Güne Bakış'ta "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı" hakkında konuşuldu. Helin Kaya ve Çağdaş Dandan'ın sunduğu Güne Bakış programına bugün Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esma Torun Çelik konuk oldu.

Konuşmasına 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hakkında bilgi vererek başlayan Esma Torun Çelik, "Cumhuriyet denildiği zaman aklımıza ilk olarak okul kitaplarımızda da denildiği gibi "Halkın kendi kendini yönetme biçimi" olduğu gelir ama Cumhuriyet'i bu kadar dar kapsamlı olarak tanımlayamayız. Cumhuriyet, çok daha kapsamlı bir yaşam şeklidir. Cumhuriyet halkın kendi yöneticilerini seçmesinin yanında halkın kendi yöneticilerini denetleyebilmesini de sağlamaktadır. Cumhuriyet rejimi 19. Yüzyıl sonları ve 20. Yüzyıl başları itibarı olarak düşünüldüğünde en ileri rejim olarak değerlendirilecektir ve halkçılık ile demokrasiyi içine almaktadır. Genel olarak bakıldığında Cumhuriyet kavramı Demokrasi kavramına da karşılık gelmektedir. Günümüzde hala daha Cumhuriyet'ten daha iyi bir yönetim rejimi bulunamamıştır" dedi.

Kocaeli Üniversitesi
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
E-GAZETE
Haber Merkezi
"Cumhuriyet Kapsamlı Bir Yaşam Şeklidir"
Konuşmasının devamında Cumhuriyetin ilanının tarihçesine değinen Doç. Dr. Torun Çelik , "29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyet bir anda ilan edilmemiştir. İlk olarak 19 Mayıs 1919'da Amasya Genelgesinde halkın kendi geleceğine kendisinin karar vermesi kabul edildi. Arkasından Erzurum ve Sivas kongrelerinde Milli İradenin hakim kılınmasının esas olduğu ifade ediliyor. Daha sonrasında açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi de bunun tam olarak gerçekleştirdiği bir anlayış oluyor. Halkın ilk olarak parlamenter meclis sistemini tanıması ise 1919'a gelene kadar da Osmanlı son döneminde de görülüyor. Senedi İttifak'ta Tanzimat Fermanı'nda 1. Meşrutiyette ve özelliklede 2. Meşrutiyetin ilanı sürecinde parlamentonun bugünkü anlamda bildiğimiz parlamento sistemine dönüştüğünü görüyoruz. Bu dönemde yaşanan savaşlar dolayısıyla halkın parlamenter sistem rayında gitmese de milletin bu dönemde bunu tecrübe etmesi son derece önemli bir kazanım olduğunu görüyoruz. Kurtuluş Savaşı'nın başlamasından itibaren halkın kendi kendisini yönetmesidir ve bunun tek bir amacı vardır; Sadece işgali sonlandırmak değil aynı zamanda da ulusal egemenliğe dayalı bir Türk Devleti kurmaktır" ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Esma Torun Çelik, Cumhuriyetin ilanının Türk tarihi açısından önemine değindi. Çelik, "İslam öncesi toplumunda kurultayın olması bir anlamda Hakanın otoritesini sınırlayan ve kararlarını almasını sağlayan yardımcı bir kurum olarak var olmasını sağladı. Buda bireylerin herhangi bir şekilde yönetime katılmasının da önüne geçmiştir. Türk halkı da kendi iradesini ortaya koyabilmek için epeyce mücadele vermiştir. 19. Yüzyıl sonları itibarı ile bakıldığında özellikle Osmanlı aydınları Meşrutiyetin daha iyi bir yönetim sistemi olduğunu düşünmüşlerdir. Bu dönem içerisinde halkın iradesini yansıtamaması da yönetim anlamında ciddi zafiyetlere, tek adam otoritesi ve isteğine göre ilerleyen bir yönetime neden olacaktır. Böyle toplumların gelişmesinin önünde büyük bir engel olarak ortaya çıkacaktır.19. Yüzyıl Osmanlı tarihini incelemek bu noktada ne kadar büyük yanlışlar yapıldığını görmek yönünden oldukça iyi bir kaynaktır. Özgür insanların yetiştiği bir ülkede gelişmeden söz edilebilir. Cumhuriyetin ilanı kayıtsız şartsız millete ait olan egemenliğin yine millete geri verilmesidir" dedi.

Atatürk'ün Cumhuriyet hakkındaki düşünceleri ve gençlere öğütleri hakkında Doç. Dr. Torun Çelik, "Osmanlı son döneminde Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet düşüncesini ilk ifade eden isimlerden biridir. 1. Dünya Savaşı öncesinde Atatürk Osmanlı'nın kesinlikle yıkılacağını fark ediyor. Yıkılan devletten bir Cumhuriyet Devleti oluşturma fikri daha o dönemden kafasında oluşmaya başlıyor. 16 Mayıs 1919 da saltanatların sadece kendi koltuklarını düşündüğünü söylüyor ve Anadolu'ya geçmesiyle Cumhuriyeti kurmayı planlıyor. Sultanlığın, saltanatın korkak zayıf insanlar yetiştirdiğini Cumhuriyetin ise özgür, sorgulayıcı ve eleştirel akla sahip bilimi benimseyen bireyler yetiştirdiğini dile getiriyor. Cumhuriyetin ilanı sonrası gençlere seslenirken özellikle eğitimcilere "Cumhuriyeti biz kurduk onu siz yükseltip geliştireceksiniz" diyor. Mustafa Kemal'in Cumhuriyet düşüncesi özgür halkın istediği biçimde uygarlığa ulaştırabilecek tek rejim olmasına bağlıdır. Son olaraktan Cumhuriyetin ne olduğu sorusuna Atatürk'ün de dediği gibi adam olmaktır demek istiyorum" ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Torun Çelik, Cumhuriyet bayramının nasıl kutlanması gerektiğine de değinerek, "23 Nisan 1920 Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinin atıldığı bir tarih. Türkiye Cumhuriyeti yok edilmeye çalışan bir ulusun yeniden dirilmesinin ifadesi aslında. Ben varım ve ben var olacağım düşüncesinin ifadesi olacaktır. Bu nedenle 29 Ekim Türkiye'nin en büyük bayramıdır.1925'ten itibaren kullanılmaya başlanmıştır. 1924'te Cumhuriyet şenlikleri olarak kutlanmaya başlıyor. 1925'te ise kanun olarak çıkarılıyor ve o tarihten itibaren resmi olarak kutlanılıyor. 1933'te Atatürk "Bu Türklerin en büyük bayramı" şeklinde ifade ediyor.

29 Ekim'in şenliklerle çocuklara Cumhuriyetin ne olduğunun anlatılması gerektiğini kaydeden Esma Torun Çelik, "Özgürlüğümüzün, özgür irademizin kaynağının Cumhuriyet olduğunu açıklamalıyız. Dolu dolu kutlayıp şenlikler yapmalıyız ama bunun yanı sırada Cumhuriyeti daha da ilerilere taşımak için çalışmalıyız. Bu yarışta Cumhuriyet rejimini çok hızlı geliştirerek Türk toplumunun refah içinde mutlu bir gelecek hazırlamak içinde herkesin ben bunun için ne yapabilirim diye kendine sorması gerekiyor. Bu bayrama hepimiz sahip çıkmalıyız" dedi.

Doç. Dr. Torun Çelik, kendisi içinde bu bayramın en büyük bayram olduğunu ve Türk halkının varlık sebebi olarak değerlendirdiğini, 29 Ekimlerin coşkuyla kutlanması gereken günler olduğunu ve bu bayramın Türk bayramı olduğuna vurgu yaparak sözlerini noktaladı.

Haber: Sesil NEGİŞ (Radyo K.İ.), Fotoğraf: İsa GÜNER (Radyo K.İ.)