Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Çanakcı ile biyodizeli ve yürüttükleri projeleri konuştuk.
Mustafa Hocam, öncelikle bize kendinizden söz edebilir misiniz?
1993 yılında Kocaeli Üniversitesi'ne araştırma görevlisi olarak katıldıktan bir yıl sonra YÖK tarafından, yüksek lisans ve doktora eğitimi için ABD'ye gönderildim. Yüksek lisans eğitimimi Vanderbilt Üniversitesi'nde, doktora eğitimimi ise Iowa State Üniversitesi'nde tamamladım. Yüksek lisans ve doktora eğitimim sırasında alternatif yakıtlar ve bunların motorlarda kullanımı üzerine çalışmalar yaptım. Yüksek lisansta, hidrojenin içten yanmalı motorlarda kullanımını, teorik olarak inceledim. Doktorada ise, atık bitkisel ve hayvansal yağların biyodizele dönüştürülmesi ve bunların bir dizel motorda kullanımı üzerine araştırma yaptım. Doktorada yapmış olduğum çalışma, ABD'de yapılan ilk çalışmalardan olduğu için mezuniyette en iyi tez ödülünü aldı ve bununla birlikte mezunlar arasındaki başarı sıralamasında %10 içerisinde olduğum için de ayrıca bir ödül aldım.
1.5 yıla yakın bir süre Wisconsin Üniversitesi'nde post doktora (doktora sonrası) çalışması yaptıktan sonra, 2002 Mayıs ayında Kocaeli Üniversitesi'ne dönerek yardımcı doçent doktor olarak hizmete başladım. 2005 yılında doçent, 2010 yılında profesör kadrosuna atandım. Bir süre Teknik Eğitim Fakültesi dekanlığı görevini yaptığım Kocaeli Üniversitesi'nde şuan Teknoloji Fakültesi dekanlığı görevini yürütmekteyim.
Teknoloji Fakültesi'nin kurulmasına olan katkılarım ile yapmış olduğum akademik ve idari çalışmalar neticesinde Kocaeli Gazetesi tarafından 2014 yılında 'Yılın Bilim İnsanı' ödülü şahsıma verildi. Bugüne kadar, 68 adet SCI indexli yayın yaptık. 2003 yılından beridir yapmış olduğumuz projeler TÜBİTAK tarafından ödüllendirilmektedir. Ancak şunu belirtmek isterim ki, bunlar şahsımın değil, çalışmalarını birlikte yürüttüğüm ekibimizin başarısıdır. Webometrics sitesinde yayınlanan ülkemizdeki en başarılı bilim insanları arasında ilk 50'de olmamız bunun göstergesidir. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin çok çalışkan olması, gecelerini gündüzlerine katarak çalışmaları bizleri bu noktaya getirdi.
Kocaeli Üniversitesi'nde yapmış olduğunuz projeler nelerdir?
2002 Mayıs ayında Kocaeli Üniversitesi'nde göreve başladıktan sonra, yurt dışında yapmış olduğum çalışmaların ülkemize de aktarılması noktasında girişimlerde bulundum. Öncelikle üniversitemiz Bilimsel Araştırmalar Projesi (BAP) Koordinasyon Birimi'ne yapmış olduğum başvurularda, biyodizelin üretimi, özellikle atık bitkisel yağlardan (lokanta yağlarından) biyodizel üretimi konusunda projeler önerdim. Bu kapsamda biyodizel üretimine yönelik BAP destekli bir pilot tesis kurduk. Bununla birlikte de İzmit belediyesi ile İzmit sınırları içerisinde bulunan lokantaların atık olarak ürettikleri yağların karakterize edilmesi ve bunların yakıta dönüştürülmesi üzerine ortak bir proje başlattık. Bu projenin bütçesi %50 üniversitemiz %50 belediye tarafından desteklendi. Proje kapsamında İzmit sınırları içerisinde bulunan 100'ün üzerinde lokanta, balıkçı, fast food, pastane gibi işletmelerin atık yağları karakterize edildi. Bu atık yağların, hangi standartlar çerçevesinde atık olarak ayrıştırıldığı veya ilgili sektöre teslim edildiği noktasında İzmit Belediyesi'ne bir rapor sunuldu. Projenin ikinci aşamasında ise bir protokol yapıldı. Bu protokol çerçevesinde, atık bitkisel yağlara ek olarak atık hayvansal yağların karakterize edilmesi de eklendi. Atık bitkisel yağlarda olduğu gibi atık hayvansal yağların da yakıta dönüştürülmesi ve motor üzerinde etkileri incelendi. Ayrıca, İzmit Belediyesi envanterinde bulunan bir dizel araç üzerinde performans testleri yapıldı.
Bu proje kapsamında İzmit Belediyesi, Mahalli İdareler Araştırma ve Geliştirme Merkezi'nin düzenlediği 'Üretken Belediyeler' yarışmasında ikincilik ödülü aldı. Gerek İzmit Belediyesi gerekse üniversitemiz açısından bu ödül onurlandırıcı oldu. Bunun yanı sıra, TÜBİTAK destekli gerçekleştirdiğimiz bir başka projede ise üretilen biyodizellerin azot oksit (NOx) üzerine etkileri incelendi.
Doktora eğitiminizden bu yana biyodizel üzerine çalışmalar yapıyorsunuz. Bizlere biyodizeli anlatır mısınız?
Biyodizel, genel olarak baktığımızda 90'lı yıllarda Avrupa ve Amerika'da öne çıkan alternatif yakıt türüdür. Özellikle motorine yakın bir kısım özellikleri bulunduğu için, dizel motorlarda çok fazla bir değişime ihtiyaç olmadan kullanılabilen bir yakıt olması önemli özelliklerinden bir tanesidir. Amerika'da %20'ye kadar Avrupa'da ise bir kısım ülkelerde %20, bir kısım ülkelerde ise %7 oranlarında kullanılmaktadır. Biyodizelin kullanılma anındaki en büyük avantajı, özellikle hidrokarbon, karbonmonoksit ve is emisyonlarını düşürdüğü için çevreci bir yakıt olmasıdır. Bununla birlikte kısmen NOx oranlarında artış olduğu görülmektedir. Bilim insanları hala NOx'un azaltılması yönünde çalışmalarını sürdürmektedir.
Biyodizel, petrol kökenli yakıtlarda olduğu gibi belli bir rezerve bağlı olmayan ve tarımsal olarak ürettikçe üretebileceğiniz bir alternatif yakıttır. Bu nedenle petrol kökenli yakıtlar gibi bitmesi veya tükenmesi söz konusu değildir. Sürdürülebilir bir yakıt olarak değerlendirilir. Bitkisel veya hayvansal kökenli olduğu için doğada biyobozunurluk (çözülme) oranı da oldukça yüksektir.
Biyodizelin Türkiye'de kullanımı ne durumda? Gelecekte biyodizel hayatımızda ne kadar yer alacak?
Biyodizel, Avrupa ve Amerika'da her geçen gün yaygın bir şekilde kullanılmakta olan bir yakıttır. Ülkemizde ise bir kısım ekonomik etkenlerin olması ve tam olarak biyodizel olmayan yakıtların biyodizel olarak piyasaya sürülmesi sebebiyle bir güvensizlik oluşmakta. Bu konuda denetimler ve cezalar artırılırsa ülkemizde de biyodizel oldukça yaygın kullanılabilir ve tarımsal olarak çiftçilerimize de faydası olacak bir alternatif yakıt olarak değerlendirilebilir. Avrupa ve Amerika'da enerji tarımı adı altında biyodizel üreten çiftçiler desteklendiği gibi ülkemizde de desteklenebilir.
Biyodizelin gelecekte kullanımı noktasında ise gerek Avrupa Birliği gerekse ABD alternatif yakıtların kullanımını desteklediği için her geçen gün motorin ile karışım oranı artırılmaktadır. Avrupa Birliği 2020 hedefi olarak ülkelerde %20 oranında biyodizelin katkı olarak ya da karışım olarak kullanılmasını istiyor ve bu konuda önerilerde bulunuyor.
Bununla birlikte alternatif bir diğer yakıt olan Biyolojik kökenli biyoetenol de ön plana çıkmaktadır. Biyoetenol, tarımsal atıklardan (şeker pancarı gibi) üretilen, benzin ile birlikte belli oranlarda kullanılması tavsiye edilen bir diğer alternatif yakıttır.
Hangi tür bitkisel ve hayvansal yağlardan biyodizel üretilebilir? Biyodizelin hammaddeleri nelerdir?
Biyodizelin hammaddeleri arasında kanola, aspir, kolza, soya, ayçiçek gibi bitkisel yağlar ön plana çıkmakla birlikte, gıda amaçlı kullanılamayan bitkisel yağlar da özellikle son dönemlerde, biyodizel hammaddesi olarak değerlendirilmektedir. Bunlara yosun yağı örneğini verebiliriz. Yosunlar üzerinde yosun yağının miktarının arttırılması ve bu yağlardan biyodizel üretilmesine yönelik biyolojik çalışmalar yapılıyor. Bununla birlikte yine çevre açısından problem olan atık bitkisel ve hayvansal yağlar (Balık, deri, tavuk yağı, mezbahalardan çıkan atıklar vs) kullanılarak da biyodizel üretilebilir. Ancak kimyasal olarak farklı bir süreç uygulanması gerekir.
Biyodizel ile ilgili üniversitemizde yapmış olduğunuz başka projeler var mı?
Biyodizel alanında yapmış olduğumuz projelerden biri de, biyodizelin üretilmesi amacıyla pilot tesis kurulması yönünde girişimde bulunduk. Bu kapsamda Kocaeli Üniversitesi Teknopark'ta bir biyodizel üretim tesisi kuruldu. Bu pilot tesis özellik olarak atık bitkisel ve hayvansal yağlardan biyodizel üretme kapasitesine sahip. Bu pilot tesisin yanında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen bir proje kapsamında da yakıt özelliklerini ölçebilen bir laboratuvar kuruldu. Gerek tesis gerekse laboratuvar, lisans ve doktora projelerinde kullanılıyor. Pilot tesisin tasarımı tamamen bize ait olmakla birlikte, öğrencim olan Hüseyin Şanlı yüksek lisans ve doktora kapsamında bu projede görev aldı. Yine aynı çerçevede atık tavuk yağlarından ve deri yağlarından biyodizel üretilmesi bir diğer projemiz oldu. Bu projede ise doktora öğrencim olan, şu an yardımcı doçent doktor olarak görev yapan Ertan Alptekin lisansüstü çalışmalarında görev aldı. Biyodizel konusunda Kocaeli Üniversitesi'nde ilk çalışmalara ise ilk doktora öğrencim olan Doç. Dr. Necati Özsezen ve başladık. Dr. Ali Türkcan ile birlikte de güzel projelere imza attık.
Yürütmekte olduğunuz diğer projeleriniz nelerdir?
Üniversitemizde yapmış olduğumuz çalışmalar sadece biyodizel üzerine değildir. Motorlardaki yanma, performans ve emisyon kontrolü konuları üzerine de çalışmalarımız mevcuttur. Bu çalışmalardan bir tanesi homojen dolgulu sıkıştırmayla ateşlemeli motorlar olarak anılan HCCI motorlar üzerinedir. Bu konuda hem üniversitemiz destekli hem de TÜBİTAK destekli yürüttüğümüz projelerimiz var. Teknik olarak bilgi vermem gerekirse homojen dolgulu motorlar, benzinli ve dizel motorların avantajlarının bir araya getirilerek yanmanın kontrol edildiği bir motor konsepti olarak tanımlanabilir. Yapmış olduğumuz bir proje çerçevesinde dizel bir motorda benzin ve benzin-alkol karışımlarının kullanımı araştırılmıştır. Yine bu projemiz de ülkemizde yapılan bu alandaki ilk projelerdendir. Bu proje doktora öğrencisi Ali Türkcan'ın tezini oluşturmuştur. Bir diğer projemiz ise şu an yürütmekte olduğumuz elektro mekanik supap mekanizması üzerine TÜBİTAK destekli bir projedir. Bu projede de bir doktora öğrencisi görev almıştır. Burada şunu vurgulamak isterim ki yapılan bu projelerde, özellikle yüksek lisans ve doktoraların tamamlanması anlamında yürütülen çalışmalar, bir ekip çalışmasının ürünüdür. Bu projeler neticesinde yapılan uluslararası ve ulusal makale ile bildiriler ülkemizde olduğu gibi uluslararası alanda da bilim insanlarına öncülük yapmaktadır. Bunun göstergesi çalışma ekibimizin yapmış olduğu yayınlara verilen uluslararası atıf sayısıdır.
Bilim insanlarına öncülük yapan projelere ve bunların sonunda ortaya çıkan makalelere imza attınız. Bunun göstergesi olarak da uluslararası atıf sayısına vurgu yaptınız. Bu konuda bizi biraz daha bilgilendirir misiniz?
Son yıllarda yapılan istatistik çalışmalar, 10-15 yıl içerisinde ülkemizde yapılan uluslararası yayın sayısında ciddi artışlar olduğunu göstermektedir. Ancak yapılan bu çalışmalara başka uluslararası çalışmalarda atıf yapılması beklenilen düzeyde değildir. Uluslararası alanda bir makalenin başka makaleler tarafından referans gösterilmesi o makalenin değerini arttıran bir faktördür. Bunun göstergesi de şu anda H-index olarak kabul edilen bir kriterdir. Şahsımın ve ekibimin yapmış olduğu projeler çerçevesinde çıkan makalelerin H-index'i, 'Web of Science'da 29, 'Google Academic' de ise 35 olarak görülmektedir.
Üniversitemizdeki akademik düzeyin daha da yükseltilmesi ve bir dinamizm kazanılması açısından sadece yayınların değil aynı zamanda nitelikli olarak yayınların artması gerekiyor. Öncelikle akademisyenlerin mutlaka bir hedefi olması gerekiyor. Lisansüstü eğitim verme düzeyi, makale yapma, patent alma gibi konularda hedefi olan bir akademisyen dinamizm kazanarak çalışmalarını geliştirebilir. Ayrıca bu çalışmaların bir sinerji ortaya çıkartarak, daha verimli ve kaliteli olabilmesi açısından da bir ekip çalışması şeklinde yapılması önem taşıyor.
Mustafa Hocam, son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyiz?
Akademik çalışmalarda bir ekip çalışması oldukça önemlidir. Ayrıca literatürün takibi ve yapılmamış çalışmalara öncülük edip, bu çalışmaları sizin yapmanız, atıf sayısını yükselten en önemli faktörlerdendir. Atıf sayısı noktasında ve literatürü takip etmede, birlikte çalıştığımız yüksek lisans ve doktora öğrencilerime özellikle teşekkür ederim. Bu öğrencilerimin bir kısmı şu an da öğretim üyesi durumundadır. Bunlar Doç. Dr. Ahmet Necati Özsezen, Yrd. Doç. Dr. Ertan Alptekin, Dr. Ali Türkcan, Dr. Hüseyin Şanlı olmakla birlikte henüz çalışmaya başladığımız araştırma görevlileri Mustafa Deniz Altınkurt ve Volkan Aygül. Ayrıca bölümümdeki huzurlu ortamdan dolayı öğretim elemanları arkadaşlara ve idari personelimize, projelerimizi destekleyen üniversitemiz rektörlüğü ile TÜBİTAK ve Kalkınma Bakanlığı yetkililerine de teşekkürlerimizi sunarız.