Ülkemizde her yıl milyonlarca insan sınavlara giriyor. İyi bir lisede okumak, hayalindeki mesleği ulaşabilmek için üniversitede istediği bölümü kazanmak veya kariyerinde ilerlemek adına onlarca sınav hayatımızın bir parçası olmuş durumda.

Hafta sonu da, milyonlarca genç hayallerine bir adım daha yaklaşabilmek ve istedikleri kariyerlere ulaşabilmek için önemli bir virajdan geçecekler. Sınava giren herkesin yaşadığı ortak durum ise sınav kaygısı. Sınav kaygısının aşırı durumda olması ise sınavda başarılı olma şansını düşürüyor. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nursu Çakın Memik, sınav kaygısının nedenlerini ve bununla baş etmenin yollarını açıkladı.

Kocaeli Üniversitesi
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
E-GAZETE
Haber Merkezi
Sınav Kaygısı ve Baş Etme Yolları
Sınav Kaygısı Nedir?
İnsan bedeninin aşırı uyarılmışlık halinin kaygıya neden olduğunu, bunun etkenin sınavdan kaynaklanma durumunda ise sınav kaygısının ortaya çıktığını belirterek sözlerine başlayan Doç. Dr. Memik, "Bir sınavda, bir sunum yaparken veya toplum önünde konuşurken, insanın kaygı duyması normal bir tepkidir. Ancak çocuğun ders-sınav başarısının düşmesini, sınava girmesini veya sürdürmesini engellediği takdirde, bu durum risk oluşturmaya başlar" dedi.

Sınav Kaygısı Neden Oluşur?
Bir çocuğun yoğun ve işlevselliği bozacak düzeyde sınav kaygısı yaşamasının nedenlerine de değinen Doç. Dr. Memik, "Mükemmeliyetçi bir kişilik yapısı varsa, etrafındaki kişilerin beklenti düzeyi yüksekse, kötü çalışma alışkanlığı varsa ya da başarıyı her şeyden önde tutuyorsa, bu kaygı ortaya çıkabiliyor. Hem kişisel özellikleri hem de çevresel faktörler bu kaygının ortaya çıkmasını etkiliyor" ifadesinde bulundu.

Sınav Kaygısının Belirtileri
Sınav kaygısı belirtilerinin fiziksel, duygusal ve zihinsel olmak üzere üçe ayrılabileceğini söyleyen Doç. Dr. Memik, çok yoğun olarak çarpıntı, terleme, bulantı, kusma, ağlama isteği, yerinde duramama, huzursuzluk, sık tuvalete gitme ihtiyacı, iştahın tamamen kapanması, yüzde kızarma, baş ağrısı gibi etkenlerin fiziksel belirti olduğunu, daha depresif bir ruh hali ortaya çıkması, çaresizlik umutsuzluk, çok yoğun sinirlilik halinin duygusal belirtiler arasında yer aldığını ve 'geleceğinin kalmadığı düşüncesi, ya yapamazsam ya beceremezsem annemin yüzüne nasıl bakarım' gibi düşüncelerin ise sınav kaygısının zihinsel belirtilerinden bir kaçı olduğunu aktardı.


Sınav Kaygısıyla Nasıl Başa Çıkılır?
Sınav kaygısı ile baş etmede anne ve babaya önemli görev düştüğünün altını çizen Doç. Dr. Memik, "Anne ve baba çocuğu çok iyi tanımalı. Çocuğunun özelliklerini, sevdiklerini, yeterliliklerini, sınırlarını iyi bilmek gerekiyor. Anne, baba veya çevrede beklenti düzeyi çok yüksekse ve çocuğun sınırlılıkları bilinmiyorsa, bu durum yoğun sınav kaygısına neden olabilir. Bunun dışında çocuğun sağlıklı çalışma alışkanlığı geliştirmesini sağlamak son derece önemli. Sınavın bir fırsat olduğu da unutulmamalı, bu sınavda başarısız olsa bile başka fırsatların da olacağı çocuğa hatırlatılmalı. Ailenin çocuğa yaklaşımı 'Niye Çalışmıyorsun?, Daha Fazla Çalışmalısın, Bu Gidişle Sen Kazanamazsın' yerine, ona empati duyarak, onu dinlemeli ve 'Sana Nasıl Yardımcı Olabilirim?' şeklinde olmalıdır" dedi.

Çocuklara da kaygı ile başa çıkmaları yolunda tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Memik, "Sınav bir fırsattır, bu fırsatı ellerinden geldiğince kullanmaları ve değerlendirmeleri gerekir. Bu sınavın son kapı olmadığı, önüne daha çok kapıların geleceğini çocuklarımız bilmeli. Aşırı bir kaygı duyuyorlarsa, o sınava giren herkeste az veya çok bu kaygının olduğunu bilmek, kendisini rahatlatacaktır. Yaşadıkları fiziksel veya zihinsel belirtilerin, yaşadıkları kaygının bir sonucu olduğunu akıllarından çıkartmasınlar. Kaygılarını hafifletebildiklerinde, bu belirtiler de hafifleyecektir. Çevrelerinde, arkadaş veya akrabalarında aşırı kaygılı biri varsa sınavdan önce o kişiden uzak dursunlar. Bu tür kaygı duyan kişiler çocuğu etkileyebilir. . Sınavdan en az bir gün öncesinde kendilerine vakit ayırmaları ve keyif alabilecek aktiviteler yapmalarını öneriyorum. Kafeinli veya çok şekerli gıdalardan uzak dursunlar. Sınav yerini mutlaka önceden görsünler. Çünkü sınav yerini görmeleri hem kendilerini güvende hissetmelerine hem de rahatlamalarına yol açar. Ve en önemlisi ellerinden gelenin en iyisini yapabileceklerini mutlaka bilsinler" şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Memik sınavların hayatımızın bir parçası olduğunu, başarısızlık durumunda felaket olabileceği algısının düşünülmemesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.


Haber: Tolga Nehbit (BHİ)