Birleşmiş Milletler'e üye 156 ülkede aynı tarihlerde farkındalık çalışması yapılan özel bir hafta olarak kabul edilen 10-16 Mayıs Engelliler Haftası kapsamında Kocaeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı aynı zamanda Engelliler Araştırma ve Uygulama Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Elif Karagün ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Kocaeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Engelliler Birimi sorumlusu Doç. Dr. Elif Karagün engelli kavramının ne olduğunu ifade ederek konuşmasına başlayarak,
"Engelli kelimesi 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanunda fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen birey olarak tanımlanmıştır. Engelli terimi kullanıldığında bazen insanlar eleştirebiliyor ve özel bireyler ifadesi kullanmak gerektiğinden söz ediyorlar. Şunu belirtmekte yarar var. Özel gereksinimli bireyler olarak da ifade edilebilir Ancak kanun ve yönetmeliklerde engelli kelimesi kullanılarak açık tanımı yapıldığından ve sağlık raporlarında da engelli kelimesi olarak geçtiğinden özellikle resmi açıdan kullanmak gerekiyor.
Yaşamı Hep Birlikte Sırtlayarak Engelleri Aşmak Mümkün
9 Mayıs 2021
Engelliler Haftası, hayatın getirdiği engellere ek olarak sosyal yaşamda da pek çok zorlayıcı davranışlara maruz kalan engelli bireylerin, sorun ve taleplerini gündeme getirmek ve farkındalık oluşturmak için düzenlenmekte ve bu hafta boyunca; engellilik sorunu, engelliliğin önlenmesi ve engellilerin eğitimi, engellilerin toplumsal yaşamdaki sorunlarının tespit edilerek çözüm üretilmesi, ayrıca bu konularda farkındalık oluşturulmasının amaçlanıyor. " ifadeleriyle Engelliler Haftasının erişilebilir yaşam için bilinç ve farkındalık arttırmak amaçlı düzenlendiğini ve kutlama olmadığını bilmek gerektiğini vurguladı.
Engelli Bireyler İçin En Önemli Nokta Erişilebilirliktir
Engelli bireyler için özel kurum ya da kamuda yapılması gerekenlerden bahseden Doç. Dr. Elif Karagün,
"Engelli bireyler için en önemli nokta erişilebilirliktir. Erişilebilirlik (ulaşılabilirlik); herkesin istediği her yere ve her hizmete bağımsız ve güvenli olarak ulaşabilmesi, bunları kullanabilmesidir. Erişilebilirlikle ilgili olarak yapılacak çalışmaların neler olduğuna ilişkin Kanunların mevcut olduğu görülür. Kurumlar erişebilirlik için Kanun ve yönetmelikleri uygulasa aslında pek çok sorun giderilmiş olacaktır.
Bu Kanun ve yönetmeliklere bakıldığında; resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları, gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ile büyükşehir belediyeleri ve belediyeler tarafından şehir içinde sunulan ya da denetlenen toplu taşıma hizmetlerinde erişilebilirliğin sağlanmasının izlenmesi ve denetlenmesine yönelik detayları içerdiği görülmektedir.
Toplumda yapılan, sosyal devlet olmanın gerektirdiği sonuçlardan bir tanesi engelli bireylere pozitif ayrımcılık uygulanması olarak belirtilmektedir. Ülkemizde de; engellilere maaş bağlanması, vergi istisnaları ya da istihdam teşvikleri gibi ayrıcalıklar yasalarla mevcuttur.
Kurumlar açısından bakıldığında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından mekansal düzenlemeler açısından; Erişilebilirlik İzleme Ve Denetleme Formları kitapçığı hazırlanmıştır. Bu kitapçık kurumlar için rehberlik etmektedir. Bu kitapçıkta; Binalar, açık alanlar, yaya kaldırımları, duraklar, otoparklar, halka açık telefon kulübeleri, halka açık tuvaletler, kent parkları, Sürücü Koltuğuna İlave Olarak Sekizden Fazla Koltuğu Bulunan ve Yolcu Taşımak Amacıyla Kullanılan Araçlar, Raylı Sistem Taşıtları, Gemiler tüm alanlarda erişilebilirlik standartları açıklanmıştır.
Bu kitapta yer alan formların doldurulması suretiyle tespit edilen erişilebilirlik eksikliklerinin giderilmesi için öncelikle erişilebilirlik standartlarında yer alan ölçütlerin sağlanması için kitapta yer alan ölçütler kullanılmalıdır. Ayrıca Ülkemizde Türk Standardları Enstitüsünün erişilebilirlik ile ilgili yayımladığı standartlara da bakılması gerekir.
Ayrıca günümüzde çevrimiçi ortamda erişilebilirlik de önemli olmuştur. Covid-19 Pandemisinin olduğu bu süreçte engelli bireyler de pek çok hizmete uzaktan erişim sağlayacakları için Kurumların web Sayfalarında Avrupa Birliği web Erişilebilirlik standardını uygulaması önemli olmaktadır.
Yine mekansal düzenlemelerin yanında eğitim ve hizmet alanlarında erişimi destekleyici çalışma ve yasal düzenlemeler de mevcuttur. Yükseköğretimde eğitime erişilebilirlik, Özel yetenek sınavı ile alım yapan yerlerde kontenjan ve engelliler için yapılan uygulama çalışmaları mevcut." şeklinde konuşarak konu kapsamında yürütülen çalışmalar hakkında bilgiler verdi.
İnsan Olmanın Sorumluluğu İçinde Hareket Etmek
Birey olarak engellileri anlamamız ve bir insanın hayatta yaşayabilmesi ile ilgili temel hakları olduğu bilincini taşımamız gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Karagün,
"Bir insana evrensel haklar açısından bakıldığında; yaşamak için temel haklarından olan, eğitim alma, sosyal yaşama katılma, sağlıktan yararlanma, seyahat etme hakkı gibi pek çok haklar her insan için vazgeçilmezdir. Bu haklar göz önüne getirildiğinde ve eğer bir insan bu haklara erişimde zorluklar, engellenmeler yaşıyorsa, farklı meslek alanlarından bir insan ve bu erişim noktalarında çalışan uzmanlar olarak gereğini yapmamız gerekir.
Eğer ben bir öğretmensem ve öğrencim eğitimde; kitaba, araç gerece, derse vb konularda erişim sorunu yaşıyorsa gereğini yapmam gerekir. Bazen koşullar zorlayıcı olabilir. Ancak ne olursa olsun bu sorunu çözme konusunda sahiplenmek bile toplumda genel erişim açısından önemli bir anahtar olacaktır. Ne olursa olsun uzmanlığımızın olduğu mesleki konularda duyarlılıkla bakarak, sempati değil empati kurarak çözüm üretmede adım atmamız gerekir. Empati karşımızdakini anlayarak işlevsel çözüm üretir. Ancak sempati duyguyu yaşamayı getirdiği için acıma duygusunu öne çıkartır. Bu nedenle empatik yaklaşarak çözüm üretmemiz gerekir. Ben bir birey olarak, meslekte uzmanlığın ötesinde insan olmanın sorumluluğu içinde hareket etmeliyim. Eğer bir yönetici isem ve kurumumda erişim konusunda güçlük var ise iyi bir yönetici ve insani duyguyla ne olursa olsun çözüm odaklı yaklaşarak gereğini yapmam gerekir.
Bizler ne yazık ki olayları, insanın hakları açısından bakmak yerine önceliği kendimize veriyoruz. Soruna bir gün biz de engelli olabiliriz ihtimalini düşünerek hareket ediyoruz. İnsan olarak bu ihtimalin 0 olduğu durumda bile her insanın yaşama hakkı olduğu, yaşam içerisinde işlevsel olabilmek için de erişim sağlanmasının zorunlu olduğunu bilmemiz gerekir. Bu bilinci geliştirdiğimizde de sorun çözümünde daha aktif ve daha rasyonel yaklaşmış oluruz. Aslında erişim konusu yasalarla zorunlu hale getirilmesine rağmen hala yeni yapılan binalarda erişilebilirlik yok. Her meslekte empatik yaklaşım ve ergonomi çalışılmalıdır. Yani, ürettiğiniz hizmet veya ürün tüm kullanıcılara uymuyorsa ürettiğiniz hizmet veya ürünün kalitesi ve işlevselliğini sorgulamanız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Kocaeli Üniversitesi Olarak Birçok Proje Gerçekleştirdik
Kocaeli Üniversitesi olarak engellilere dönük yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Karagün şunları kaydetti:
"Üniversitemizde Engelliler Araştırma ve Uygulama Birimi olarak yüz yüze eğitim sürecinde farkındalık geliştirici pek çok sosyal sorumluluk proje çalışmaları yürüttük. Bunlardan birkaç örnek verecek olursak; “Satranç Arkadaşım” projesiyle tüm engel gruplarını ve engelli engelsiz bireylere iki aylık satranç eğitimi ve arkasından büyük bir satranç turnuvası gerçekleştirerek; herkesin bir potansiyeli olduğu ve potansiyelinin gelişimine fırsat verilmesi halinde pek çok şey yapılabileceği farkındalığı geliştirmeyi amaçladık.
“Benimle Oynar mısın” sosyal sorumluluk projesi kapsamında, Spor Bilimleri Fakültesi öğrencileri ile İzmit İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okulların bünyesinde faaliyet gösteren özel eğitim sınıflarında beceri, koordinasyon içeren oyun öğretimi yaptık. Ardından Üniversite kampüsünde festival düzenlenerek engeli olan ve olmayan öğrenciler eşleşerek oyun oynandı, standlar açılarak engelli bireylerin yaşamları hakkında üniversitede okuyan ve gelecekte meslek insanı olacak kişilerde farkındalık geliştirilmeye çalışıldı.
Yaptığımız projelerden bir diğeri olan “Soframı Açıyorum Aşımı paylaşıyorum” sosyal sorumluluk projesiyle görme engelli üniversite öğrencilerine yemek eğitimi verilerek bağımsız hareket desteği vermiş olduk. Eğitim sonunda engelli öğrencilerin öğrendikleri yemek ürünleriyle üniversite yönetiminden bir gruba iftar yemeği hazırlanarak projeyi tamamladık.
Pandemi sürecinde de projelerimize ve engelli öğrencilerimize uzaktan eğitimde karşılaştıkları sorunları belirleyerek çözümler üretmeye devam ediyoruz. Bu açıdan kariyer planlamaları konusunda eğitim destekleri veriyoruz.
2019 yılında, Kocaeli Üniversitesi öğrenci ve çalışanlarının görme engelliler için kitap seslendirmesi hakkında farkındalık ve duyuruları içeren “Bir ses ver” sosyal sorumluluk projesi başlattık. Bu proje kapsamında 250’den fazla kitap seslendirilmesini sağladık. Engelli bireyler için sosyal, kültürel, spor ve sanat rehberi hazırlanması konusunda düzenlediğimiz Erişilebilir Kocaeli rehberinin hazırlanması projesinde de şuan son aşamaya geldik."
2021 Engelsiz Üniversite Turuncu Bayrak Ödülü Kocaeli Üniversitesi'ne
Pandemi sürecinde kitap seslendirmelerine devam ettiklerini belirterek sözlerine devam eden Doç. Dr. Karagün,
"Seslendirilen kitaplara ait ses kayıtları Umuttepe Merkez Kütüphanemizde arşivlendi. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Sadettin Hülagü’ye destekleri için teşekkür ediyoruz. Rektörlük görevi öncesi Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürlüğü sırasında görme engelliler için dijital araçlar ve Braile baskı araçlarının alınmasını sağlamıştır. Şimdi de sesli kütüphane oluşturulabilmesi için server alınması ve görme engelli öğrencilerimizin uzaktan erişebilecekleri sesli kütüphane oluşturulmasını desteklemiştir. Sesli kütüphane alt yapı-yazılım çalışması sürüyor. Ayrıca Kütüphane binamız tüm engel grupları için erişilebilir hale getirildi ve bu konuda YÖK'ün her yıl verdiği Engelsiz Üniversite ödüllerinden 2021 Yılı mekansal erişilebilirlik ödül kategorisinde Umuttepe Kütüphanemiz turuncu bayrak ödülünü aldı. Bu konuda destek veren başta Sayın Rektörümüze, Rektör yardımcılarımıza, Yapı işleri Daire Başkanımız ve ekibine, Kütüphane Daire Başkanımız ve ekibine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
Yine işitme engelli bireylerin toplumda eğitim, sağlık ve sosyal yaşamdan yararlanma sürecinde hizmetlere etkin erişebilmeleri ve kendilerini anlayan meslek insanlarının olması açısından üniversitemiz personeli ve öğrencilerine işaret dili eğitimleri hazırladık. Yaptığımız duyuruya bir hafta içerisinde 500 kişilik başvuru oldu. 100 kişilik ilk gruba eğitim verdik. Pandemi sürecinde bazı sağlık sorunları nedeniyle 2. 100 kişilik grubun eğitimleri bayram sonrası başlayacağız.
Yine Toplumdaki engelli bireylere yönelik Büyükşehir Belediyesi ile çeşitli ortak projelerimiz oldu. Bunların en güzel örneği E-KPSS sınavına girecek kişilere sınav stresi ile baş etme hakkında görsel ve işaret dili çevirisi de yapılmış bir video hazırlayarak Youtube üzerinden erişime sunduk. Sosyal medya üzerinden duyurusunu yaptık, bin kişinin üzerinde izlenme oldu. Ayrıca çok olumlu dönüşler aldık" şeklinde konuştu.
Dayanışma Toplumuyuz ve Bu Ruhumuzu Hep Canlı Tutmalıyız
Kocaeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı aynı zamanda Engelliler Araştırma ve Uygulama Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Elif Karagün son olarak konuyla ilgili öneri ve tavsiyelerde bulunarak,
"Hepimiz bir şekilde; evde, işte bulunduğumuz tüm ortamlarda bazı sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Ancak bu olağan sorumluluklarımız dışında hayata ne kattığımıza bakmak gerekir. Yaşadığımız hayata karşı sorumluluğumuzu gözden geçirmek gerektiğini ve sağlıklı ortamlar, temiz hava, erişilebilir bir toplum ve erişilebilir bir hayat, bağımsız bireyler için el birliği ile sosyal sorumluluk projelerine yönelmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Ülke olarak dayanışma toplumuyuz ve bu ruhumuzu hep canlı tutmalıyız. Bu düşünce ile yüz yüze eğitimlerde bu bilincin artması ve duyarlılık gelişmesi açısından derslerimde sosyal sorumluluk projelerini ödev olarak veriyordum. Öğrenciler de bu projeleri yaptıktan sonra hayata daha farklı baktıklarına ilişkin geri dönüşler sağlıyorlardı. Öğrencilerden aldığım bu geri dönütler nedeniyle okullarda; ilkokul, ortaokul, lise ve yükseköğretimde sosyal sorumluluk projeleri zorunlu olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sosyal sorumluluk bilinci taşırsak, ürettiğimiz hizmet veya ürünü de erişilebilir kılarız. Bu farkındalık olduğu sürece ve yaşadığımız dünyayı sahiplendiğimizde hayata erişimde bir zorluk olsa bile çözüm odaklı olmamız sayesinde çözümler hep üretilir.
Günümüzde oturup sorunları eleştirmek yerine aktif birer vatandaş olarak hayata katkı sunma zamanı. Hep beraber yaşamı sırtlayalım. İşimizi yaparken yaşam içerisinde bireysel farklılıklar olduğunu göz önüne alalım. Daha planlama aşamasında empatik yaklaşarak ve erişilebilir işler üreterek tüm bireylerin haklarını kullanabildikleri erişilebilir bir hayat sunalım." cümleleriyle konuşmasını sonlandırdı.