halkla ilişkiler ve tanıtım
grafik/tasarım
fotoğraf
bilgi edinme birimi
İletişim
HABER ARŞİVİ - Aralık 2010
SON HABER
HABER ARŞİVİ
basından seçmeler
haber merkezi
Kocaeli Üniversitesi
Basın ve Halkla İlişkiler
SON HABER
HABER ARŞİVİ
basından seçmeler
Kocaeli Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Bölüm Başkanı Doç.Dr. Sema Göktaş'ın yazdığı, Oyunculuk Anasanat Dalı Öğretim Görevlisi David Nikoladze'nin sahnelediği "Yerin Altında" oyununu 30 Kasım 2010'da Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde sahnelendi.


Oyun 2005'te Kültür Bakanlığı ve TOMEB'in ortaklaşa düzenlediği "Türkiye Ütopyası" konulu yarışmada Jüri Özel Ödülü aldı. 2006'da MitosBoyut Yayınlarınca basıldı ve 2010'da Devlet Tiyatrosu Repertuvarına kabul edildi.
Oyun 6 Aralık 2010 saat 20.00'da Süleyman Demirel Kültür Merkezinde izlenebilecek.

SDKM'deki gösterimlerin ardından Aralık ayında Gölcük Belediyesine bağlı Kazıklı Kervansaray'da ve İstanbul'da sahnelenecek olan "Yerin Altında" oyununun görev dağılımı şöyle:


Yazan:
Sema Göktaş


Yöneten:
David Nikoladze


Oyuncular:
Mehmet: Cengiz Eşiyok
Ayşe: Nermin Kurtuluş
Cenk: Çağdaş Ataman
Teslime: Belgi Saygı
Deniz: Sonnur Şahin
'Onlar': Aslı Yiğit, Gözde Cigacı, Nevzat Cengiz, E. Numan Uzunsoy, Oğuzhan Asak, Sarper Saydam, Selim İşcan...
Reji Asistanı:
Fırat Bayrak
Kondüvit:
Sevgi Karaca
Işık Tasarımı: Akın Tezer Tunalı
Dekor:
Ayşegül Bayduz, Şafak Güler, Pelin Özüpek, Özlem F. Sarayoğlu
Kostüm:
Sena Pınar Sum, Sümeyra Erdem
Realizatör:
Işıl Gürtop, Yunus Emre Uyanık
Işık Kumanda:
Ceren Aygüt
Efekt:
Ceyda Kasabalı

YERİN ALTINDA' İzmit ve Gölcük'te Sahneleniyor
Türk Pediatrik Onkoloji Grubu tarafından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi evsahipliğinde organize edilen 'Çocuk Onkolojide Farkındalığı Artırma Bölgesel Toplantısı' Umuttepe Yerleşkesi Ihlamur Toplantı Salonu'nda yapıldı.

Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp'ın da açılışına katıldığı törene Kocaeli Bölgesinden hekimler ve Tıp Fakültesi Pediatri asistanları yoğun ilgi gösterdi. Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp "Üniversitemiz Tıp Fakültesi bölgenin en iyi fakültelerinden birisidir. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı, öğrenci artışlarına rağmen hala ideal durumdadır.
1995 yılında kurulmuş olan Çocuk Sağlığı ve Anabilim Dalımız, 10 bilim dalı ve 16 öğretim üyesi ile hizmet vermektedir. Genel Pediatri, Hematoloji- Onkoloji, Yenidoğan Yoğun Bakım, Çocuk Yoğun Bakım ve Çocuk Acil Servislerimiz 84 yatak kapasitesine sahiptir.
2009 Yılında Çocuk Polikliniğinde bakılan hasta sayısı 58.355 olup, yatan hasta sayısı 4.337 dir.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, sadece 2009 yılında SCI - Expanded kapsamındaki dergilerde 24 adet olmak üzere 29 adet yabancı dilde yazılmış makale üretmiştir. Türkçe dergilerde yayınlanan makale sayısı ise 6'dır. Kongre bildirisi sayısı yurtiçi 27, yurtdışında 6 olmak üzre toplam 33 adettir" dedi ve etkinliğin gerçekleştirilmesinde katkı sağlayanlara teşekkür etti.
Sekizincisi gerçekleştirilen etkinlikte Pediatrik kanserlerde erken tanıdan rehabilitasyona kadar tüm aşamalarda Pediatrik kanser farkındalığının arttırılması amaçlanıyor.
Etkinlikte Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Kantar 'Çocukluk Çağı Kanserlerinde Epidemioloji ve Etioloji', İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve İstanbul Onkoloji Enstitüsü Çocuk Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rejin Kebudi 'Çocukluk Çağı Kanserlerinde Belirti ve Bulgular', Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Canpolat 'Tanı Yöntemleri ve Ayırıcı Tanı', Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Çorapçıoğlu ise 'Kanserli çocuğun tedavisi ve İzleminde Önemli Noktalar' başlıklı sunumları gerçekleştirdiler.

Pediatrik Onkoloji'de Farkındalığı Artırma Toplantısı
Kantar
Canpolat
Kebudi
Gökalp
Çorapçıoğlu
Fatih Tekcan / Emrullah Öztürk - Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) ve Teklas Kauçuk A.Ş'nin 227 bin TL'lik bütçeyle ortaklaşa geliştirdiği 'yüksek performanslı yeni nesil fren hortumu' sayesinde Bmw firmasıyla 30 milyon dolarlık ticari bağlantı yapıldı.

Bmw firmasının 'yeni fren hortumu teknik şartnamesindeki' özellikleri taşıyan ürünü geliştirmek amacıyla bir süre önce çalışmaya başlayan Teklas Kauçuk ve KOÜ, kısa sürede uluslararası büyük firmaları geride bırakarak istenilen ürünü geliştirmeyi başardı.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yürütülen Sanayi Tezleri Programından (San-Tez) sağlanan 227 bin TL'lik bütçe ile hazırlanan proje kapsamında üretilen yeni nesil fren hortumunun sadece Bmw firmasında 30 milyon dolarlık bir pazarı olduğu öğrenildi.

Teklas Kauçuk firmasının da geliştirilen yeni nesil fren hortumunu Bmw firmasına satmaya başlandığı öğrenildi.

Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Öğretim Doç Dr. Tamer Sınmazçelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının San-Tez programıyla üniversitelerde üretilen bilginin teknolojiye dönüştürülmesi konusunda yapılan çalışmaların desteklemeye başladığını söyledi.

Bu program kapsamında Bmw'nin yeni nesil fren hortumu şartnamesine uygun bir ürün geliştirmek üzere Teklas Kauçuk firmasıyla ortaklaşa bir proje hazırladıklarını ifade eden Sınmazçelik, şöyle devam etti:

'Bmw, şartnamesinde yüksek basınçlara ve sıcaklıklara çıkabilen bir fren hortumu istiyordu. Şartnamenin gereğini yerine getirecek bir firma o zaman için yoktu. Teklas, bunu özkaynaklarıyla belki çözebilirlerdi ama bize gelip mutlaka yaptırmak durumunda kalacakları analizler vardı. Onlar da bir partnerde arıyorlardı. Ar-Ge merkezine sahip Türkiye'deki 50 firmadan bir tanesi zaten. Otomotiv sektörünün büyük firmalarından biri. Dolayısıyla Sanayi Bakanlığının katkısı ve Kocaeli Üniversitesi aracılığıyla bu hortumu geliştirmek için bize geldiler. Bizim laboratuvarımızın altyapısından ve o konunun uzmanı olduğumuza dair bilgileri vardı. O da tam bizim istediğimiz şeydi. Doç Dr. Erhan Bütün ve yüksek lisans öğrencimiz ile Teklas'tan 2 araştırmacıyla başladık ve çok hızlı bitirdik. Biz projeyi tamamlayıp Bmw'ye ilk ürünleri verdik. Avrupa'da istenilen şartnameye uygun yeni nesil fren hortumlarının ilk kez biz ürettik. Teklas, yeni nesil fren hortumunu Bmw'ye satmaya başladı. Ürünün sadece Bmw'de 30 milyon dolarlık bir pazarı var ve bunu ilk biz yaptık.'

Üretimle ilgili denemelerin Teklas'ın laboratuvarında, ürünün performans testlerinin ise KOÜ İleri Malzemeler Laboratuvarında yapıldığını vurgulayan Sınmazçelik, 'Özellikle yüksek sıcaklık mukavemet testleri ve hasar analizlerini biz yaptık. Teklas'ta malzemeleri kodladılar. Üretim parametrelerini ürettiler. Biz onları test ettik. Hangi parametreler daha iyiyse onların üzerine gidildi. O üretim parametreleri de takip edilerek en etkin yolu Bulduk' diye konuştu.

- YÜKSEK BASINÇ VE SICAKLIĞA DAYANIKLI-

Geliştirilen yeni nesil fren hortumunun yüksek basınç ve sıcaklığa karşı çok dayanıklı olduğuna dikkati çeken Sınmazçelik, 'Sadece kauçuktan yapsaydık basınca dayanmazdı. Çok fazla genleşmesi lazımdı. Termal genleşmelere de maruz kalmaması lazımdı. Dolayısıyla elyaf takviyeli kauçuk esaslı bir kompozit malzemeden fren hortumunu yaptık ve istediğimiz ürünü elde ettik' diye konuştu.

Sınmazçelik, ayrıca söz konusu bütçeyle fren hortumu test ve analiz için gerekli, yurtdışında 1 milyon Avro'ya satılan bir cihaz geliştirdiklerini, bununla da ürünü daha fazla geliştirme ve iyileştirme imkanına kavuştuklarını söyledi.

Daha önce üretilen ürünün yurtdışında test edildiğini ifade eden Sınmazçelik, söz konusu cihazın kurulmasıyla üretilen fren hortumlarını Türkiye'de test etme imkanına kavuştuklarını kaydetti.

Projenin 227 bin TL'lik bir bütçesi olduğunu ve bunun yüzde 75'inin Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, yüzde 25'inin ise Teklas tarafından karşılandığını ifade eden Sınmazçelik, 'Bakanlık San-Tez programı kapsamında bunu hibe olarak Teklas'a veriyor. Personel araça-gereç, techizat giderleri hepsi bunun içerisinde. Yeni geliştirdiğimiz test cihazı da buna dahil' şeklinde konuştu.

- LOKOMOTİF VE VAGON TAMPONU PROJESİ-

2008'de Devlet Planlama Teşkilatından (DPT) aldıkları bütçeyle kurulumuna başlanan İleri Malzemeler Laboratuvarında ürettikleri bilgiyi teknolojiye dönüştürmenin sevincini yaşadıklarını vurgulayan Sınmazçelik, 'Halen laboratuvarın kurulumu devam ediyor. Biz daha kurulum aşamasında olan laboratuvarda bu çalışmayı yaparak bilgiyi teknolojiye dönüştürdük. Bundan sonra da çalışmalarımız devam edecek' dedi.

Tamer Sınmazçelik, 2 San-Tez projesi daha aldıklarını bunlardan birinin lokomotif ve vagonlarda kullanılan tamponları geliştirme projesi olduğunu, aralık ayında bu konuda çalışmalara başlayacaklarını söyledi.

Söz konusu projenin yaklaşık 320 bin TL'lik bir bütçeye sahip olduğunu vurgulayan Sınmazçelik, 'Devlet demiryollarının kullandığı vagonların her birinde 4 adet tampon var. Bu malzeme polimer kompozitlerden yapılıyor. Bunlar da Avusturya, Almanya gibi gelişmiş ülkelerde ithal edilen bir malzemeyi geliştirebilirsek çok büyük bir başarı elde edeceğiz. Çünkü bu çok büyük bir pazara sahip' şeklinde konuştu.

Sınmazçelik, diğer projenin de yine fren hortumları konusunda olduğunu sözlerine ekledi.

227 Bin Tl'lik Bütçeyle, 'Avrupa Devlerini' Geride Bıraktılar
Sınmazçelik
Kocaeli Üniversitesi ile AKSA arasında yürütülecek araştırma/geliştirme projelerinde uygulanacak esasları belirlemek üzere 22/11/2010 tarihinde bir protokol imzalandı. Protokol 'un AKSA ile Kocaeli Üniversitesi arasında yapılması düşünülen araştırma / geliştirme projelerine bir model oluşturarak, bürokratik engelleri ortadan kaldırması hedefleniyor. Bu kapsamda protokolde yer alan belgeler, iki kurum arasında yapılacak araştırma geliştirme proje sözleşmesi, projelerde görev alacak yönetici ve/veya proje görevlilileri gizlilik anlaşması, Proje Tanım Belgesi ile Aksa Fikri Haklar Yönetim İlkesi 'nden oluşuyor.

Gerçekleştirilen protokol kapsamında ilk araştırma projesi, Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Bozdağ ile Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Mehmet Yılmaz tarafından hazırlandı. İlgili proje de AKSA'yı Ar-Ge Merkezi Direktörlüğü Proje Uzmanı Dr. İlhan Koşan temsil ederken, kısaca "BAKER" adı verilen projenin giderleri AKSA tarafından karşılanıyor.

Kocaeli Üniversitesi'yle Aksa Arasında Araştırma Geliştirme Protokolu İmzalandı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı tarafından organize edilen Kardiyak Resenkronizasyon Tedavi/ Üç Odacıklı Kalp Pili Uygulaması Çalıştayı, bugün (2 Aralık 2010), Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladı. 2 gün sürecek çalıştayda kalp yetmezliği sorununa yönelik üç odacıklı kalp pili uygulaması 6 hasta üzerinde uygulamalı olarak gösterilecek. Dünyanın pekçok ülkesinde uygulanan ve özellikle Ortadoğu ile Doğu Avrupa ülkelerinin ilgi gösterdiği yeni uygulamalarda Türkiye tecrübeli olmasıyla daha dikkat çekiyor. Kocaeli Üniversitesi de Türkiye'de bu alanda en tecrübeli olan üniversiteler arasında yer alıyor. Dört yıldır devam eden ve yılda iki kez tekrarlanan bu çalışmalara bu yıl İran, Tunus ve Pakistan'dan uzman kardiyologlar ve teknik ekip katıldı. Katılım oranının her yıl arttığı ve katılan ülke sayısının çeşitlendiği etkinlikte kalp yetmezliği yaşayan hastalar için faydalı sonuçlar alınıyor. Türkiye dışından 9 uzman kardiyolog ile 2 teknik elamanın, Türkiye'den de 3 teknik elemanın yer aldığı çalıştayda hastalara elektrofizyoloklar inceleme gerçekleştirmektedir. İşlem öncesi ve sonrası ekokardiyografik incelemenin yapıldığı hastalara bu incelemeyi Prof. Dr. Dilek Ural ve Doç. Dr. Tayfun Şahin yapmakta, pil uygulama işlemini ise Doç. Dr. Ahmet Vural, Doç. Dr. Ayşen Ağıçdiken Ağır ve Yrd. Doç. Dr. Umut Çelikyurt gerçekleştirmektedir. Bu alandaki çalışmaların kalp yetmezliği yaşayan hastalar ve tedavi şekilleri üzerinde yeni ufuklar açtığını ifade eden Doç. Dr. Ahmet Vural çalıştayın iler ki yıllarda da devam edeceğini belirtti. Doç. Dr. Vural yöntemin 12 yıldır uygulandığını ifade ederek Kocaeli Üniversitesi'nde 4 yıldır farklı ülkelerden katılımcılarla gerçekleştirilen çalıştaya katılımın artmasının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Uluslar arası çalışmalarda bilgi ve deneyimin diğer hekim ve teknik elemanlara aktarılmasının önemine de değinen Doç. Dr. Vural uygulama aşamasında tüm katılımcıların yer aldığını belirtti.
Kardiyak Resenkronizasyon Tedavi Çalıştayı
Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi uluslararası alandaki çalışmalarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Bu yıl birincisi düzenlenen ve yurtiçi ile yurtdışından 10 sanatçının katılacağı "I. Uluslararası Hereke Resim Sempozyumu" bugün(6 Aralık 2010) Hereke'de başladı. 6-15 Aralık 2010 tarihlerinde gerçekleştirilecek etkinlikte Kocaeli Üniversitesi'ni Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Reşat Başar ve Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmet Çavuşoğlu temsil edecek. Körfez Belediyesi'nin katkıları, LUKAS ve PonART firmalarının destekleri ile Hereke'de gerçekleştirilecek sempozyumda öğrenciler serbest çalışarak hem alanlarındaki önemli isimlerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanacak hem de içinde yaşadıkları kente sanatsal açıdan katkı sağlayacaklar. Sanayi merkezlerinin arasında tarihi doku ve sanatı birleştirecek olan I. Uluslararası Hereke Resim Sempozyumu'nun gerek bölge insanının sanatla buluşması, gerekse uluslararası sanatçıların deneyimlerini paylaşması açısından önemli olduğunun vurgulandığı sempozyumun ilk kez düzenleniyor olması da kent ve üniversite için ayrı bir önem taşımaktadır.
Bulgaristan'dan Prof. Dimitrır Cholakov, Nelli Cholacova, Teodosi Balabanov, Stefan Monev, Tsvetan Manev, Rossen Donchev, Milena Cherneva ve Vanya Zapryanova isimli sanatçıların katılım gösterecekleri sempozyumda bugün (6 Aralık 2010) öğrencilere malzemeleri dağıtılacak ve katılımcılarla biraraya gelecek öğrenciler Hereke'nin farklı mekanlarında 14 Aralık 2010 tarihine kadar çalışmalarını yürütecekler. Konunun serbest bırakıldığı sempozyum sonunda çalışmalar Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Sanat Galerisi'nde düzenlenecek sergi ile izleyicilerin seyrine sunulacak. Sergi sonrasında her sanatçının iki eserini Kocaeli Belediyesi ve Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bağışlaması planlanmaktadır. Sempozyum süresince isteyen sanat meraklılarına kapılarını açık tutan Kocaeli Üniversitesi tüm ilgilileri de Hereke'ye davet ediyor.

Kocaeli Üniversitesi Sanatla Buluşuyor
Kocaeli Üniversitesi Ihlamur Toplantı Salonu'nda bugün(8 Aralık 2010) gerçekleştirilen toplantıda Tıp Fakültesi'nin sorunları ilin ileri gelenleri ile tartışıldı. Kocaeli Valisi Ercan Topaca, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Yusuf Çağlar, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci, dekan yardımcıları ve öğretim üyeleri ile İl Sağlık Müdürü Hasan Aydınlık'ın katıldığı toplantı sorunların kentteki ilgili kesimler tarafından da farkedilmesi açısından son derece önemliydi. Rektör Prof. Dr. Komsuoğlu kısa açılış konuşmasında Tıp Fakültelerinin önemine değinerek Kocaeli Üniversitesi'ndeki Tıp Fakültesi'nin üniversite/kent ve ülke için ne derece dikkat gerektiren bir kurum olduğunu vurguladı. Kente açılan direk kapı olması ve vatandaşlarla direk bağlantısı olması nedeniyle öncelikle bu fakülte sorunlarının gündeme getirildiğini, süreç içersinde diğer fakülte ve okullar için de aynı çalışmaların yapılacağını belirten Prof. Dr. Komsuoğlu sözü Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci'ye bıraktı. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin kısa bir tarihçesinden bahseden Prof. Dr. Demirci, deprem süreci ve sonrasındaki yapılanma hakkında da bilgi verdi. Fakültenin vizyonunu "Yirmi yıl içinde bölgesel referans merkezi haline gelmiş, tıp eğitiminde dünyadaki örnek tıp fakülteleri düzeyine ulaşmış, sağlık araştırmaları sıralamasında ülkedeki ilk beş tıp fakültesi arasına girmiş olmaktır" şeklinde belirten Prof. Dr. Demirci 2007 yılında hazırlıklarına başlayıp 2008 yılında tamamladıkları stratejik planları çerçevesinde konuşmasına devam etti. Bu bağlamda fakültenin misyonunu;
"Toplum odaklı sağlık hizmeti sunma becerisine ve evrensel değerlere sahip, kendini geliştirebilen, yetkin hekimler yetiştirmek, Ülkemizin ve bölgemizin ihtiyaçlarını dikkate alarak, evrensel düzeyde bilime katkıda bulunan araştırmalar yapmak, Çağdaş bilimsel gelişmeler ışığında ve iyi hekimlik ilkeleri doğrultusunda nitelikli sağlık hizmeti sunmak, Kamu kurumu sorumluluğuyla toplum sağlığının geliştirilmesi ve çevre sorunları için öncü çabalar göstermektir" ifadeleriyle aktaran Prof. Dr. Demirci fakültedeki görevli sayısı ile hasta ve yatak sayısı arasındaki bağlantıyı ve bu noktadaki eksikleri vurguladı. Yaklaşık 1500 hastane çalışanın olduğunu ancak bir önceki yıla göre oranla sadece acil servise başvuran hasta sayısının %160 arttığını ifade ederek bu sayının yeterli olmadığını belirten Prof. Dr. Demirci sağlıkla ilgili bir kurumun en iyi hizmeti verebilmesi için desteğe ihtiyacı olduğunun altını çizdi.
Fakültenin sorunlarının hemen her açıdan masaya yatırıldığı toplantıda Prof. Dr. Demirci'nin sunumu katılımcılarla interaktif bir şekilde gerçekleşti. Tıp Fakültelerinin öncelikli hedefinin öğrencileri yetiştirmek ve dolayısıyla eğitim ile araştırma geliştirme çalışmaları olduğunu belirten Prof. Dr. Demirci bu anlamda da sorunlar yaşadıklarını "Her yıl öğrenci sayımız, bizim isteğimizin dışında olarak artıyor ve buna ilaveten Sakarya Üniversitesi'nin öğrencilerine de burda hizmet veriyoruz. Dersliklerimiz yeterli olmadığı için ek bina yapımına başladık ve kısa bir süre sonra tamamlanacak. Ancak yine de Prof. Dr. Savaş Ceylan'ın bilimsel çalışmalarında olduğu gibi önemli başarılara daha fazla imza atan bir bilim kurumu olmamız bazı eksikliklerimizin giderilmesi şartını da barındırıyor. Daha nitelikli bir eğitim veren ve bilimsel açıdan gelişmiş olmak fiziki ve insan gücü açısından da donanımlı olmayı gerektiriyor" dedi. Konuşmasına dünyanın farklı yerlerinde yapılan çalışmalardan alıntılarla devam eden Prof. Dr. Demirci 1910 yılında ABD ve Kanada'da yapılan ve sonuçlarından hala faydalanıldığını belirttiği Flexner Raporu'na özellikle değindi. 691 yatak sayısı ile Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin buna ilave olarak Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden sonra en fazla öğrenci alan fakülte olduğunu belirten Prof. Dr. Demirci gelir gider tablolarında da olumlu bir görüş belirtemeyeceklerini ve tıp fakültelerinin devlet ve başka kaynaklarca desteklenmesi gereğini vurguladı. Yıllara göre değişen maliyet hesaplarının tablolar halinde sunulduğu toplantıda deprem ve sonrasında fakülteye destek veren tüm kurum ve kuruluşlar da bu bölümde ifade edildi. 1994 yılında kurulan ve henüz çok yeni olmasına rağmen çok önemli başarılara imza atan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin bu başarısının artması ve saptanan sorunların giderilmesi amacıyla düzenlene toplantıda farklı görüşler değerlendirildi ve tartışmaya açıldı. İl Sağlık Müdürü Hasan Aydınlık ise ildeki tüm hastanelerdeki durumu genel olarak karşılaştırarak Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin önemli olduğunu belirtti ve saptanan sorunların ortak çalışmalarla kolayca çözüleceğine inandığını ifade etti. Hasta ve yakınlarına ait araçların daha rahat ulaşım sağlamaları için Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu da "Mevcut alanı çok daha verimli şekilde kullanarak, otopark sorunu ile ulaşım sorunu giderilebilir, bu konuda daha detaylı olarak nelerin yapılabileceğini paylaşıp hareket edelim" dedi. Kocaeli Valisi Ercan Topaca ise Kocaeli Üniversitesi ve özelde Tıp Fakültesi hakkında detaylı ve tarihsel bilgi de alarak sorunlara daha fazla duyarlı olacaklarını, yapılabilecekleri ildeki ilgili birimlerle organize olarak çözümleme noktasında ortak paydada yer aldıklarını ifade etti. Yoğun bakım ve özellikle çocuk hasta ve yoğun bakımı ile acil servislerinin sorunları toplantıya katılan öğretim üyelerince üzerinden durulan bir diğer önemli noktayı oluşturdu. Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp "Biz üniversite olarak ildeki tüm doktorlarımıza alanlarımızda eğitim vermeye hazırız, yeter ki koşullar uygun hale getirilsin" dedi ve çocuk hasta ve yoğun bakımı konusunda aydınlatıcı bilgiler verdi. Etraflıca sorunların ele alındığı toplantı beraber yenilen yemek ve ardından Umuttepe Yerleşkesi'ne fidan dikilmesi ile sona erdi.

Tıp Fakültesi Sorunları Masaya Yatırıldı
Kocaeli Üniversitesi pekçok alanda olduğu gibi çocuk istismarı ve ihmali konusunda da gerekli çalışmalarını başlattı. Sosyal sorumluluk projelerine duyarlı ve uygulayıcı olan Kocaeli Üniversitesi içinde bulunduğu kentin sosyo-kültürel açıdan gelişimine de sempozyumlar, sanatsal çalışmalar ve bilimsel etkinliklerle gereken önemi vermektedir. Bu çalışmalara bir yenisini daha ekleyen Kocaeli Üniversitesi Ekim 2010'da resmi gazetede yayınlandığı üzre Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi'ni kurdu. Doç. Dr. Başar Çolak'ın başkanlığında kurulan merkezin yönetim kurulu üyeleri; Yrd. Doç. Dr. Şahika Şişmanlar, Doç. Dr. Bülent Kara, Doç. Dr. Gülşen Ekingen, Doç. Dr. Ayla Günlemez'den oluşuyor. Merkez Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Cerrahisi, Çocuk Psikiyatrisi ve Adli Tıp Anabilim Dalları öğretim üyelerinden oluşan geniş bir kadro ile hizmet vermeye başlamıştır. Kuruluş amacını korunmaya ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların tanı, tedavi, korunma ve izlenmelerini yapmak, çalışma alanı ile ilgili araştırmalar yapmak ve toplumsal projelerle çocukların karşılaştığı sorunlara karşı toplumsal duyarlılığı arttırmak olarak belirten merkez önemli bir misyon edinerek çalışmalarına başlıyor. Türkiye'de bu alandaki suçların artması ve bu alanda çalışan merkez sayısının az olması nedeniyle Kocaeli Üniversitesi'nde böylesi bir merkeze ihtiyaç duyulduğunu belirten Doç. Dr. Çolak "Adli olayların mağduru olan veya sanığı olan çocukların maalesef çok azı fakültemize yansımakta, olguların pekçoğu yeterli deneyime sahip olmayan merkezlerde değerlendirilmektedir" dedi. Doç. Dr. Çolak çevre illerden mağdur olan çocuklarla ilgili artışların fazla olup, fakülteye bu konuda önemli görevler düştüğü fikriyle hareket ettiklerini ve üstlendikleri görevinin öneminin farkında olduklarını belirtti.
Merkezimiz resmi bilirkişidir
Çocuk istismarı ve ihmali konularında zaten mağdur olan çocukların bir de adli süreç içinde ikinci kez mağdur edildikleri ve deneyimsiz kişilerden oluşan birimlerde çocuklarda oluşan travmanın daha da derinleştiğini ifade eden Doç. Dr. Çolak tam da bu noktada çocukların tedavilerinin deneyimli kişilerden oluşan merkezde multidisipliner bir şekilde yapılmasının planlandığını söyledi. Tüm tanı ve tedavi işlemlerinin tek elden, hızlı ve en nitelikli şekilde yürütülmesinin alanında uzmanlaşmış kişilerce yapılabileceğini ve bu konuda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin ilgili tüm birimlerinin en iyi şekilde hizmet vereceğini ifade eden Doç. Dr. Çolak il ve çevre illerdeki önemli bir ihtiyaca cevap vereceklerini söyledi. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'nın ilgili kanun maddesine göre Üniversitelerin ilgili birimlerinin de resmibilir kişi olarak kabul edilmesi ve bu yetkiyle verilen raporların hukuksal geçerliliğinin Adli Tıp raporlarından farklı olmadığını belirten Doç. Dr. Çolak "Umarız adli makamlar çocukları 1-1,5 yıl sonrası için randevu verilen Adli Tıp Kurumı Başkanlığı'na göndermek yerine merkezimize gönderirler" dedi. Tecavüze uğrayan ve cinsel istismara maruz kalan çocuklar için alanındaki uzman kişilerden destek alınmasının önemine değinen Doç. Dr. Çolak merkezin etkin çalışabilmesi için Cumhuriyet Başsavcılıkları, Çocuk Şube Müdürlükleri, SHÇEK İl Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü ve Sağlık Müdürlüğü ile işbirliğinde olacaklarını belirtti. Merkezin ilk etapta planladığı ise ildeki tüm hastanelerde bilgilendirme toplantıları düzenleyerek doktorların ve sağlık çalışanlarının konuya farkındalıklarının arttırılması. Doç. Dr. Çolak Çocuk Hakları Sözleşmesi gereği çocuğun yüksek yararını düşünen bir anlayışla yola çıktıklarını, şu an için mevcut yapılanma içinde mesai saatlerinde hizmet verdiklerini ancak yapılanmanın tamamlanması ile 24 saat hizmet veren bir merkez olmayı amaçladıklarını ifade etti.

Kocaeli Üniversitesi Çocuk İstismarı Konusunu Gündemine Aldı
Çolak
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem I öğrencilerinden bir grup hocaları Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.Dr.Şükrü Hatun ile birlikte dün (9.12.2010) Türkan Dereli İlköğretim Okulu'nu ziyaret ederek çocuklarda diyabet konusunda eğitim verdi.
Tıp Fakültesi'nde uzun süredir başarı ile uygulana Toplumsal Duyarlılık ve Öğrenci Araştırmaları Programı kapsamındadaki bu etkinlik sırasında önce okuldaki 30 öğretmene diyabetle ilgili bilgi ve tutumlarını değerlendiren bir anket uygulandı. Daha sonra öğrenciler ve Prof.Dr.Şükrü Hatun Çocuklarda Diyabet, Okulda Diyabet Programı ve öğretmenler beklentiler konularında bilgi verdiler ve öğretmenlerin sorularını cevapladılar. Toplantıda ülkemizde her yıl çoğu okul çağında 1700 çocuğa diyabet tanısı konduğu, bu çocuklarda görülen çok su içme, çok idrar yapma, sınıfta sık sık tuvalete gitme, kilo kaybı, okula devamda aksamalar gibi bulguların öğretmenlerce fark edilmesinin önemi üzerinde duruldu. Bu sayede diyabetli çocuklara erken tanı konabileceği vurgulandı.Toplantıya yakında çocuğuna diyabet tanısı konan bir anne de katıldı ve gerek okul idaresinin gerekse öğretmenlerin okullardaki diyabetli çocukların yaşamlarını desteklemek için neler yapılabileceği tartışıldı. Tıp Fakültesi öğrencileri "Öğrencim şeker hastası mı" isimli broşürü öğretmenlere dağıttılar ve diyabet farkındalık afişini okul panosuna asarak okulda ayrıldılar.

Tıp Fakültesi Öğrencileri'nden İlköğretim Okulunda Diyabet Eğitimi
Kocaeli Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Umuttepe Yerleşkesi'nde bulunan modern ve teknolojik altyapı olarak eksiksiz Mühendislik Fakültesi binasında bilgi üretmeye ve bu bilgiyi sanayi ile, öğrencileri ile paylaşmaya devam ediyor.

Kocaeli yöresinin yoğun endüstriyel konumu dikkate alınarak Ekim 1994'te kurulan ve Mühendislik Fakültesi'nin onuncu bölümü olan Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü 2 profesör, 2 doçent, 3 Yardımcı doçent, 8 araştırma görevlisi ve 1 uzman personeli ile birinci ve ikinci öğretimde toplam 736 öğrenciye öğretim veriyor. Metal ve alaşımları, seramik malzemeler, plastik ve lastik malzemeler ile bu malzemeler arası oluşturulan kompozit malzemelerin üretimlerinden nihai kullanımlarına kadar geçen tüm evreler metalurji ve malzeme mühendisliği alanını belirliyor. Üretimin yanı sıra malzeme ve malzemelerin işlenerek kullanım şartlarına adaptasyonu, metalurji ve malzeme mühendisinin diğer temel görev alanını belirliyor. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü yöre sanayisine etkin bir şekilde katkı sağlayabilecek, hepsi faal ve en son teknolojilerle kurulmuş birbirinden değerli 16 adet araştırma ve geliştirme laboratuvarına sahip. Bu laboratuvarlarda kullanılan bir çoğu ender bulunan cihazların TÜBİTAK, DPT ve BAP projeleri kapsamında temin edildiğini ifade eden Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Zeren, "Sanayi işbirliği ve Ar-Ge çalışmaları hususunda yeterli kapasitemiz var. Özellikle otomotiv, demir-çelik, seramik ve demir dışı metaller konusunda işbirliği imkanlarımız var. Şimdiye kadar birçok işbirliği projesine imza atıldı. Neredeyse her öğretim üyemizin biten veya yürüyen TÜBİTAK, DPT veya BAP projeleri var. Aynı zamanda Makine ve Kimya Mühendislikleri ve Fizik Bölümü başta olmak üzere Tıp Fakültesi ve diğer bölümler ile de birebir diyalog halindeyiz ve her türlü imkanlarımızı paylaşmaya hazırız. Bu zenginliği de öğrencilerimizle paylaşarak daha nitelikli öğrenciler yetiştirmenin gayreti içerisindeyiz" dedi.

Projeler için tıklayınız


Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Laboratuvarları

1- XRF Laboratuvarı
2- XRD laboratuarı
3- Metalografi ve Görüntü Analizi Laboratuarı
4- Elektron ve Işık Mikroskobisi Laboratuarı
5- Seramik Laboratuarı
6- Termal Analiz Laboratuarı
7- Numune Hazırlama Laboratuarı
8- Mekanik Laboratuarı
9- Tahribatsız Muayene Laboratuarı
10- PVD Kaplama Laboratuarı
11- Lazer Laboratuarı
12- Toz Metalurjisi Laboratuarı
13- Döküm Laboratuarı
14- Isıl İşlem Laboratuarı
15- Banyo Temizleme, Kaplama ve Korozyon Laboratuarı
16- Toz Yoğunlaştırma Laboratuvarı

Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Çalışmaları
Zeren
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü İşletme Kulübü tarafından organize edilen 'Gelecek ve Kariyer' başlıklı söyleşide Sermaye Piyasası Kurulu Denetçisi İbrahim Kumsal 'Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Kariyer' konulu bir sunum gerçekleştirdi.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen etkinliğe öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Sermaye Piyasası Kurulu Denetçisi İbrahim Kumsal'ın özgeçmişinin okunmasının ardından başlayan söyleşi öğrencilerin de katılımıyla interaktif bir şekilde devam etti. Öğrencilerden gelen sorular doğrultusunda kariyer planlaması süreçlerine değinen Kumsal, kamu ve özel sektörde çoğu bilinen başarı öykülerini anlatarak, mezuniyetle birlikte iş bulma sürecinde öğrencilerin sık karşılaştığı kriz durumlarını anlattı. Söyleşi Ekonomi Kulübü'nün Sermaye Piyasası Kurulu Denetçisi İbrahim Kumsal'a çiçek ve teşekkür belgesi verilmesinin ardından sona erdi.

Gelecek ve Kariyer
Kumsal
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Politika Kulübü tarafından organize edilen etkinlikte İnsan Kaynakları Dayanışma Derneği'nden (İkday) davet edilen konuklar ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri bir araya geldi. Etkinliğe öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nunda gerçekleştirilen etkinliğe İKDAY Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Saltan, İKDAY Üyesi olan ve İnsan Kaynakları Üssü Genel Müdürü Erkan Çifte ve yine İKDAY Üyesi Recep Zengin katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Burhan Saltan, mezun olup iş hayatına atılmak için çaba gösteren gençlere başarılar dileyerek, insan kaynakları sürecinde piyasada yanlış olmasına rağmen, yerleşmiş kimi basmakalıp düşüncelerin ortadan kaldırılması için uğraş verdiklerini belirtti. İnsan Kaynakları Üssü Genel Müdürü Erkan Çifte ise gerçekleştirdiği 'Mülakata Hazırlık Teknikleri ve İş Görüşmeleri' başlıklı sunumunda iş arama hazırlığından iş görüşmeleri sürecine kadar tüm kısımları tecrübelerinden örnekler vererek ve yapılması gerekenleri küçük tüyolarla anlattı. İKDAY Üyesi Recep Zengin ise insan kaynakları bağlamında tecrübelerini öğrencilere yansıtarak, CV ön değerlendirmesi ve öğrencilerin hangi CV ile nereye başvurabileceğini konularına değindi. Etkinlik sunumların ardından öğrencilerin de interaktif katıldığı soru cevap kısmı ile son buldu.

İİBF'de İnsan Kaynakları Eğitimi
Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından organize edilen müzik dinletisinde Kırşehir Türküleri seslendirildi. Bugün (15 Aralık 2010), Anıtpark Yerleşkesi'nde verilen dinletiye Devlet Konservatuvarı öğretim üye ve elemanları ile öğrencileri katıldı. Devlet Konservatuvarı Türk Halk Müziği Anasanat Dalı 1. sınıf öğrencisi Ömer Günday'ın verdiği dinletide birbirinden güzel Kırşehir Türküleri seslendirildi. Katılımcıların büyük bir ilgi ile takip ettikleri dinletide Giye Giye Eskitmişsin Alları, Yolcu, Bugün Ayın Işığı, Biter Kırşehir'in Gülleri, Neden Garip Garip Ötersin Bülbül, Aldın Aklım Bir Bakışta, Vay Vay Dünya ve N'olur Hey Gelin N'olur adlı türkülerle Neşet Ertaş'tan Hacı Taşan'a, Şemsi Yastıman'dan Muharrem Ertaş'a kadar önemli isimlerin eserleri seslendirildi. Dinletinin ardından Devlet Konservatuvarı Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Nevbahar Tuğ tarafından Ömer Günday'a teşekkür belgesi ve hediyesi verildi. Dinleti toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Devlet Konservatuvarı'ndan Kırşehir Türküleri
Kocaeli Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi bugün (15 Aralık 2010), fakülte konferans salonunda Yarıiletken Güç Elemanları ve Uygulamaları konulu seminere ev sahipliği yaptı. Mitsubishi Electric'in Türkiye temsilcisi OHM Elektronik'ten Mustafa Cem Özkılıç tarafından yapılan sunumda, Yarı iletken elemanlar (Diyot, Tristor, MOSFET ve IGBT'nin genel olarak işlendiği), MOSFET'ler ve IGBT'ler üstüne (parametre tanımları, fiziksel yapı ve bir karşılaştırma), IGBT'lerde yapılan iyileştirmeler, Yarı iletkenlerin kullanıldığı uygulamalar, Modül kullanım nedenleri-avantajları, IPM'ler üzerine bilgi, DIPIPM'ler ve avantajları konu başlıklarında bilgiler aktarıldı. Sektörel bilgiyi akademik bilgi ile birleştiren Teknik Eğitim Fakültesi'ndeki seminere fakülte öğretim üye ve elemanları ile öğrenciler katıldı. Seminerin sonunda Teknik Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ercüment Karakaş tarafından Mustafa Cem Özkılıç'a teşekkür belgesi verildi.
Yarı İletken Güç Elemanları ve Uygulamaları Konulu Seminer Verildi
Özkılıç
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi Ihlamur Toplantı Salonu'nda, bugün (16 Aralık 2010) Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Bilgilendirme Toplantısı yapıldı. Toplantıya Rektör Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Prof. Dr. Hasret Çomak, Prof. Dr. Arif Demir, rektör danışmanları, senato üyeleri, dekan yardımcıları, müdür yardımcıları, bölüm başkanları ve Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Uzmanı ve Üniversitelerarası İşbirliği Ağı Geliştirme Sorumlusu Ömer Faruk Zorlu, Ajans Destek Personeli Tanju Soytekin ile Ajans Genel Sekreteri Erkan Ayan katıldı. Üniversite, kent ve bölge açısından bu ajansla işbirliğinin önemli olduğunu belirten kısa bir açılış konuşması yapan Rektör Prof. Dr. Komsuoğlu, ajansı daha yakından tanımak için sözü ajans temsilcisi Erkan Ayan'a bıraktı. Ayan öncelikle ajansın kuruluşundan bu güne düzenlenen ve planlanan çalışmalarına değindi. Ajansın özellikleri, görev ve yetkileri, genel koordinasyon ve yürütme, organizasyon şeması, vizyonu, amaçları, gelirler ve fonları, faaliyet alanları, ulusal ve uluslararası işbirlikleri, teknik destek ile mali destek durumları, proje konu başlıkları, doğrudan faaliyet destek alanları, güdümlü proje desteği verdikleri alanlar, faiz desteği ile faizsiz kredi desteği konularında bilgiler aktaran Ayan "Bizler belirtilen amaçlar doğrultusunda işbirliğini önemsiyoruz, üniversitelerin bu anlamdaki desteği ve gücünü hissediyoruz, bölge kalkınması ve rekabet ortamında gücü arttırmanın gereğinin farkında olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. İşbirliği ağlarından bahseden Ayan sırasıyla; Üniversitelerarası İşbirliği Ağı, AB İşbirliği Ağı, Kent Konseyleri İşbirliği Ağı, Genç Girişimciler İşbirliği Ağı, Kadın Girişimciler İşbirliği Ağı, İşadamları İşbirliği Ağı, Belediyeler Dışilişkiler Ağı gibi gruplandırmalar altında çalıştıklarını belirtti. TÜBİTAK, TİKA, KOSGEB gibi işbirlikleri olduğunu da ilave eden Ayan bu işbirliklerinde köprü görevi, bilgi ve görüş verme ile ortak etkinlikler gerçekleştirme amaçlarında olduklarını ifade etti.
Ajansın gelir ve fonlarıyla ilgili de bilgi veren Ayan, genel bütçe ve vergi gelirleri, yerel yönetim bütçesi, Sanayi ve Ticaret Odaları, AB ve Uluslararası fon kaynaklarını, faaliyet gelirleri ile bağış ve yardımları bu başlık altında topladı. Faaliyet alanında Kocaeli, Sakarya, Yalova, Düzce ve Bolu illerini kapsayan Doğu Marmara Kalkınma Ajansına yapılan proje başvuru sayısını 155 olarak ifade eden Ayan, bu projelerden 97 tanesinin destek almaya hak kazandığını söyledi. Bolu'dan 25, Kocaeli'den 23, Düzce'den 21, Sakarya'dan 17 ve Yalova'dan 11 olmak üzere toplamda desteklenen 97 proje arasında Üniversitelerden gelen projelerden çok memnun olduklarını belirten Ayan konuşmasına 7. Çerçeve Programı ve yürütülen örnek projeler üzerinden devam etti. Ayan'ın konuşmasının ardından Kocaeli Üniversitesi Proje Birimi adına Doç. Dr. Özcan Gündoğdu söz aldı. Kısaca birimin çalışmalarından bahseden Doç. Dr. Gündoğdu, Kalkınma Ajansı ile işbirliğinde olduklarını ve bu işbirliklerinden önemli çalışmalar çıkacağına inandıklarını belirtti. Çalışmalarında MAR-GREEN, Kimyasal Ürünler Kümelenmesi ve Gıda Kümelenmesi örnekleri üzerinde duran Doç. Dr. Gündoğdu, Kocaeli Üniversitesi Proje Birimi olarak üniversitenin gücünü ortak çalışmalarla daha da faydalı alanlarda kullanabileceklerini belirtti. Gerek Erkan Ayan gerekse Doç. Dr. Özcan Gündoğdu Doğu Marmara Kalkınma Ajansı ile Kocaeli Üniversitesi arasındaki işbirliğinde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Arif Demir'in çalışmaları ve katkılarının önemli olduğunu belirttiler. Soru cevap kısmına geçmeden önce Rektör Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu, sunumların ardından "Bizler bu projeleri önemsiyoruz, her birinde farklı gruplarla bu projelere katılmak istiyoruz. Bölgesel kalkınma konusunda Üniversitelere düşen görevleri yerine getirmek açısından da bu ajansı ve çalışmalarını, Üniversite ile olan işbirliğini önemsiyoruz, değerli buluyoruz. Bu nedenle de bugün genişletilmiş senatomuza sizleri davet edip, detaylı bilgi almak ve öğretim üyelerimizle paylaşmak istedik" dedi. Toplantı soru cevap kısmı ile katkı sunanların konuşmalarının ardından sona erdi.

Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Bilgilendirme Toplantısı
Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğrencileri her yıl olduğu gibi bu yıl da katıldıkları yarışmalardan ödüllerle döndü. Birincisi Mimarlık Eğitimi Derneği tarafından düzenlenen Proje Yarışması'nda Mimarlık Bölümü öğrencisi Sinan İris. Öğrencimiz 367 proje arasından jüri özel ödülüne uygun görüldü. İris'in yanındaki ikinci isim ise İç Mimarlık Bölümü öğrencisi Hüseyin Uzut. Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) tarafından organize edilen ve bu yıl altıncısı gerçekleştirilen Ulusal Ev Mobilyaları Tasarım Yarışması'nda bu yıl engelliler konusu da ele alındı. Engelli bireylerin yaşam alanlarını rahatlatmaya ve daha fazla hareket serbestisi kazanmalarına yardımcı olmak üzere hazırlanan 51 tasarımın dışında genel toplamdaki 352 tasarımın yer aldığı yarışmada Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık Bölümü öğrencisi Hüseyin Uzut Genç Odası kategorisinde mansiyon ödülüne layık görüldü. Ödüllü projeler arasında evde çalışan engelliler için geliştirilmiş çalışma odası, çocuklara üzerinde zıplama özgürlüğü getiren yatak, araba bagajına sığabilen yatak odası takımı ve puzzle eğlencesi yaşatan modüler depolama ünitesi gibi yeni tasarımlar öne çıkarken genelde hareket alanını çeşitlendirip, çok amaçlı nesneler ile yaşamın ve özellikle engelli yaşamını kolaylaştırıcı yeni fikirler ortaya konuldu. 31 Üniversite'den katılımların gerçekleştiği yarışmanın ödül töreni 28 Kasım 2010'da, Yapı Endüstri Merkezi'nde yapıldı. Genç mimar adayları için son derece prestijli bir yarışma olan Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği ödül sahiplerine maddi destek dışında pekçok ulusal/uluslararası organizasyona katılma ve staj imkanı sundu. Yarışma kategorileri ve ödül alan diğer isimler ise aşağıda belirtildiği gibidir:
- Genç Odası : Genç odalarındaki dağınıklığa çözüm getiren ve hareket özgürlüğü kazandıran tasarımıyla --Saba Çömez, Hacettepe Üniversitesi
- Kanepe : Sehpa, gazetelik ve yatak olarak da kullanılabilen, işlevsel kanepe tasarımıyla--Berk Kotel, Yeditepe Üniversitesi
- Yatak Odası : ½ metrekarede yatak odası temalı, 21 kg.lık ağırlığıyla elde bile taşınabilen tasarımıyla--Mehmet Kartal, Doğu Akdeniz Üniversitesi, KKTC
- Salon Takımı : Kapalı yerleşiminde 2 kişilik kanepeyken, açıldığında 2+1+1'lik takıma dönüşen tasarımıyla--Fevzi Karaman, Şule Çolak İTÜ
- Yemek Odası : Tek bir dolap içinden çıkan 6 kişilik yemek takımı ve servis ünitesi tasarımıyla--Cemal Çobanoğlu, İTÜ
Diğer iki kategoride başta gelen ödüllü projeler ise şunlar oldu:
- Hizmet ve Servis Elemanı : Hiroşima'ya atılan atom bombasının sembolize edildiği askılık tasarımıyla--Mehmet Erdi Özgürlük, ODTÜ
- Engelliler için Ev Mobilyası : Evde çalışan engelliler için geliştirilmiş çalışma odası tasarımıyla--Özge Uğur, Ayşe Erdoğan, Karadeniz Teknik Üniversitesi

Kocaeli Üniversitesi'nin Genç Mimarları Yine Ödül Aldı
Ülkemizde sayılı üniversitede bulunan ve Nisan 2010'da Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü bünyesinde kurulan ICP-MS Laboratuvarı günün şartlarına uygun teknolojik alt yapısı ve yetkin akademik personeli ile bilimsel ve Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor.

Kocaeli Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Fonu kaynaklarından desteklenen, Kocaeli ve ülkemiz açısından son derece yararlı çalışmalara imza atan ICP-MS Laboratuvarı başta Kocaeli Üniversitesi'nin akademik ve araştırma birimlerinden gelen analiz talepleri olmak üzere, diğer üniversitelerin, kamunun, özel kişi ve kuruluşların analiz taleplerini karşılayarak bilimsel ve AR-GE çalışmalarını destekliyor. Malzemelerinin çoğu TÜBİTAK ve BAP Projelerinden alınan ve oldukça farklı disiplinlerde kullanım alanı bulunan ICP-MS Laboratuvarı'nda başlıca Jeoloji, Çevre, Kimya, Metalurji ve Gıda Mühendislikleri, Fizik, Kimya ve Biyoloji Bölümleri, Tıp Fakültesi adli tıp ve Halk Sağlığı anabilim dalları, hidrojeoloji, petrokimya, alanlarında kullanılabiliyor. Jeolojik ve çevresel örneklerin analizinde uzmanlaşan ICP-MS Laboratuvarı bünyesinde hidrojeoloji, Çevre Jeolojisi, maden yatakları, Jeokimya ve Mineraloji alanlarında da uzmanlaşan genç ve dinamik bir araştırmacı kadrosu görev yapıyor.

Kocaeli Üniversitesi ICP-MS Laboratuvarı Sorumlusu Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İrfan Yolcubal 3 öğretim üyesi ve 7 doktora ve yüksek lisans öğrencisi ile çalışmalarını sürdüren laboratuvarın farklı disiplinler tarafından kullanılabileceğini açıklayarak, "Öğretim elemanlarımızın tamamının biten ve devam eden TÜBİTAK ve BAP Projeleri mevcut. yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin çalışmalarını da laboratuvarımızda gerçekleştiriyoruz. Daha önceden bu tür analizleri Kanada'ya gönderip aylarca sonuç bekliyorduk. Artık bu analizleri ve daha fazlasını kendi bünyemizde yapabiliyoruz. Başka kamu kuruluşlarından ve özel sektörden de analiz talepleri alıyoruz. Örneğin su kaynaklarının kalitelerin belirlenmesi, yer altı su kirliliğinin tespiti ve temizlenmesi, madencilik faaliyetlerinin toprak ve su kaynakları üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi, maden yatakların araştırılması, yerkabuğunun yapısının ve jeolojik süreçlerinin belirlenmesi, bazı metallerin geri dönüşümü gibi ve bir çok farklı alan ile konularda analiz çalışmalarını yapabiliyoruz. Diğer üniversiteler ile yürüttüğümüz projelerimizin yanı sıra bir çok da teklif alıyoruz" dedi.

Laboratuvar ile ilgili daha detay bilgiye
http://icpms.kocaeli.edu.tr/ web adresinden ulaşılabilmektedir. Ayrıca ICP-MS Laboratuvarı broşürü için http://bhi.kocaeli.edu.tr/icpms%20laboratuvari.pdf tıklayın.
ICP Laboratuvarı Çalışmaları
Kocaeli Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Otomotiv Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çanakcı 2009 yılında yapmış olduğu yayınlarla Türkiye genelinde Fen Bilimleri alanında en çok yayın yapan 40 öğretim üyesi arasında yer aldı.

2010 Haziran Ayı verileri esas alınarak yapılan çalışmada, TÜBİTAK-ULAKBİM'in
http://www.ulakbim.gov.tr/cabim/ubyt/stats/index.uhtml adresli web sayfasında yayınlanan istatistik sonucuna göre Prof. Dr. Mustafa Çanakcı yapmış olduğu 10 SCI yayınla TÜBİTAK'tan yayın teşvik ödülü almış ve ülkemizdeki ilk 40 öğretim üyesi arasına girmiştir.
Prof. Dr. Mustafa Çanakcı'nın başlıca çalışma alanları olarak İçten Yanmalı Motorlar (Yanma, Performans ve Emisyon Karakteristikleri), Alternatif Motor Yakıtları, Biyodizel Üretimi, ve Homojen Dolgulu Sıkıştırma ile Ateşlemeli (HCCI) Motorlar sayılabilir.

İlk 40 Bilim Adamı Arasında Bir KOÜ'lü
Çanakcı
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı ve Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu ile Kocaeli Meme Hastalıkları Araştırma ve Tedavi Derneği tarafından doktorlara yönelik düzenlenen, Ulusal Meme Kanseri Eğitim Kursları'nın beşincisi Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD ev sahipliğinde Emex Otel'de gerçekleştirildi.

Kocaeli'nin yanı sıra Zonguldak, Karabük, Düzce, Bolu ve Sakarya'dan Genel Cerrahi, Patoloji, Radyoloji, Onkoloji hekimleri ile Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) personelinin de katıldığı kursun açılışına Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Dülger, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, İl Sağlık Müdürü Hasan Aydınlık, Meme Hastalıkları Federasyonu Başkanı ve İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Özmen ve akademisyenler katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu bu toplantının Kocaeli'nde yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Kocaeli Üniversitesi hakkında kısa bilgiler verdi. Kocaeli Üniversitesi'nin Bölgenin en iyi hastanesine ve yetkin akademik kadroya sahip olduğunu da ifade eden Rektör Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu kursun verimli geçmesini dilediğini söyledi.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Dülger ise kadın popülasyonunun sıkça karşılaştığı meme kanseri'nde erken tanının tedavide başarı oranını yüzde 95'lere kadar artırdığını belirterek, Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri'nde erken tanı oranının Batı Bölgelerine göre çok daha düşük olduğuna dikkat çekti.

Kocaeli Üniversitesi'ni ve yetkililerini yaptığı çalışmalardan dolayı kutlayan Meme Hastalıkları Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen, federasyon olarak ulusal boyutta hizmet verdiklerini ve meme kanserinin etkin tedavisi için erken tanı konusunda ülkemizdeki sağlık kuruluşları ve KETEM personelinin standartlaştırılmasını hedeflediklerini söyledi.
Açılış konuşmalarının ardından bilimsel programa geçildi. Etkinlik Kocaeli KETEM' den Dr. Turan Şahiner 'Kocaeli'nde KETEM Çalışmaları' başlıklı sunumuyla devam etti.

Ulusal Meme Hastalıkları Eğitim Kursu
Komsuoğlu
Dülger
Özmen
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü önemli bir başarı elde etti. Türk
Kardiyoloji Derneği tarafından verilen "Kurum Uzmanlık Eğitimi Yeterlik Belgesi"ni almaya
hak kazanan Kardiyoloji Bölümü bugün düzenlene törenle belgesini aldı. 2004 yılında
kurulan ve bağımsız bir dernek olan Türk Kardiyoloji Derneği'nin temel amacı Kardiyoloji
alanında Türkiye'de verilen eğitimin uluslararası standartlarda olmasıdır. Dört yılda bir
seçimle belirlenen Yeterlik Kurulu Üyeleri ise bu görevin bilincinde olarak çalışmalarına
devam etmektedir. Kurulda görevli olan Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Armağan Altun "Şu ana kadar 19 yazılı ve 9 sözlü sınav yaptık. 600'ün üzerinde
uzman hekime bu yeterlik belgesini verdik. Bu yıl da belgemizi kurumlar bazında vermeye
başladık. Başvuru yapan kurumlar arasında Başkent, Gazi, Trakya ve Kocaeli Üniversiteleri
bu belgeyi almaya hak kazandılar" dedi. Belgenin kurum ve hekimler için son derece
önemli ve prestijli olduğunu ifade eden kurul üyelerinden Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu
ise "Bizler Kardiyoloji eğitimi nasıl olmalı, uluslararası standartları nasıl elde edebiliriz,
evrensel ilkeleri ne ölçüde takip ediyoruz gibi bir dizi soru etrafında kriterler belirledik. Bu
kriterlere uyum gösteren kurumlar arasında da Kocaeli Üniversitesi Kardiyoloji Bölümü
bu belgeyi almaya hak kazanmıştır. Bizlere sunulan raporların
incelenmesinin ardından Ağustos 2010'da buraya, yani Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne
gelerek incelemelerde bulunduk. Öğretim üyesi ve öğrenciler ile görüştük, mekanın fiziksel
açıdan, teknik açıdan, öğretim üyelerinin verdikleri eğitim açısından ve mezuniyet sonrası
eğitimdeki çalışmalar açısından bu belgeyi almaya uygun olduğunu tespit ettik" dedi.
Kardiyoloji uzmanlarının mesleki açıdan uluslararası standartları yakalamış ve alanlarında
yetkin olduklarını ifade eden bu belgenin Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin tercih
edilirliğine de etkide bulunacağını belirten Prof. Dr. Müderrisoğlu aday uzman hekimler için
bundan sonrasında takip edilecek kriterlerin bunlar olacağını belirtti. Bölüm öğretim üye ve
elemanlarının katıldığı toplantıda Türk Kardiyoloji Derneği Yeterlik Kurulu Üyelerinden,
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nail Çağlar ise belgeyi sunmadan
önce bu belgenin neden önemli olduğuna değindi ve Kocaeli Üniversitesi ile ilgili olumlu
ilişkilerin kurulmasında Prof. Dr. Baki Komsuoğlu'nun da önemli katkıları olduğunu
hatırlattı. Prof. Dr. Çağlar "Baki hoca benim eski arkadaşımdı, bu alanda önemli çalışmalara
imza attılar. Şimdiki durumda ise ben Prof. Dr. Dilek Ural'a ve ekibine teşekkür ediyorum ve
tebrik ediyorum" dedi. Prof. Dr. Çağlar ve Prof. Dr. Müderrisoğlu belgeyi bölüm adına Prof.
Dr. Dilek Ural ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Demirci'ye verdiler.

"Bu belgeler geleceğimizin garantisidir"


Belge sunumundan sonra söz alan Prof. Dr. Demirci ise tıp fakültelerinin genel sorunlarından
kısaca bahsederek bu alanda kazanılan başarıların önemli olduğunu belirtti. Prof. Dr.
Demirci "Her dönem çeşitli politikalar nedeniyle eğitim sistemimizde değişimler
yaşanmaktadır. Bu değişimler çoğu zaman tıp eğitimini daha da zorlaştırmaktadır. Ancak
uluslararası alanda eğitim verebildiğimizi gösterir bu belgelerin geleceğimize dair umut
verdiğini söyleyebiliriz. Çünkü örneğin 2021 yılından sonra yurtdışında tıp
eğitimine devam etmek isteyenler için düşünülen; mezun olunan fakültenin akreditasyona ne kadar sahip olduğu ve eğitim kalitesidir. Bir diğer ifade ile artık mezun olunan fakültenin denklik gösterilebilir olması ve evrensel standartlara ne kadar uyumlu olduğuna bakılacaktır. Düşünülen ve tasarlanan bu olunca da bu tip belgelerin kurumumuzda
alınması bir anlamda geleceğimizin garantisidir. Özellikle asistan arkadaşlar ve doçentlik
sınavlarına girecek hekim arkadaşlarımız için daha da önemlidir, çünkü eğitim kalitesini de
gösterir bir belgedir aynı zamanda. Yoğun iş ve eğitim alanlarında bu tip çalışmalara giren ve
bu belgeyi kurumumuza kazandıran tüm bölüm öğretim üyelerine teşekkür ediyorum" dedi.
Toplantının son konuşmasını ise Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dilek Ural
yaptı. Prof. Dr. Ural kısaca tıp fakültelerinin durumu ve verilen eğitime değinerek bölümün
gerekliliklerine işaret etti. Hem pratik bilgi hem de teorik bilginin yan yana yürütülmesi ile
başarının sağlanabileceğini belirten Prof. Dr. Ural "Bazen vaka sayısını fazla gören ama
teorik bilgisi az olan, bazen de teorik bilgisi fazla ama vaka sayısı az olan hekimler olabiliyor.
Biz bölüm olarak dahili ve cerrahi bilimler arasında ve çalışma anlamında pratik ve teorik
bilgiyi beraber yürütmek zorunda olan bir bölümüz" dedi. Türkiye'deki ölümlerin önemli
bir kısmının kalp ve damar hastalıkları alanında olmasının da ayrıca dikkat çekici ve önem
gerektiren bir diğer konu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ural "Tam da bu nedenle daha
fazla çalışmalı, dikkatli ve alanlarımızda iyi olmak durumundayız" dedi. Prof. Dr. Ural'ın
konuşmasının ardından toplantı sona erdi.

Kardiyoloji Anabilim Dalından Önemli Başarı
Kök Hücre Ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) tarafından Kocaeli Üniversitesi bünyesinde, 2010 yılı bilimsel etkinlikleri kapsamında düzenlenen 13. Temel Kök Hücre Teknikleri ve Moleküler Biyoloji Uygulamaları Kursu'nu tamamlayan kursiyerlere sertifikaları verildi.

Morfoloji Binası Trakya Salonu'nda gerçekleştirilen ve Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp'in de katıldığı sertifika töreninde kurs programını başarıyla tamamlayan 28 kursiyere sertifikaları verildi. Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp yaptığı konuşmasında KÖGEM personeline ve katılımcılara teşekkür ederek, Kocaeli Üniversitesi'nin çağdaş üniversite olma kriterlerinin tamamını yerine getirdiğini ifade etti. Kocaeli, Ankara, Gazi, Anadolu, Cumhuriyet, Dicle, Ondokuz Mayıs, Gaziosmanpaşa, İnönü, Süleyman Demirel Üniversitelerinden akademisyenlerin ve yüksek lisans öğrencilerinin yanı sıra çeşitli hastanelerden uzmanlar sertifikalarını alırken kurs programının oldukça verimli geçtiğini, alınabilecek en iyi ve en dolu içerikli eğitimi aldıklarını, nazik insanlardan ve bilginin paylaşıldığı bir ortamda eğitim aldıklarını ifade ederek memnuniyetlerini dile getirdiler. Ayrıca kursa Suudi Arabistan King Fahad Hastanesi'nden bir hekim ve Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden de bir öğrenci katıldı.

KÖGEM'de Sertifika Töreni
YÖK'ün düzenlediği "Bologna Eşgüdüm Komisyonu (BEK) Başkanlarıyla Değerlendirme Toplantısı" 10 Aralık 2010 tarihinde TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nin (Ankara) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Söz konusu toplantıda YÖK temsilcileri, Bologna Uzmanları ve Üniversitelerin tamamına yakınını temsilen her Üniversiteden BEK Başkanı ve 1 BEK üyesi olmak üzere toplam 2 kişinin katılımı ile yaklaşık 300 civarında akademisyen bir araya geldi. Toplantıya Üniversitemizi temsilen Rektör Yardımcısı ve BEK Başkanı Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp ve BEK Üyesi Öğr. Gör. Ayşe Oya Akbulut katıldı. Toplantının açılış konuşmaları YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Ömer Demir ile TOBB ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Altunbaşak tarafından yapıldı.
YÖK Başkanı Özcan bu çağda en güçlü silahın bilgi olduğunu anlatarak, bilginin kullanımının toplumun yaşam standartlarını artırmak için gerekli olduğunu ifade etti. Günümüzde bilgi, insan ve teknolojinin yeryüzünde hızla dolaşır hale geldiğini vurgulayan Özcan, üniversitelerin de bundan etkilendiğini ve "göçebe akademisyenler" kavramının ortaya atıldığını belirtti. Üniversitelerin de belki önümüzdeki yıllarda "göçebe" hale gelebileceğini anlatan Özcan, şimdiden birçok üniversitenin farklı ülkelerde şubeleri olduğunu kaydetti. Türkiye'deki yüksek öğretim sisteminin şimdiye kadar kapalı olduğunu ama yavaş yavaş açılmaya başladığını bildiren Özcan, "Türkiye'deki üniversiteler arasında da hafiften bir rekabet başladığını görüyorum. Kaç patentleri var, neler yapmışlar, birbirleriyle kıyaslıyorlar. Dileğimiz bunun artarak sürmesidir" dedi. Özcan, bu toplantının toplanan verilerin doğruluğu ve veri toplama sürecinde yaşanan sorunların aşılması açısından önemli olduğunu da sözlerine ekledi.

Toplantının açılış oturumunda YÖK,AB ve Uluslararası İlişkiler Birimi Direktörü Yrd. Doç. Dr. Armağan Erdoğan "Bologna Süreci'nde Sosyal Boyut Kavramı" konulu bir sunum yaptı. Bologna sürecinin önemli önceliklerinden birinin sosyal boyut olduğuna dikkat çeken Erdoğan, bu kapsamda yükseköğretime erişimin kolaylaştırılması, eşitlikçi yapıya kavuşturulması, hayat boyu öğrenmenin tanınması, öğrenci odaklı eğitime ağırlık verilmesi, istihdam edilebilirliği arttırmak adına yükseköğretim kurumları,sosyal paydaşlar ve işverenler arasında sıkı bir işbirliğinin sağlanması, yükseköğretimde hareketliliğin ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin daha fazla geliştirilmesinin öngörüldüğünü belirtti.

Daha sonra Türkiye'de Bologna Süreci'nde Sosyal Boyut ile ilgili veri toplanması amacıyla yürütülmekte olan ve temel olarak, yükseköğretimde öğrenciler, sosyo-ekonomik yaşam koşulları ve uluslararası hareketlilik konularına odaklanmakta olan EUROSTUDENT Projesi Türkiye ekibinden Prof. Dr. Nezih GÜVEN ve Doç. Dr. Ayşe Gündüz HOŞGÖR projenin Türkiye Uygulaması ile ilgili bazı verileri paylaştılar.

Bologna uzmanı Prof. Dr. Hasan Mandal Ulusal Yeterlilikler Çerçevesinin Öğrenme Çıktıları ve Yeterlilikler, Program Yeterlilikleri, Sektörel Yeterlilikler ve Uluslararası Yeterlilikler ile ilişkisini vurgulayarak "Ulusal Yeterlilikler Web Sayfası"'nın tanıtımını yaptı. Çerçevenin pilot düzeyde uygulamasının 2010'dan itibaren başladığını belirten Mandal uygulamanın Aralık 2012'ye kadar tüm kurumlarda gerçekleşmiş olacağını, her birimin yeterliliklerini YÖK'ün yaptığı yeterliliklerle kıyaslaması gerektiğini ve görünür hale gelmesi gerektiğini belirtti.

Toplantının öğleden sonraki oturumunda önce Bologna uzmanı Prof. Dr. Metin TOPRAK tarafından Ulusal Veri Tabanına esas teşkil edecek olan Üniversitelerin BEK Rapor sonuçlarının kapsamlı bir değerlendirmesi yapıldı. Verilerin güvenilirlik düzeyinin yükseltilmesine ilişkin bazı hususlara dikkat çekilerek veriler stratejik planlama, kalite güvencesi, Avrupa Kredi Transfer Sistemi, Diploma Eki ve yeterlilik çerçeveleri ile öğrenme çıktıları,sosyal boyut gibi Bologna sürecinin farklı boyutlarında ele alındı.

Bu oturumunun arkasından Prof. Dr. Toprak'ın moderasyonunda Hacettepe, Maltepe, Marmara, Mehmet Akif Ersoy ve Niğde Üniversiteleri BEK Başkanlarının katılımı ile gerçekleştirilen panelde panelistlere bu alandaki deneyimlerini katılımcılarla paylaşma fırsatı verildi.
Toplantı soru-cevap şeklinde gerçekleşen katılımcı değerlendirmeleri ve genel değerlendirme ile tamamlandı.

"Bologna Eşgüdüm Komisyonu Başkanlarıyla Değerlendirme
Toplantısı" Yapıldı.

Gökalp
Kocaeli Üniversitesince yapılan araştırmada, kadınların büyük bölümünün kendileriyle ilgili bir sorun karşısında uzman psikolog veya avukatla görüşmek yerine, televizyonlarda yayınlanan kadın programlarındaki uzmanlarla telefon bağlantısı kurdukları, onlardan yardım ve fikir aldıkları açıkladı.
10:52 | 14 Aralık 2010
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Emel Baştürk Akça, yaptığı açıklamada, TÜBİTAK iş birliğiyle "Yurttaşlığın bir aracı olarak medya okur yazarlığı" konulu bir araştırma yaptıklarını anlattı.

Araştırma kapsamında İzmit'teki bir mahallede 200 kadına anket uyguladıklarını ifade eden Akça, ankette kadın programlarına bakış açısının değerlendirildiğini söyledi.

Akça, ankete katılan kadınların yüzde 20'sinin okur-yazar olmadığı, yüzde 70'inin ilkokul mezunu olduğunun belirlendiği kalanların da eğitimlerinin lise ve üstü olduğunu belirtti. Akça, kadınların yüzde 90'lık bölümünün ise hiçbir siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu üyesi olmadığını bildirdi.

"BAŞLARINA BİR OLAY GELDİKLERİNE NEREYE BAŞVURACAKLARINI BİLE BİLMİYORLAR"

Ankete katılan kadınların yüzde 70'inin günde 3-5 saat özellikle de sabah kuşağındaki kadın programlarını izlediklerini ifade eden Akça anketle ilgili yapılan değerlendirmelerle ilgili şu bilgileri verdi.

"Ankete katılan kadınların yüzde 74'ü kadın programlarını olumlu bulduklarını belirtiyor. Kadınların büyük bölümü de kendileriyle ilgili sorun karşısında uzman bir psikolog veya bir avukatla görüşmek yerine kadın programlarındaki uzmanlarla telefon bağlantısı kuruyor veya programdaki uzmanın görüşünü izliyor ve sonuç çıkarıyor. Bir anlamda öneri de alıyor. Sonuçta ilgili kurum ve kuruluş yerine bu programdaki uzmanlardan yararlanıyor. Bir bakıma kadın, ilgili uzmanla televizyonda tanışıyor. Bu da kadın programlarının eğitici bir program olduğunu gösteriyor.

Bu kadınların, devletle hiçbir ilişkileri olmamış. Bir dilekçe vermenin nasıl olduğundan tutun da başına herhangi bir olay geldiğinde nereye başvuracaklarını bilmiyorlar. Bir resmi kuruma başvurma konusunda çok ürkekler. 'Bir şey başımıza gelse bir yere başvurmayız' diyebiliyor. Medyanın çok geniş kitlelere erişebilmesindeki rolü bir kez daha önemli bir hale gelmiş oluyor. Onlara hakları konusunda bilgiler verecek potansiyeli medyada gördüğümüzü bu çalışmayla belirledik."
"SADECE ZAMAN ÖLDÜREN PROGRAMLAR DEĞİL"

Bazı kadın programlarının bazı çevrelerce olumsuz olduğu yönünde eleştirildiğini anlatan Akça, şöyle devam etti.

"Anket sonuçlarına baktığımız zaman bu programların kötü ve yalnızca zaman öldüren programlar olarak nitelendirilip kenara atılmaması gerektiğini görüyoruz. Kadın programlarının nasıl daha olumlu hale getirileceği konusunda araştırma yapalım. Biz diyoruz ki 'eleştirilecek noktalar varsa tespit edelim ve bunların iyileştirilmesi için çalışalım'. Yani bir kenara atmak ve 'bunlar kötüdür' demek bizi bir çözüme ulaştırmıyor.".

"SEDA SAYAN, MİLLETVEKİLİ ADAYI OLSA OY VERECEKLER"

Ankette ortaya çıkan diğer bir sonucun da kadın programlarının sunucularına kadınların büyük bölümünün güven duymaları olduğunu vurgulayan Akça, şöyle konuştu.

"Kadınların büyük bölümü bu sunuculara siyasi parti liderine duyulan güven kadar güven duyuyor. Anketimizde 'Seda Sayan milletvekili adayı olsa oy verir misiniz ?" sorusuna büyük çoğunluğu 'Evet' yanıtını veriyor.

Bir sorunları olduğu zaman da ilgili kurum kuruluş yerine 'Müge Anlı'ya gidelim,'Seda Sayan'a gidelim diyebiliyor. Çünkü haklarını nerede arayacaklarını bilmiyorlar."

MEDYA OKUR-YAZARLIĞI

Araştırmaya katılan Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Akbulut da medya okur yazarlığının günümüzde önem kazanmaya başladığını belirterek, "Milli Eğitim Bakanlığı çocuklar için ilköğretimde medya okur yazarlığı dersi okutuyor fakat yetişkinler için medya okur yazarlığı gelişmiyor" dedi.

Görevlerinin medya okurlarının okudukları yada izledikleri medyayı anlamlı bir şekilde yorumlamalarını sağlamak ve bununla beraber yurttaşlığı vurgulamak olduğuna değinen Akbulut, şöyle konuştu.

"Televizyon çok izlendiği için televizyonun olumsuz yanlarından bahsediliyor. Madem televizyonun olumsuz yanları tartışılıyor bizim de amacımız bu tartışmaları bilimsel olarak ortaya koyabilmek ve medyanın olası etkilerine karşı izleyicileri bilgilendirerek onları birer eleştirel medya okuru yapmaktır. Televizyondaki kadın programlarının yetişkinlere yönelik medya okur yazarlığını geliştirmeye çalıştık. Geliştirilecek olan çeşitli medya okur yazarlığı programlarının sivil topum kuruluşları tarafından desteklenmesi gerekiyor. Sonuç olarak hem televizyonun kendisi hem de bu tür kadın programları günlük yaşamda bizim gerçekliğimizi etkiliyor. Böyle olunca televizyon programlarına özellikle kadın programlarına çok ciddi bakmamız gerekiyor."

Kadınlar, Uzmanla İlk Kez Televizyonda Karşılaşıyor
Klinik Aaraştırma Birimi Proteomiks Laboratavuranında yürütülen çalışmlarada, özellikle parkinsonun hastalık öncesinde teşhis edilmesi hedefleniyor.
Doç. Dr. Kasap: ''Parkinsaon hastalığını önceden tespit edebilmek vegerekli önemleri nöronlar kaybedilmeden alabilmek için çalışıyoruz''
"Sebebi bilinmeyen yada önceden tetkiki mümkün olmayan hastalıkları, daha ortaya çıkmadan bir biyolojik sıvıdan, kan ya da doku örneğinden protein profillemesi yaparak ilerde oluşup oluşmayacağını öğrenmeye çalışıyoruz.''

KOCAELİ (A.A) - 11.12. 2010 - Tahir Turan Eroğlu - Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Klinik Araştırma Birimi (KABİ) Proteomiks Laboratuvarında yürütülen çalışmalarda, özellikle parkinsonun hastalık öncesinde teşhis edilebilmesi için çalışmalar yapıldığı bildirildi.
Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Kasap, AA muhabirine, 2007 yılında kurulan KABİ'de ciddi bir altyapıya sahip olduklarını belirterek, hücrelerdeki protein profillerini ortaya çıkardıklarını söyledi.
Kasap, hastalıklı hücreleri, sağlıklı hücrelerle karşılaştırma ya da hastalıklı hücreler ile biyolojik sıvılardan elde edilen protein profillerini, sağlıklı hücreler ya da sağlıklı biyolojik sıvılardan elde edilen protein profilleriyle karşılaştırdıklarını ve hastalığın molaküler mekanizmasını anlamaya çalıştıklarını ifade etti.
Nörodejeneratif hastalıklar başta olmak üzere 3 temel alanda araştırma hedefleri bulunduğuna değinen Kasap, şu bilgileri verdi:
''Özellikle parkinson hastalığı çalıştığımız alanlardan birisi. Erken başlayan parkinson hastalığıyla ilgili çalışıyoruz. Bu hastalık ortaya çıktığında beyindeki motor neronların yaklaşık yüzde 70'i kaybedilmiş oluyor. Dolayısıyla uygulanan tedavi, semptomatik yani önleyici olmuyor. Parkinson hastalığını önceden tespit edebilmek ve gerekli önlemleri nöronlar kaybedilmeden alabilmek için çalışıyoruz. Parkin adı verilen bir protein var, onunla çalışıyoruz. Serumdan, kandan bu hastalığı tespit edebilme ve hastalıkla olan ilişkisini kurabilme yönünde çalışmalarımız devam ediyor. Bu alanda farklı projelerde de çalışmalarımız devam edecek. Genel olarak açıklamak gerekirse, hastalığın semptomları çıkmadan teşhis, tetkik edebilme ve tedaviye yönelik önlemler alabilme amacıyla bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz.''
Yalnızca genetik değil, çevresel faktörlere bağlı olarak da gelişen parkinsonun gizemli bir hastalık olduğuna işaret eden Kasap, bu hastalıkla ilgili pek çok üniversitede çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti.

-KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI-

Kasap, bir diğer araştırma alanlarının ise kök hücre olduğuna dikkati çekerek, Kök Hücre ve Gen Tedavi Merkezi ile yürüttükleri ortak çalışmada kök hücredeki farklılaşmanın moleküler mekanizmasını anlamaya çalıştıklarını dile getirdi.
Kasap, şöyle devam etti:
''Kök Hücre ve Gen Tedavi Merkezinde kök hücre izolasyonları yapılıyor ve izole edilen kök hücreler değişik hücre tiplerine farklılaştırılıyor. Diş pulpasından izole ettiğimiz mezenkimal kök hücreleri, osteojenik olarak farklılaştırıp, moleküler mekanizmasını anlamaya çalıştık. Organel seviyesinde kök hücreleri inceledik. Endoplazmik retikulum, mitakondri ve golgi organelindeki değişikliklere baktık. Golgi organelinin farklı bir dağılım gösterdiğini, farklılaşma öncesi ve sonrasında aynı olmadığını, hem morfolojik olarak hem de protein kontenti olarak farklı olduğunu gösterdik. Vardığımız sonuç itibariyle yeni bir farklılaşma markeri ortaya çıkardık. Bu buluşu genetik kongresinde sunacağız.''

-KALP HASTALIKLARININ ÖNCEDEN TETKİKİ-

Kardiyolojik hastalıklarla ilişkili çalışmalar da yaptıklarına değinen Doç. Dr. Murat Kasap, kalbin etrafını saran perikard zarın ürettiği perikard sıvısının proteomiks metodolijisini kullanarak protein profilini incelediklerini bildirdi.
''Ön çalışma niteliğinde ama tetkik konulamayan, perikard ile ilgili bir takım kalp rahatsızlıklarında tetkike yönelik çalışmalar yapıyoruz'' diyen Kasap, şunları kaydetti:
''Laboratuvar ortamında yaptığımız çalışmalar ileride kliniğe yansıyacaktır. Bunlar uzun soluklu, hem tetkik hem de tedavi açısından beklentilerimiz olan çalışmalardır.
Geçenlerde bir hastamızın perikard sıvısı, tetkik konulamadığı için 'Acaba bu hasta neden ekstra perikard sıvısı üretiyor?' diye bize gönderildi. O perikard sıvısından yaptığımız protein profillemesinde diğer kontrollere göre farklı bir protein profili gördük. Bu hastaya özel bir takım protein ekspresyonları var. Tetkike yönelik, hangi proteinler perikard sıvısının fazla miktarda üretilmesini sağlıyor? Bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Perikarddan ayrı olarak kalp dokusundan yaptığımız çalışmalar var. Kalp krizi geçiren hastalarımızda, 'acaba neler kalp krizini tetiklemiş olabilir?' onları da anlamaya çalışıyoruz. Kalp krizinin bir çok nedeni biliniyor, biz bilinmeyenleri araştırmaya çalışıyoruz. Sebebi bilinmeyen ya da önceden tetkiki mümkün olmayan hastalıkları, daha ortaya çıkmadan bir biyolojik sıvıdan, kan ya da doku örneğinden protein profillemesi yaparak ileride oluşup oluşmayacağını öğrenmeye çalışıyoruz.''

-GEN ÜZERİNDEKİ MUTASYONLARI BELİRLEME-

Kasap, laboratuvarlarında yapılan klonlama çalışmalarına ilişkin de şunları söyledi:
''Gen düzeyinde bakteri ve kompleks organizmaların klonlanmasını yapıyoruz. Bir çok hastalığın kaynağında mutasyonlar olduğu için gen üzerindeki mutasyonları belirlemeye çalışıyoruz. Geni önce klonluyoruz, dizisini çıkarıyoruz, mutasyonu belirliyoruz. Daha sonra klonladığımız geni vektör üzerine koyup tekrar hücre içine atarak hücrenin üzerindeki etkisini araştırıyoruz. Mutant geni, tekrar hücre içine koyup, proteine çeviriyoruz, sonra bu proteinin etkisini araştırıyoruz. Hücrenin büyümesine etkisi oluyor mu? Başka metabolik faaliyetlerini bozuyor mu? Bu mutasyon neden bir hastalığa sebep oluyor?''
Kasap, çalışmalarının henüz erken aşamada olduğunu, sonuçların ancak önümüzdeki yıllarda alınabileceğini sözlerine ekledi.
(TE-NEC-OSM)

KOÜ'de Hastalık Öncesi Tanı Çalışmaları
Rektörlük seçimlerini geride bırakırken aynı zamanda yeni bir atılım dönemini hedefleyen Kocaeli Üniversitesi gelecek dört yılını planlamak üzere üniversitesinin tüm paydaşlarına (öğretim üyesi, öğrenci ve idari personel) açık bir çalıştay düzenledi.

Umuttepe Yerleşkesi Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen çalıytayın açılışına Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Prof. Dr. Hasret Çomak, Prof. Dr. Arif Demir, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili İlyas Şeker, İstanbul Teknik Üniversitesi Önceki Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, Senatörler, Gazeteci Yazar Taha Akyol, Prof. Dr. İskender Sayek, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Dün ve bugün (21-22 Aralık 2010) olmak üzere iki gün sürmesi planlanan ve katılımın açık olduğu etkinliğin açılış konuşmasını yapan Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Hatun, Kocaeli Üniversitesi'nin kimliğine ve bugüne kadar verilen emeğe sahip çıkan bir seçim süreci yaşadığının altını çizerek, çalıştayın içeriği ve yapılması düşünülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu ise, bu çalıştayı Kocaeli Üniversitesi'nin geleceğini ve hedefleyeceği noktaları katılımcı bir süreçle tartışmak üzere planladıklarını belirterek "Neler hedeflediğimizi, neleri gerçekleştirdiğimizi ve daha iyi neler yapabileceğimizi 2 gün boyunca çalışacağız. Bu çalıştaya son derece önem veriyoruz. Yol haritamızda bize katkı koymak üzere teşrif eden değerli konuklarımıza, katılımcılarımıza ve çalıştay üyelerine en içten teşekkürlerimi sunuyorum"dedi. Çağın tüm gereklerini barındıran Umuttepe Yerleşkesi, neredeyse şehrin tamamına dağılmış yerleşkeleri ile 485 bin metrekare kapalı alana sahip ve 60 bini geçen öğrenci sayısına sahip Kocaeli Üniversitesi'nin akademik çalışmalarına ve hedeflerine de değinen Rektör Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, "Üniversite gerçekten bir tutku işidir. Araştırma, başarma, topluma katkıda bulunma, eğitim, sürekli gelişim tutkularının yeşerdiği yerdir. Bir ülkeyi dünyada rekabetçi güce kavuşturacak en önemli motor kuvvettir. Güçlü ve iyi üniversiteler bulundukları bölgenin kaderini değiştirebilir, o bölgeyi küresel rekabette avantajlı konuma getirebilirler. Yaratmaya çalıştığımız ortamlar özgürlüğün, kuruma düşkünlüğün önde olduğu ve herkesin inanarak tutkuyla çalıştığı, fikir ürettiği, yazdığı, araştırdığı ortamlardır. Bir üniversitede bu kavramlar nefes alıp vermek gibi vazgeçilmezdir. Bu ortamı yaratmak için hep birlikte çalışacağız" dedi.

'Kocaeli Üniversitesi'nin Gelecek 4 Yılı' çalıştayının konuklarından Gazeteci Yazar Taha Akyol 'Değişen Dünya'da Bilimin ve Üniversitenin Rolü' isimli sunumunda toplumumuzun tarihten beri bilime, eğitime ve araştırmaya gösterdiği önemi yetersiz olarak tanımlayarak, üniversitelerin başarılarının politizisenin dışında mümkün olabileceğini ifade etti. Son yıllarda giderek hızla gelişme gösteren Asya ülkeleri ile Türkiye karşılaştırmalarına yer veren Akyol, Japonya'da, Güney Kore'de, Çin'de yurt dışına burslu gönderilen öğrencilerin finansmanının sanayi ve özel sektör tarafından karşılandığını, ülkemizde ise bu finansmanın YÖK tarafından sağlandığının altını çizdi. Üniversite-sanayi işbirliğinin ön plana çıkarılması konusuna vurgu yapan Akyol, "UNESCO'nun hazırladığı Dünya Bilim Raporunda Türkiye bilimde yükselen ülkeler kategorisinde ilk 20'ye girmiştir. Daha da başarılı olacağımıza inanıyorum"dedi.

Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu'nu hem akademisyen hem de kadın yönetici olarak başarılarından dolayı kutlayan İstanbul Teknik Üniversitesi Önceki Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer ise 'Avrupa Birliği Perspektifi ve Ülkemizde Üniversite Eğitimi' konulu sunumunda Lizbon Stratejisi ve Bologna Süreci'nin hedeflerinden ve geçtiğimiz on yıl boyunca bu hedeflere ne kadar yaklaşabildiği konularını ele aldı. Ülkemizde yaygın olarak yöneticilerin 'neden ilk yüz üniversitesi arasında biz yokuz' gibi sorular sorduğunu belirten Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, "ABD'de yüksek öğretimde öğrenci başına harcanan para ortalama 35 bin Dolar civarlarında iken ülkemizde ise bu rakam ortalama 3 bin 500 Dolar civarındadır"dedi.

'Üniversitede Özerklik ve Özgürlük' konulu sunumu gerçekleştiren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Sayek ise küreselleşmenin baş döndürücü hızlara ulaştığı bilgi çağı kabul edilen 21'inci yüzyılda rekabetin de aynı hızda arttığını belirterek, ülkemizde üniversitelerin ekonomik anlamda güçsüzleştiğini ve ister istemez siyasi otoritenin güdümünde 'sessiz üniversite' olmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Üniversite yöneticilerinin yanı sıra öğretim elemanlarının da üniversite özerkliği ve özgürlüklerine sahip çıkmaları gerektiğini, bunlardan ödün verilmemesinin gerektiğini ve öğretim üyelerinin haklarını korumada üniversite yönetiminin sorumluluk alması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. İskender Sayek, " Çünkü bu kavramlar üniversiteyi, üniversite yapan en önemli kavramlardır" dedi.

Açılış konuşmaları ve sunumların ardından soru cevap bölümüne geçildi. Konuklar katılımcıların sorularını yanıtladı. Etkinlik Grup çalışmaları hakkında bilgilendirmenin ardından sona erdi.

Rektör Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu'nun
açılış konuşmaları
Tıklayınız
.
Kocaeli Üniversitesi'nin Gelecek 4 Yılı Çalıştayı Başladı
Komsuoğlu
Hatun
Sağlamer
Sayek
Akyol
İdari birimler, işleyiş ve etkileşim
Kolaylaştırıcı: Esat Harmancı - Candan Özmat

Çalıştay Devam Ediyor

Çalışma grupları eş zamanlı olarak bugün (22 Aralık 2010) saat 09.30 da kendi konularıyla ilgili grup toplantılarına başladı.

Meslek Yüksekokullarında eğitimin geliştirilmesi
Kolaylaştırıcı: Levent Altıntaş - Erhan Bütün

Öğretim üyesi - öğrenci ilişkileri
Kolaylaştırıcı: Ahmet Küçük - Samet Şahin

Sosyal ve kültürel yaşam
Kolaylaştırıcı: Safiye Başar - Bülent Beyazıt

Üniversite - kent ilişkileri ve bölgesel gelişim
Kolaylaştırıcı: Şükrü Hatun - Soner Çelikkol

Üniversite - Sanayi işbirliği
Kolaylaştırıcı: Cüneyt Oysu - Metin Aydın

Özlük - çalışma hakları ve akademik özerklik
Kolaylaştırıcı: Hüseyin Şinasi Onur - Aziz Çelik

Araştırma görevlilerinin durumu ve geleceği
Kolaylaştırıcı: Doğa Başar Sarıipek - Mahmut Mert Usul

Eğitimin iyileştirilmesi ve zenginleştirilmesi
Kolaylaştırıcı: Ahmet Selamoğlu - Ufuk Yıldız

Üniversitemizin araştırma ve geliştirme politikaları
Kolaylaştırıcı: Sarp Ertürk - Zafer Bingül

Kocaeli üniversitesi'nin kimliği ve Akademik değerler
Kolaylaştırıcı: Kürşat Yıldız - Yücel Demirer

Kampüs yaşamı, ulaşım ve çevre
Kolaylaştırıcı: Gül Köksal - Alişan Burak Yaşar

Kocaeli Üniversitesi'nin gelecek dört yılına dair dün başlayan çalıştayın ikinci gününde bugün (22 Aralık 2010) sabah gruplar kendi aralarında çalışarak ortak bir sunum oluşturdu. Öğleden sonra ise Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılan toplantı ile grup çalışmaları kolaylaştırıcılar aracılığıyla salondakilere aktarıldı ve öneriler üzerinde duruldu. Sonuçların sunulduğu toplantıya Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Sevim Gökalp, Prof. Dr. Hasret Çomak ve Prof. Dr. Arif Demir, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Yusuf Çağlar, akademik ve idari personel, çalıştay üyeleri ile öğrenciler katıldı. Yarım gün kendi aralarında tartıştıkları konularda sunumlarını diğer üyelerle paylaşan gruplar gelen soru ve önerileri de dikkate aldı. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şükrü Hatun'un moderatör olarak görev yaptığı ve kısa bir bilgilendirme konuşmasının ardından Kocaeli Üniversitesi'nin Kimliği ve Akademik Değerler konulu ilk sunuma geçildi. Prof. Dr. Kürşat Yıldız ve Doç. Dr. Yücel Demirer'in ortak sunumunda üniversite kavramı tartışıldı ve evrensel ölçülerde bir üniversitenin hangi değerleri benimsemesi gerektiği üzerinde duruldu. Çalışmalarında toplumla birleşik ve insan merkezli bir yapılanma ile toplum yararına çalışmalar yapan, mağdur ve mağdurlardan yana taraf olan bir üniversite isteminin belirdiğini ifade eden kolaylaştırıcılar bu konuda gelen önerileri de sıraladılar. Bilginin toplum için üretildiğini ve sosyal, kültürel etkinliklerin olmadığı ve zayıf kaldığı bir üniversitenin hayal edilemeyeceğinin ifade edildiği sunumda ayrıca sanatsal açıdan da üniversitenin üstlendiği misyon da aktarıldı. Bir üniversitenin kimliğinin ve benimsediği tüm değerlerin onun öğrencilere yaklaşımında somutlaştığını belirten grubun çalışmasında üniversitenin daha iyi ve daha ileriye dönük bakışının bir zorunluluk olduğu ifade edildi.Prof. Dr. Sezer Ş. Komsuoğlu sunumları dikkatle takip ederek ara ara düşüncelerini kolaylaştırıcı ve katılımcılarla paylaştı. Prof. Dr. Komsuoğlu "Bu çalıştaya katılan herkeze teşekkür ediyorum. Elbette özeleştirilerimizi yaparak Kocaeli Üniversitesi için daha iyisini isteyeceğiz. Bu noktada şunu ifade edebilirim ki sıralanan maddelerin çok büyük bir kısmı zaten uygulamada. Sanırım bilgi eksikliği vardı ve bu çalıştay vasıtasıyla bu sorunu da gidermiş olacağız. Tekrar emeği geçen herkeze teşekkür ediyor bu katkıların devamını bekliyorum" dedi.Prof. Dr. Komsuoğlu sunumlarda hemen yanıtlanması gereken konularda da söz alarak merak edilenleri yanıtladı ve görüşlerini belirtti.
İkinci sunumda ise Prof. Dr. Hüseyin Şinasi Onur ve Yrd. Doç. Dr. Aziz Çelik kolaylaştırıcı olarak görev almıştı. Özlük/çalışma hakları ve akademik özerklik başlığındaki grubun raporunda ise temelde tüm çalışanların kararlara katılımının arttırılması, adil, hakkaniyetli ve liyakata dayalı görevlendirmelerin yapılması gereği vurgulandı. Ücret politikaları, ek ders ücretlerinin zamanında ödenmesi ve personele ait yasal düzenlemelerdeki sorunların da ifade edildiği raporda sunumu yapan Yrd. Doç. Dr. Çelik bu konudaki aksaklıkları yine çalışanlarla ve onların önerileri ile çözebileceklerini ifade etti. Bir başka sunum olan Üniversitemizin Araştırma, Geliştirme Politikaları'nda ise kolaylaştırıcılar Prof. Dr. Sarp Ertürk ve Doç. Dr. Zafer Bingül'dü. Doç. Dr. Bingül'ün sunumunda bu çalıştayın çok değerli olduğu vurgulanarak araştırmalara daha fazla zaman ve bütçe ayrılması gereği üzerinde duruldu. Ortak derslerin arttırılıp, amfilerde verilen derslerle fazla ders yükünden araştırma çalışmalarına zaman yaratılabileceğinin belirtildiği sunumda ayrıca laboratuvar olanaklarının da iyileştirilmesi ve var olanların da ortak kullanıma açılması gereği vurgulandı. Sunumda öne çıkan bir diğer konuda Bilgisayar Merkezi'nin kurulmasına dair taleplerdi. Lisansüstü eğitimdeki öğrenciler için burs gibi desteklerin arttırılması ve bu konuda üniversitenin çaba içinde olması gerektiğinin ifade edildiği sunumda Teknopark'ın daha aktif hale getirilmesi gereği de öne çıktı. Çalışmada dikkat çeken ve katılımın yoğun olduğu bir diğer grup ise Araştırma Görevlilerin Durumu ve Geleceği başlığını taşımaktaydı. Bu grupta görev alan kolaylaştırıcılar Arş. Gör. Doğa Başar Sarıipek ve Arş. Gör. Mahmut Mert Musul da gruba katılanlar adına yaptıkları sunumda yaşadıkları sorunları ifade ederek çözüm önerilerini belirttiler. Arş. Gör. Sarıipek sunumunda özellikle 50d kadrosunda görev yapan araştırma görevlilerinin sorunlarına değindi ve sosyal açıdan bu grupta yer alan öğretim elemanlarının desteklenmesi gereğine vurgu yaptı. Araştırma görevlilerinin Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde olduğu gibi diğer birimlerde de akademik kurul ve senato toplantılarına katılmalarının yararlı ve gerekli olduğunun belirtildiği sunumda iş güvencesi gibi bir sorunu geride bırakan öğretim elemanının kurum adına kazanım olacağı belirtildi. Eğitimin İyileştirilmesi ve Zenginleştirilmesi konulu sunumda ise kolaylaştırıcı olarak Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu ve Prof. Dr. Ufuk Yıldız görev aldı. Prof. Dr. Selamoğlu sunumunda bu çalıştayla birlikte üniversite yönetimi gibi tüm öğretim üyelerinin de ayrıca sorumluluk üstlendiklerini ve bu sorumluluğa sahip çıkarak belirtilen konularda sürekli çalışmalar göstermeleri gerektiğini ifade etti. Çalıştayın çok kıymetli ve değerli olduğunun belirtilmesinin ardından Prof. Dr. Selamoğlu öğrenmenin birikimsel olduğunu ve sürekli olması gereğini belirtti. Üniversitede yeni açılacak programların da mevcut durumu analiz edip, işsizlik gibi sorunu da gözterek buna uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğinin altı çizilen grup çalışmasında öğrencilerin analitik düşünmelerini arttırıcı derslerin ders programlarında yer alması ve olanların da arttırılması gereği ifade edildi. Öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliğinin arttırılması ve bu konudaki teşviklerin dikkate alınmasının önemli olduğu, yabancı dil eğitimi ve akreditasyon konusundaki farkındalığın arttırılması gereği de bir diğer önemli başlık olarak ifade edildi. Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Candan Özmat ile Doç. Dr. Esat Harmancı'nın kolaylaştırıcılığındaki İdari Birimler, İşleyiş ve Etkileşim çalışma grubunun sunumunu da Doç. Dr. Harmancı yaptı. Personel niteliği, örgtü(kurum) kültürü, motivasyon, birim ve birimlerarası iletişim, görevde yükselme kriterleri, sicil raporları, Erasmus kapsamında idari personel değişimi, dinamik bir denetim mekanizması, şeffaflık, değişim ve direnç, iş akış şemaları, organizasyon şeması, yönetmelikler, akademik ve idari ayrıcalıklar ile yetki aşımı başlıklarında konuların tartışıldığı ve önerilerin sunulduğu sunumda Doç. Dr. Harmancı üniversitenin akademik ve idari personel ile bir bütün olduğunun altını çizdi. Öğretim Üyesi, Öğrenci İlişkileri konulu çalışma grubunda Doç. Dr. Ahmet Küçük ile Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Şahin kolaylaştırıcı olarak rol alırken sunumu Doç. Dr. Küçük yaptı. Sunumda akademik danışmanlıkların iyileştirilmesi, oryantasyon çalışmalarına ağırlık verilmesi, sosyal ve kültürel etkinliklerin arttırılması, engellilere yönelik kolaylaştırıcı çalışmaların yapılması, demokratik ortamın sağlanması, fiziksel olanakların iyileştirilmesi gibi pek çok başlık altında konuları tartışan grup üyelerinin zamana yayılarak bu çalışmaları tekrarlaması gereği vurgulandı. Çalıştayın en kalabalık grubu ise 39 kişi ile Kampüs yaşamı, ulaşım ve çevre grubu oldu. Doç. Dr. Örgen Uğurlu ve öğrencilerinin "Kocaeli Üniversitesi öğrencilerinin kentle ilişkisi ve kentte öğrenci olma sorunları" konulu çalışmanın sunulduğu grup çalışmasında Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal ile Tıp Fakültesi Öğrencisi Alişan Burak Yaşar kolaylaştırıcı olarak görev aldı ve ortak sunum yaptı. Yaşayan Üniversite için 22 öneriyi kısa vadede yapılacaklar arasında sıralayan kolaylaştırıcılar, uzun vadede yapılacak 15 öneriyi de katılımcılarla paylaştı. Ring araçlarının kampüs içinde olması, otobüs sayısının arttırılması, BESYO ile kampüs arasında köprü kurulması, teleferik, raylı sistemlerin tercih edilmesi, kampüste sinema/tiyatro salonlarının açılarak kampüsün cazibe merkezi haline getirilmesi, engellilere yönelik çalışmaların arttırılması, öğrenci kulüplerinin daha fazla desteklenmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanana etkin tasarımlar yapılmasına kadar pek çok yeni fikir ve öneri katılımcılarla paylaşıldı. Sunumlarda Yrd. Doç. Dr. Safiye Başar ile Öğr. Gör. Bülent Beyazıt'ın kolaylaştırıcılığında Sosyal ve Kültürel Yaşam, Prof. Dr. Şükrü Hatun ve Doç. Dr. Soner Çelikkol'un kolaylaştırıcılığında Üniversite-kent ilişkileri ve bölgesel gelişim, Doç. Dr. Erhan Bütün ve Yrd. Doç. Dr. Levent Altıntaş'ın kolaylaştırıcılığında Meslek Yüksekokullarında eğitimin geliştirilmesi ve son olarak Doç. Dr. Cüneyt Oysu ve Yrd. Doç. Dr. Metin Aydın'ın kolaylaştırıcılığında Üniversite Sanayi İşbirliği grup sunumları da yapılarak Kocaeli Üniversitesi'nin gelecek dört yılı için yapılması gerekenler ortak çalışmalar ile aktarılmış oldu. Öneri ve katkılarla devam eden sunumların raporlar halinde yine web sayfasında yer alacağını belirten Prof. Dr. Şükrü Hatun çalışmanın önemi üzerinde durarak bunun bir başlangıç olduğunu belirtti.

Kocaeli Üniversitesi'nin Gelecek 4 Yılı Çalıştay Sonuçları
Hatun
Yıldız
Demirer
Çelik
Bingül
Sarıipek
Harmancı
Selamoğlu
Başar
Beyazıt
Küçük
Altıntaş
Köksal
Yaşar
Aydın
Kocaeli Üniversitesi bugün (23 Aralık 2010), Güzel Sanatlar Fakültesi'nde önemli iki konuğu ağırladı. RİTM VE Dans konulu söyleşi için Hereke Yerleşkesi'ne gelen Prof. Dr. Mim Kemal Öke ve kızı Nazlı izleyenlere oldukça önemli bilgiler aktararak, keyfili bir dinleti sundular. 1955 doğumlu Prof. Dr. Mim Kemal Öke, 1973 yılında İstanbul Amerikan Koleji'ni bitirdikten sonra sırasıyla 1977'de İktisat ve Tarih, Cambridge Üniversitesi, Queens' College, 1978'de Uluslararası İlişkiler, Sussex Üniversitesi, 1979'daUluslar arası İlişkiler Tarihi, Cambridge Üniversitesi, 1981'de iİktisat Fakültesi, İstanbul Üniversitesi'nden mezun oldu. Doç. Dr. Safa Yeprem'in kısa bir konuşmasının ardından sahneye davet edilen ve Boğaziçi Üniversitesi'nden emekli olan öğretim üyesi Prof. Dr. Öke, siyaset bilimci olmasına rağmen bugün Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri ile ritm ve dans konulu söyleşisinde dinleyicileri etkileyen bir sunum yaptı. Kendisini bu alana yönelten en büyük payın kızı Nazlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Öke down sendromlu kızını da sahneye alarak onunla birlikte sunumuna devam etti.Destekleyicilerden birinin de müzik olduğunu bir süre önce fark ettiklerini ve bu alanda eğitimlere başladıklarını ifade eden Prof. Dr. Öke müziğin insan hayatındaki önemine değindi.

Sosyal bilimci olduğunu ve sosyal bilimlerin hemen her alanına çok büyük bir ilgi, sevgi ve merakla bağlı olduğunu belirten Prof. Dr. Öke farklı grupların müziği ele alış biçimleri üzerinde durdu. Batı dünyasının Afrika müziklerini reddedişleri ile etno ön ekiyle birlikte "ilkel" olarak nitelenen ve ilerleyişi engellenemez bu alana merakla karışık ilgilerin arttığını söyleyen Prof. Dr. Öke tarihsel olaylar üzerinden örneklerle müziğin gelişimine değindi. Afrikalıların dansı, kullandıkları ritmi ve müzik aletlerini ele alan Prof. Dr. Öke birbiriyle son derece uyumlu ve tüm vücudu ahenk içinde transa geçen bu insanların evrensel ölçülerde farklı şekillerde kullanıldığını ve örnek alındığını belirtti. Farklı disiplinlerden beslenen etno-müzikolojiye farklı bir açıdan yaklaşan Prof. Dr. Öke müziğin nörolojik etkileri üzerine yapılan araştırmalara da değindi. Bu konuda kızı Nazlı ile birlikte öğrendiğini ve öğrenmeye devam ettiklerini belirten Prof. Dr. Öke ritmin beden hareketleri ve dolayısıyla beyindeki bazı fonksiyonların harekete geçmesine katkı sağladığını yaşayarak gördüklerini ifade etti. Afrika müziğine a,t bazı örnekleri getirip izleyicilerle paylaşan Prof. Dr. Öke bu müzik aletlerinde doğanın bir uyumunun da bulunduğunu "Kutsal saydıkları ağaçtan yapılmış gövde, hayvan derisi ile üst kısmı yer alan bu aletler onlar için dairesel çevresiyle de güneşi simgeliyor. Doğaya uyumlu ve ruhlarını besleyen müzik ve danslarıyla çok özel ve güzel bir şey yapıyorlar. Her ne kadar zorluklarla yoğrulmuş bir Millet olsalar da müzik onlar için Bu özellikteki çocukların kendilerini ifade etme, var olma biçimleri olmuş ve kimliklerini bulunla kurmuşlar. Dolaysısıyla kültürleri, gelenekleri kısacası kimliklerinin bir simgesi olan bu ritm ve dansları kaynağını yaşanan zorluklardan almıştır diyebiliriz. Bugün Latin Amerika ile Kuzey Amerika'nın farklı yerlerine dağılan bu insanların yaydıkları müzikler medikal etno- müzikoloji adıyla da diğer kesimlerin reddemeyeceği kadar büyük başarılara neden oldu." dedi. Grup olarak yapılan dans ve müziğin beslediği ortak hareket etme becerisinin beynin farklı noktalarını uyardığını ve felçi bazı hastaların tedavisinde bu yöntemlerin kullanıldığına işaret eden Prof. Dr. Öke kızıyla birlikte bazı örnekler verdi. Samba, caz, Blues'in bu kökenlerden beslendiğini ifade eden Prof. Dr. Öke siyasetbilimci olmanın getirdiği bilgileri de müzik alanındaki gelişmelerle ele aldı.

Ritm ve Dans Kocaeli Üniversitesi'ndeydi
Öke
Sanat özel alan istemez
Günümüz toplumunun tüketim kültürü odaklı olmasını eleştiren Prof. Dr. Öke "Bence sanat yaşam demektir, sanat hayata bakışınızdır, hayatı yorumlama biçiminizdir. Sanat özel alan istemez. Lütfen yanlış anlaşılmasın ama ben sanatı müziklerde görülecek, süslü salonlarda üç-beş şarkının söylendiği alanlarda görmek yerine onun hayattaki karşılığını görmek isterim. Dünya kendi içinde bir ahenk içindedir. Dünyanın kendine has bir ritmi vardır ve önemli olan ona uyumlu yaşayarak ruhu beslemektir." dedi. Sanatın gizli bir güç olduğunu belirten Prof. Dr. Öke hayata dair sorgulamaların her aşamada olması gerektiğini belirterek bunun insan olmanın gereği olduğunu söyledi. Prof. Dr. Öke sözlerine "Ben hayata dair ne biliyorsam, hayattan ne öğrendiysem, tüm çabalarım Nazlı'ya ulaşma noktasında çok geride kalıyor, benim hayatımın en büyük öğretmeni kızımdır. Ben kimin engelli kimin gönül engelli olduğunu ona olan bakışlarda görüyorum ve maalesef ne yaparsam yapayım onun mertebesine ulaşamıyorum. Aşk hayatın gerekliliği için neyse benim kızımla bağım da böyledir" şeklinde devam etti. Duygulu bir konuşma ile sunumunu tamamlayan Prof. Dr. Öke, salondaki dinleyicilerin enerjisiyle bu kadar geniş bir dinleti sunabildiklerini söyledi. Doç. Dr. Yeprem'in kendisine ve kızına çiçek vermesinin ardından Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Reşat Başar da teşekkür belgesini takdim etti İlgiyle takip edilen söyleşi konuklar için hazırlanan ikramla sona erdi.

Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü tarafından organize edilen 'Emek Tarihinden Bir Kesit; Kavel, Berec ve Paşabahçe Grevleri' başlıklı etkinlik İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nda dün (23.12.2010) gerçekleştirildi.

Oturum Başkanlığını Yrd. Doç. Dr. Sayim Yorgun'un yaptığı etkinlikte Yrd. Doç. Dr. Aziz Çelik, Yrd. Doç. Dr. Hakan Koçak ile Eğitimci ve Yazar Zafer Aydın'ın da konuşmacı olarak katıldı. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği etkinliğe Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Selamoğlu ve akademisyenler de katıldı. Eğitimci ve Yazar Zafer Aydın kendi kitabı olan "'Kanunsuz' Bir Grevin Öyküsü KAVEL 1963" üzerinden 1963 yılının başlarında başlayan ve Kavel grevi ve etkileri hakkında bilgiler verdi. Yrd. Doç. Dr. Hakan Koçak ise 1964 yılında başlayan ve bir kadın grevi diye de adlandırılan Bereç Grevini "Kırkbir Uzun Gün Bereç Grevi" kitabı üzerinden anlattı. Yrd. Doç. Dr. Aziz Çelik ise Paşabahçe Grevini sebep ve sonuçlarını, Zafer Aydın ile yazdığı "Paşabahçe 1966 Gelenek Yaratan Grev" isimli kitabı üzerinden anlattı. Etkinlik konuşmaların ardından gerçekleştirilen soru cevap bölümü ile sona erdi.

Emek Tarihinden Bir Kesit