Page 14 - 8. GÜN (16-22aralik2019)
P. 14

Büyük Filmlerin



                                                        Küçük Kahramanları





                                                       Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi D7 amfisinde “Büyük Filmlerin
                                                       Küçük Kahramanları” adlı bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğe konuşmacı
                                                       olarak,  Senarist  ve  Yönetmen  Atalay  Taşdiken,  Tıp  Fakültesi  Çocuk
                                                       ve Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nursu
                                                       Çakın Memik, İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü
                                                       Dr.  Öğretim  Üyesi  Özgür  Velioğlu  ile  çok  sayıda  akademisyen  ve
                                                       öğrenci katıldı.

                                                       “Başarı İçin Çok Çalışmak Gerekli”
                                                       Tıp  Fakültesi  Çocuk  ve  Ruh  Sağlığı  ve  Hastalıkları  Bölümü  Öğretim
                                                       Üyesi  Prof.  Dr.  Nursu  Çakın  Memik,  “Sosyal  Medyada  ve  Ekranda
                                                       Çocuk” başlığı altında konuşarak, “ Şöhret herkes tarafından bilinmek
                                                       ve tanınmaktır. Genellikle herkes şöhret olmak ister. Çünkü şöhret
                                                       olmak güç, ayrıcalık ve ekonomik anlamda faydalar sağlar. Şöhret, bu
                                                       kadar iyi yönlerin yanında büyük bir yükü de beraberinde getiriyor.
                                                       Hayatın daha başında şöhret olan çocuklar ise kendilerine gösterilen
                                                       ilgiden büyük ölçüde etkileniyor. Hep daha fazlasını istiyorlar. Bu ilgiyi
                                                       alamadıkları zaman da kendi içlerinde yoksunluk yaşıyorlar. Çocuklar
                                                       bu ilginin yanında ailesini, arkadaşlarını, yönetmen ve yapımcılarını
                                                       mutlu etmek, onlara kendilerini göstermek istiyorlar. Bu durum da
                                                       onları stres ve depresyona itiyor. Çok fazla emek harcamadan kolay
                                                       yoldan şöhret olan çocuk; eğitim, bilgi, kültür, gibi konularda kendiler-
                                                       ini çok fazla ortaya koyamıyor.” ifadelerini kullandı.

                                                       “Çocuk Deyip Geçmemek Lazım”
                                                       İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Dr. Öğretim
                                                       Üyesi  Özgür  Velioğlu,  çocuğun  sinemadaki  yerine  değinerek:  “
                                                       Yeşilçam’a baktığımızda çocuklar aslında çocuk gibi değil, birer min-
                                                       yatür  yetişkin  gibilerdi.  Çoğu  zaman  yetişkinlere  yol  gösterirlerdi.
                                                       Çocuklar yaramazlardı ama ahlaklı ve iyi yüreklilerdi. Bu kapsamda
                                                       hepimizin bildiği ve severek izlediği birçok film mevcut. Öte yandan
                                                       düşünmemiz gereken şey ise ekranda gördüğümüz, sevdiğimiz, minik,
                                                       tatlı çocukların kamera arkasında ne yaşadığı ve neler hissettiğidir.
                                                       Çocuk deyip geçmememiz gerekiyor, onlar da bir birey. Çocuk oluşları
                                                       onların  sette  normal  insanlara  göre  daha  fazla  yorulmalarına  ve
                                                       uykusuz  kalmalarına  sebebiyet  veriyor.  Aynı  şekilde  beslenmeleri
                                                       ve eğitimleri de bu durumdan kötü etkileniyor. Çocukları bu gibi te-
                                                       mel  ihtiyaçlardan  mahrum  etmek,  aslında  çocuklara  uygulanan  bir
                                                       istismardır. Bunlar dikkat edilmesi gereken noktalar. “ dedi.

                                                       “Yönetmenin Anlatması Makbul Değildir”
                                                       Senarist ve Yönetmen Atalay Taşdiken, amacının kendi sinema dilinin
                                                       oluşturmak olduğunu belirterek: “Filmi izlemeden önce size yaşanmış
                                                       bir hikaye anlatmak istiyorum. Yeşilçam’da çok önemli bir yönetmen
                                                       bir gün, yazdığı senaryoyu alıp bir yapım şirketine gider. Yapımcıya
                                                       senaryosunun çok güzel olduğunu ve güzel bir iş çıkarabileceklerini
                                                       söyler. Yapımcı kabul eder ve yönetmene bir miktar para verir. Yönet-
                                                       men filmi çeker. Film vizyona girdiğinde hiç kazanç sağlamaz. Yönet-
                                                       men bir süre utancından ortalarda gözükmez. Aradan belirli bir za-
                                                       man geçer ve yönetmen yine bir senaryo ile yapımcının kapısını çalar.
                                                       Yönetmen, yapımcıya yine elinde çok güzel bir senaryo olduğunu ve
                                                       çekmek istediğini söyler. Yapımcı yönetmene inanır ve yine belirli mik-
                                                       tarda para verir. Yönetmen istediği filmi çeker. Film vizyona girdiğinde
                                                       önceki film gibi yine hiç iş yapmaz. Yapımcının yüksek miktarda para
                                                       kaybetmesi  üzerine,  yönetmen  yine  bir  süre  ortalarda  gözükmez.
     11                                                Aradan biraz daha zaman geçer ve yönetmen yine yapımcının yanına
                                                       gider. Elinde yine çok güzel bir senaryo olduğunu söyler. Yapımcı filmi
                                                       çekmek istemez ve der ki, ‘Benim Kasımpaşa’da bir sinema salonum
                                                       var. Sen o salonda her akşam çık ve bu hikayeyi anlat. Daha çok para
                                                       kazanırız.’ Yani sizin de anlayacağınız gibi yönetmenin anlatması çok
                                                       makbul bir şey değildir. “ dedi.
                                                       Etkinlik, konuşmacılara katılım belgesi takdimiyle sona erdi.
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19