Cumhuriyet, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının yokluklar ve imkansızlıklar içerisinde kazanmış oldukları Kurtuluş Savaşı sonrasında, 29 Ekim 1923’te ilan edildi.
Türkiye Cumhuriyeti, eşsiz kahraman Atatürk’ün Türk ulusu ile gerçekleştirdiği en seçkin eseridir. 1923 yılında ilan edilen Cumhuriyet, milletimize verilmiş en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir.
Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Selçuk Şirin, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na ilişkin açıklamalarda bulundu. “Cumhuriyet, egemenliğin ulusa ait olduğu bir yönetim biçimidir” sözleriyle Cumhuriyet’in tanımını yapan Şirin, “Cumhuriyet’in kökenine baktığımızda bu yönetim şeklinin halkın büyük bir çoğunluğunu ifade ettiğini görüyoruz. Cumhuriyet’in temel yapısı; halkın çoğunluğunun, iradesinin, egemenliğinin yönetime yansımasıdır.” dedi.
Vazgeçilmez Bir Değer: Cumhuriyet
31 Ekim 2018
“Cumhuriyet, Seçme ve Seçilme Hakkını Şahlandırdı”
Atatürk’ün, Cumhuriyet’i ilan etme konusunda kararlı olduğunun altını çizen Şirin, Cumhuriyet’in kadınlara getirdiği hakları ise şöyle sıraladı:
“O dönemde kadınların iradesinin yönetime yansıması için ciddi adımlar atılmış. Ülkemizde kadınlar seçme ve seçilme hakkını ilk defa 1934’te elde ettiler ama süreci gözden geçirdiğinizde kadınların siyasal haklarını elde etmek için verdikleri mücadelenin Cumhuriyet ile birlikte şahlandığını görüyoruz. Sürecin ilerleyen döneminde alınan kararlar, kadının da siyasal bir özne olarak görülmesi noktasında önemli bir rol oynamıştır. Bir kadın olarak, bir tarihçi olarak şunu söyleyebilirim; Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte kadının toplumsal görünürlüğü noktasında geçmişle kıyaslanamaz düzeyde adımlar atılmıştır.”
Cumhuriyet’in Ayak Sesleri
Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla birlikte Milli Mücadele’nin fitilinin ateşlendiğini ifade eden Şirin, Cumhuriyet’in ayak seslerinin duyulduğunu söyledi. Mustafa Kemal Paşa’nın, Samsun’a çıktıktan sonra ilk girişiminin bölgedeki asayişi sağlamak olduğunu vurgulayan Şirin, “Mustafa Kemal, bölgeye gittiğinde çok teferruatlı rapor hazırlar ve bu raporda aslında İtilaf Devletleri’nin iddia ettiği durumun tam tersi olduğunu söyler. Sonrasında Paşa’nın burada kalmadığını, Havza’ya geçtiğini ve ardından hemen Amasya Genelgesi’ni yayınladığını biliyoruz. Dolayısıyla tarihsel süreklilik açısından Anadolu’da adım adım Cumhuriyet’e gidildiğini görebiliyoruz.” diye konuştu.
“Cumhuriyet İlelebet Payidar Kalacaktır”
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı “Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır” cümlesinin anlamına vakıf olarak kutlamamamız gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Şirin, Cumhuriyet’i rakamlardan kurtararak kutlanmanın gerektiğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Mustafa Kemal Paşa’nın, o son derece kritik günlerde ısrarla neden Cumhuriyet dediğini, Türk milletinin karakterine en uygun olan yönetim biçiminin Cumhuriyet olduğu konusundaki ısrarını anlamamız gerekiyor. Çünkü millet olarak egemenliğin kaynağını elimizde tutmak, bunu herhangi bir kitleye, bir gruba, bir yapıya bırakmamak, egemenliğin kaynağının içimizde olduğunu bilmek olağanüstü bir şeydir. Bir kadın olarak siyasal haklarıma sahip olmak ve bu haklarımı demokratik bir Cumhuriyet içerisinde kullanmak arzusu, umarım sonraki kuşaklara aktaracağımız bir şey olur. Egemenliğimizi elimizde tuttuğumuz, bunun önemine vakıf olduğumuz nice Cumhuriyet Bayramlarına diyorum.”
Haber: Melis Nur Dalar ( Radyo K.İ.)