Sosyal fobi, kişinin bir işi yaparken veya topluluk içerisindeyken insanlar tarafından gözlemleneceği düşüncesiyle hata yapma korkusu taşıması ve dolayısıyla sosyal ortamlardan korkup kaçmasıdır. Sosyal fobi sorunu yaşayan bireyler; 'topluluk karşısında hata yaparım', 'rezil olurum' düşüncelerinden kaynaklı korkup sosyal ortamlardan uzak durmaktadırlar.

Kocaeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Elif Karagün, "Sosyal fobi başlangıçta toplum tarafından övgüye değer bir durummuş gibi görülmekte, bazen efendilik olarak algılanmaktadır. Bu durum başlarda zararsız gibi görünse de destek alınmaz ise kişinin bazı işlevselliklerini bozar." açıklamasını yaptı.

Kocaeli Üniversitesi
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
E-GAZETE
Haber Merkezi
Hayatı Zehir Eden Hastalık: Sosyal Fobi
19 Temmuz 2018
Kişinin Yaşantısına Büyük Ölçüde Zarar Veriyor
Doç. Dr. Elif Karagün, sosyal fobinin kişinin yaşamını ciddi anlamda kalitesizleştirdiğini ifade ederek, "Kişi küçük düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde davranacağından korkup kaygı duyduğu için sosyal ortamlar ya da performans gerektiren durumlardan kaçınır, akranları ile olan ilişkilerinde zorlanır. Kişinin, mesleki ortamında başarılı bile olsa gerçek performansını devamlı "hata yaparım" endişesi ile yapamamasına ve başarısız olmasına sebep olur." dedi.

Güçsüzüm, Yetersizim, Çirkinim

Sosyal fobinin 3 ana başlıkta toplandığını kaydeden Doç. Dr. Karagün, "Fiziksel olarak kişide; yüz kızarması, terleme, ağız kuruluğu, çarpıntı vb. fonksiyonlar gözlenir. Bilişsel olarak kişi kendine; güçsüzüm, yetersizim, çirkinim, vb. şeklinde ithamlarda bulunur. Sosyal fobiye sahip olan insanların davranışsal açıdan ise başkalarının yanında çalışma, yazı yazma, yemek yeme, dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma, ilgi odağı olma, hatta umumi tuvaletleri bile kullanma gibi yetileri yoktur." ifadelerini kullandı.

Okula Gitmek İstememeye Kadar İlerleyebilir
Doç. Dr. Karagün, çocukların sosyal fobiyi; anksiyete, ağlama, huysuzluk yapma, donakalma veya tanımadığı insanların olduğu ortamlardan uzak durma olarak dışa vurabileceğini kaydederek yaşanan sıkıntının çocuğun olağan günlük işlerini yapamamasına, ilişkilerinin bozulmasına sonrasında da okula gitmekten kaçınmasına kadar ilerleyeceğini ifade etti. Karagün, "Kişi terlediği ve yüzü kızardığı için mide-bağırsak problemlerinden ötürü midesinden gelen sesin duyulacağı endişesiyle okuldan uzaklaşıp kaçabilir. Üniversitede dahi okula gitmeyen, sınava girmeyen öğrenciler var." dedi.

Sosyal Medya Sosyal Fobiyi Tetikleyebilir
Hiçbir şekilde iletişim kuramayan hastalara internette sohbet etmenin yardımcı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Karagün, "Genelde sosyal fobi çocuk ve gençlerde başlıyor. Teknolojinin, ciddi anlamda sosyal fobisi olan kişilerde, bu sorunun giderilmesine yardımcı olduğu söyleniyor. Kişiler en azından sosyal medyada iletişim kuruyorlar. Fakat kişi eğer başlangıç dönemindeyse ve aileler çocuğun küçüklükten itibaren teknoloji ile buluşmasına engel olmazsa sosyal fobiyi bir nevi güçlendirmiş olurlar." ifadelerini kullandı.

S
osyal Fobi'de Genetik Faktörler Etkili Olabilir
Sosyal fobinin başlama yaşının 13-20 arasında olduğunu, fakat ortalama olarak 10 yıl sonra tedavi amacıyla kliniklere başvurulduğunu kaydeden Doç. Dr. Karagün, "Sosyal fobi, çocuğun kendini özerk bir kimlik olarak topluma kabul ettirme ve gösterme çabası içine girmesiyle ortaya çıkar. Eğer genetik olarak sosyal fobiye yatkınlığı var ise bunun yaşanan deneyimlerle ortaya çıkma olasılığı artar." dedi.

Sosyal Fobinin tedavi edilebilir olduğunu kaydeden Elif Karagün, "Sosyal fobide ilaç tedavisi ve konuşmaya dayalı en sık olarak Bilişsel ve Davranışçı Terapi uygulanır. Bilinçlendirme, kişilik gelişimi, sosyal etkileşim, öz güven, kendini ifade etmeyi destekleyici koruyucu çalışmalar yapılmalı. Özellikle çocuk ve gençlerde görüldüğü için öğretmenler de u konuda bilinçlendirilmeli." ifadelerini kullandı.

Rekreaktif Çalışmalar Sosyal Fobiye İyi Geliyor
Kişilerin grup halinde çeşitli etkinliklerle boş zamanlarını değerlendirmesine rekreaktif çalışmalar denildiğini ifade eden Doç. Dr. Karagün "Yaptığımız çalışmada üniversiteden seçtiğimiz 50 öğrenci deney, 50 öğrenci ise kontrol grubu oldu. Öğrencilerin istediği şekilde 12 haftalık bir etkinlik programı oluşturduk. 12. haftada öğrencilere utangaçlık ve benlik saygısını ölçen testler uyguladık, sonuç olarak etkinlik programlarının sosyal fobi belirtilerinin azaltılmasında-korku ve kaçınma davranışın değişiminde olumlu yönde düzelme yarattığı, rekreatif etkinliklerin sosyal fobi belirtilerinin iyileştirilmesinde etkili olduğu yönünde sonuçlar elde ettik" dedi.

HABER: Senanur Türkücü (BHİ)