Page 10 - 8. GÜN (2-8aralik2019)
P. 10
Yeryüzünün Acı Gerçeği:
“Deprem”
Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç Gizem Uçar ve Buse Karakulak’ın
sunduğu Güne Bakış programına konuk oldu.
Dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde
bulunan yurdumuz için çok önemli bir konu olan deprem
ile ilgili bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Bülent Oruç,
“Depremin ne olduğu?” şu sözlerle ifade etti: “Yer kabuğu
kırılgan bir yapıya sahiptir ve üzerinde sürekli yükler birikir.
Bu yüklere karşı yer kabuğu önce elastik özellikleriyle tepki
gösterip bunu karşılamak ister ama yükler devam ettiği
sürece üzerinde biriken enerji bir şekilde boşalır ve biz buna
kırılma da denilen mekanik proses deriz. Sarsıntılar biçiminde
hissettiğimiz bu kırılmalara deprem adını veriyoruz.”
Konuşmasının devamında depremin büyüklüğüne ve ölçülme
sürecine değinen Prof. Dr. Oruç, şunları kaydetti:
“Depremin büyüklüğünü yer kabuğu üzerinde biriken enerjinin
ölçüsü olarak tanımlıyoruz. Deprem meydana geldikten sonra
devasa büyüklükteki enerjiler meydana çıkıyor. Bu enerjileri
doğrudan ölçmemiz mümkün değil. Böyle bir teknoloji henüz
yok. Diğer taraftan depremin büyüklüğünü de tanımlamak
gerekiyor yani sayısal bir parametreye ihtiyaç var. Bu durumda
deprem istasyonlarında veya gözlemevlerinde sismograf adını
verdiğimiz cihazlarla deprem dalgalarını kaydedip, bu deprem
dalgalarının genliğini belirleyerek ve birtakım hesaplar yaparak
depremin büyüklüğü diye bir parametre ortaya çıkarmışız. Bu
aslında ilk kez 1935’te Amerika Birleşik Devletleri’nde Prof.
Charles Richter tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. O yüzden
Richter büyüklüğü ya da lokal büyüklük olarak adlandırılır.
Fakat günümüzde moment büyüklüğü adını verdiğimiz bir
büyüklük parametresini tercih ediyoruz.”
“Her Mahallede Bir Toplanma Alanı”
Prof. Dr. Bülent Oruç ,”Deprem sırasında ne yapılması
konusunda halkımız bilinçli ama deprem sırasında pencereden
atlamamalıyız diyoruz ama yine de atlanıyor değil mi? Diğer
taraftan deprem sırasında merdivenlere doğru hücum
etmeyeceğiz, asansörleri asla kullanmayacağız. Binaların en
zayıf yerleri burasıdır. Deprem sırasında cenin pozisyonu alıp,
çök kapan tutun pozisyonuyla yatak veya kanepe yanında
hayat üçgeni oluşturacak boşlukları sağlayacak şekilde bir
süre sarsıntının geçmesini beklememiz gerekiyor. Sarsıntı
geçtikten hemen sonra hızlıca bulunduğumuz binayı terk edip
uzaklaşmalıyız. Nereye gitmeliyiz sorusuna cevap ise toplanma
alanlarıdır. Kentsel dönüşüm projeleri bağlamında bununla
ilgili de çalışmalar yapılıyor. Her mahallenin her yerleşim
7 alanının bir toplanma alanı var. Bunları e-devlet üzerinden de
görebilirsiniz. Bunlara uymak lazım yoksa orta büyüklükteki bir
depremde bile panik halinden dolayı can kayıpları yaşanabilir.
“ dedi.