Havaların ışımasıyla birlikte artan hastalıklar, beslenme şekli, sıvı tüketimi, giyimde dikkat edilecekler, klima kullanımı gibi pekçok konuda görüşlerini belirten Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Cantürk merak edilen soruları yanıtladı. Prof. Dr. Cantürk “Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Kalp debisinde düşme, doku ve organlarda oksijenlenmede azalma, kalp atım sayısı ve kan basıncındaki artış nedeniyle yaz aylarında özellikle yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarında artış gözlenmektedir. Ayrıca sıcaklıkların etkisiyle artan terleme ile birlikte su ve mineral kaybı sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri de görülebilmektedir. Yaz aylarında özellikle bebek ve çocuklarda ishal görülme sıklığı artmaktadır. Ayrıca sıcak havalarda besinlerin bozulma riski artmakta ve besin kaynaklı zehirlenmeler sık görülmektedir” dedi. Yine bu hastalıklardan en fazla çocuklar, yaşlılar, kalp ve şeker hastalığı olanların etkilendiğini belirten Prof. Dr. Cantürk, özellikle bu gruptakilerin sıcaklığın en yüksek olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında dışarıda olmaktan kaçınmaları ve serin ortamlarda bulunmaları gerektiğinin altını çizdi.
Sıvı alımını arttırın Sıcaklığın yükseldiği durumlarda sıvı alımında nasıl bir yol izleneceğine de değinen Prof. Dr. Cantürk “Normal koşullarda vücut sıvısı idrar, dışkı , terleme ve solunumla atılmaktadır. Yaz aylarında artan sıcaklıkla beraber sıvı ve beraberinde mineral kaybı artmakta, bu kaybı karşılamak büyük önem taşımaktadır. Sıcak havalarda egzersiz ile sıvı kaybı daha da arttığından günlük alınan sıvı egzersiz yapılacaksa artırılmalıdır. Yaklaşık 2-2.5 Lt’ ye ulaşan sıvı ihtiyacının karşılanması için öncelikle su, süt, ayran, kefir, çay, limonata, meyve suları gibi sıvılar tüketilmelidir. Sıcaklarda aşırı terleme sonucu vücuttan terle birlikte sodyum, potasyum gibi mineraller de atıldığından, halsizlik, yorgunluk ve dolaşım bozukluğu belirtileri görülebilir. Sodyum kaybını önlemek için tuzlu ayran, potasyum kaybını önlemek içinde bol sebze ve meyve tüketilmelidir. Asitli ve gazlı içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, doğal maden suları, bitki ve meyve çayları tercih edilebilir” dedi. Yaz aylarında susamayı beklemeksizin sıvı alumina dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Cantürk vücut için alınan sıvının yeterli olup olmadığını idrar renginden anlayabileceğimizi de ekledi. Buna göre koyu renk idrarın vücutta yeteri kadar sıvı bulunmadığını gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Cantürk oldukça önemli noktaları belirtmiş oldu.
Yağlı ve Hamurlu Yiyeceklerden Kaçının ! Yaz aylarında tüketilen yağlı ve hamurlu yiyeceklerin; aşırı sıcaklarda vücutta yorgunluğa, baş ağrısı ve tansiyon problemlerine neden olduğunu belirten Prof. Dr. Cantürk bu nedenle yaz aylarında kızartma yerine ızgara, buğulama, haşlama veya fırında pişirme yöntemlerinin tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Yine vücudun yağ ihtiyacının fındık, badem, ceviz ve avokado gibi besinlerden karşılanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Cantürk sebze ve meyve tüketiminin önemine de dikkat çekti. Prof. dr. Cantürk ayrıca “Kan şekerinin dalgalanmalara neden olan yağlı, şekerli, ağır tatlılar yerine dondurma veya sütlü tatlılar tercih edilmelidir” dedi.
Omega-3 Alımını Aksatmayın Son yıllarda yapılan çalışmalar doğrultusunda Akdeniz tipi diyetin beslenme için en doğru seçim olacağını belirten Prof. Dr. Cantürk balığın omega-3 yağ asitlerini içermesi nedeniyle yaz aylarında alumina dikkat edilmesi gerektiği ve mümkünse haftada 2 kez tüketilmesi gerektiğinin önemine değindi.
Raf Ömrü Olan Ürünlere Dikkat! Yazın vazgeçilmezi olan dondurmanın tüketilmesinde de tercihi güvenilir pastane veya tatlıcıların doğal yöntemlerle ürettiklerinden yana yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Cantürk “Paketlenmiş, işlenmiş, belli bir raf ömrü olan tüm ürünler gibi hazır paketlenmiş dondurmalar tercih edilmemelidir” dedi. Yüksek sıcaklıkların meyve ve sebzelerde vitamin kaybına da neden olduğunu ilave eden Prof. Dr. Cantürk meyve ve sebzelerin yaz günlerinde 10 dereceyi geçmeyen soğuk ortamlarda korunması, uzun süreli muhafaza için de meyvelerin doğrudan, sebzelerin de haşlandıktan sonra dondurularak saklanması önermektedir.
Besinlerde Doğru Saklama Koşulları Artan yiyeceklerin daha uzun süre tüketilebilmesinin en önemli şartının, doğru saklama koşullarını sağlamak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cantürk artan yemekleri fazla bekletmeden değerlendirmek gerektiğini belirtti. Bunların yapılmaması halinde gıda zehirlenmesine yol açabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Cantürk “Oda sıcaklığına gelmiş artan yiyecekleri hemen hava geçirmez kaplar içinde dondurmak, en uzun süre saklanabilmelerini sağlayan yöntemdir.Beslenme uzmanlarına göre, besinler pişirildikten sonraki ilk 2 saat içinde buzdolabına alınmalı, daha uzun süre dışarıda bekletilmemelidir” dedi.
Klima Kullanımı Yaz aylarının vazgeçilmezi sayılan bir diğer şey ise klimalardır. Ancak doğru kullanılmadığında hastalıklara neden olduğunu belirten Prof. Dr. Cantürk ani hava değişimlerinden insan vücudunun çabuk etkilendiğini söyledi. Prof. Dr. Cantürk, bu sebeple vücutta ısı değişikliklerinin yavaş yavaş gerçekleşmesi gerektiği, klima altında, yakınında veya tam karşısında durmanın oldukça tehlikeli olduğunu belirtti. Klima sistemleri çalışma prensiplerinden bahseden Prof. Dr. Cantürk; klimaların dışarıdan aldığı havayı soğutarak içeriye verdiğini, bu hava alış verişi esnasında bulunduğumuz mekânın dışında toz, toprak egzoz gazı kimyasal gazlar ve çeşitli mikropları klimanın içine çektiğini söyledi. Dolayısıyla bütün bu kirli hava klimanın hava filtresinde biriktiği ve bu filtrenin sık sık temizlenmemesi halinde bir müddet sonra dışarıdaki kötü havayı temizlemekte yetersiz kaldığı ve havadaki bütün mikroorganizmaları ve kimyasal salınımları mekânın içine bıraktığını belirtti. Bunun da hastalıkları beraberinde getirdiğini belirten Prof. Dr. Cantürk “Klima, çalışma prensipleri itibariyle içeride bulunan nemli havayı çekerek ortamın kurumasına, bu da bulunan mekanda oksijen kaybına sebep olur. Ortamda oksijen miktarının azalmasıyla birlikte, sürekli olarak belli bir oranda neme ihtiyacı olan insan vücudu, boğaz ve burun kurumasıyla karşı karşıya kalır . Bunu önlemek için bulunulan mekanda ağzı açık bir kapta bir miktar su bulundurmak, ortamdaki nem dengesini koruyacaktır. Klimanın uygunsuz kullanımıyla kas ağrıları, kas tutulması, yüz felci, üst solunum yolu enfeksiyonları, grip, soğuk algınlığı, sinüzit, bademcik iltihabı, kulak iltihabı, zatürre ve bronşit gelişebilmektedir. Ani ısı değişiklikleri özellikle kalp - akciğer hastaları ve yaşlılar için zararlı olabilmektedir. Uyku hali organizmanın dış etkilere karşı savunmasız olduğu bir zaman dilimi olduğu için özellikle yaz geceleri uzun süre ya da sabaha kadar klima altında uyumak, klimanın zararlarına maruziyeti ileri derecede artıracaktır” dedi.
Sıcak Havalarda Neler Giymeliyiz? Sıcak havalarda açık renkli, pamuk ya da keten gibi kumaştan yapılmış, bol ve rahat giysilerin tercih edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Cantürk, sentetik kumaştan giysilerin ciltte buharlaşmaya izin vermediğinden hissedilen sıcağı arttırdığını ve tercih edilmemesi gerektiğini belirtti. Yine dışarı çıkarken geniş kenarlı şapka, şemsiye, uygun güneş gözlüğü kullanımının uygun olacağını söyleyen Prof. Dr. Cantürk cilt kanserlerine de dikkat çekti. Prof. Dr. Cantürk “Cilt kanserine neden olabilen ultraviyole(UV) ışınlarından korunmak için Güneş Koruma Faktörü( Sun Protection Faktor-SPF) en az 30 olan ve hem UVA hem de UVB’ ye etkili güneş kremleri kullanılmalıdır” dedi.