Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Nezihi Köprübaşı bugün Radyo K.İ.'de Güne Bakış programına konuk olarak "Bor Madeninin Gelecekteki Konumu ve Ülkemiz Açısından Önemi" hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Köprübaşı, öncelikle bor madeninin oluşumundan söz ederek, "Bor madeni, yarı metal yarı iletken özelliğe sahip olan Sodyum, Kalsiyum, Magnezyum gibi diğer elementler ile çeşitli bileşikler halinde doğada bulunan bileşimidir. Yeryüzünde toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan bor elementinin, saf hali ilk kez, 1808 yılında Fransız kimyager Gay-Lussac ve Baron Thenard ile İngiliz Kimyager Davy tarafından elde edilmiştir." dedi.

"Doğada yaklaşık 230 çeşit bor minerali vardır"


Bor madeninin ilk bakışta beyaz bir kayayı andırdığını belirten Prof. Dr. Köprübaşı, "Çok sert ve ısıya dayanıklı olup diğer elementlere olan yüksek kimyasal ilgisi nedeniyle doğada serbest bir element olarak değil, başka elementlerle bileşikler halinde, tuz şeklinde bulunur. Doğada yaklaşık 230 çeşit bor minerali vardır. Oksijenle bağ yapmaya yatkın olması sebebiyle çok sayıda bor-oksijen bileşeni bulunmaktadır. Bor-oksit bileşimlerinin genel adı borattır. Bor, kristal suyu içerenler, susuzlar, hidroksitler ve tuzlar, flüoritler ve silikatlar olmak üzere, doğada yetmişten fazla bileşik türü ile görülür. Bunlar içinde ekonomik değeri olanlardan bazıları ise, Boraks, Kolemanit, Üleksit, Probertit, Pandermit'tir." sözlerini kaydetti.


Bor Madeninin Geleceği
5 Şubat 2020
Kocaeli Üniversitesi
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
E-GAZETE
Haber Merkezi
"Çok Önemli Bir Maden Varlığına Sahibiz"

Prof. Dr. Köprübaşı, bor madeninin, cam ve seramik sanayi, temizleme ve beyazlatma sanayi, alev geciktiriciler, tarım, sağlık, metalürji, enerji ve çimento alanlarında kullanıldığına değinirken, ülkemiz açısından önemi hakkında da açıklamalarda bulundu. Köprübaşı, "Türkiye'nin bilinen borat yatakları Batı Anadolu'daki karasal neojen göl tortullarında bulunmaktadır. Bilinenlerin içinde en eskisi Sultançayır pandermit yataklarıdır. Romalılar tarafından işletildiği bazı belgelerle ileri sürülmesine karşılık, ilk işletme 1865 yılında bir Fransız kuruluşu tarafından Aziziye ocağında başlatılmıştır. Türkiye'de bilinen ve işletilmekte olan borat yatakları Balıkesir, Bursa, Kütahya ve Eskişehir illerini içine alan dar bir bölgede toplanmıştır. Yataklar mineraloji ve genel jeoloji açısından büyük benzerlikler gösterirler. Borat yataklarını içine alan karasal Neojen hemen her yerde taban kireçtaşları ile başlar, tüflerle ara katkılı marnlı-killi boratlı serilere geçer ve üst kireçtaşları ile örtülüdür. Alt kireçtaşı serisi Miyosen, üst seriler Pliyosen yaşlıdır." açıklamalarında bulundu.

Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Nezihi Köprübaşı, son olarak bor madeninin araçlarda kullanılabilir olup olmadığına ilişkin konuşarak, "Bor bu aşamada, hafif bir element olması sebebiyle roket yakıtlarında oldukça önemli bir materyal olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, yanma sıcaklığı en yüksek olan elementtir. Bu nedenle hava ve uzay araçlarında yakıt olarak düşünülmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar bor bileşiklerinin, hidrojen depolama ve üretiminde kullanılan bir enerji kaynağı konumuna getirmektedir. Bu nedenle, borun, hidrojen ve yakıt pili teknolojileri için önemi giderek artmaktadır." ifadelerini kullandı.

Haber: Berkan ALAN (Radyo K.İ.)