Dünyayı ve Türkiye'yi yoğun şekilde etkisi altına alan Koronavirüs ile mücadele kapsamında çalışmalar yapan Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi, hastane bünyesinde kurulan laboratuvarlarda, iyileşen kişilerden alınacak plazmalarda bulunan antikorlar, kritik durumda olan hastaların tedavisinde kullanılacak.

Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ndeki laboratuvarlarda Koronavirüse karşı antikor tedavisine başlanacak. İyileşen kişilerden alınan plazma örneklerinden ayrıştırılan antikorların hastaların bağışıklık sistemine verilerek vücudun savunma mekanizması geliştirmesini sağlamayı amaçlayan tedavi yöntemi, hastalığı solunum cihazına bağlı olarak kritik şekilde geçiren kişilerin iyileştirilmesini amaçlıyor. Koronavirüsün henüz kesin bir tedavisinin olmadığını söyleyen Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü, uygulanacak tedavi yöntemi ile ilerleme kaydetmeyi umduklarını söyledi.

Kocaeli Üniversitesi'nden Koronavirüs'e Karşı Antikor Tedavisi
9 Nisan 2020
Kocaeli Üniversitesi
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
E-GAZETE
Haber Merkezi
Çok kritik duruma gelen hastaların yüzde 50'sinin hayatını kaybettiğini söyleyen Prof. Dr. Sadettin Hülagü, "Herkese test yapılmıyor. Bu çok önemli. Hastalık semptomları gösterenlere test yapılıyor. Karantina kısmı da insandan insana bulaşmasını önlemek için çok önemli. Hastalığı taşıyanların yüzde 30'luk bir kısmı hiçbir semptom göstermiyor. Burada bize çay getiren kişiden sokakta dolaşan herhangi bir insana kadar hepsinin taşıyıcı olma özelliği var. Hastaların yarısından fazlası ise hafif ve orta şikayetler ile başvuruyor. Bu kişiler herhangi bir tedavi gerekmeden ya da uygulanan basit tedaviler ile normal hayatlarına dönüebiliyor. Asıl önemli olan ise, ciddi semptomları olan yüzde %10'luk hasta grubu ve bunların yanında çok kötü durumda olan yüzde 5'lik kritik hasta grubu. Kritik sürece girip entübasyona geçen hastaların yüzde 50'den fazlası hayatını kaybediyor. Bu hastalığın şuan için spesifik bir tedavisi yok. Böyle bir tedavi olmadığı için de geçmiş dönemde AIDS ile ilgili, diğer hastalıklar ile ilgili kullanılan anti viral ajanlar burada değerlendiriliyor. Sıtma tedavisinde kullanılan ilaçlar kullanılıyor. Ama bunların hiçbiri için 'yüzde 100 bunun tedavisidir' deme şansımız yok" dedi.

"Üçüncü Düzey Labaoratuvara Geçerek Virüs İzolasyonu Ve Aşı Çalışmalarına Katkı Yapacağız"
Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hülagü, antikor tedavisinin uzun süredir Hepatit B hastalarında kullanıldığına dikkat çekerek, "Aşı ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Aşı noktasında virüsün izole edilmesi lazım. Bunun için üçüncü düzey laboratuvar gerekiyor. Önümüzdeki günlerde yapacağımız altyapı çalışmaları ile birlikte biz de üçüncü düzeye geçip virüs izolasyonu ve aşı çalışmalarına katkı yapacağız. Yanlış hatırlamıyorsam dünyada ilk kez 1890'lı yıllarda difterili hastalarda ilk virüs izole edilmiş. Bu hastalığın atlatılmasında önemli rol oynayan lenfositler dediğimiz vücudun savunma organları tarafından oluşturulan antikorlar var. Bu koruyucu özelliği olan antikorlar hastalığı önlüyor. Biz zaten Hepatit B'li hastalarda da bu yöntemi uzun zamandır kullanıyorduk. Ama Hepatit C'de koruyucu özelliği olmayan antikorlar üretiliyor. Burada koruyucu olduğuna dair çalışmalar var. Elimizde çok veri yok. Çin'de yapılan 5 vakalık bir çalışmada, yoğun bakımdaki bu tip plazma immün tedavisi uygulanan hastaların 3 tanesinin geri döndüğü belirtiliyor. Diğer 2 hasta ile ilgili henüz bir yayın vermediler. Burada anlıyoruz ki, bu plazma tedavisi özellikle entübasyon safhasına geçmeden önce çok önemli" şeklinde konuştu.

"Hastalık Hızlı Şekilde İlerliyor"
Hastalığın insan vücudunda çok hızlı ilerlediğini ifade eden Prof. Dr. Hülagü, "Süreç çok hızlı ilerliyor. Herhangi bir öksürük gibi basit semptomları olan hastada 2 ile 5 gün sonra akciğer filmi çekildiğinde tamamen buzlu cam manzarası görülebiliyor. Ardından bir iki gün sonra da hasta ventilasyona bağlanıp ciddi bir şekilde ölüme doğru gidiyor. Hastanın o sürece geçmemesi için bu plazma tedavisinin, yani konvelasan plazma dediğimiz tedavinin uygulanabilirliği çok mantıklı. Aşının amacı da bu zaten. Aşı ile insanların bağışıklık sistemini uyarıp antikor oluşumunu sağlıyoruz. Biz süratli şekilde Koronavirüs hastalığını atlatmış olan insanlardan elde edeceğimiz plazmalardaki antikorlar sayesinde, o kritik sürece geçiş yapan hastaların geçişini engelleyebilirsek, bu hastalığın tedavisine çok büyük bir katkı yapmış olacağız" dedi.

"Gönüllü Olarak Gelip Plazma Vermeleri Gerekiyor"
Tedavinin uygulanabilmesinde gönüllü plazma bağışının önemini vurgulayan Prof. Dr. Sadettin Hülagü, "Buradaki en önemli nokta, hastalığı atlatmış olan kişilerin gönüllü olarak gelip plazma vermeleri gerekmesi. Bu işlem normal kan vermek ya da kan alma işlemi gibi değil. Hastalığı atlatmış kişinin bir kolundan kanı alıp, plazmadaki antikorlar makine yardımıyla alındıktan sonra kişiye kendi kanını geri veriyoruz. Bu işlemi bir kişi haftada 2 kez yapabilir. Antikorlar alınınca kişinin bağışıklık sisteminin zayıflaması veya hastalığın tekrarlaması gibi bir durum söz konusu değil. Bir kişinin bu işlemi 30'un üstünde gerçekleştirerek, plazma verebileceği noktasında Çin'den gelen çalışmalar var." ifadelerini kullandı.

"Bu Tedavi İle Hastalığına Karşı Başarılı Sonuçlar Alacağımıza İnanıyorum"
Prof. Dr. Sadettin Hülagü bu tedaviyi kritik sürece giren hastalara uygulayacaklarını söylerek, "Hastaların büyük bir kısmı, uyguladığımız basit tedavilerle ve elimizdeki diğer antiviralleri devreye sokmamızla iyileşebiliyor. Kritik sürece giren hastalarda ise hastalar entübasyona girmeden veya entübasyonda olan başlangıç dönemindeki hastalara, plazmalardan alacağımız antikorlarla uygulayacağımız bu tedavi ile hastalığına karşı başarılı sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Sağlık müdürlüğünden aldığımız listeye göre, bu hastalığı atlatmış olan kişileri Üniversitemiz hastanesine davet ederek, hastalıklarının olmadığını teyit etmek için PCR ile teknik bir analiz yapacağız ve analizin sonucuna göre yaklaşık iki saat sürecek bir işlemle bu kişilerden kan alacağız. Olabilecek her türlü riski önlemek için de aldığımız kanlardan topladığımız antikorları da bir ışın testinden geçireceğiz. Bunun da belli şartları var. A, B ve O grubu kanları herkesin kendi kan grubuna göre vererek böyle bir tedaviyi başlatmış olacağız." sözleriyle tedavinin uygulanma yöntemini anlattı.