Kocaeli Üniversitesi
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
E-GAZETE
Haber Merkezi
"Deprem Ciddiye Alınmalı"
Deprem şiddetine de değinen Kurtuluş, depremin şiddeti ile büyüklüğünün karıştırıldığını kaydetti. Deprem dalgaları yüzeyi sarstıktan sonra yüzeydeki evlerin ve binaların zarar görmesinin depremin şiddetini oluşturduğunu söyleyen Kurtulmuş, depremde oluşan maddi hasarların tamamının deprem şiddeti kapsamına girdiğini kaydetti. Depremin büyüklüğünün ise deprem dalgalarının genliklerine bakılarak yapılan ölçüm olduğunu belirten Kurtulmuş, şiddetin yıkımdan büyüklüğün ise matematiksel hesaplardan oluşan kavramlar olduğunu söyledi.

Deprem çeşitleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Cengiz Kurtuluş "Üç çeşit deprem vardır, bunlardan bir tanesi tektonik depremdir. Tektonik depremler levhaların birbirine sürtünmesi veya basınç yapması şeklinde oluşur. Diğer deprem türü olan çöküntü depremleri ise karstik alanlarda yağmur sularının çatlaklardan girmesiyle oyuklar oluşur ve sallantı meydana getirir. Son tür olan volkanik depremler ise volkanların püskürmesi esnasında yer sarsıntısı oluşturan depremlerdir" dedi.

Prof. Dr. Cengiz Kurtuluş depremlerin oluşmasını önceden tahmin edebildiklerini söyleyerek, çeşitli istatistiklerle depremlerin tahmin edilebileceğini kaydetti. Tahminlerin kesin sonuç vermediğini belirten Kurtulmuş, istatistiklerin değerlendirildikten sonra sürekli takip edilmesi gerektiğini ifade etti. Kurtulmuş, jeofizikçilerin görevinin depremin kesin tarihini değil depremin yaklaştığı vakti söylemeleri gerektiğini belirtti. Depremler oluşmadan önce gökyüzünde mavi, yeşil ışıklar olduğunu söyleyen Kurtulmuş su seviyelerinin düşmesi ve su sıcaklığını artması deprem öncesi oluşan doğa olayları olduğunu kaydetti.

Kocaeli Üniversitesi'ndeki öğrencilere deprem hakkında verilen eğitime de değinen Cengiz Kurtuluş "Öğrencilerimize hem teorik hem de pratik eğitim veriliyor. Teorik uygulamalar çok önemli ancak bu teorik uygulamaların pratik olarak verilmesi de daha önemli. Jeofizik bölümünde 25 tane deprem istasyonu var ve istasyondan gelen veriler sürekli derslerde inceleniyor. Bunun yanı sıra yerel zemin koşullarını araştırıyor, yer altı su seviyesi durumuna bakıyoruz. Depremin büyüklüğünün ne kadar olabileceği, kentsel dönüşümde kaç kat izin alınması gerektiği gibi konularda da çalışmalarımız devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de deprem konusunda halkı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın aydınlattığını belirten Cengiz Kurtuluş, AFAD'ın halka en fazla yardım eden kuruluş olduğunu kaydetti. Cengiz Kurtuluş AFAD'ın çeşitli kurslar düzenleyerek halkı deprem konusunda eğittiğini ve bilinçlendirdiğini söylerken, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Üniversitesi ve AFAD işbirliğinde Kocaeli'de çalışmalar yapılacağını ve bu çalışmaların İzmit'te başlayacağını kaydetti.

Deprem için üretilen projelerden bahseden ve deprem konusundaki farkındalığı arttırmak için yapılan çalışmalara değinen Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cengiz Kurtuluş "Bizim yaptığımız çalışmalar zemin çalışmalarına yönelik oluyor. Deprem öncesi alınması gereken önlemler ve deprem sonrası hasarın tespit edilmesi konusunda çalışıyoruz. Yeni projeler üretip TÜBİTAK'a sunuyoruz. Sanayi şehirlerinde deprem için önceden deprem eğitimi senaryoları oluşturulmalıdır. Sivil toplum örgütlerinden mali örgütlere kadar hepsinin bu çalışmalara katılması ve desteklemesi gerekiyor. Depremlerin unutulmaması ve kaderciliğin daha az olması gerekiyor" ifadelerin sözlerine ekledi.

Haber: Recep Balcı (Radyo K.İ)
Fotoğraf: Veysel Arnus (Radyo K.İ)

Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama Radyosu Radyo K.İ.'nin haber aktüel programı Güne Bakış'ta "1-7 Mart Deprem Haftası" hakkında konuşuldu. Helin Kaya ve Mesmi Özer Korkutan'ın sunduğu Güne Bakış programına Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cengiz Kurtuluş konuk oldu.

Sözlerine depremin tanımından bahsederek başlayan Kurtuluş "Taş kürenin altındaki mantonun üst kısımları soğuk olduğundan yoğunluk artar ve taş küredeki materyaller aşağıya doğru hareket eder. İç çekirdeğe yakın olan yerlerde de ısı fazla olduğundan yukarı doğru hareket eder ve bu hareketler taş küre üzerindeki levhaları harekete geçirir. Bu levhalar birbirlerine sürterek veya basınç uygulayarak dalgalar oluşturur. Bu dalgalarda yeryüzünde sarsıntı oluşturur yani deprem gerçekleşir" ifadelerini kullandı.