Basın ve Halkla İlişkiler
Haber Merkezi
Halkla İlişkiler ve Tanıtım
Grafik/Tasarım
Fotoğraf
Bilgi Edinme Birimi
İletişim
“20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü” kapsamında, dünyada yaygın şekilde görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoza karşı farkındalığı artırmak ve okuyucularımızı bilgilendirmek amacıyla Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi aynı zamanda Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Osteoporoz ve Diğer Metabolik Kemik Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Prof Dr. Zeynep Cantürk ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncelikle Osteoporoz nedir, sonuçları ve riskleri nelerdir, bu konuda bizleri bilgilendirir misiniz hocam?
Azalmış kemik kütlesi ve mikroyapısal bozukluk sonucu kemik kırılganlığı ve kırık riski artışıyla ortaya çıkan metabolik bir kemik hastalığıdır. En sık görülen kemik hastalığı olarak kabul ediliyor.
Uzayan yaşam süresine bağlı olarak dünya nüfusunun yaşlanması, osteoporoz ve osteoporoza bağlı kırıkların görülme sıklığında önemli artışa neden olmuştur. Günümüzde önemli bir ekonomik ve sosyal problem haline gelmiştir. Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Omurgayı etkilediğinde yani omurga kırığı geliştiğinde, genellikle ağrıya, boyun kısalmasına ve bozulmuş veya kambur bir duruşa neden olur. Kalça kırığı geliştiğinde ağrı, sakatlık, başkalarına bağımlılık ve kırığı izleyen ilk yıl içinde ölüm riskinde artışa neden olur.
Osteoporoz hastalığının tedavisinden de bahseder misiniz, tedavi esnasında yapılması gerekenler ve dikkat edilmesi gereken hususlar nedir?
Tedavisi yaşam tarzı değişikliği ve ilaçla tedaviden oluşur. Yaşam tarzı değişiklikleri, kalsiyumdan zengin beslenme yani süt ürünleri, yeşil sebzeler, yağlı tohumlar dediğimiz fındık, badem, ceviz tüketimi; egzersiz, sigara, alkol ve aşırı kafein tüketiminden kaçınmaktır.
Osteoporoz hastalığına yakalanan kişilere teşhis nasıl konuluyor, bu hastalığın ilk belirtileri nelerdir?
Bu hastalık ancak kırık oluşursa ve kemik mineral yoğunluğu ölçülürse anlaşılan çoğunlukla sinsi bir problemdir. O nedenle risk altındaki hastaların taranması gereklidir.
Hocam peki bu hastalığa ilişkin yapılan “Kemik Mineral Yoğunluğu” testi nedir?
Kemik mineral yoğunluğu(KMY), DXA yöntemiyle ölçülmektedir. Radyasyon oranı çok düşük bir yöntem olup, 5-10 dakika sürmekte, kalça ve omurganın kemik yoğunluğu hakkında bilgi vermektedir.
Osteoporoz hastalığı yaş faktörüyle nasıl bir orantı içerisindedir? Yaşa bağlı olarak hastalığı taşıma riski de artıyor mu?
65 yaş üzeri bütün kadınlar ve 70 yaş üstü bütün erkekler kemik mineral yoğunluğu ölçümü ile taranmalı, sonuç normal bulunursa birkaç yılda bir tekrar edilmelidir. 65 yaşın altında olup menopozda olan hanımlar ile 50-70 yaş arası erkeklerde ise kırık için sayacağım risk faktörlerinden herhangi biri varsa yine tarama yapılmalıdır: Boy yüksekliğinden az bir mesafeden düşmekle kırık gelişmişse, üç aydan uzun süre ≥5 mg/gün prednisolon ya da eşdeğeri glukokortikoid (kortizon tedavisi) kullanımı varsa¬, romatizmal bir hastalığa sahip olmak, sigara ve aşırı alkol tüketimi, boyda 4 cm’ den fazla kısalma, düşük vücut ağırlığı, geç adet görme, 45 yaşından erken menopoza girme, ailede kalça kırığı bulunması durumlarından herhangi birisi varsa mutlaka bir hekime başvurularak gerekli taramalar yapılmalıdır.
Osteoporoz hastalığı doğrultusunda kemik erimesine iyi gelen besinler nelerdir? Bunun yanı sıra hareketsizlik de osteoporoz hastalığının en büyük tetikleyicilerinden. Bu kapsamda okuyucularımıza neler tavsiye ediyorsunuz?
Bir kase yoğurt, bir su bardağı süt, 30 gr peynir kabaca birer porsiyon kalsiyumlu gıda olarak kabul edilmektedir. Kemik sağlığı için büyüme gelişme çağındaki çocuklar, hamile ve emzirenler ile 50 yaş üzeri bireyler yaklaşık 4 porsiyon kalsiyumlu gıda tüketmeli, dengeli bir beslenmeye özen göstermelidirler. Kemik sağlığı için özellikle hoplama, zıplama, koşu, dans etme ve tempolu yürüyüş gibi kemiğe yük bindiren egzersizler çok faydalı olacaktır.
20 Ekim 2021