Televizyon şüphesiz Türkiye'deki her evin demirbaşı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun araştırmasına göre de Türk insanı televizyon izleme sıralamasında %84'lük oranla Amerika Birleşik Devletleri'nin ardından 2. sırada. Uzmanlar da ülkemizdeki televizyon izleme oranlarının aile içi iletişime kötü etkilerinin olduğunu konusunda uyarıyor.

Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Deveci televizyon bağımlılığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Televizyonun ve medyanın toplumsal iletişime etkilerinden bahseden Akın Deveci, "Medyayla çok iç içeyiz. İnsanlar bütün zamanlarını medyayla geçiriyor. Kitle iletişim araçları ne kadar etkili, keyifli, bilgilendirici olursa olsun asla kişiler arası iletişim sırasında kurulan duygusal bağın yerini tutamaz. İnsanlar sosyalleşme yerine başta televizyon olmak üzere medyayı kullanmayı tercih ediyor ve bu toplumsallaşma yönünde olumsuz etkiler yaratıyor" ifadelerini kullandı.

Kocaeli Üniversitesi
basın ve halkla ilişkiler
iletişim
bilgi edinme birimi
fotoğraf
grafik/tasarım
halkla ilişkiler ve tanıtım
E-GAZETE
Haber Merkezi
Televizyonun Aile ve Çocuklara Etkisi
Çocuklar Ebeveynlerini Rol Model Alıyor
Ebeveynlerin televizyon bağımlılığının çocuklara olan yansımalarına değinen Yrd. Doç. Dr. Deveci, "Çoğunlukla modern toplumda günün çok yoğun geçmesinin ardından eve gelindiğinde çocuklarla ilgilenme ve onlarla vakit geçirme alışkanlıkların yitirilmesi hem ebeveynleri hem de çocukları televizyon bağımlısı haline getiriyor. Çocuklar belli kişileri rol model alarak büyüme süreçlerini gerçekleştiriyorlar ve bu süreçte model aldıkları en önemli kişiler anne, baba ve ailelerinde kendilerini yakın gördükleri kişilerdir" dedi.

Türkiye'nin televizyon izleme oranı bakımından dünyada 2. sırada yer aldığını hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Deveci, Türkiye'de toplumsal olarak nitelikli zaman geçirebilme becerisinin yitirilmiş olduğunu kaydederek, "Çocuklar söz konusu olunca bu konu daha önemli bir hale geliyor. Çünkü çocuğun bütün ilişkilerini sosyal medyadan almasına izin verirseniz kitle iletişim aracının tanımladığı ve tasarladığı bir bireyden fazlasını beklememiz mümkün değil" dedi.

"Sınırlar Koyarak Azaltılabilir"
Bağımlılığın bütün türlerinden kurtulmanın zor olduğunu kaydeden Deveci, "Öncelikle insanın kendisine 'ben televizyon bağımlısı mıyım?' diye sorması gerekiyor. Medya araçlarını büyük ölçüde hayatımızdan çıkartıp ihtiyaçlarımız doğrultusunda etkileşim kurmaya başladığımız andan itibaren yaratıcılığımız ve düşünce pratiklerimiz gelişmeye başlayacak. Kendimize sınırlar koyarak 'ben bugün sadece haber izleyeceğim, eğlence programı izleyeceğim' gibi belli kriterler ilk etapta faydalı bir etki yaratılabilir" diyerek sözlerini tamamladı.

Haber: Simge Karataş (Radyo K.İ.)