Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkiler Birimi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Uzmanı Doç. Dr. Ali Poyraz Gürson, Gizem Uçar ve Buse Karakulak'ın sunumuyla Güne Bakış Programına konuk oldu.
"Türkiye Her Alanda Mücadele Vermekte"
İdlib'in Türkiye ve Suriye için stratejik önemine değinen Doç. Dr. Gürson, "2010 yılından itibaren muhaberat ve KGB(Rus İstihbarat Gizli Servisi) işbirliğini vurgulayan Suriye hakkında dört kitap yazdım. Bunların güncellediğimiz İtalyanca ve Rusça versiyonlarını da çıkarttık. Türkiye, özellikle bu göçü güvenli hale getirme, barışın tesisi ve terörle mücadele konusunda bu bölgeye mecburen Uluslararası Hukukun 51. maddesine istinaden müdahale etmek durumunda kaldı. Burada kontrol noktalarımız bulunmaktaydı. Fakat daha sonra Rusya'nın desteğiyle bu kontrol noktaları rejim güçlerinin eline geçmişti. İki gündür bildiğiniz üzere 'Bahar Kalkanı Harekâtı' başarıyla devam etmektedir. Gerek İdlib'de barışın tesisi, gerek bu kontrol noktaları ve İdlib'in geri alınması, gerekse 911 kilometrelik sınırımız olan Suriye ile bundan sonraki M4-M5 denilen yollara kadar olan ve 32 kilometrelik bir alanı kapsayan bölgede göçü güvenli hale getirmek için Türkiye mücadelesini veriyor." ifadelerini kullandı.
Şefkat Elini Yine Türkiye Uzatıyor
2 Mart 2020
"Şefkat Elini Yine Türkiye Uzatıyor"
Doç. Dr. Gürson, Türkiye'nin bir göçmen oteli olmadığını vurgulayarak, "Biz göçmenleri Avrupa'ya zorla göndermiyoruz. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un açıklamalarına göre Avrupa'ya geçen göçmen sayısının 100 bine yakın bir rakam olduğunu biliyoruz. Burada yıllardır bir insanlık dramı yaşanıyor. Çocuk, kadın, hamile ve yaşlılar ülkemizde barınıyordu. Biz onları zorla ülkemizde tutamayız. Neticesinde Türkiye onları gitmeye teşvik eden bir politika da izlemiyor. Fakat onların o bölgeye geçmesini de engelleyemezsiniz. Bu durum benim aslında yıllardır dile getirdiğim bir fikirdi. Tabii bu şu tip handikapları da beraberinde getirmekte. Zaten göç ile birlikte yaşayan bir ülkeyiz. Bu aynı zamanda Afganistan'dan, Pakistan'dan gelebilecek göçü, batıya doğru çok kolay ulaşılıyor gibi bir algı oluşturup daha büyük bir göçmen havuzuna dönüşmesine de yol açabilir. Tabii ki bütün devletler tecrübesini ortaya koyuyor. Ona yönelik tedbirlerde doğu ya da güney sınırlarında alınacaktır. Tabii burada göçmen miktarı arttıkça Yunanistan'a milyonların baskısı da artıyor. Aslında bu durum Avrupa Birliği'nin kararlarını da tekrardan gözden geçirmesini getirecektir. Burada büyük bir insani dram var. Bildiğiniz gibi mart ayına girdik ama hava çok soğuk. Dolayısıyla onlara şefkat elini yine biz uzatacağız. Çünkü karşı tarafın sürekli gaz sıktığı, havaya ateş ettiği bir ortamdan bahsediyoruz ki Midilli Adası başta olmak üzere diğer adalar çok ciddi sorunlarla anılıyordu. Yeni akım ile beraber aslında yunan adalarında daha büyük sorunlar izleyeceğiz." diye konuştu.
"Sosyal Medya Kara Propagandaya Müsait"
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkiler Birimi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Uzmanı Doç. Dr. Ali Poyraz Gürson, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından başlatılan 'Bahar Kalkanı Harekâtı' hakkında bilgilendirmelerde bulunarak, "27 Şubat günü bildiğiniz üzere başta 33 olarak açıklanan daha sonra artan rakamlardaki şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Dolayısıyla 27 Şubat günü gerçekleştirilen saldırı sonrası bu yığınaklanma zaten tamamlanmak üzereydi. 1 Mart 2020 itibari ile de biz Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar'ın ağzından Bahar Kalkanı Harekâtı'nın başladığını işittik. Bundan sonraki süreçte devlet büyüklerinden gelecek olan açıklamaları beklemek durumundayız. Burada bir de kara propagandaya dikkat çekmek isterim. Çünkü demokrasinin bu sıvı halinde şu an sosyal medya beşinci güç olarak çok etkili bir yer tutuyor hayatımızda. Burada, biz ülkemize, askerimizin ayağına taş değmesini istemezken, ülkemizin başarılı olmasını isterken başka şekilde algılanabilecek, anlaşılabilecek bir yığın iletiyi de maalesef sosyal medya ortamında görebiliyoruz." diyerek sözlerini sonlandırdı.
Haber: Ömer Can Koç (Radyo K.İ.)