Yangınları söndürme çalışmaları devam ederken ormanlık alanlarda nasıl bir iyileştirme yapılabileceği de ayrı bir tartışma konusu oldu. Kamu ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla bazı fidan kampanyaları da başlatıldı. Peki, yanan orman arazileri nasıl yeniden ağaçlandırılır? Yanan arazide fidan dikerek ağaçlandırma çalışması yapmak doğru bir yöntem mi? Yanan bir bölgenin ağaçlandırılması için ne kadar zamana ihtiyaç var?
Ağaçlandırma faaliyetleri planlama, organizasyon, uygulama, eşgüdüm ve denetim gerektiren ve diğer yandan zaman, maliyet ve enerjiye gerek duyulan işlerdendir. Yanan ormanları aslında hiç dokunmadan kendi kendine ağaçlandırmasını ya da orman oluşturmasını beklemek mümkündür. Ancak bu doğal durum çok uzun yıllar alacağı için daha çok ağaçlandırma tercih edilmektedir.
Yanan ormanların yerine o yörenin ekolojik isteklerine uygun türler kullanılır. Farklı tür kullanmanın riski daha büyük olduğu İçin daha çok aynı ya da benzer türler ile ağaçlandırma yapılır. Yanan ormanları eski görünümüne kavuşturmak ve tekrar bir orman ekosistemi yaratmak 50 yıl, 80 yıl gibi çok uzun yıllar almaktadır. Bu nedenle yeni orman oluşturmak çok uzun erimli revizyon gerektirir.
Bir ağacın dikilmesi ve büyümesi için ne kadar zaman gerekiyor? Yeni dikilen fidanlar, bölgelere göre farklılık gösteriyor mu veya ağaç türü neye göre belirleniyor?
Yeni bir orman oluşturmak bir önceki soruda da belirttiğim gibi çok uzun yıllar almaktadır. Bu nedenle ormancılık faaliyetleri 100-200 yıl sonrasını düşünerek yapılmalıdır. Ağaç türü seçerken o yörenin iklim, su, toprak, sıcaklık, nem, bakı gibi ekolojik isteklerinin yetiştirilecek türe uygun olup olmadığı göz önünde bulundurulur. Bazen endüstriyel odun gereksinmesini karşılamak amacıyla hızlı büyüyen türler seçilirken, bazen rekreasyon ve görsel zenginlik sağlamak amacıyla farklı türler seçilebilmektedir.
Doğa çok fazla canlıya ev sahipliği yapıyor ve çıkan yangılarda birçok canlı ciddi şekilde zarar gördü. Durum böyleyken doğal yaşamın tekrar kurulması mümkün mü? Yangınlarla birlikte kaybettiğimiz doğa güzelliklerimizi gelecekte tekrar kazanabilir miyiz?
Doğa insan müdahalesi olmadan, kendi iç ve dış dinamikleri ile birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen binlerce öğenin uyumlu biçimde bir araya geldiği sistemler bütünüdür. Bu sistemler bütününe özellikle insanlar tarafından yapılan müdahale, sözü edilen bütünde geriye dönülmez yaralar açmaktadır. Bu nedenle en iyi durum doğal durumdur ön kabulü geçerlidir. İnsan eliyle yangından sonra oluşturulan ormanlarda eski ekosistemin ve ekosistem bileşenlerinin aynısını getirmek mümkün olmasa da yeni bir ekosistem oluşturmak zamanla mümkündür.
Bir yangının etkilerinden en iyi korunma yöntemi aslında "yangını oluşmadan engellemektir" diye düşünüyorum. Peki, yangının oluşmasını engelleyecek ne gibi önlemler alınmalı? Ağaç ve orman farkındalığı konusunda topluma düşen görevler neler?
Tüm yangınlarda olduğu gibi orman yangınlarında da iki yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi proaktif yaklaşım diğeri ise reaktif yaklaşım. Proaktif yaklaşımda yangın çıkmadan gerekli önlemler alınır ve yangın ya hiç çıkmaz ya da anında söndürülür. Reaktif yaklaşımda ise yangın çıktıktan sonra müdahale söz konusudur. Bu da oldukça zaman alıcı, maliyetli ve bedeli ağır olsa da bazen zorunluluktan kaynaklanan bir yaklaşımdır. Eğer orman yangınları önlenemiyor ve anında müdahale edilemiyorsa, ister istemez çıkan yangınlara sonradan müdahale etmek zorunluluğu ortaya çıkıyor. Proaktif yaklaşımda ormanlar İçin gerekli olan, yangın gözlem kuleleri, havadan drone ya da başka araçlarla gözlem yapma, yangın emniyet şeritleri, hassas yerlerde yangına daha dayanaklı türlerle karışık ormanlar oluşturmak gibi teknikler geliştirilmelidir. Bu durumlarda yangının çıkmasını önlemek amacıyla gerekli donanım ve personel desteği de sağlanmalıdır.
Toplumum ormanı yalnızca piknik yapılan ya da hammadde odun elde edilen bir doğa parçası olarak görmesi beraberinde tek yönlü faydalanmayı getirmektedir. Yani toplum ormanı yararlanılacak ve tükenmez bir kaynak olarak görmektedir. Öncelikle bu sığ ve sağlıksız yaklaşımı değiştirmek ve ormanın bir ekosistem olduğunu algılatmak gerekir. Orman bir kaynak değil orman fayda üreten bir varlıktır ve bu varlığın toplum bilincinde onlarca faydasının bulunduğu öğretilmelidir. Bu faydalardan başlıcalarını: erozyonu önlemek, su düzenini sağlamak, havayı temizlemek, binlerce canlıya barınak sağlamak, toprağı beslemek, iklim aşırılıklarını yumuşatmak, hammadde odun üretmek, reçine, sığla, yüzlerce meyve türü gibi yan ürünler üretmek, daha fazla yağmur oluşturmak, sel ve heyelanı önlemek, aşırı rüzgârı engellemek, kirli toprağı temizlemek, yeraltı su depolarını doldurmak, ses kirliliğini azaltmak, barajların ömrünü uzatmak, insanların rekreaktif faaliyetlerine olanak sağlamak, insanların geçinmelerine yardımcı olmak şeklinde sıralayabiliriz. Ormanın sağladığı bu ekosistem hizmetleri tüm canlıların yaşama, barınma, sağlık ve kültürel-görsel anlamda refahını sağlamaya yönelik olduğundan, ormanlarımızı gözümüz gibi korumalı ve değerini bilmeliyiz.
Ülkemizde günlerdir etkisini sürdüren ve hepimizi derinden etkileyen orman yangınlarına karşı milletçe mücadelemiz devam ediyor.
Peki, bu yangınlar nasıl kontrol altına alınabilir, yanan alanların rehabilitasyonu nasıl sağlanır, toplum olarak bize hangi görevler düşüyor… Konu kapsamında merak ettiklerimizi Kocaeli Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alaeddin Bobat'a sorduk…
Ben sizin için de uygunsa öncelikle, bu yangınların nasıl kontrol altına alınabileceğiyle ilgili sizden bilgi alarak röportajımıza başlamak isterim. Yangında en etkili söndürme aracı ve yöntemi nedir? Uçak ya da helikopter ne zaman kullanılır?
Öncelikle canlı cansız tüm bileşenlere zarar veren orman yangınlarının, daha fazla zarara neden olmadan bitmesini diliyorum. Yangına ilk müdahale eğer mümkünse karadan ya da havadan yapılabilir. Başlangıç aşamasında yangına en ilkel araçlar olan kazma, kürek, tırmık ve benzeri aletler ile de müdahale edilebilir. Ancak yayıldıktan sonra yangına müdahale daha büyük araç ve gereçlerle yapılabilir. Bunlar arasında arazöz, itfaiye araçları, helikopter ve uçaklar ilk akla gelenlerdir. Helikopter ve uçak kullanmanın kendine göre üstün ve sakıncalı yönleri bulunmaktadır. Asıl sorun yangın çıkan alanların dağlık ve sarp olmasından kaynaklanmaktadır. Bu alanlara kara ulaşımı sınırlı olduğundan havadan müdahale neredeyse kaçınılmazdır. Helikopter ve uçakların öncelikle taşıyabilecekleri su kapasiteleri ve su alma teknikleri farklıdır. Özellikle rüzgârlı havalarda helikopterin altında yer alan su deposunu hem doldurmak hem de hedefe isabet ettirmek oldukça zor olabilmektedir. Aynı durum uçak İçin biraz daha kolay olsa da, yanan ormanların genişliği ve ateşin büyüklüğü müdahaleyi zorlaştırmaktadır. Bu nedenle yangını söndürmek için mümkün olan tüm araçları kullanmak gerekmektedir.
"Orman Bir Kaynak Değil, Fayda Üreten Bir Varlıktır"
4 Ağustos 2021