokrasinin en önemli şartının ifade özgürlüğü olduğunu belirten Schwartz: "Demokrasi sadece çoğunluğun istediğinin değil; tüm kesimlerin katılımıyla olabilecektir. Çoğunluğun ifade özgürlüğüne ihtiyacının olmaması ve bunu istedikleri anda istedikleri gibi yapabilmeleri söz konusudur." dedi. ABD politikalarına da değinen Schwartz, ABD'de artık hiçbir düşünceye kısıtlama getirilmediğini belirterek: "20 Mart 2003'ten itibaren Irak müdahelesine karşı görüş bildirenlere cezai bir yaptırım uygulanmamıştır. Devlet politikalarına karşı eleştiriler canlı tutulmuş ve müdahale edilmiştir. Ancak dolaylı baskılarla bazı kesimlerin muhalifliği kontrol altında tutulmuştur." dedi.
İddiaları cevapladı
Schwartz, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da yanıtladı. Öğrencilerin asılsız Ermeni soykırımı iddialarına yönelik sorduğu soruyu Schwartz şöyle cevapladı: "Tarihi olayların tartışmaya bu yolla kapatılması güç ve ayrıcalık sağlamaktan öte ifade özgürlüğünü kısıtlar. Ayrıca bu durum demokratik hakların kullanımını da engeller. Ülkesinde yaşanan ayrımcılığa ilişkin sorulara da yanıt veren Schwartz, tartışmaların engellenmesinin her ne amaçla olursa olsun ifade özgürlüğüne zarar verdiğini, toplumların bu nedenle daha esnek olması gerektiğini vurguladı.

KOÜ'de Öğretmen Okulları unutulmadı
Öğretmen Okulları'nın 159'uncu kuruluş yıldönümü nedeniyle 16.03.2007 tarihinde Kocaeli Üniversitesi'nde bir program düzenlendi. Eğitim Fakültesi konferans salonunda yapılan programa Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Servettin Bilir, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Öğrenciler programa yoğun ilgi gösterdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan program, Dekan Prof. Dr. Servettin Bilir'in konuşmasıyla devam etti. Bir ülkenin kalkınması için bilime, eğitime ve öğrenime değer verilmesi gerektiğini belirten Bilir şunları söyledi: "Öğretmen adaylarımızı Atatürk'ün ilkelerinde yetiştirmek fakültemizin en önemli görevlerinden biridir. Ülkemizin gelişmesi öğretmenlerin özverili çalışmasıyla sağlanacaktır."
Öğrenciler düşüncelerini özgürce ifade etti
Bilir'in konuşmasının ardından 'Geçmişten Günümüze Öğretmen Okulları' konulu film gösterildi. Daha sonra Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3'üncü sınıf öğrencisi Kübra Üret, İngilizce Öğretmenliği 3'üncü sınıf öğrencisi Mehmet Akkuş, Fizik Bölümü yüksek lisans öğrencisi Seçil Ülker, Fen Bilgisi Öğretmenliği 3'üncü sınıf öğrencisi Murat Ulaş ve İlköğretim Matematik Öğretmenliği 4.sınıf öğrencisi Nimet Arıkan, Öğretim Görevlisi Ergün Altun başkanlığında 'Türkiye'nin Öğretmen Yetiştirme Politikaları' konulu bir panel düzenlediler. Panelde, öğretmen ve öğretmen adaylarının sorunlarını dile getiren öğrenciler; ayrıca eğitim fakültelerinin öğretmen yetiştirme politikalarıyla Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenleri işe alma politikalarını eleştirdiler.
Eğitim çok önemli
Panelin ardından Rektör Komsuoğlu da bir konuşma yaptı. Öğrencileri kutlayan Komsuoğlu, paneli çok beğendiğini belirtti. Komsuoğlu şunları söyledi: "Eğitime çok önem veriyorum. Okul öncesi eğitim ve kesintisiz eğitimçok önemlidir. Okul öncesi eğitim dönemini kapsayan 4 ila 7 yaş çocukların bedensel ve sosyal gelişimlerinin en hızlı olduğu dönemlerden biridir. Bu dönemdeki gelişmeler çocuğun gelecek yaşamında büyük önem taşımaktadır. Ayrıca 8 yıllık kesintisiz eğitim yetersizdir; yerine 12 yıllık kesintisiz eğitim uygulanmalıdır.'' Cumhuriyet döneminde açılan köy enstitülerine de değinen Komsuoğlu: "O dönemde köy enstitülerinin açılması bir dünya projesiydi. Türkiye'nin gelişmesini sağlayan ve dünyaya örnek olan bir projeydi. Cumhuriyet ayakta ise bunu köy enstitülerine borçludur.'' dedi.
Komsuoğlu, sözlerinin ardından çoşkulu bir şekilde Gençlik Marşı'nı öğrencilerle birlikte söyledi. Program verilen kokteyl ile son buldu.

KOÜ'den Feridun Uzunyol'a fahri doktora
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Senatosu, Marshall Boya Genel Müdürü M. Feridun Uzunyol'a eğitime verdiği katkılarından dolayı dün (20.03.2007) 'fahri doktor' ünvanı verdi.Tören Umuttepe Yerleşkesi Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan tören, KOÜ Devlet Konservatuarı bölümü öğretim elemanlarının müzik dinletisi ile devam etti. Törenin açılış konuşmasını Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak yaptı. Çomak, bilgiye ulusal ve evrensel bir vizyon kazandırmada üniversitelere büyük görevler düştüğünü belirterek: "Ülkemizin asıl gereksinimi daha çok ışık ve aydınlıktır. Buna katkı sağlayanlar daima şükranla anılacaktır." dedi. Daha sonra M. Feridun Uzunyol'un yakınlarının görüşlerinin yer aldığı Uzunyol'u tanıtan bir belgesel film gösterildi.

Uzunyol ailesi her zaman eğitime destek verdi
Filmin gösterilmesinin ardından Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu bir konuşma yaptı. Uzunyol ailesinin 1999 depreminden sonra KOÜ'ye çok büyük destek verdiğini söyleyen Prof. Dr. Komsuoğlu, ailenin üniversiteye her zaman ışık kaynağı olduğunu belirtti. Komsuoğlu şunları kaydetti: " Uzunyol ailesi, 1999 depreminin ardından üniversitemizin yeniden yapılandırılması için bir araya gelerek bizlere destek verdi. En önemlisi, meslek yüksekokullarının nasıl olması gerektiğiyle ilgili yol gösterici oldu. Bu yüzden onlara her zaman minnet borçluyuz." Daha sonra Prof. Dr. Komsuoğlu, üniversiteye kuruluş aşamasında sağladığı büyük katkılarından dolayı önceki Rektör Prof. Dr. Baki Komsuoğlu ve Rektör Başdanışmanı Prof. Dr. Yusuf Çağlar'ı kürsüye davet etti. Prof. Dr. Baki Komsuoğlu da Uzunyol ailesinin her zaman yanlarında olduğunu ifade ederek, eğitime sağladıkları katkılarından dolayı aileye teşekkür etti. Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu. Uzunyol'a diplomasını verdi ve cübbesini giydirdi.

Uzunyol: "Yaşadığımız şehre karşı sorumluyuz."
Uzunyol ise 1989 yılında fabrikaya müdür olarak atandığını, o dönemde fabrikada bin dolayında çalışan olduğunu ve çalışanların eğitim yönünden eksikleri bulunduğunu ifade etti. Bu eksikliği gidermek için KOÜ ile işbirliği yaptıklarını belirten Uzunyol şunları kaydetti: "Hereke Marshall Yerleşkesi Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksek okulunu yaptırdık. Depremden sonra da iletişim fakültesi, iktisadi ve idari bilimler fakültesi ile hukuk fakültesini Marshall yerleşkesine taşıdık. " Uzunyol konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Bir şehirde yaşıyorsanız, sanayici olarak o şehirde para kazanıyor, o şehrin nimetlerinden yararlanıyorsanız bunu geri ödemekle mükellefsiniz. Biz bunu elimizden geldiği şekilde gerçekleştirmeye çalışıyoruz, bunu sosyal sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Siz üniversite öğrencileri de mezun olduktan sonra ister maddi ister manevi olarak üniversitenize destek çıkın, üniversitenizi unutmayın."

Törene Marshall A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer İsmet Uzunyol, Necla Uzunyol, Feridun Uzunyol'un eşi Berna Uzunyol ve çocukları, iş arkadaşları, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Tören, Ömer İsmet Uzunyol Meslek Yüksek okulunu öğrencilerinin Feridun Uzunyol ve ailesine çiçek sunmasıyla sona erdi.

KOÜ'de Nevruz kutlaması
Geleneksel kültür değerlerimiz içerisinde önemli bir yere sahip olan Nevruz, Kocaeli Üniversitesi'nde düzenlenen bir panel ile bilimsel, tarihsel ve sosyal açıdan ele alındı. Kocaeli Valiliği ve KOÜ tarafından diğer Nevruz kutlamaları etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen panel, 21.03.2007 tarihinde Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapıldı. Panele yönetici olarak Prof. Dr. Sinan Özbek, konuşmacı olarak ise Rusya Tosk Devlet Üniversitesi İlköğretim Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Zülfiye Kamalettinova, KOÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşe Tuba Ökse, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aynur Koçak, Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sema Orsoy katıldı. Panelin açılış konuşmasını Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Güney yaptı. Güney'in günün anlam ve önemini belirten kısa konuşmasının ardından Nevruz Bayramıyla ilgili sinevizyon gösterisi yapıldı.

Nevruz'un tarihi Türklere dayanır
Panelde ilk konuşmacı olan Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşe Tuba Ökse, mitoloji ile Nevruz arasındaki ilişkiden bahsetti ve Önasya'da Nevruz Bayramları'nın doğuşunu anlattı. Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sema Orsoy ise Türk tarihinin en eski bayramının Nevruz olduğunu belirterek şunları söyledi: "Nevruz, Ortadoğu ve Ön Asya'da çeşitli halklarca yeni yılın başlangıcı ya da bahar bayramı olarak kutlanan gündür. Nevruz'un manası "yeni gün" demektir. Bir başka söyleyişle Nevruz, tabiatın kıştan kurtuluşunun, bolluk ve berekete kavuşmanın simgesi olmanın yanında, toplumların yaşamlarındaki hareketliliklerin, başlangıçların ve dönüm noktalarının da ifade edildiği bir gündür. Nevruz milli bir bayram olarak Hun İmparatorluğu'yla kutlanmaya başlanılmıştır." Osmanlı İmparatorluğu zamanında Nevruz'a oldukça önem verildiğini belirten Orsoy, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Atatürk'ün Nevruz'a büyük önem verdiğini söyledi.

21 Mart, Eski Türklerde yeni bir yılın başlangıcıydı
Orsoy'un konuşmasının ardından Rusya Tosk Devlet Üniversitesi İlköğretim Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Zülfiye Kamalettinova, Sibirya Tatarları'nın geleneksel Nevruz kutlamaları hakkında bilgiler verdi. Türkiye'ye ilk defa geldiğini ve Nevruz Bayramı'nda Türkiye'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Kamalettinova, ülkesindeki Nevruz Bayramı'nın geleneklerini anlattı. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aynur Koçak da Türk kültürü ve tarihi açısından Nevruz Bayramı'nın önemine değindi. Koçak Nevruz Bayramı'nda ateş üstünden atlama geleneğinin sebebini de şu şekilde açıkladı: "Eski Türk tarihinde Türkler mart ayını yeni bir yılın başlangıcı olarak kabul ederlerdi. Türklerde gece ile gündüzün eşit olduğu ilkbaharın başlangıcı olan 21 Mart gününde dilekler dilenirdi. İnsanlar bu bayramda temiz olma inancıyla ateşin üzerlerinden atlarlardı." Panel soruların cevaplanmasının ardından son buldu.

'Dünya Şiir Günü' KOÜ'de kutlandı
UNESCO tarafından "Dünya Şiir Günü" olarak ilân edilen 21 Mart, Kocaeli Üniversitesi'nde şiir, konuşma, müzik ve tiyatro gösteriminin iç içe geçtiği bir program ile kutlandı. Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen programda şiir sevenler bir araya geldi. Aralarında Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Hukuk Fakültesi Dekanı Zehra Gönül Balkır ve SHP İl Başkanı Kemalettin Gençtürk'ün de bulunduğu davetliler 2 saat süren programda şiire doydular.

Şairler en güzel şiirlerini okudu
Programda ilk konuşmayı Prof. Dr. Nejat Gacar yaptı. Şiir gününe zamanla daha çok önem verildiğini belirten Gacar, KOÜ'de yürütülen şiir etkinliklerinden bahsetti. KOÜ öğrencilerinin 'Gökyüzü' adında bir dergi çıkardıklarını dile getiren Gacar, Şiir Etkinlikleri Birimi olarak KOÜ'nün 16, 17 ve 18 Mayıs tarihlerinde Derbent Kültür ve Kongre Salonu'nda '1. Ulusal Şiir Kongresi' düzenleyeceklerini duyurdu. Gacar'ın konuşmasının ardından Cemal Süreyya Kültür Sanat Derneği yönetim kurulu adına kutlamaya katılan Itır Yeğenağa, " Şiir her şeyi söyleyebilme sanatıdır. " dedi. Yeğenağa, İkinci Yeni Akımı'nın öncüsü olan Cemal Süreyya'dan okuduğu şiirlerle programa renk kattı. Dünya şiir gününe ait 'Şiir Nereye' başlıklı basın bildirisini okuyan şair Hayrettin Geçkin ise " Dünya şiire, edebiyata ve sanata yönelebilirse, insanlık silahların gölgesinden kurtulabilir." diye konuştu. Konuşmaların ardından ünlü Şair ve Ozan Eray Canberk'in de aralarında bulunduğu Hayrettin Geçkin, Yelda Karataş, Ruhan Odabaş, Süheyla Taşçıer, İhsan Topçu ve Mustafa Yıldız'dan oluşan şair topluluğu kendi yazmış oldukları şiirleri okudular. Okunan şiirler konuklar tarafından oldukça beğenildi. Daha sonra Şiir Etkinlikleri Birimi Sahne Denemesi Topluluğu, Okutman Şener Aksu'nun metin yazarlığını yaptığı 'Patikaların Gittiği Yer' adlı sahne oyununu sundular.

Araştırmacılar TÜBİTAK toplantısında buluştu
TÜBİTAK AB Çerçeve Programları Ulusal Koordinasyon Ofisi tarafından düzenlenen "Adım Adım AB 7. Çerçeve Programı Eğitimi" 27 Mart 2007 tarihinde Kocaeli Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Morfoloji binası konferans salonunda yapılan toplantıda konuşan Rektör Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, üniversitenin daha çok gelişebilmesi için bilime daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirterek, "İşletmelere, gerçek kişilere, kamu kuruluşlarına ve üniversitelere araştırma-geliştirme alanında kaynak sağlayacak olan bu kurumun imkanlarından büyük ölçüde faydalanmak gerekir. Bunun içinde uluslararası düzeyde kabul gören projeler tasarlamalıyız." şeklinde konuştu.

AB'nin projelere ihtiyacı var
Komsuoğlu'nun konuşmasının ardından 7. Çerçeve Programı (ÇP) hakkında genel ve ayrıntılı bilgilerin verildiği sunumlara geçildi. 7. ÇP'ye Proje Teklifi Hazırlama ve Sunma, Proje Tekliflerinin Değerlendirilmesi ve Yönetimi Süreci ile 7. ÇP'ye Katılım gibi konuların yer aldığı toplantıda; TÜBİTAK Gıda, Tarım ve Balıkçılık, Biyoteknoloji Ulusal İrtibat Noktası'ndan Didem Çelikkanat, ÇP'nin oluşum süreci ve işleyiş sistemi hakkında dinleyicileri bilgilendirdi. AB'nin hedefinin bu çalışmalar sayesinde rakip olarak gördüğü ABD ve Japonya karşısında gücünü artırmak olduğunu belirten Çelikkanat, "Avrupa, bilimsel ve teknolojik araştırmalarını geliştirerek, sosyal ve kültürel kalkınmayı sağlayarak gelecekte dünyanın en yüksek bilgi ekonomisine sahip olmayı hedeflemektedir. Bu sebeple uygun bulunan projeler desteklenmektedir." dedi. Çelikkanat AB 7. ÇP dahilinde; sağlık, gıda, tarım, biyoteknoloji, bilgi ve iletişim teknolojileri, nanoteknoloji, enerji, çevre, taşımacılık, sosyo ekonomik ve beşeri bilimler, güvenlik ve uzay konularında sanayi ve araştırma kuruluşları arasındaki işbirliğinin sağlandığını ifade etti.

7. ÇP her yönüyle ele alındı

Daha sonra TÜBİTAK NanoMatPro ve Kişiyi Destekleme Özel Programı Ulusal İrtibat Noktası'ndan Melis Yurttagül, 'AB 7. Çerçeve Programı Kişiyi Destekleme Özel Programı ve Nanobilimler, Nanoteknolojiler, Malzemeler ve Yeni Üretim Teknolojileri Alanı' ile 'Projelere Nasıl Katılabilirim?' konuları hakkında bilgiler verdi. Ardından Fikirler Özel Programı'nın yanı sıra Bölgesel Programlar Ulusal İrtibat Noktası'ndan Hakan Karataş 'AB 7. ÇP Fikirler Özel Programı' ve 'AB 7. ÇP Bilgi Bölgeleri ve Araştırma Potansiyeli Programları' konularını anlattı. KOBİ Etkinlikleri Ulusal İrtibat Noktası'ndan Oğuz Yapar ise 'AB Çevre Programı KOBİ Destekleri', 'Bir Adım Sonrası' ile 'Değerlendirme ve Hakemlik Süreci' konuları hakkında bilgiler verdi. Toplantıya birçok araştırmacının yanısıra Rektör yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ve Prof. Dr. Arif Demir de katıldı. Toplantı sonunda Prof. Dr. Arif Demir katılımcılara teşekkür belgesi verdi.

Çelikkanat
Yurttagül
KOÜ'den Çanakkale şehitlerine saygı gezisi
Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü, Çanakkale Şehitlerini Anma Haftası nedeniyle 24.03.2007 Cumartesi günü 'Çanakkale Şehitlerine Saygı Gezisi' düzenledi. Çeşitli fakülte ve yüksekokul öğrencilerinin katıldığı gezide Gelibolu'nun tarihi yerleri; Kabatepe, Conk Bayırı, Anafartalar, Şehitlikler, Tabyalar, Çanakkale Şehitleri Anıtı, Abide, Anzak Koyu ve Kilya Koyu ana tanıtım merkezi gezildi. Çanakkale'nin manevi havasından oldukça etkilendiklerini ve unutamayacakları bir gün yaşadıklarını belirten öğrenciler şunları söyledi: "Yüce Ulusumuzun Atatürk önderliğinde sonsuza dek varlığını ebedileştiren şehitlerimizi anmak, emanet ettikleri Aydın Cumhuriyet Türkiye' sinin daimi bekçileri olduğumuzu hissettirmek için yapılan bu anlamlı gezi organizasyonunda her türlü desteği veren Rektörümüz Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu'na teşekkür ederiz."

Tiyatroseverlere tiyatro keyfi
Dünya Tiyatrolar Günü'nde (27.03.2007) Kocaeli Üniversitesi Tiyatro Kulübü 'Düğün ya da Davul' isimli oyunlarını ücretsiz olarak sahneledi. Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılan gösteri öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi. Şebnem Telci ve Atakan'ın yönetmenliğini yaptığı oyunda 13 oyuncu yer aldı, 7 kişilik teknik ekip ise oyunu destekledi. Anadolu düğün geleneklerinden de yararlanarak "seyirlik oyun" üslubunu sahneye taşıyan Haşmet Zeybek'in yazdığı oyun, fukara evliliğinin "düzene karşı", para evliliğinin ise "düzene uygun" olduğunu vurguluyor ve ahlak ile para ilişkisini siyasal düzene bağlıyor. Müzik ve dansla sunulan oyunda zaman zaman seyirciyle söyleşerek sosyal ve siyasal taşlamalar da yapıldı. Tiyatroseverlerin büyük ilgi gösterdiği oyun başarıyla sergilendi.
Sigarayı bırakanlara sertifika verildi
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji binasında hizmet veren 'Sigarayı Bırakma Merkezi' üstlendiği uyarıcı, bilgilendirici ve koruyucu misyonu sayesinde birçok sigara tiryakisine sigara içmeyi bıraktırdı. Dün (28.03.2007) Tıp Fakültesi konferans salonunda düzenlenen tören ile bağımlılıktan kurtulanlara sertifika verildi. Sertifika alanlar arasında birçok hastanın yanı sıra KOÜ öğretim üyeleri ve KOÜ personeli de vardı. Törende Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Yıldız, sigaranın olumsuz etkilerini, sağlık, sosyal ve ekonomik yönden zararlarını anlattı. Yıldız şunları söyledi: "Sigaranın maddi açıdan ve sağlık açısından çok büyük zararları vardır. Vücudun tüm organları sigaradan etkilenir. Sigara, her türlü kalp ve akciğer hastalığına yol açar. Ne yazık ki, bu hastalıklar çoğunlukla
öldürücüdür. Fakat sigarayı bıraktığınız anda vücut kendi kendini tamir etmeye başlar." Pasif içicilerin aktif sigara içicilerden daha çok zarar gördüğünü belirten Yıldız, özellikle gençler arasında son dönemlerde kullanımı artan nargile, puro ve piponun sigaradan daha fazla sağlığı tehdit ettiğini vurguladı. Törene Dekan Prof. Dr. Ali Demirci, Önceki Dekan Prof. Dr. Ali Gökalp, Başhekim Prof. Dr. Nazım Mutlu, öğretim üyeleri, öğrenciler ve hastalar katıldı.
TSK Armoni Mızıkası'ndan müzik ziyafeti
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Armoni Mızıkası Komutanlığı'nın dün (29.03.2007) Kocaeli Üniversitesi'nde verdiği konser büyük ilgi gördü. Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası Komutanlığı'na bağlı 65 kişiden oluşan grup, Kültür ve Kongre Merkezi'nde verdiği konserle konuklara müzik ziyafeti sundu.
Şef Bando Albay Halil Aşık'ın yönettiği konserde Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası, M. Scherbacher'nin Conductor's Fanfare, Muammer Sun'ın İzmir Rapsodisi, Jamos Horner'ın Breave Heart, G. Verdi'nin Verdi, Georges Enesco'nun Romen Rapsodisi, Kenan Güçlütürk'ün Azeri Halk Türküleri ile Kemanı Sebuh Efendi'nin Kürdili Hicazkar adlı eserleri büyük bir başarıyla çaldı.
Türkiye'nin çok sesli müzik toplulukları içerisinde geleneğini aralıksız sürdüren en eski müzik kuruluşu ve tek senfonik bandosu olan Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası'nin vermiş olduğu konseri, Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, 15. Piyade Tümeni ve Garnizon Komutanı Tümgenerel Emin Cihangir Akşit eşleriyle beraber, Rektör Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak, dekanlar, öğretim üyeleri ve öğrencilerden oluşan kalabalık bir müziksever kitlesi izledi. Konserin sonunda Rektör Komsuoğlu Şef Bando Albay Halil Aşık'a bir çiçek ve teşekkür belgesi verdi.

AB'nin 50. yılında Türkiye-AB ilişkileri masaya yatırıldı
"AB'nin 50'inci Yılı ve Türkiye-AB İlişkilerinin Geleceği" konusu dün (29.03.2007) Kocaeli Üniversitesi'nde düzenlenen panelde ele alındı. Panele konuşmacı olarak, Maliye Önceki Bakanlarından Ziya Müezzinoğlu, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur Özgöker ile KOÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İrfan Kaya Ülger katıldı. Panelin başkanlığını ise Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak yaptı. AB'nin kuruluşunun 50'inci yıl dönümü nedeniyle düzenlenen panele öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.

AB ile olan ilişkilerimiz zayıfladı
Maliye Önceki Bakanlarından Ziya Müezzinoğlu AB'nin tarihi hakkında bilgiler verdi. Son 50 yıldır AB'nin dünya gündeminde olduğunu hatırlatan Müezzinoğlu şunları söyledi: "Yüzyıl içinde iki büyük savaş yaşayan Avrupa'nın büyük devletleri, 2. Dünya Savaşı'nı izleyen dönemde kıtada bütünlük sağlamanın kaçınılmaz olduğu görüşünde birleşti. Öncelikli olarak ekonomik bir bütünleşme modeli oluşturuldu ve sonunda AB kuruldu." Müezzinoğlu AB ve Türkiye ilişkilerine de değinerek: " Türkiye'de son dönemde yaşanan istikrarsız politikalar sonucu AB ile olan ilişkiler zayıflamıştır. Yeniden bir duraklama sürecine girilmiştir." dedi.

Ülger: "AB'ye 2020 yılında belki gireriz."
Müezzinoğlu'nun konuşmasının ardından Yrd. Doç. Dr. İrfan Kaya Ülger, AB'nin geleceği ve Türkiye'nin bu sistemde nerede olabileceği konusunda bilgiler verdi. Avrupa bütünleşmesinin derinleşme ve genişleme kategorisinde iki ana çizgiyi takip ettiğini belirten Ülger, AB'nin genişleme politikasında Türkiye ile ilişkiler kurulduğunu ifade etti. Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinin 3 Ekim 2005'de başladığını ve halen devam etmekte olduğunu söyleyen Ülger şu şekilde konuştu: "Türkiye, AB'ye ikinci olarak başvuru yapan ülkedir. İlk başvuru 31 Temmuz 1959'da yapılmıştır. 2005Te başlayan müzakerelerin 8-10 yıl sürmesi beklenmektedir. Türkiye'nin AB'ye katılımı için telaffuz edilen en erken tarih 1 Ocak 2014'dür. Bu çeşitli değişkenlere bağlı olarak 2020 yılına kadar uzayabilecektir." Yrd. Doç. Dr. Uğur Özgöker de AB ve Türkiye ilişkileri hakkında bilgiler verdi. Konuşmaların ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak panelistlere birer plaket sundu.

Müezzinoğlu
Çomak
HABER ARŞİVİ - Mart 2007
halkla ilişkiler ve tanıtım
grafik/tasarım
fotoğraf
bilgi edinme birimi
İletişim
SON HABER
HABER ARŞİVİ
basından seçmeler
haber merkezi
Kocaeli Üniversitesi
Basın ve Halkla İlişkiler
SON HABER
HABER ARŞİVİ
basından seçmeler
Kocaeli Üniversitesi